'Menemen kavgası' büyüyor: Aksoy'dan Özkan'la ilgili çarpıcı iddialar!

GERÇEKİZMİR – Menemen Belediye Başkanlığı görevini sürdürürken düzenlenen ‘zimmet ve irtikap’ operasyonu kapsamında tutuklanan, İçişleri Bakanlığı tarafından da görevinden uzaklaştırılan ve işleyen yargı sürecinde tutuksuz yargılanmasına karar verilen Serdar Aksoy’un katıldığı yayında gündeme getirdiği rant iddiası üzerine tartışmalar sürüyor. 

Operasyon sürecinde ihraç istemiyle disipline sevk edildiği CHP’den istifa eden Serdar Aksoy ortaya çarpıcı bir iddia atmıştı. Aksoy biri gazeteci iki CHP İzmir Milletvekilinin Seyrek’teki bir araziyle ilgili kendisiyle rant pazarlığı yaptığı' yönündeki iddiasında bulunmuştu.

CHP'nin gazeteci İzmir Millletvekilleri Tuncay Özkan ve Atilla Sertel bu çıkışa sosyal medya hesaplarından yayınladıkları sert yanıt vermiş, ikili  "İddiasını ispat etmezse alçaktır, şerefsizdir” çıkışında bulunmuştu. 

- CHP'li Özkan ve Sertel'den Aksoy'a sert tepki: İddiasını ispatlamazsa...

İki İzmir Milletvekilinin sert mesajlarına Aksoy cephesinden de yanıt gecikmedi. Sosyal medya hesabından bir video yayınlayan Aksoy, ikiliye üslup çıkışında bulunurken, Özkan hakkında 2019 yerel seçimleri sonrasındaki sürece uzanan çarpıcı iddialarda bulundu. 

İŞTE O AÇIKLAMA: 

ÇOK KÖTÜ BİR ÜSLUP! 
Biliyorsunuz bundan 2,3 gün önce İzmir Milletvekillerinden Tuncay Özkan ve Sayın Sertel bir açıklama yaptılar şahsım alakalı. Bir defa şunu söyleyeyim; Çok kötü bir üslupla açıklama yaptılar. Kullandıkları üslup bir milletvekiline yakışmayan, bir milletvekilinin kullanması gereken üslubun bu olmaması gerektiğine inanıyorum. Gerçekten de iki milletvekili müsamere çocukları gibi aynen o hacivat-karagöz oyunlarında olduğu gibi orta oyunlarındaki birbirlerine pas atarak kötü bir üslupla bana cevap vermeye çalıştılar. 

BEN İSİM KULLANMAMIŞTIM AMA... 
Bir defa ben isim kullanmamıştım, herhangi bir isim de vermedim. Ve ben isim vermememe rağmen ne için özellikle Kanaltürk’ü Fetöcülere satan Tuncay Özkan üzerine bu kadar alındı. Demek ki bir yalan vardı. Ve siz bu açıklamaları yaparken ayak üstü yalanlar söylediniz. Bu yalanlardan bir tanesi eski belediye başkanı tabiridir. Ben eski belediye başkanı değilim, mevcut belediye başkanıyım. Hukuksal olarak da böyledir aldığım ot itibari ile de böyledir. Halen daha belediye başkanı olarak geçer. Ve tabi burada bunun bu şekilde açıklanıyor olması, itibarsızlaştırmanın ayrı bir üslubudur. Ve bu üslubu kullanarak o haysiyet cellatlığına devam edilmesidir. Yalanlarınızdan biri buydu. 

Bir diğeri ise şantaj yaptığım noktasındaydı. Hayır, ben isim vermedim her ne hikmetse ben bunu genel başkana söyleyeceğim dedikten sonra kalkıp açıklama yapma gereğini duydunuz alelacele. Bir panikle o kadar panikle bu açıklamayı yaptınız ki, gerçekten kamuoyu da sizin bu açıklamanıza onay vermedi. Şimdi mevzuya gelelim, mevzuyu konuşalım. 

"BAŞKA BİR ODADA KONUŞALIM" DEDİ
31 Mart seçimlerinden sonra bu Kanaltürk’ü FETÖ'ye satan Tuncay Özkan Menemen’e geldi, Menemen Belediyesi’ne geldi. Kendisini karşıladık ve tek başına da gelmedi. Zaten bunun fotoğrafları videosu da her şeyi mevcuttur. Tek başına da gelmedi yanında bir milletvekili daha vardı ve İstanbul’un eski il başkanı olduğunu söyleyen bir zat da vardı. Ve Menemen Belediyesi’nde makam katına çıkarken sayın Tuncay Özkan bana aynen şunu söyledi; ‘’Makam katında konuşmayalım. Başka bir odada konuşalım.’’ Biz de başka bir odaya geçtik ve işin daha ilginç tarafı o odaya geçerken de telefonlarımızın verilmesini istedi ya da telefonlarımızın uçak moduna alınmasını istedi. 

Şimdi birincisi bir genel başkan yardımcısı bir milletvekili bir belediyeyi ziyarete gittiği vakit niçin makam katında değil de makam odasında değil de başka bir odada görüşmek ister? Bu bir. 

ASANSÖR VE MEDYA ŞİRKETİ İDDİASI! 
İkincisi ne için telefonların içeriye alınmamasını ya da uçak moduna alınmasını talep eder. Biz bunları yaptık odaya girdik. Odaya girdikten sonra da bana aynen söylenene söz şuydu; AND adlı Asansör firması var bu asansör firması ile sözleşme yapacaksınız. İki Güneş adlı bir medya şirketi var bu medya şirketi ile sözleşme yapacaksınız. Ve bunlar genel başkanın talimatı, dedi! Zaten bunlar aslında medyaya yansıdı medyada da var. Belediyelerimizin kayıtlarında mevcuttur. Ve biz içeriye girdikten sonra bu konular açıldı. Şimdi düşünelim, bir genel başkan hele hele CHP gibi Atatürk devrimlerinin, aydınlanma devriminin somutlaştığı bir partinin genel başkanı böyle bir talimat verebilir mi? Ben vereceğine ihtimal vermem, sayın genel başkanı da tanıyorsam böyle bir talimatı vermeyeceğini bilirim. Ve burada bize bir yalan söylendi AND Asansör firması ile anlaşacağız, Güneş adlı firma ile anlaşacağız her ay ödeme yapacağız bunları nereden yapacağız? Bunları yapacağımiz yer Menemenliye ait olan gelirden yapacağız. Kamuya ait parayı biz gideceğiz biz iki firmaya vereceğiz.

SEYREK'TEKİ YERLE İLGİLİ SORU SORDULAR! 
Bu konuşma sırasında da Seyrek’teki yerlerle alakalı, bana sorular sordular. Ve bundan sonra da devreye bir takım adamlar sokarak plazalara davet edilerek rezidanslara davet edilerek bunların tarihleri mevcuttur, davet edilerek orada açık ihaleleri pazarlık usülü ile 6,7 firmaya dağıtılacağı şeklinde diretmelerde bulunuldu. Ben bunların hiç birisini kabul etmedim ve aslına bakacak olursanız hapse girmemin temel hususlarından birisi de budur.

"TEMEL HUSUS: SEN BENİ GÖR, BEN SENİ GÖREYİM!"
Şunu net olarak belirtmek istiyorum, belediyeler rant kapısı değildir. Belediyelerden bir takım ihaleler alarak belediyeler rant kapısı görerek ve kamuya ait olan belediye başkanının savunmakla yükümlü olduğu yerleri bir yerlere peşkeş çekerek paralar ödeyerek bir sonraki belediye başkanlığı dönemini garantileyen bir anlayış Türkiye siyasetinde maalesef vardır. Buradaki temel husus şudur; Sen beni gör, ben seni göreyim. sen bu işleri hallet bir sonraki seçimde ben de seni aday göstereyim maalesef Türkiye siyasetinde düştüğü yer tam da budur. Bu bir siyaset değildir. Bu bir çamurdur ve biz bunu Menemen’de yaşadık.

HAYSİYET CELLATLIĞI YAPILDI! 
Eğer mahkemeye gidilirse mahkemeye gidildiği vakit o görüntüleri o kayıtları mahkemeye sunarım ve daha işin ilginç tarafı da şudur; Ben cezaevine girip de çıktıktan sonra ilk mahkemede çıkarken eşimle arkadaşlarımla, dostlarımla sarılırken bu medya patronu hani Kanaltürk’ü FETÖ'ye satan medya patronu var ya benim hakkımda haber yaptırırken kullandığı fotoğraf benim tutuklanma sırasındaki fotoğrafım. Bunun adı nedir biliyor musunuz haysiyet cellatlığıdır. Haysiyet cellatlığı yapılmıştır. Menemen’de tahliye edilirken bir insanın sevincini kursağında bırakacak kadar haysiyet cellatlığı yapılmıştır. Halbuki biz Menemen’deki seçimler ivura vura kazandık. 10 bin oy fark atarak kazandık, çok ciddi bir çalışmada bulunarak kazandık. Benim eşime kadar saldırılar yapıldı taşlı sopalı saldırılar yapıldı. Buna rağmen biz 10 bin oyla seçimi kazandık. Peki sonra ne oldu? Serdar Aksoy belediye başkanı olarak size rant kapısı açmak zorunda mı? Bir sonraki belediye başkanlığı adaylığını garantilemek için bunu yapmak zorunda mı? Bunu yapmadığım için suçluysam evet ben suçluyum. Şu anda Menemen’deki durum edir? İşte tombaladan birisi çıktı. Hiç vicdanınız sızladı mı? Devrim Şehidi Kubilay’ın kentinde bunların yaşanmasıyla alakalı en ufak bir vicdan azabı duyduğunuza inanmıyorum. Çünkü bu üslübunuza bakarak bu sonucu çok rahat bir şekilde çıakartabiliriz.
Bugün 15 Temmuz’da darbe yapmak isteyen ve şu anda pilot olarak ve şu anda 2 kez terörist olarak ağırlaştırılmış müebbet cezası almış bir şahsın biraderi vekil olarak orada oturuyor ama sizin vicdanınızın sızladığına inanmıyorum çünkü sizler Atatürkçülüğü banknotların arkasında Atatürk resimlerinden ibaret sanıyorsunuz, değil. Atatürkçülük o değildi, Cumhuriyetçilik o değildir. Cumhuriyetçilik, Atatürkçülük cemaatçilere kanalını satmak demek değildir. Ben bu açıklamayı yaptıktan sonra medyayı takip edeceğiz. Bakın çok net bir şey göreceksiniz orada, gidecekler Kanaltürk’ü FETÖ'ye satan milletvekili ile fotoğraflar çektirecekler, biz milletvekilimizin yanındayız şeklinde paylaşımlar yapacaklar. Bun yapmalarının sebebi Türkiye’deki siyasetin ne kadar kötü bir durumda olduğunun göstergesidir. Bu biatçılıktır, ben ömrüm boyunca kimseye biat etmedim. Atatürk’ün dediği gibi fikri hür vicdanı hür bir insanım kimseye biat etmek zorunda değilim. Kimseye de Menemen’in malını vermek zorunda değilim. Onur mücadelem devam ediyor, onur mücadelem devam edecek. Bu onur ve adalet direnişidir. Menemenlinin millet iradesinin nasıl gasp edildiğinin, millet iradesine tecavüz edildiğini gırtlağım yettiği kadar anlatacağım. Ömrüm vefa ettiği müddetçe anlatacağım. Ve ben bu açıklamayı yaptıktan sonra medya patronu Tuncay Özkan haysiyet cellatlığını iyi bildiği için benimle alakalı kendi medyasını kullanarak benim üzerime gelecektir, hodri meydan! Yapılacak her saldırıya söyleyecek cevabım vardır. Çünkü Menemen halkının iradesini temsil eden bir belediye başkanı olarak hakkımın gasp edildiğini millet iradesinin ayaklar altında çiğnendiği bir noktada benim mücadelem herkese rağmen, herşeye rağmen medya patronlarına rağmen ve eğer mahkemeye gidersek de işte o mahkemeye gittiğimizde AND asansörlerini de getiririm Güneş adlı medyayı da getiririm, Seyrek’teki olan olayları da mahkemeye getiririm.

Böyle bir cevap vermek zorunda hissettiğim için bir defa hepinizden çok çok özür dilerim ama bu onur bu ou adalet mücadelesinde Menemen’in bu hale gelmesindeki en büyük pay sahipleri kalkıp hiç bir şey olmamış gibi belediye başkanı seçilmiş bir şahsa böylesine rezil bir üslupla saldırıyor olmalarını içime sindiremedim. 

ÖZKAN YARGIYA TAŞIYACAK! 
Öte yandan Aksoy'un açıklamaları sonrası gözler Özkan cephesine çevrildi. CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Özkan'ın bu iddiaları yargıya taşıyacağı öğrenildi.