Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yatırım İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan ‘Çeşme Turizm Projesi’ için planlarına karşı Danıştay 6. Dairesi’ne İzmir’de odalar, avukatlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından iptal davası açılmıştı. Daire dosya için bilirkişi atamasında bulundu. 16 bin 624 hektar alana kapsayan proje için 27 Ekim Çarşamba günü saat 11.00’de bilirkişi incelemesi yapılacak.
Projeye karşı çıkan İzmir Tabip Odası, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Barosu, EGEÇEP ve davacı yurttaşlar, düzenledikleri basın açıklaması ile bilirkişi incelemesi için İzmirlilere çağrıda bulundu. İzmir Mimarlık Merkezi’ndeki basın toplantısında ortak metni kurumlar adına İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı okudu.
RANTA DAYALI EKONOMİ POLİTİKALARI
“Türkiye’de son 20 yıldır sürdürülebilir ekonomik bir model yerine uygulanan ranta dayalı ekonomi politikalarına bağlı olarak yapılan mevzuat ve plan değişiklikleri, ayrıcalıklı imar hakları düzenlemeleri, sit alanlarında yapılan değişiklikler ile korunması gereken alanların kullanım amaçları değiştirilmiş; kentlerimiz, tarım alanlarımız, kıyılarımız, ormanlarımız, derelerimiz, doğal karakteri korunması gereken alanlarımız inşaat, turizm, sanayi, madencilik ve enerji sektörlerinin baskısı altında plansız yapılaşma ve talana maruz bırakılmıştır” diyen Çamlı, “Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerimizde uygulanan kontrolsüz yapılaşma ve talan süreçleri bu kentleri yaşanmaz hale getirmiş, görece olarak daha korunaklı ve yaşam kalitesi yüksek kalan İzmir’e olan göç, konut-arazi talebini de arttırmıştır. İzmir halkının nefes alma alanı olan İzmir Yarımada Bölgesi de bu süreçlerden ve soylulaştırma politikalarından etkilenmiş ve son yılların cazibe merkezi olarak, yaşadığımız olumsuz kentleşme süreçlerinin sonuçlarını, yaşamaya başlamıştır. Bu sonuçların başında ise bölgedeki yapılaşma baskısı ve bu sürecin getirdiği çevresel yüklerin halihazırda, bölgenin ekolojik yapısındaki dengeyi bozucu etkiler yaratıyor olmasıdır. Buna ek olarak, içerisinde bulunduğumuz pandemi sürecinde, nüfusu ve yoğunluğu giderek artan bölgede, yürütülen plan ve proje çalışmaları bu sonuçları daha görünür hale getirmiştir” ifadelerini kullandı.
ÇEŞME PROJESİ İZMİR’İN KANAL İSTANBUL’UDUR
Çeşme Turizm Planı olarak sunulan proje bilimsel dayanaktan yoksun, kamu ve doğa yararına aykırı olduğunu savunan Çamlı, “Kamu kullanımına açık ve devlete ait olan kıyıların, hatta tapuda kaydı olmayan deniz alanlarının turizm amaçlı bölge ilan edilmesi ve hatta özel kullanıma tahsis edilmesi; başta Anayasa olmak üzere mevzuata aykırı olduğu gibi, bu kamusal alanların, gerçekte sahibi ve hak alacaklısı, İzmir halkı tarafından kullanılamaması sonucunu da doğuracaktır. Kalkınma ve turizmin gelişmesi adı altında bize sunulan proje, İzmir halkını yoksullaştıracak, nefes alma alanlarını elinden alacak, iklim krizinin sebep olduğu doğal süreçlerin olumsuz sonuçlarının artarak hızlanmasını sağlayacak ve sermaye sahiplerinin elinde köleleştirecektir. Bu sadece bir doğa yıkımı değil aynı zamanda kentimizin ve tüm ülkenin doğal zenginliklerini bir avuç sermaye sahibine kurban eden; sosyal adalet, çevresel adalet gibi temel yaşam ilkelerine aykırı planı, bir turizm planı olarak, kamunun alanlarını ve kaynaklarını kısa vadeli rant politikalarının hizmetine sunmaktır. Bugüne gelindiğinde ülkemizin her köşesinde yürütülen ekolojik talan projelerinin en büyüklerinden birisi ne yazık ki Çeşme Projesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çeşme Projesi İzmir’in Kanal İstanbul’udur… Kamunun malı, kamu için, kamu yararı için, kamu için kullanılmalıdır. Aksi düşünce ve tasarruf için yapılan her türlü plana projeye karşı çıkmak, kamunun malını, kamu adına korumak her yurttaşın, her kurumun görevidir" diye konuştu.
BAŞARACAĞIMIZA İNANIYORUM
Davacı yurttaşlar adına konuşan Avukat Arif Ali Cangı da, “Çeşme turizm bölgesi işlemleri yaklaşık 15 yıldan beri gündeme gelen, EGEÇEP ve yurttaşlar tarafından dava konusu yapılan işlemlerdi. Her biri iptal edilmişti, yarımadanın doğal özellikleri ve kamu arazileri olması sebebiyleydi. Yarımadayı yine daha hassas olunması konular. Hatta iklim krizinin yarattığı etkilerle bu hassasiyet daha da artması gerekirken turizm adı altında yağma ve talan ile karşı karşıyayız. Yarımada artık İzmirlilere kapatılacak. Biz bu işlemin başından iptali için dava açıyoruz. İzmirlilerin katılımı ile başaracağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu.
YEREL YÖNETİCİLERE ÇAĞRI
TMMOB İzmir İl Koordinasyonu Kurulu Dönem Sözcüsü Aykut Akdemir, “Bakanla kapalı ortamlarda projeyi konuştular. Projeyi kimlerle yürüttüğünü biliyoruz. Halkın malını kimse çalmasın diye buradayız. Onlar aramızda kalsın diyebilirler. Bu kenti İzmir’in tüm yerel demokratik kamuoyunun belirlediği yerel yöneticileri, yarımadadaki belediyelerine çağrı yapıyoruz. Bu konuda dair siyaset üreten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e de çağrı yapıyoruz. Hepsini 27 Ekim günü Çeşme Adliyesi önünde halkın yararını talep etmeleri üzerine bekliyoruz. Hiç kimse oy aldığı halktan bağımsız davranamaz. Bir talan varsa buna sessiz kalamaz, kalmamalı. Bizler orada olacağız. Orada olması gereken yerel yöneticilerin de orada olmasını bekliyoruz” dedi.
Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran’ın ‘Çeşme Projesi’ne karşı çıkan vatan hainidir’ sözlerine gönderme yapan Akdemir, “Vatanseverleri de 27 Ekim’de Çeşme Adliyesi önüne bekliyoruz” açıklamasında bulundu.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |