İZMİR - Kamuoyunda tartışmalara neden olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın internet sitesindeki Dini Kavramlar Sözlüğü'nde yer alan "İslam hukukçularınca bülûğ çağının alt sınırı erkekler için 12, kızlar için 9 yaş olarak belirlenmiştir" ifadelerine bir tepki de Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İzmir Şubesi'nden geldi. Diyanet'in tartışmalara neden olan bu ifadelerin yer aldığı sayfayı kapatması ardından konuyu değerlendiren Şube Başkanı Tülin Eraslan, Diyanet'in bazı ülkelerde sorumluluğu çok yüksek makamlar olduğunu belirterek, herkesin her şeyi söylememesi gerektiğini vurguladı. Uzmanların bilimin ışığında açıklama yapmasını isteyen Eraslan, şöyle dedi:
"Hangi mantığa istinaden 9 yaşında bir kızın ya da 12 yaşında bir erkeğin evliliğinden bahsedebiliriz? Biz sivil toplum örgütü olarak temkinliyiz ve kurumları zan altında bırakmak istemiyoruz. Herhangi bir din adamının yaptığı açıklamanın faturası da Diyanet'e kesilmemeli. Din çok hassas bir konudur. Biz kadın kuruluşları birliği olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ile görüşmek istiyoruz. Çünkü aile, kadın ve erkek konularında dikkatli söylemler kullanılmalı. Din adamlarının her dediğini doğru kabul eden bir kesim var. '9 yaşında evlenmek caizdir' açıklamasını hemen uygulamaya geçirebilecek aileler var. Hep kadının kimliği ve cinselliği üzerinden söylemler yapılıyor. Ya Diyanet'in ya da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ının bu söylemleri çok ciddi bir süzgeçten geçirmesi gerekir."
"EN ÇOK KADIN CİNAYETİ İŞLENEN YIL"
Aynı zamanda İzmir Kadın Kuruluşları Birliği’nin başkanlığını yürüten Tülin Eraslan, 2017 yılının en çok kadın cinayeti işlenen yıl olduğunu ve 1 yılda 427 kadının öldürüldüğünü ifade etti. Şiddetin önlenmesi konusunda devletle işbirliği yapmaya açık olduklarını belirten Eraslan, çocuklarını öldüren babalar da göz önünde bulundurulduğunda toplumsal bir cinnet yaşandığını söyledi. Eraslan şöyle konuştu:
"Biz susar ve her şeyi kabul edersek, yanlış olur. Sıkıntılarımızla ilgili işbirliği yapmalıyız. Şiddet artık her kesime yayıldı. Eylem planı hazırlanmalı. Sadece kamu stoğu yapmakla olmaz. Aslında Anayasa'da kadın hakları çok güzel yazılmış ve yasalar bizden yana. Ama ülkemizde uygulama yetersiz. Ağır cezalar verilmeli ve kadın cinayetlerinde asla iyi hal indirimi uygulanmamalı. Evlenirken kan tahlili yapılıyor ama psikiyatrik analiz yapılmıyor. Kadınlar haklarını aradıkça daha çok şiddete maruz kalıyor. Bu yüzden erkek eğitimlerine başladık. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki fabrikalarda çalışan erkeklere eğitim veriyoruz. Onları çok sıkmadan kadın koruma kanunu hakkında bilgilendiriyoruz. Eşine şiddet uygulayan bir adam ileride çocuğundan şiddet görecektir. Çünkü çocuk babayı rol model alır. Eminim eğitimden sonra daha farklı hissedecekler ve vicdanlarını sorgulayacaklar."
İzmir'de 141 kız öğrenciye her ay burs vererek üniversite mezunu kadın sayısını artırmayı hedeflediklerini söyleyen Tülin Eraslan, kadına şiddetin son bulması için eğitimin yanı sıra kadın istihdamı ve kadının siyasette yer almasının önemli olduğunu belirtti.
'2018 CİNSİYET EŞİTLİĞİ YILI OLSUN'
Şiddete uğrayan kadınlar için hızlı bir şekilde koruma tedbirleri alınması gerektiğini anlatan Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İzmir Şubesi Başkanı Tülin Eraslan, uzaklaştırma cezası biter bitmez eşini öldüren erkeklere karşı kadın sığınma evlerinin sayısının artması gerektiğini söyledi. Kadınların devlet tarafından çocuklarıyla birlikte koruma altına alındığını fakat sığınma evinde kalma sürelerinin 6 ay olduğunu belirten Eraslan, şunları ekledi:
"Kadına iş garantili kurs verilmeli. Sığınma evinden çıktıktan sonra da ekonomik özgürlüğü olmalı. Biz liselerde bir ekip kurmak istiyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğini onlara üniversiteliler anlatacak. Gençler her lisede kendi ekibini oluşturacak. Ayrıca üniversitelerde toplumsal kadın erkek cinsiyet eşitliği yılı ilan edilsin istiyoruz. Bununla ilgili görüşmelere başladık." (DHA)