GERÇEKİZMİR - 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekili seçimlerinin ardından en büyük hareketlilik Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) yaşanıyor.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin sandıkta partisinden yüksek oy alması sonrası dillendirilen değişim sesleri yine İnce’nin Kılıçdaroğlu’na yaptığı teklifi açıklamasıyla kurultay tartışmasına döndü.
Görüşme hakkında konuşan İnce, "Kılıçdaroğlu isterse olağanüstü kurultayı toplayarak, benim genel başkan, kendisinin onursal genel başkan olabileceği teklifinde bulundum" dedi. İnce, Kılıçdaroğlu'nun 'hayır' demesi durumunda olağanüstü kurultay sorununu örgütün çözeceğini de ifade etti.
Bu mesajlar sonrası gözler örgüte çevrilirken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’ndan gündeme damga vuran bir hamle geldi. Önce kurultay delegelerini arayarak değişim vurgusu yapan Kocaoğlu ardından yaptığı açıklamayla bu tavrını kamuoyuyla paylaştı.
Peş peşe yaşanan sıcak gelişmelerin ardından Gerçekizmir’e konuşan CHP İzmir Milletvekilleri kurultay tartışmalarını ve Kocaoğlu’nun hamlesini değerlendirdi.
İŞTE O AÇIKLAMALAR
CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır: Aziz Bey’in seçimlerden sonra Genel Başkanımızın öncülüğünde bir değişim talebi var. Kocaoğlu’na katılıyorum. Genel Başkanımızın önderliğinde önümüzdeki yerel seçimlerde özellikle İzmir yerelinde değişim gerekiyor. Genel Başkanımızı gereğini yapacaktır. Birkaç soruya yanıtı kamuoyunun gündemine takdim ediyorum. Birinci soru: Yarın seçim olsa ve Sayın Muharrem İnce yeniden aday gösterilmiş olsa bu yaşananlar sonrasında ne kadar oy alabilir? İkinci soru: Sayın İnce CHP’nin değil bağımsız bir aday olarak çıkmış olsa idi hangi oyu alabilirdi? Üçüncü bir soru: Genel Başkanımızın Kılıçdaroğlu’nun üstün çabasıyla demokrasi dersi vererek seçime girmesi güvence altına alınan İYİ Parti seçime girememiş olsaydı CHP’nin oyu ne düzeyde olurdu? Dördüncü soru da parti yönetim kadrolarında hiçbir şekilde HDP’ye oy verilmesi noktasında bir çaba söz konusu değildir. Tam tersine bunu önleme gayreti içinde olduk. Ancak HDP'nin startejisinin baraj altında kalma riskini ortadan kaldırma üzerine olması sonucunda seçmen tercihlerinde kaymalar söz konusu olmuş olabilir. Bu doğaldır ki CHP’nin oy oranında bir değişikliğe neden olmuştur. Bugün AKP’nin meclis çoğunluğunu kaybetmiş olmasının esasen Sayın Kılıçdaroğlu’nun özellikle anayasa değişikliği referandumu sonrası adalet ve demokrasi ekseninde seçmenlerin hangi etnik veya inanç kimliğinde olursa olsun, hangi siyasi görüşte olursa olsun, bir araya gelebilmesini sağlama çabasının sonucunda bir noktadır. Bu da ülkemizin aydınlık geleceği için demokrasi ve özgürlükler adına atılmış büyük bir adımdır. Bu sürecinde sekteye uğratılması ve CHP’yi yıpratacak sürece sokulması olsa olsa AKP’nin ve zihniyetinin ekmeğine yağ sürmektir. Önümüzdeki yerel seçimlere doğru güçlü bir parti içi ve demokrasi güçleri olarak birliktelik gerekirken bu süreçteki enerjimizi tüketecek ve gücümüzü zayıflatacak kurultay ve sözde değişim taleplerinin hiçbir şekilde yeri yoktur. Türkiye’nin şu anda önündeki en önemli gündem yerel seçimlerdir. Partimizin bütün organlarının tepeden tırnağa bu yerel seçimlere odaklanması ve Sayın Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’na bu konuda güç vermesi mutlak bir gerekliliktir. Kurultay delegasyonunun iradesinin üzerinde genel başkanlıkların, grup başkanlıklarının, parti yönetimlerinin nasıl şekilleneceğine dair pazarlık yapılmasının da doğru olmadığını, Sayın Genel Başkanımızın ifadesiyle ‘sadece siyasi nezaketsizlik’ değil, aynı zamanda bir demokrasi ayıbı olduğunu da özellilkle belirtmek isterim.
CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel: Cumhuriyet Halk Partisi yerel seçimlere odaklanmalı… Hem büyükşehirde hem de belediyede başkan adaylarını önseçimle belirlemeli, yetkiyi üyeye vermeli… Kendi içinde enerji harcamamalı… Enerjisini rakiplere karşı harcamalı…
CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat: Doğru bulmuyorum... Partide Genel Başkan sorunu yoktur. Zamanlama çok manidardır. 'Değişim' diyenlerin önce değişimi kendilerinden başlatması gerek...
CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter: Şu anda kurultay değil, önemli olan Türkiye’nin daha düzenli daha iyi şekilde yönetilmesini takip etmektir. Kurultay hareketlerini önemsemiyorum. Sağlıklı bakmıyorum.
CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır: 9 ay sonra yerel seçim yapılacak. Kendi koltuğunu düşünenler ile gerçekten CHP’yi düşünenleri ayırmak gerek. Değişim talebi varsa yerel seçimlerden sonra örgüt gereğini yapar. Yerel seçimler varken imza toplama, kurultay ve yarışmak partiyi zayıflatır. Aziz Bey şu ana kadarki hizmetleriyle CHP’yi İzmir’de zaten riske sokmuştur. Şimdi daha da riske sokmuştur. Herkes işine baksın! Aziz Bey İzmir’in sorunlarını çözsün. İzmir’in ulaşım sorununu çözemeyen partinin sorununu çözmeye kalkmasın...
CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu: Kesinlikle yanlış, zamanı değil! Birbirimize düşme zamanı değil. Yerel seçim biter, Genel Merkez zaten adım atar. Her şey koltuk için yapılıyor. Partiyi düşünen yok! Partiyi düşünen iç kavgayı vermez. Millet dışarıda çalışırken biz içimizde çalışmayalım. Kendi içimizde mücadele etmeyelim. Bu nedenle kaybediyoruz. Herkes işine baksın.
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko: 2 aylık Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Genel Seçimler sürecinde işçiler, emekçilerle, halkımızla buluştum. Nereye gitsem, bir dokunup bin ah işittim. Halkın çok acil çözülmesi gereken problemleri var. Ekonomik sorunlar, eğitim, sağlık sorunları; iş cinayetleri, işsizlik, emeklilerin sorunları... Mesela OHAL'in yarattığı tahribat var. Tüm Cumhurbaşkanı adayları OHAL'i kaldırma sözü vermişti. Şimdi en acil gündem bana göre OHAL'in kaldırılması. Bu gündeme ve halkın sorunlarına yönelmek önemli. Bana göre partimizin gündemi budur. Ben hem Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun hem de Cumhurbaşkanı adayımız Muharrem İnce'nin seçim performansını gayet başarılı buluyorum. Şimdi bizim gündemimizde halkın sorunları ve yerel seçimler var. Öncelikle mevcut mevzilerimizi koruyup, ayrıca başka metropol belediyelere de CHP bayrağını dikme konusunda birliktelik sağlamalıyız. Az olan paramızı ve az olan enerjimizi kendi içimizde harcamamalıyız. Bugün çıkan bir Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlar Kurulu'nun yetkileri Cumhurbaşkanı'na verilmişken, memleketimiz antidemokratik bir anayasa ile yönetilirken; eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, laik, sosyal bir anayasa çok acil bir ihtiyaçken, bizlerin de her zamankinden daha fazla birliğe beraberliğe ihtiyacı var.
ERDAN'DAN FOTOĞRAFLI MESAJ!
Öte rozetini almak için TBMM'ye giden CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç da sosyal medya hesabından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na oğlu Deniz ile birlikte yaptığı ziyaretin fotoğrafını paylaşarak şu mesajları verdi:
Cumhuriyet Halk Partisi’nin her kademesinde görev almış bir kişi olarak bugün daha da büyük bir onuru, gururu yaşıyorum. En başta partimde, emeğin, çabanın, gayretin boşa gitmeyeceğini bizzat yaşayarak 27. Dönem İzmir Milletvekili rozetimi oğlum Deniz taktı ve ardından hemen Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu 'nu birlikte ziyaret ettik.
Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin kurucu değeri olarak çok önemli işlere imza atmıştır. Süreç içinde de önemli badireler atlatarak ülkemizin çimentosu, birleştirici, bütünleştirici gücü olmuştur. 24 Haziran’da baskın bir erken genel seçim ile tüm siyasi dengeleri alt üst edeceğini zanneden iktidar partisine milletimiz gereken mesajı zaten vermişti. Bünyesinden önemli isimleri çıkartarak yoluna devam eden partimiz elbette sonuçları önüne koyacak, gerekenleri de yetkili kurullarında tartışarak yapacaktır. Yüksek Seçim Kurulu’nun henüz kesin bir sonuç açıklamadığı ortamda, sürecin sıcaklığı ve atmosferin yoğunluğuyla yapılan açıklamalar partimize zarar vermekten başta bir yere gitmez. Kendi koltuğundan önce milletin geleceğini düşünen Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun aldığı riskleri, çabalarını görmezden gelmek en başta Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Muharrem İnce’nin aldığı 15 milyon oya hakarettir. Ülkemizde yaşanan baskı ve dikta ortamında ifade özgürlüğü başta olmak üzere birçok demokratik değer yok edilmeye çalışılırken çok sesliliğe ve demokrasiyi içselleştiren partimizin yetkili kurullarına hitaben yapılan değerlendirmeler ise ayrıca samimi değildir.
Burada şunu ifade etmek isterim ki; yapılan açıklamaların şahıslar özelinde tartışılması, kimler tarafından yapıldığının konuşulması meselenin özünden sapmak anlamına gelir. Sıfatı, makamı, yeri ve konumu her kim olursa olsun kamuoyuna parti içi meseleleri yansıtmak ve yetkili kurulların dışında fikirleri eleştirel bir şekilde ortaya koymak her şeyden önce partililik anlayışı ile çelişmektedir.
Bizim en başta yapmamız gereken şey ülkemizin geleceği için birbirimize sarılarak paylaşımlarımızı, birlikteliklerimizi zenginleştirmektir.