GERÇEKİZMİR- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Buca İlçe Başkanı Hacer Taş, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için açıklamalarda bulundu. Son yıllarda ülkede kadına yönelik şiddetin arttığını belirten İlçe Başkanı Taş, İstanbul Sözleşmesi’nin gerekliliğine vurgu yaptı.
Başkan Taş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerini de hatırlatırken, “Unutmayalım; dünya ve gelecek emekçi kadınların ellerinde güzelleşecek” mesajını verdi.
Taş şu açıklamaları yaptı:
İnsanı insan yapan temel ölçülerden biri, kuşkusuz ortaya koyduğu emektir. Emeğe ve emekçiye saldırıların ve hak gasplarının sınır tanımadığı zorlu bir dönemden geçiyoruz. Bu zorlu dönem pandemi, deprem, sel gibi birçok felaketin üst üste yaşandığı günlerde, evlerimizin içinde, iş yerlerimizde, sokakta kısacası hayatın her kıyısında ayakta durmak adına daha fazla mücadele etmemize neden oluyor, çoğu zaman sınırlarımızı zorlar noktalara varıyor. Yaşadığımız süreç tüm halkımızı fazlasıyla etkiliyor, ancak merkezi hükümet tarafından ucuz emek, kutsal annelik, iyi eş kalıplarına sıkıştırılmaya çalışılan kadınlarımızı çok daha fazla etkiliyor. İşte yine bir 8 Mart ve yine içi boş laflarla ‘vitrin’ yapılarak, hediyeler alınıp, çiçekler verilerek, yılın 365 günü kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gören zihniyetlere, 8 Martların gerçek anlamını, amacını anlatmak, haykırmak zorundu olduğumuz bir gün yaşıyoruz. Oysaki 8 Mart; hem evde, hem işyerinde yaşamı her gün yeniden üreten, emeğiyle var olan ve var eden kadınlara adanmış bir gündür. Oysaki; Dünya kadınlarının yüzyıllardır süren dayanışma, direnme, isyan ve mücadelesinin en önemli günüdür 8 Mart. Bu günü dünya kadınlarına armağan olması yolunda can veren 129 kadın emekçimizi, anma günüdür aynı zamanda.
Hal böyleyken evde, sokakta, işyerinde, siyasette, okulda kadınlar olarak neyi yaşıyoruz ve aslında neyi yaşamak istiyoruz.
Her şeyden önce; yıllarca din sömürüsü yaparak, laikliği yok etmeye çalışan, kadınları ikinci sınıf yurttaşlar haline getirenler tarafından yönetilmek istemiyoruz. Yıllarca kadınları andığı her cümlesinde, doğurun, anne olun, evinizde oturun diye buyuran bir zihniyetle yönetilmek istemiyoruz. Kadın cinayetlerini duygusuzca izleyip “cinayetler artmıyor, sadece görünür hale geldi” gibi söylemlerde bulunan bir iktidarı istemiyoruz. Biz kadınları gericiliğe ve karanlığa mahkum etmeye çalışanlar tarafından yönetilmek istemiyoruz. Kreşlerimizi, okullarımızı, çocuklarımızı elimizden alan, kadınlarımızı yoğun sömürüyle, işsizlik tehdidiyle, işyerlerinde ayrımcılık ve tacizle baş başa bırakanlara geleceğimizi teslim etmek istemiyoruz. Kısacası yıllardır Kadın Düşmanı bir iktidarla yönetiliyoruz, ama biz artık böyle bir iktidarla yönetilmek istemiyoruz.
Kadın emeğinin görmezden gelinmediği, adil ve eşit bir yaşam istiyoruz. Kadın cinayetlerinin politik olduğunu haykırıyor ve kadın cinayetlerinin bilime dayalı bir şekilde araştırılıp, önlemlerinin alınmasını, yasal düzenlemelerin biran önce gerçekleştirilmesini istiyoruz. Siyasal hayata katılım ve karar mekanizmalarında kadınların eksik temsili de demokrasi yolundaki gelişmenin önünde bir engeldir, hayatın her alanında olduğu gibi siyasal yaşamda da, eşit temsiliyet istiyoruz. Yaşam hakkımıza sonuna kadar sahip çıkıp, İstanbul Sözleşmesi uygulansın istiyoruz.
Ekonomik sorunlar, küresel güç oyunları ve silahlanma yarışı, göçler, siyasal şiddet, çatışma ve savaşlar, vergi adaletsizliği, yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar, hak ihlalleri gibi akla gelebilecek tüm toplumsal ve siyasal sorunların her birinin kadınları da erkeklerle aynı ölçüde etkilediği bir gerçek. Tüm bu sorunlar kadınları da erkekler kadar etkilerken, üstüne bir de cinsiyet ayrımcılığı, kadın emeğinin görmezden gelinmesiyle beraber, fiziksel, ekonomik, psikolojik şiddet yaşıyor kadınlar. Bu büyük sorunun çözümlerinden biri de; Politik akla, kadın aklını ve kadın bakış açısını dahil etmektir. Bu nedenledir ki esas olan, geleceğin kurulduğu zaman diliminde, kadınların siyasetin etkin bir gücü olarak sözünü söylemesini sağlamaktır.
Zordur bu ülkede kadın olmak, ama biz kadınlar tüm güçlüklerin üstesinden gelecek güce, zekaya ve emeğe sahibiz. Evet, yolumuz uzun ve engebelidir. Ama ortak değerlere inanmak ve bu uğurda mücadele etmekle aşılamayacak hiçbir güçlük yoktur. Bu zorlu yolları aşmak uğruna, kadınların siyasetteki varoluşlarının mücadelesini veren tüm kadın siyasetçilerimizin, tüm emekçi kadınlarımızın ve kadın emeğini görünür kılmak adına mücadele veren tüm kadın yoldaşlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum. Bu mücadeleyi devam ettirecek tüm kadın yoldaşlarımızın bilmesi gerekir ki; siyasette kadınlar, söz konusu sayısal çoğunluğa ulaşmış bile olsalar, “kadın değerleri”ne dayalı bir siyaset biçimi ve emek haritası belirlemedikleri sürece, siyasette ve emek dünyasında, niteliksel bir dönüşüm gerçekleşmeyecek, eril değerler karşı durduğumuz biçimlendirme süreçlerini devam ettirecektir. Dolayısıyla ülkemizde barış ve hoşgörüye dayalı, insan merkezli bir emek dünyasının ve bunun gerçekleşmesindeki en önemli araç olan siyasetin yaratılabilmesi ve buna uygun dil ve üslubun geliştirilebilmesi adına, kadınların siyasetteki varlığının bir “fırsat” olduğunun bilincine varmak, bu uğurda yola çıkmak gereklidir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm kadrolarımızla bu yolda yükümüzün ve sorumluluğumuzun ağır olduğunun bilincindeyiz ve tüm kadrolarımızla bu mücadeleyi her geçen gün arttırarak vereceğiz. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Sizden isteğim, sadece sözle değil, eylemle de kadın hareketini güçlendirin. Bizim sizden arzumuz, Genel Başkan olarak benim arzum, bu mücadeleyi mutlaka ama mutlaka, kitlesel bir mücadeleye dönüştürmektir” sözlerinden yola çıkarak, mücadelemizi her geçen gün arttırarak yolumuzu yürüyeceğiz.
Çünkü biz kadınların uyanışı, biz kadınların boyun eğmemesi, yeni bir çağın işaretidir. Barış seslerinin, kardeşliğin, her anlamda eşitliğin işaretidir. Tüm bu topraklarda sürüp giden acıların, sonunun işaretidir. Bizleri yok sayanların, insanımızın üzerine nefret kusanların sonunun işaretidir. Çünkü bu halk kadınıyla erkeğiyle ayağa kalkacaktır. Çünkü bu halk, katilleri, hırsızları tarihin çöplüğüne atmaya hazırdır ve atacaktır.
Çünkü biz kadınlar hayalini kurduğumuz o dünyaya kanat çırpmak için, mücadelemize dört elle sarılacağız. İnatla ve cesaretle emeğin mücadelesini sürdüren ve emekçinin yanında yer alan herkesi, adaletsizliğin, haksızlığın olmadığı, emeğin sömürülmediği aydınlık bir dünya umuduyla, selamlıyor, hakları için ölen emekçi kadınlarımıza hatıraları önünde saygıya eğiliyor, 8 Mart Dünya emekçi kadınlar gününü kutluyorum. Unutmayalım; dünya ve gelecek emekçi kadınların ellerinde güzelleşecek.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |