GERÇEKİZMİR - Terör örgütü PKK/KCK'nın ekonomik alan yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan İzmir Büyükşehir Belediyesinde görevli memur M.D. tutuklandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca 12 Nisan'da başlatılan soruşturma kapsamında yaşanan gelişmenin, AK Parti cephesinden gelen eleştirilerin ve yaratılan 'kuruma operasyon' algılarının ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'den ilk açıklama geldi.
BUNLAR BİZİ YILDIRAMAZ!
Başkan Soyer Sosyal Demokrasi Derneği'nin (SDD) İzmir Şubesi tarafından düzenlenen etkinlikte yaptığı 'Başkan bir hayat mümkün' başlıklı sunumun ardından konuyla ilgili soruyu yanıtladı. 'Büyükşehir'e operasyon' algısına tepki gösteren Soyer, "Bunlar bizi yıldıramaz" dedi.
Soyer, "Bunlar tüm kamu kurumlarında oluyor. Bürokrasi, bakanlık, ordu... Her yerde terörist çıkarılıyor. O teröristlerin çıkması nedeniyle de o kurumlara baskın yapılmış kabul edilmiyor. Evet yıpratma çalışması ama biz işimizi yapmaya devam edeceğiz. Bunlar bizi yıldıramaz" ifadelerini kullandı.
DEMOKRASİ EN BÜYÜK İNOVASYON
Başkan Soyer, Sosyal Demokrasi Derneği (SDD) İzmir Şubesi tarafından düzenlenen etkinlikte ayın konuğu olarak ‘Başka bir yaşam mümkün” başlıklı sunum yaptı. Geniş bir katılımla Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte konuşan Başkan Soyer, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na getirilen siyasi yasak kararıyla ilgili de çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“Bizim bir hayat planımız var onun peşinde koşuyoruz” diyen Başkan Soyer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir de hayatın akışının kendi planı var. Zaman zaman uyum yakalıyoruz, zaman zaman yakalayamıyoruz. O zaman da mutsuz oluyoruz galiba işin sırrı uyumda. Tarımda biz ne yapıyoruz? Diyoruz ki, başka bir tarım mümkün! Çünkü içinde yaşadığımız tabloyu içimize sindiremiyoruz. Bunun yanlışlarını bildiğimiz için nasıl doğru politika uygulanır arayışı içindeyiz. Kendi kendine yeten bir ülke iken artık sadece dışa bağımlı hale gelmiş bir ülke haline geldik. Neden böyle oldu? Neden her şeyi ithal eder hale geldik? Tarım politikalarında büyük yanlışlar olduğunu gördük. Küçük üreticiyi yok sayan, onu kendi işgücü haline getirmeyi öngören bir tarım politikası... Bu hem kuraklığa yol açıyor hem de küçük üreticinin yok olmasına yol açıyor. Kuraklık ve yoksullukla mücadele olarak iki aksımız olması gerektiğini söyledik. Üretici ne üreteceğini, ne kadar üreteceğini bilmiyor. Kuraklık ve yoksullukla mücadele dediğinizde bir planlama yapmaya başlıyorsunuz. Doğa ile uyumlu ürünler ortaya çıkarmaya başlıyorsunuz. Biz bu toprakların atalık tohumlarını ihmal ettik. Geçmişin kadim kültürünü bugünkü tarım politikasıyla birleştirmeye çalışıyoruz. Artık bu bilgileri dijital olarak üreticimizin erişebileceği bir platforma taşıdık. Döngüsel kültür dediğimiz şey bir metodoloji. Bunu demokrasi ile nasıl bağlaştıracağız? Demokrasi bu topraklarda doğmuş bir yaşam biçimi. İlk meclis binaları bizim sahillerimizde olan antik kentlerde kurulmuş. Demokrasi insanoğlunun bu topraklarda bulduğu en büyük inovasyon. İnsanların mutlu olmasına yol açan en büyük yaşam biçimidir. Bizim demokrasiyi dijitalize etmemiz, sadece 5 yılda bir sandığa gidilen bir rejim olmadığını anlatmamız lazım” dedi.
KUTUPLAŞTIRMA TUZAĞINA DÜŞMEMEK LAZIM
Siyasal, sosyal, ekonomik ve ekolojik demokrasi olmak üzere dört ana başlığa vurgu yapan Başkan Soyer, “Rahmetli Bülent Ecevit, ekonomik demokrasi diye bir kavram ortaya atmış. Birbirimizle uyum için bulduğu bir yöntem. Demokrasisiz kalkınma yöntemlerini dünyanın her yerinde görebilirsiniz. Ama demokrasi olmadan o büyüme sadece bir grup insanın zenginliğini artırır. Aslında bu bizim çok iyi bildiğimiz bir kooperatifçilik tarifi. Peki bu sadece tarımda mı olabilir? Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak faydayı büyütebilmek için kooperatifçiliği hayatın başka alanlarına yaymaya başladık. Örneğin ulaşımda, kentsel dönüşümde... Demokrasi, siyasal, sosyal ve ekonomik demokrasi olarak hayata geçirilebilecek yeni enstrümanlar bulmamıza imkan tanıyor. Doğayla uyum konusunda yeni bir başlıktan söz etmek istiyorum. İçinde yaşadığımız dünyada nehirlerin, ovaların, dağların da hakkını korumak mecburiyetindeyiz. Biz doğanın üstünde bir güç değiliz. Bizim sadece temel insan hakları hukukun üstünlüğü üzerine tarif edeceğimiz bir demokrasinin vakti geçti. Doğayı da içine alan bir yeni tarife ihtiyaç var. Buna ekolojik demokrasi demeyi tercih ettim. Bu dördü bir arada olduğu zaman uyumu da yakalayabiliyoruz. Bu dört başlığın içinde birbirimizle uyum, doğamızla, geçmişimizle ve değişimle uyumu da yakalamış oluyoruz. Demokrasi insan evladının bu dünyadaki en büyük inovasyonu. Bir değerler sistemi. Sahip çıkmaya, güzelliklerini anlatmaya devam edeceğiz. En büyük eksiğimiz teknolojiyle buluşturmamak. Bütün bu hikaye aslında yerelde kurulabilir. Demokrasinin nefes aldığı, en çok yayılım gösterebileceği yerler kentlerdir. Geleceğin dünyası da kentlerin dünyası. Dokunur ve çözüm getirir. Biz kentte mutlaka bu enstrümanları daha çok kullanarak demokrasi uygulamalarını hayata geçirmeliyiz. Bir tek tuzağa düşmemek lazım o da ayrıştırma, ötekileştirme ve birbirimizi kutuplaştırma meselesi. Bizi birbirimizden ayıran sebeplerden çok daha birleştiren sebep var. Bunu gittiğiniz her yerde söyleyebileceğinizden emin olun. Yeter ki onarlın değerini ve gücünü bilelim, yapacağımız her şey bizi demokrasiden uzaklaştıranların ekmeğini büyütür. Birbirimizle kucaklaşacak sebepleri bulmaya gayret edelim” diye konuştu.
TAM BİR DEMOKRASİ AYIBI!
Konuşmasının sonunda CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na getirilen siyasi yasak kararını değerlendiren Canan Kaftancıoğlu ile ilgili verilen karar tam bir demokrasi ayıbıdır. Ne hukuki ne de vicdanidir. Asla kabul edilemez. Bu gel-gitler oluyor ama bu kadim kültürün evlatları olarak bunları aşmasını da biliyoruz. Bunları da aşacağız” ifadelerini kullandı.
MEYDANI OLİGARKLARA BIRAKMAMAK GEREK
Sunumun ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Başkan Soyer, kooperatifçilik konusunda şu eklemeleri yaptı: Enerji meselesinde içler acısı bir durum var. Biz güneş memleketiyiz, bununla övüyoruz ama sadece su ısıtmak için kullanıyoruz. Bu büyük bir aciziyet. Kabul edilebilir değil. Ama bunu değiştirmek mümkün. Kooperatifçiliği hayatın her alanına yaymak istiyoruz. Bizde öyle oligarklar var ki ama biz sadece Ruslara yakıştırıyoruz. Çünkü onların ekmeği küçülüyor. Meydanı oligarklara bırakmamak gerekiyor. Biz hepimiz aynı mağduriyeti yaşıyoruz. O oligarkların sarayları büyüsün diye biz hepimiz mağduriyet yaşıyoruz, daha çok yoksullaşıyoruz. Bu memlekette artık yoksulluk derinleşti. Bunu değiştirmenin enstrümanlarından en güzeli de kooperatifçilik.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |