Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü sebebiyle yayınladığı mesajda çarpıcı ifadelerde bulundu.
Yücel mesajında, “Bugün Türkiye’de gazetecilerin mesleklerini yasaların ve anayasanın tanıdığı haklar çerçevesinde özgürce icra edebildiklerini söylemek, insanların aklıyla ve zekasıyla dalga geçmektir” sözlerine yer verdi.
O ÜLKE NE YAZIK Kİ...
Yücel mesajında şu açıklamalarda bulundu:
Her 10 Ocak’ta dışarıda olan gazeteci sayısı azalırken, cezaevinde olan gazeteci sayısının arttığı, gazetecilerin her yıl haklarının ve özgürlük alanlarının azaldığı, işten çıkartılan gazeteci sayısının sürekli yükseldiği, kalemi kiralık olmayan gazetecinin hain ilan edildiği ülke, ne yazık ki Türkiye’dir.
Türkiye’de onurlu ve tarafsız gazetecilik yapmak isteyen gazetecilere ve basın kuruluşlarına AKP iktidarı tarafından ağır bedeller ödetilmeye devam ediliyor. Bu bedeller bazen sarayın ve AKP’nin lehine eğilip bükülen yasalarla, bazen basın ilan kurumu üzerinden ekonomik kesintilerle, bazen de hedef gösterilip tehdit edilerek psikolojik baskılarla ödetiliyor.
GERÇEKLER YERİNE İHALE PEŞİNDE KOŞUYORLAR
Ancak mevcut iktidarın yıllardır anlayamadığı hakikat şu ki, gerçek gazetecilerin susturulduğu ve sözüm ona gazeteciliğin sadece iktidarın borazanı olanlar tarafından yapıldığı, yandaş yapılan gazetelerin doğruların ve gerçeklerin yerine, patronlarının iktidardan alacakları ihalelerin peşinden koştuğu bir düzenin son kurbanı bu düzeni yaratan anlayış olacaktır. Bu anlayıştan yola çıkarak, bugün Türkiye’de gazetecilerin mesleklerini yasaların ve anayasanın tanıdığı haklar çerçevesinde özgürce icra edebildiklerini söylemek, açıkçası insanların aklıyla ve zekasıyla dalga geçmektir.
Bizlerin savunduğu anlayış çok nettir. Dünyanın neresinde olursa olsun basın özgürlüğünün olmadığı, gazetecilerin baskı altında tutulduğu, iktidara muhalif olan gazetecilerin hain ilan edildiği, yargı tehdidiyle özgür kalemlerin susturulmaya çalışıldığı bir ülke varsa; O ülkede yolsuzluk, hırsızlık, ahlaksızlık, ihanet ve çıkar ilişkileri vardır. Bir ülkede özgür basın yoksa adalet yoktur. Bir iktidar yandaş basının yalan ve iftira dolu haberleriyle ayakta durmaya çalışıyorsa aslında çoktan iktidarını kaybetmiş demektir.
Gazetecilerimizin yaşadığı tüm sorunların farkındayız ve hepsi için çözümümüz hazır. Aslında büyük projelere, büyük işlere girişmeye de gerek yok. Gazetecinin fikrine, kalemine ve özgürlüğüne vurulan prangaları söküp attığımızda Türkiye’de her şey çok güzel olacak.
Adaletin sağlanması, yolsuzluğun önlenmesi, halkın gerçekleri öğrenmesi ve beraberinde gelecek, kalkınmayı isteyen bir anlayışa sahipseniz, isteyeceğiniz en önemli şey özgür basın ve her anlamda bağımsız gazetecilerdir.
YEREL BASINA ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ
Bu bağlamda özellikle belirtmek isterim ki özellikle hem genç gazetecilerin mesleklerine olan umudunu korumasına fırsat veren hem de her şeye rağmen bugün bile gerçek gazetecilik yapmanın mümkün olduğunu gösteren yerel basın kuruluşlarımıza çok şey borçluyuz. Kısıtlı imkanlarla ve baskılara rağmen ilkeli ve tarafsız gazetecilik örneği veren İzmir’imizin yazılı, görsel basın kuruluşlarına ve internet gazeteciliği yapan haber portallarına teşekkürü bir borç biliyor ve mücadelelerinden dolayı bir kez daha yerel basınımızı kutluyorum.
Artık neredeyse Özgür Basın ve Çalışanları İçin Mücadele Gününe dönüşen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde mesleklerini yaparken suikastlere uğrayan ve meslekleri uğruna can veren tüm basın şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyor, 10 Ocak’ta özgür basın ve özgür Türkiye için mücadele veren tüm basın çalışanlarımızın yanında ve destekçisi olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum.