Efe Can TAN/GERÇEKİMİR - İzmir Körfezi'nde Bayraklı ilçesi sahilinde görülen balık ölümleri ve kötü koku, yayılarak Karşıyaka sahiline ulaştı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı konu ile ilgili analiz çalışması gerçekleştirirken ölümlerin nedeninin İç Körfez’deki kirlilik olduğu vurgulandı.
Sıcak havaların da etkisiyle deniz suyundaki oksijen azalırken binlerce ölü balık İzmir kıyılarına vurdu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri temizlik çalışmaları yaparken Başkan Cemil Tugay yaşananlara dair bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda balık ölümleri sürerken amatör balıkçıların avlanmaya devam etmesi de gündem olurken Tugay, “İç körfezden tutmak doğru değil. Hıfzıssıhha kararına göre yasak, bundan sonra bununla ilgili de önlem almalıyız” diye konuştu.
“KÖRFEZ’DEN BALIK YEMEK DİREK ZEHİR ALIP TÜKETMEK GİBİ!”
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şube Başkanı Hakan Çakıcı konuya dair açıklamalarda bulundu.
Çakıcı sözlerine, “Körfez içinde avlanmak zaten yasak. Evet kirlilik doğru. Derelerden gelen kirlilik var. Bunun için azot, fosfor da var. Körfez içine besin gelmesi bazı canlıların çok fazla üremesine sebep oluyor. Özellikle alglerin. Suda oksijen tüketen canlılar. Onlar artınca suda bozulma oluyor, oksijen azlığından balık ölümlerini gördük. Bozulmanın sebebi de hava sıcaklığı. Eylül ayında hala 38 dereceleri görüyoruz. Bu da hızlandırıyor. Organik bir birikim var. Temel sebep Körfez’in kirliliği” diye başladı.
Çakıcı Körfez’den tutulan balıkların tüketilmesi ile ilgili olarak ‘zehir alıp tüketmek gibi bir şey’ ifadesini kullandı.
Çakıcı, “Zamanında duyurular yapılıyordu. Sadece belediyenin sorumluluğunda değil. Sürekli oralarda balık avlamanın yasak olduğu duyuruları yapılıyordu. Bunlar satılıyor da. Direk zehir alıp tüketmek gibi bir şey. Körfez’in ne kadar temizlendi desek de inanılmaz bir kirlilik var. Şehrin içinde bir iç körfez sonuçta. Sonuçta Körfez’in dibinde hala çamur var. Balıklar besleniyor, organik artıklar var, derelerden gelen kimyasallar var. Körfez’e karışan derelerin temizlik yapılması gerek. Oraların temiz tutulması lazım. Yağış az oldukça, yağışlar oksijen seviyesini arttırır. Kışın olmuyor tabi. Yazın bu yoğunluk kuraklık durumunda artıyor” açıklamasını yaptı.
ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI'NDAN ÖLÜMLERİN ARDINDAN ŞU AÇIKLAMA YAPILMIŞTI:
Günümüzde Dünyada ve ülkemizdeki denizler kronik kirlilik etkisi altındadır. Marmara Denizi'nde görülen müsilaj sorunu gibi, İzmir Körfezi'nde özellikle belli dönemlerde yaşanan renk değişimi, koku sorunu, balık ölümleri ve alg patlamaları gibi ekosistem problemleri, kirlilikle doğrudan ilişkilidir. Deniz kirliliğinde sanayi, tarımsal faaliyetler, evsel atıklar ve diğer kara kökenli girdiler önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle arıtılmamış atıkların akarsular aracılığıyla deniz ortamına karışması birçok kıyısal alanda hala devam etmektedir.
Türkiye’de atık su arıtma tesislerinin sayı ve kapasite olarak yetersiz olduğu bilinmektedir. Son dönemlerde merkezi ve yerel yönetimler tarafından faaliyete geçirilen atık su arıtma tesislerinin sayısındaki artış yeterli olmamaktadır. Atık suların arıtılması için ileri biyolojik arıtma sistemlerinin arttırılması, doğal su kaynaklarının denize karışım noktalarında yani yerinde atık arıtımı yapılması ve ardından azot ve fosforun giderilerek temiz atık suyun deniz ortamına kavuşturulması gerekmektedir. Bu sayede, su sıcaklığı artışının, oksijen seviyesi düşmesinin ve aşırı alg üremesinin önüne geçilebilecektir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), su ekosistemlerinde özellikle karadan gelen organik kirleticiler nedeniyle, besin maddelerinin aşırı miktarda artması sonucu plankton ve alg varlığının aşırı çoğalması olayını yani denizlerde görülen ötrofikasyonun (kokuşma) Dünya genelinde %90’ının üzerindeki artışına dikkat çekmektedir.
İzmir Körfezi’nde son zamanlarda özellikle iç körfezde meydana gelen su sirkülasyonunun azalması, iklim değişikliği etkileriyle su sıcaklığının artması ve dalga hareketleri gibi fiziksel koşulların kötüleşmesi bu sorunu daha da artırmaktadır. Fiziksel koşulların kötüleşmesi, deniz ekosistemlerinde baskın türlerin değişmesine, belirli türlerin aşırı üremesine ve nihayetinde oksijen yetersizliğine yol açarak balık ölümlerine sebep olmaktadır. İzmir körfezinde 20 – 23 Ağustos tarihleri arasında yaşanan balık ölümlerinin nedeni de bu durumdur.
Balık ölümlerinin yaşandığı bölgelerde Tarım ve Orman Bakanlığı ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından sürece dair numuneler alınıp analizler yapıldığı bilinmektedir. Ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesinin de bölgeden örnekleme yaptığı ve temizleme çalışmalarının devam ettiği bilinmektedir. Kamuoyunda kıyı bölgelerinde ölü balıkların vatandaşlar tarafından toplandığı, satıldığı iddialar, bununla birlikte körfezde olta balıkçılığının devam etmesinden kaynaklı endişe hâkimdir. Öncelikle gıda hijyeni açısından toplanan ölü balıkların tüketilmemesi gerekmektedir. Bununla birlikte İzmir Körfezinde;
İnciraltı Kent Ormanı ile Şemikler (Mavişehir) Balıkçı Barınağı arasında çekilen hattın İnsanlık tarihinde su ürünleri, önemli bir protein kaynağı olmuştur. İlimizde, 8 bin yılı aşkın süredir yapılan balıkçılık faaliyetleri de kirlilik sorunundan etkilenmektedir. Balıkçılık, ekosistem kadar insan beslenmesi, sağlığı, ekonomik kalkınma ve ihracat geliri için de son derece önemli bir gıda kaynağıdır. Küçük ölçekli balıkçılık, aşırı, kural dışı ve kayıt dışı avlanma sorunlarıyla mücadele ederken meydana gelen balık ölümleri stokları olumsuz etkilemektedir.
Çözüm; mevcut arıtma sistemlerinin iyileştirilmesi ve sürdürülebilir denizlerin sağlanmasından geçmektedir. Her yıl yaşanan koku, deniz marulu patlaması, balık ölümleri gibi sorunların önüne geçilebilmesi, yeşil ve kahverengi suların yerini masmavi bir Körfezin alabilmesi için popülist politikalar yerine tüm paydaşlarla birlikte çalışarak seferber olunması ve "Acil" eylem planı oluşturulması gereklidir. doğusunda kalan alanda su ürünleri avcılığı yasaktır. Ancak bu alanda her gün avcılık yapıldığı görülmekte ve bu duruma dair bir denetim yapılmamaktadır.
İklim değişikliği hayatımızı birçok yönden etkilemektedir. Orman yangınları, sel ve taşkın felaketleri, kuraklık gibi hepimizi etkileyen afetlerin etkilerinin azaltılabilmesi için çevre sorunlarının ekolojik, ekonomik ve sosyal boyutları ile ele alınması gerekmektedir.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |