Türkiye bir buçuk yılı aşkın süredir koronavirüs salgını nedeniyle kabus dolu günler yaşıyor. Sağlık çalışanları da virüsün ülkeye girdiği ilk günden bu yana insanüstü bir mücadele veriyor. Bu mücadelede ön cephede emek veren birimlerin başında da 112 çalışanları geliyor. İlk müdahale ve zamana karşı yarışla nakil gibi hayat kurtarmada iki kritik rol üstlenen paramedikler, salgın sürecinde de temas riski, virüs yükü, yoğunluk ve çalışma süresinin gölgesinde kimi zaman uykudan kimi zaman yemekten çoğu zaman da hayatlarında büyük ödünler vererek kutsal bir mesainin neferi oluyor. Ancak paramedikler pandeminin başından bu yana kendilerinin ve hastaların hayatlarını hiçe sayan tartışmalı uygulamalar ve çok sayıda mobbingle de yüz yüze kalıyor. Salgında perdeyi günler süren koruyucu ekipman eksikliğiyle açan paramedikler tüm pik dönemlerinde de hasta yükünü kaldırma adı altında ya zaman kazanmak için hijyen kısıtlayan talimatlar ya da hastayı ve kendilerini riske atan kararlarla yüz yüze kaldı. Haklı itirazların her seferinde bulduğu karşılık mobbing olurken, yaşatmaya adanmış hayatlar soruşturmalar ve sürgünlerle boğuşur hale geldi. Bu fotoğrafın en karanlık karesinin flaşı ise İzmir’de patladı...
İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre birimi ülke çapında ve yurt dışında da temsil etmiş, kentin en yetenekli paramediklerinden biri olan C.D.Y., itirazına açılan soruşturma, bu süreçte maruz kaldığı mobbing ve aile hayatını zora sokan hatta mesleğinden men niteliği taşıyan sürgünün ardından canına kıymaya kalktı. Ekip arkadaşlarının yetişmesi sonucu mucizevi bir şekilde hayatta kalan C.D.Y., yaşadıklarını ve 112 emekçilerinin maruz kaldıkları baskıları detaylarıyla anlattı.
GÖREV YERİ DEĞİŞTİRİLDİ
İzmir 112 Acil Sağlık Hizmetleri’nde paramedik olarak görev yapan C.D.Y., görev yerinin yaz aylarında çok yoğun olduğunu ancak buna rağmen yöneticilerin keyfi kararlar aldığını söyledi. Bölge boş kalacak şekilde görevlendirmeler yapılmasına tepki gösterdiği için geçtiğimiz aylarda hakkında soruşturma başlatıldığını belirten C.D.Y., “Nöbetçi olduğum bir gün bölgeyi boşaltmak üzere ambulansı merkezi bir yere çekmek istediklerinde bölgenin tek ambulansı olduğumuzu, verilen emrin usulsüz olduğunu söylemiştim. Komuta kontrol merkezinin vermiş olduğu göreve itiraz etmiş olmam ve amirin emrine uymamam gerekçesiyle bir soruşturma başlattılar. Soruşturmanın neticesinde aylıktan kesme cezası uygulandı. Mahkemeye gider bir şekilde iptal ettirmeye çalışırım ve işimi yapmaya devam ederim diye düşünürken yönetici kadrosu dirayetimi gördüğü için sesimi kesmek adına bir karar aldı. İsteğim dışında 12 yıldır yaptığım mesleği engelleyecek şekilde beni tasfiye etmeye çalıştılar. Hiç haberim yokken hatta nöbetçiyken, ‘Artık 112 sisteminde değilsin’ diyerek bir hastanenin acil servis birimine sürgün yaptılar. Ben hastane öncesi alanda eğitim almışken, ‘Kesinlikle ambulansta çalıştırılmayacak’ dediler. Bu beni yıktı” dedi.
MESLEĞİMİ ELİMDEN ALIYORLAR
C.D.Y., paramediklerin katıldığı en hızlı ve doğru müdahale yarışmalarında önemli dereceler elde etmiş olmasına rağmen görev yeri değiştirilerek mesleğinin elinden alınmasını kabullenemediğini dile getirdi. Hastane öncesi alan eğitimi almış olmasına rağmen hastanede görevlendirilmesine isyan eden C.D.Y., “Bizim normalde hastane öncesi alanda eğitimimiz var. Hastane içerisinde herhangi bir eğitimimiz yok. Elbette orada da yapabileceğim şeyler var; damar yolu, enjeksiyon, pansumanlar gibi. Ama benim asıl eğitimim hastane öncesi alanda hastaya müdahale üzerinedir. Evimden 50 kilometre uzaklıkta bir yere sürüldüm. Hem de kurumum değiştirilerek mesleğimi yapmamı engelleyici bir talimatla bunu sicilime işlediler. Nereye gidersem gideyim 112 sisteminde çalışmamam için sicilime not düşüldü. Komple mesleğimi elimden alıyorlar. Ayrıca ben tanınan, bilinen ve işini iyi yapan bir personelim. Pandemi döneminde artan işlerden asla şikayetçi olmadım. Çünkü bir savaş çıkar ve askerlerin mücadele etmesi gerekir. Pandemi de biz sağlık çalışanlarının savaşı... Sonuçta bu işi yapıyorsan zorluklarına katlanacaksın. Ama yönetim kadrosunun baskısı bizi daha fazla yıpratıyor” ifadelerini kullandı.
KİMSE SESİNİ ÇIKARAMIYOR
Yaşadığı mobbingden dolayı geçen hafta ilaç içerek intihar eden ve erken müdahale ile hayata döndürülen C.D.Y., şunları söyledi: “İlaç içtikten sonra eşime, ‘Beni affedin... Artık ne böyle bir sistemde çalışmak ne de çalışmak istemiyorum’ diye bir mesaj atmışım. Bunun üzerine eşim komşumuzu aramış. Hakikaten mucize... Zaten birlikte çalıştığım ekip arkadaşlarım beni kurtarmaya gelmişler. Bu mesleğe hayatımı adadım. İdealist bir insan olduğum için yaşadıklarım çok ağır geldi. Zaten bu problemlerden dolayı psikolojik tedavi almaya başlamıştım. Çünkü bir şeyler görüyorsun, yanlış olduğunu biliyorsun... Sesini çıkartıyorsun ve senin üzerine geliyorlar. Ama bu kadar ileriye gidebilecekleri aklıma gelmezdi. Benim nasıl iyi çalıştığımı bilen herkes şok oldu ve tepki gösterdiler. Hepsi yöneticilerin haksız olduğunun farkında... Ama benim yaşadıklarımı yaşamaktan korktukları için kimse sesini çıkaramıyor. Herkesi bu şekilde susturuyorlar. Ben ilk değilim. Bir arkadaşımı şoför olarak başka bir istasyona verdiler. Bu olaydan sonra yönetim kadrosunun, meslek arkadaşlarıma kişiliğimi zedelemek adına dezenformasyon bilgi verdiklerini duydum. Benim tasfiye kararından haberim olduğunu, bu sebeple bilerek ve dikkat çekmek için intihar ettiğim hatta numara yaptığım söylenmiş. Benim tüm ekip arkadaşlarım duruma şahit.” (Çağla Geniş / İlkses Gazetesi)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |