GERÇEKİZMİR - İzmir Gemi Söküm Koordinasyonu Grubu Aliağa Gemi Söküm Tesisleri’nde ‘ÇED muafiyeti’ne karşı açılan dava ile ilgili bir basın açıklamasında bulundu.
TMMOB İzmir Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde yapılan açıklamada, “Aliağa’da ÇED’siz gemi sökümü yapılmasına izin vermeyeceğiz’ ifadeleri kullanıldı.
İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu tarafından yapılan açıklama şöyle;
-Aliağa İlçesi’nde yer alan gemi söküm tesisleri, var olan biçimiyle çalışanlar, toplum ve çevre sağlığı açısından çok önemli bir tehlike kaynağıdır.
-Gemi söküm tesislerinin üretim kapasitelerinde büyük bir artış olmuştur. Bu durum çevresel etki değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır.
-Tesislerin bulunduğu alandaki işletmelerin TOKİ ile kira sözleşmeleri 2026 yılında sona erecektir. Bu durum; çalışanlar, toplum ve çevre sağlığını tehdit eden gemi söküm tesislerinin ruhsat ve izinlerinin yeniden düzenlenmesi için bir fırsattır.
Yukarıda özetlenen gerekçelerle, Aliağa’da faaliyet gösteren gemi söküm tesisleri için Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) süreci işletilmesi gerektiğine ilişkin EGEÇEP, İzmir Barosu, TMMOB Mimarlar Odası, İzmir Tabip Odası ve 8 yurttaş, 10 Ocak 2025 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına karşı dava açmıştır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından EGEÇEP’in yaptığı bilgi edinme başvurusuna verilen yanıtta tesislerin ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği tarihten önce işletmede olduğu gerekçesiyle ÇED kapsamı dışında olduklarına ve firmalara ÇED’den muaf tutulduklarına ilişkin yazı gönderildiğinin bildirilmesi üzere dava yoluna gidilmiştir.
Aliağa’da halihazırda 28 ayrı arsada faaliyet gösteren 22 aktif gemi geri dönüşüm tesisi bulunmaktadır. Gemi söküm sektörü, 1976 yılında Gemi Söküm Organize Sanayi Bölgesi kurulmasıyla Aliağa’ya taşınmıştır. Hazineye ait gemi söküm alanı, beşer yıllık sürelerle gemi söküm şirketlerine kiralanmıştır. Söküm sahası 2004 yılında Toplu Konut İdaresine (TOKI) devredilmiştir. Tesisler ile yapılan kira sözleşmeleri 2026 yılında sona erecektir.
Sektörün Aliağa’da faaliyete başlamasından bu yana 1980’li yıllardan itibaren şirketler pek çok operasyonel değişiklik geçirmiş, ÇED Yönetmeliğinin yürürlüğü girdiği tarihten bu yana kapasiteleri artırmış ve pek çok farklı şirketlere devirler gerçekleşmiştir. ÇED Yönetmeliğindeki muafiyet şartlarını ortadan kaldıracak pek çok değişiklik olmasına karşın kanuna karşı hile yoluyla ÇED’den muaf tutulmuşlardır.
Sökümü yapılan gemideki tehlikeli atıkların geminin tonajı ile tamamen doğru orantılı olarak arttığı söylenemese de bu artışla birlikte daha fazla hurdanın kontrol altına alınması, bunun için gereken operasyonel süreçlerin değiştiği açıktır. Dolayısıyla, 2000’li yılların başından bu yana kapasitelerini önemli ölçüde artıran gemi söküm tesisleri ile ilgili durum AB denetim raporlarında ve firmaların kendi ağ sayfalarında da görülmektedir. Bunun yanı sıra tesisler defalarca farklı şirketlere devredilmiştir. ÇED Yönetmeliği gereği ÇED muafiyeti devredilemez. Sökülen atık gemi kapasitesinin artması tesislerdeki proseslerin değişmesine yol açmaktadır. Bu yüzden ÇED Yönetmeliği gereğince çevresel etki değerlendirmesi sürecinin işletilmesi yasal zorunluluktur..
Diğer yandan, Aliağa’daki kümülatif bir kirlilik vardır ve bu kirliliğe Aliağa’daki her sektörün paydaş olduğu ayrı ayrı olarak saptanmıştır. Aliağa’nın çevresel durumunun tespiti ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile kurulan Komisyonun çalışmaları çerçevesinde Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi (TÜBITAK MAM)'dan uzmanların sahada kapsamlı çalışmalar yapmışlardır.
Çalışmalar sonucunda 'Aliağa Bölgesi Toprak ve Bitki Kirliliği Sonuç Raporu' ile 'İzmir İli Aliağa İlçesi Çevre Durum Tespiti Projesi Sonuç Raporu' hazırlanmıştır. Bu raporlara göre gemi söküm sektörü, demir çelik tesisleriyle birlikte bölgenin temel kirlilik kaynaklarındandır ve kirlilik taşıma kapasitesi aşılmıştır.
Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Çevre mevzuatı ve BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin yanı sıra Danıştayın yerleşik içtihatlarına göre alan bazlı kümülatif (birikimli) etki değerlendirmesinin yapılması zorunludur. İzmir’in kuzeyinde yer alan Aliağa, iki limanı, bir LNG terminali, Demirdöküm fabrikaları, haddehaneler, doğalgazlı ve kömürlü termik santralleri, rafineri ve petro-kimya tesisleriyle Türkiye’nin en büyük sanayi bölgelerinden biridir. Gemi söküm sektörü, demir çelik fabrikalarına hurda ham madde sağlayarak, yukarıda sıralanan sistemin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Geri dönüşümü yapılan gemilerden elde edilen çeşitli diğer metallerin ve ekipmanların geri kazanımı da aynı bölgede gerçekleşmektedir.
Aliağa’daki kirletme potansiyeli olan bu tesislerle birlikte değerlendirildiğinde bölgenin kümülatif değerlendirmeye gereksinim duyduğu açıktır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kuruluş amacının gereğini yapmalı, yasal yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Gemi Söküm sektörünün TOKİ ile olan kira sözleşmelerinin sürelerinin bitmek üzere olduğu ve AB Mevzuatına dayanarak yapılan denetimler sonunda tersanelere dağıtılan AB gemi geri dönüşüm sertifikalarının ancak minimal bir çevre standardı sağlayan ÇED’lerin olmamasına göz yumduğu da göz önünde bulundurularak bölgenin uzun vadeli ihtiyaçlarını karşılayacak, çevre ve insan sağlığını koruyacak ÇED süreçleri zaman geçirilmeden başlatılmalıdır.
Kentimizin ve bölgemizin doğal ve kültürel değerlerinin, müşterek varlıklarının korunmasının takipçisi olan davacılar, yıllar önce Otapan, üç yıl önce São Paulo atık gemilerinin sökülmek üzere Aliağa’ya getirilme girişimlerini demokratik ve hukuksal mücadele ile engellemişlerdi. Bundan sonra benzer şekilde tekil gemilerle uğraşmak yerine Gemi Söküm sanayiinin yarattığı toplam kirliliği durdurmaya kararlıyız. ÇED muafiyetlerinin kaldırılması ilk adımımızdır. Mücadelemizin devamı gelecektir. Sonraki adımlar ise çevre standartlarını, çifte standarda çeviren sertifikalandırma pratikleri ile AB’nin ilgili kurumlarına gerek açık mektup ile, gerekse ilgili mercilere şikayetlerle ilerlemektir. Aliağa’nın ve bölgemizin, Ege Denizi’nin sağlıklı yaşamını korumakta kararlıyız.
Aliağa’da toplum ve işçi sağlığının korunmasından, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkından yana olan herkesi davamıza (İzmir 2.İdare Mahkemesi’nin 2025/62 Esas) müdahil olmaya çağırıyoruz.
Kamuoyuna saygı ile sunarız.
İZMİR GEMİ SÖKÜM KOORDİNASYON GRUBU
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |