DEVA İzmir'den 11 Eylem Planı raporu!

Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - Demokrasi ve Atılım Partisi(DEVA) İzmir İl Başkan Yardımcısı Pınar Güngör Özinan gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. 

Danıştay’ın kararının ardından kamuoyunda sıkça tartışılan İstanbul Sözleşmesi’ni iktidara geldiklerinde ilk iş olarak yürürlüğe koyacaklarını söyleyen DEVA Partisi İzmir İl Başkan Yardımcısı Özinan, sökümü İzmir’de gerçekleşmesi beklenen Brezilya donanmasına ait Nae Sao Paulo gemisinin de kamu sağlığı için bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Özinan DEVA Partisi’nin yol haritası olarak açıkladığı, afet yönetimi, demokrasiye geçiş, ekonomi, sosyal politikalar, tarım, yarına atılım, yerel yönetimler ve şehircilik, yükseköğretim , KHK mağduriyetleri, çevre ve iklim değişikliği , adil yargı ve sağlıkta atılım başlıklarından oluşan 11 Eylem Planı’nı detaylandırırken İzmirli gençleri ve kadınları DEVA’ya katılma çağrısında bulundu. 

İLK İŞ SÖZLEŞMEYİ YÜRÜRLÜĞE KOYACAĞIZ!

Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi'ni fesheden Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini reddetmesi ve kamuoyunda oluşan tepkilere dair konuşan Özinan, ‘’Öncelikle DEVA Partisi olarak İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, diyoruz. İstanbul Sözleşmesini de bu hükümet yürürlüğe koymuştu aslında. Feshi de aynı hükümet tarafından yapılıyor ve tabi akıllara hemen neden yapıldığı sorusu geliyor. Burada çok açık bir şekilde kadınlar üzerinden bir siyasi görüş ortaya konulduğunu görebiliyoruz. Fesih kararını tamamen hukuksuz buluyoruz. Bu sözleşme feshedildiğinde Danıştay’a usul nedeniyle dava açan ilk siyasi partilerden biriyiz. Biz de İzmir olarak bu davaya genel merkez ile müdahil olduk. İzmir’de de çok sayıda kadına şiddet davasına katıldık. İzmir’de son bir buçuk yıl içinde 95 tane davanın içinde bulunduk. İzmir’de şaşırtıcı derece çok fazla kadına şiddet davası görülüyor. Bu davalara gittiğimiz zaman gözlemlediğimiz şeylerden bazılarını şu şekilde sıralayabilirim: Birincisi aile içi şiddet çok fazla ve şiddet olayı tek seferde mahkemeye yansımıyor. Kadınlar uzun süre bu şiddete maruz kalıyorlar. Bazen şikayet ediyorlar ama polis tarafından evlerine geri gönderiliyorlar. Bazen koruma kararı aldırılıyor ama bunun ihlali yaşandığı zaman yeterli koruma kadına sağlanamıyor. Bazen de kadın diyor ki ‘Tamam, sesimi çıkardım, ihbar ettim, itiraz ettim fakat bundan sonrasında hangi sığınma evine gideceğim, nasıl korunacağım’ ve bu şiddete uğramaya devam ediyor. Bazen bu yaralanmalarla bazen de ölümle sonuçlanıyor. O nedenle bu sorunları giderecek yetki devletin anayasal yetkisidir. Bu açıdan da bu sözleşmenin farklı noktalara çekilerek kadının hayatını tehlikeye atacak şekilde bir fesih kararı çıkmasını kesinlikle onaylamıyoruz. DEVA Partisi olarak diyoruz ki iktidara geldiğimizde ilk yapacağımız iş bu sözleşmeyi yürürlüğe koymak olacak’’ dedi. 

BENİ DEHŞETE DÜŞÜRÜYOR!

Konuşmasının devamında yaşanan kadın cinayetleri ve İstanbul Sözleşmesi’nin önemine değinen Özinan, ‘’Burada İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı olan bir kitle ile karşı karşıyayız. Bu kişilerin yazdıklarına baktığımızda itiraz ettikleri şeylerin gerçekten yaşam hakkına yönelik hakaretler olduğunu görüyoruz, bu beni dehşete düşürüyor. Bir aileyi kuran, bir çocuğu yetiştiren kadınlarla ilgili yaşamsal konuların siyasete alet edilmesini çok tehlikeli buluyorum. Sevgi Polat örneğini ele alalım; Sevgi Hanım yıllarca eşi tarafından öldürülmekle tehdit edilmiş bir kadın İzmir’de. Eşi seni öldüreceğim diyor sürekli, kadın hiç bir şey yapamıyor evli ve dört çocuklu. Belli yerlere başvuruyor ama sonunda kocası baltayla vahşi bir şekilde katlediyor ve halıya sarıp evde tutuyor üstelik. Uzun süren bir dava süreci oldu, biz de takipçisi olduk. Yani gerçekten erkeklerin ve genel olarak toplumun cinsiyet eşitliğine bakış açısını değiştirmemiz lazım. Biz, 6284 No’lu yasa ile İstanbul Sözleşmesi’nin sadece sürecin içinde olması gereken bir adım olarak değerlendiriyoruz ama bizim ilköğretim çağlarında toplumsal cinsiyet eşitliğini müfredata koymak gibi de bir vaadimiz de var. Evet, bazı nesilleri artık değiştirmek çok zor ama bundan sonra gelecek nesilleri bilinçlendirebiliriz. Mutlaka toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitliği uygulamamız gerektiğini düşünüyoruz’’ sözlerini kaydetti. 

ASBESTLİ GEMİ AÇIKLAMASI, KAMU SAĞLIĞI VURGUSU

Asbest içerdiği belirtilen Nae Sao Paulo adlı geminin söküm işlemlerinin Aliağa’da yapılması hakkında açıklamalarda bulunan Özinan, ‘’Burada asıl önemli konulardan bir tanesi kamunun açıklama yaparken halkın ve sivil toplumun bu açıklamalara inanmaması durumu. Aliağa normalde gemi sökümünde gerçekten büyük destinasyonlardan biri. 2021 yılında 12 adet gemi sökümü gerçekleştirilmiş. Dolayısıyla aslında gemi sökümü Aliağa için sık sık yapılan bir uygulama bölgesi. Fakat burada kamu sağlığını ciddi anlamda tehdit edebilecek bir durumla karşı karşıyayız. Ve devletin bununla ilgili yaptığı açıklamalar çok spekülatif, bununla ilgili toplumu ya da çevre örgütlerini tatmin edecek bir açıklama gerçekleşmedi. Burada en önemli şey kamunun güvenini geri getirecek bir ortamın gelmesi. Aslında birçok konu için de geçerli. Bu asbest rakamları devlet ve özel sektör firmaları tarafından veriliyor. Özel sektör firması tarafından verilen rakamlara zaten herhangi bir güven olmaması olası fakat devletin bakanının paylaştığı veriler tatminkar olması gerekirken halkın buna itibar göstermediğini görüyoruz. Eğer asbestli gemi raporlar doğru bir şekilde çıkarsa bu geminin içinde 9 ton asbest varsa çevreyi ve kamu sağlığını olumsuz anlamda etkileyecek her türlü sökümünün karşısında olacağız tabi ki'' dedi. 

YEREL YÖNETİMLERİN GAYRETLERİYLE YANGINLAR SÖNDÜRÜLÜYOR!

Yaz sezonunun gelmesi ile birlikte İzmir’de de orman yangınları artarken hükümete yönelen ‘yeterli önlem alınmıyor’ eleştirileri ve yapılması gerekenler hakkında konuşan Özinan, ‘’Geçen sene Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yangınlarını yaşadık. Burada yangın söndürme envanterimizin çok çok zayıf olduğunu gördük. Bizim üç tane yangın uçağımız varken İspanya’nın 17 adet yangın uçağı vardı. Filolarımızın yetersiz olduğunu gördük ve biliyorsunuz başka ülkelerden yardım talep ettik. Önemli olan burada iki şeyin farkına varmak: Birincisi; İklim krizi kapıda. Bu zaten uluslararası mecralarda çok dile getirilen bir konu. Bizim ülkemizin gündemine yeterince taşınmadığını düşünüyoruz. İkincisi; Yaşananlardan ders alma konusu. Geçen sene bu kadar büyük yangınlar çıktıktan sonra hükümet bunlarla ilgili ne gibi adımlar attı? Biz geçen seneki yangınlardan sonra bir Afet Eylem Planı yayınladık. Burada çözüm önerilerimiz sunduk, filolarımızı güçlendirelim dedik, orman işçilerine gerekli eğitimleri verelim dedik, gönüllüleri, mahkumları bu eğitimlerden yararlandıralım dedik. Şubat ayında bir ilerleme kaydedilmediği gördüğümüzde DEVA partisi olarak orman yangınlarıyla mücadele ile ilgili 12 maddelik bir öneri metni sunduk. Geldiğimiz noktada bir ihale yapıldı ama hala yangın uçaklarının nerede olduğu konusunda bir bilgiye ulaşamıyoruz! Yine aynı şey söz konusu, elimizde data bulunmuyor. Çeşme’de de aynı şeyi yaşadık yerel yönetimlerin gayretleriyle yangınlar söndürülüyor. Yine başımıza büyük bir yangın gelmesi durumunda bir iyi felaket senaryosu olduğunu düşünmüyoruz şu anda. Dolayısıyla bu konularda önerilerimizin dikkate alınması konusunda çağrılarımızı sürdürüyoruz. İklim krizi gerçekten var ve bizi etkiliyor. O nedenle yapacağımız şey, hazırlıklı olmak, hatalardan ders almak ve önlemleri şeffaf şekilde paylaşmak’’ dedi. 

119 MADDELİK TARIM EYLEM PLANI

DEVA Partisi’nin açıkladığı 11 eylem planını detaylarıyla anlatan Özinan, ‘’Parti olarak kurulduğumuz 9 Mart 2020 tarihinden bu güne kadar sürekli olarak biz iktidara geldiğimiz zaman neyi, ne zaman yapacağız bunları açıklıyoruz. Bunu yaparken hangi birimlerle çalışacağız ve bütçesini nasıl karşılayacağız konusunda eylem planlarımızı oluşturuyoruz. Bunu geçen seneden beri yapıyoruz. İlk olarak tarım eylem planı ile başladık. Çünkü Türkiye’nin gerçekten radikal bir tarım eylem planı olması gerektiğini düşünüyoruz. Sonrasında ekonomiden tutun demokrasiye geçiş, KHK mağduriyetleri, dijital dönüşüm, eğitim, sağlık, sosyal politikalarla ilgili 11 başlıkta eylem planları yayınladık. Eylem Planlarımızın sayısını 22’ye tamamlayacağız. Biz bugünden söylediklerimizi taahhüt altına alıp boş bir muhalefet yerine gerçekten çözüm önerileri sunuyoruz. Diyoruz ki formüller burada, çalıştık, isterseniz bugünden alıp yapın ya da biz iktidara geldiğimizde yapacağız, bunların bütçesi de hazır diye belirtiyoruz. Şunu da belirteyim 22 tane eylem planının bütçesi birbirinden kopuk değildir. Hepsi birbiriyle entegredir. Ali Babacan’ın bu konuda net bir söylemi var, her bir eylem planı bir hükümet programı kadar kapsamlı ve detaylıdır. Özellikle ekonomi eylem planımız 119 maddeden oluşuyor. Ciddi bir ekonomiyi tekrar ayaklandırma kitapçığı gibi karşımıza çıkıyor. Hükümetin bu kitapçıktan bazı maddeleri uyguladığını da görüyoruz. Eylem planlarında hangi değişikliği yapacağımızı ve kimlerle ortak çalışarak yapacağımızı yazıyoruz.  Ne kadar sürede yapacağımız da yazıyor, kimisi 90 gün kimisi 360 gün kimisi de Sayın Babacan’ın dediği gibi ‘bir parmak şıklatması’ konusu… Örneğin iktidara geldiğimizde yargıya “biz artık size müdahale etmeyeceğiz, istediğiniz kararı verebilirsiniz” demek gibi. Gençlere seslenip “attığınız tweetler nedeniyle artık yargılanmayacaksınız” demek gibi…'' ifadelerini kullandı. 

EYLEM PLANLARINI 6’LI MASA İLE PAYLAŞIYORUZ

Eylem planlarını 6’lı masa ile de paylaştıklarını söyleyen Özinan, ‘’Genel başkanımız bu konularda sık sık açıklama yapıyor. Biz bu eylem planlarını 6’lı Masa ile paylaşıyoruz. Her partinin politikalarının ayrıştığı noktalar olabiliyor fakat buna katkı koymak isteyen partilere bir çağrımız var bu konuda. Planlarımızı iyileştirme konusunda herkese açık bir duruş sergiliyoruz. Bunlar dinamik metinler, güne göre geliştirilebilir. Örneğin; Parlamenter Sisteme Geçiş Eylem Planını biz çok önceden yayınladık. 6’lı Masa ile görüşüldü ve sonrasında ortak akılla çıkan metin, bir mutabakat metni olarak kamuoyuna açıklandı’’ diye konuştu. 

KAYBEDECEK BİR GÜN BİLE YOK!

Muhalefetin siyasal ve sosyal sorunlarda yeterince çözüm ortaya koyamadığı eleştirilerine değinen Özinan DEVA’nın çözüm üreten bir parti olduğunun altını çizerek şunları kaydetti; ‘’Genel olarak biliyoruz ki birçok kişinin aklında muhalefetin çözümlere yeterince çalışmadığı yönünde bir algı olabiliyor. Biz vaatlerimizi sahada halkı dinleyerek oluşturuyor ve ürettiğimiz politikaları da yazılı olarak taahhüt altına alıyoruz. İktidar değişimi olması durumunda Türkiye’nin kaybedecek tek bir günü bile yok. O nedenle çözümlere gerçekten çalıştığımızı belirtmek istiyorum’’ 

İZMİRLİ KADIN VE GENÇLERE DAVET!

Konuşmasının sonunda özellikle İzmirli gençlere ve kadınlara çağrı yapan Özinan, ‘’İzmirli kadın ve gençleri DEVA Partisine davet ediyorum. Biz gerçekten burada hem kadınlara hem gençlere hak ettikleri söz hakkını veriyoruz. Temsillerini çok önemsiyoruz. Bunun en somut örneği il başkanımız Seda Kaya Ösen’dir. Gençlerin ve kadınların siyasette yer almasını çok önemsiyoruz. Ben de daha önceden siyasi geçmişi olmayan bir kişi olarak gerçekten Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulmak için bu partiye katıldım. O nedenle siyasete uzak bakan arkadaşlara da buradan bir kez daha çağrı yapmak istiyoruz ve kendilerini beraber çalışmak için bekliyoruz'' dedi.