Her sene olduğu gibi orman yangınlarının şiddetini arttırdığı bir sezon yaşıyoruz. Küresel Orman İzleme Örgütü’nün verilerine göre, 2001 ve 2018 yılları arasında Türkiye, ormanlık alanlarının yüzde 4,1’ini kaybetti. Hafta sonu İzmir ve Muğla’da çıkan yangınlar da, yüzlerce hektar ormanlık alanın yok olmasına ve büyük bir ekolojik yıkıma yol açtı. Yangınlar ister doğal nedenlerle ister bilgisizlik ve dikkatsizlik yüzünden çıkmış olursa olsun temelde önemli bir nedeni var. O da küresel iklim değişikliği... Uzmanlar, şiddetlenen orman yangınlarını iklim değişikliğiyle ilişkilendiriliyor ve devam ettiği sürece bu yangınlardaki artış eğiliminin de süreceği öne sürüyor.
İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'e konuşan ve küresel ısınmanın benzer felaketlerdeki rolüne dikkat çeken Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Çevre Sağlığı Çalışma Grubu Başkanı ve İzmir Tabip Odası Çevre Sağlığı Komisyonu Başkanı Ahmet Soysal, toplumda ekoloji bilincinin yükseltilmesi gerektiğine vurgu yaptı: “Orman yangınlarının önlenebilmesi için en temel çözüm küresel iklim değişikliğinin durdurulabilmesinden geçiyor. Bunun için ise sera gazı emisyonlarının azaltılması şart. Yani fosil yakıt kullanımının bugünden yarına terk edilmesi gerekiyor.”
TEMEL NEDEN: İKLİM KRİZİ!
Türkiye’de ve dünyada meydana gelen orman yangınlarında iklim değişikliğinin etkisini değerlendiren Soysal, “Bu yangınlar ister doğal nedenlerle ister bilgisizlik ve dikkatsizlik nedeniyle ister kötü niyetli insanlar yüzünden çıkmış olursa olsun temelde önemli bir nedeni var; küresel iklim değişikliği. Küresel iklim değişikliğinin ülkemizde pek bilinmeyen bu etkisi ilkbahar aylarında ortaya çıkıyor. Küresel iklim değişikliği nedeni ile uzayan ve iyice ılımanlaşan ilkbahar aylarında özellikle ormanlık alanlarda daha çok otsu bitkiler ortaya çıkıyor ve her yıl boyları daha çok uzuyor. Başlangıçta olumlu gibi görünen bu etki haziran ayı başında üstelik her yıl daha da artan sıcakların bastırması ile bir tehdide dönüşüyor, otlar bazen birkaç gün içinde kuruyor ve yangın için uygun bir ortam hazırlıyor. Özellikle kurak, nem oranı düşük yaz mevsimlerinin yaşandığı Akdeniz Havzası gibi yerlerde işte bu otların çeşitli nedenlerle tutuşması büyük orman yangınlarının yaşanmasına neden oluyor. Bu yangınlar alınan tüm önlemlere rağmen kısa sürede büyük alanları sarıyor. İnsanlar yaşamlarını yitiriyor, evler yanıyor, ormanlar ve ekosistemler yok oluyor. Büyük maddi kayıpların yanı sıra yıllarca onarılamayacak ekolojik yıkımlar bırakıyor arkasında” ifadelerini kullandı.
SERA GAZI EMİSYONLARI VE FOSİL YAKITLAR
Orman yangınlarını önlemeye çalışırken bir yandan da ‘ormansızlaşmanın’ durdurulması gerektiğini savunan Soysal, devamında şunları söyledi: “Orman yangınlarının önlenebilmesi için en temel çözüm küresel iklim değişikliğinin durdurulabilmesinden geçiyor. Bunun için ise sera gazı emisyonlarının azaltılması şart. Yani fosil yakıt kullanımının bugünden yarına terk edilmesi gerekiyor. Ama bilim insanlarının gösterdiği tüm çabalara rağmen bunun kısa süre içinde gerçekleşemeyeceği ortada… O zaman ormanları koruyabilmek için ne yapmak gerekiyor? Çeşitli öneriler var; yeni orman alanlarının oluşturulması, orman alanlarına insanların girişinin kısıtlanması, yangına daha dayanıklı ağaç türlerinin çoğaltılması, her türlü zorluğun göze alınarak bu alanlarda yaz mevsiminin sıcak günlerinden önce kapsamlı temizlik yapılması önerilerden bazıları. Orman yangınlarını önlemeye çalışırken diğer yandan da kendi elimizle ‘ormansızlaşmamızı’ durdurmamız gerekiyor. Kazdağları’nda insanımızın suyuna, otuna, kuşuna, ağacına, ormanına, toprağına sahip çıkan dik duruşu her şeye rağmen umutlandırıyor; gelecek için bizi.” (Çağla Geniş/İlkses Gazetesi)