GERÇEKİZMİR - Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilmek istenen Çeşme Projesi ile ilgili tartışmalar sürüyor. Projenin bölgeye büyük yapılaşma getireceği, su kıtlığı yaratacağı ve doğa tahribatına neden olacağı gerekçesiyle İzmir Büyükşehir Belediyesi, meslek odaları ve çevre örgütleri tarafından açılan davada, Danıştay 6. Dairesi, bilirkişi heyetinin ‘kamu yararına aykırı’ raporuna rağmen Çeşme Projesi için ‘hukuka uygun’ kararı vermişti.
Kamuoyunda tepkilere neden olan kararın ardından basın toplantısı düzenleyen TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, projenin kamu yararı taşımadığını bir kez daha vurgulayarak, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın ‘revize’ çıkışına ise “Bu bir pazarlık konusu değildir. Halkın olanın halktan alınmasına itirazımız” tepkisini vermişti. Projeye karşı çıkan İzmirli yurttaşlar bu kez Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’na itiraz etme kararı aldı. İzmir Yaşam Alanları Platformu’nun çağrısıyla Bölge İdare Mahkemesi önünde bir araya gelen kitle, “Birlikte Başarabiliriz Yarımada Talanını Durduracağız” pankartı açtı. “Ormanına suyuna toprağına sahip çık” ve “AKP Çeşme’den elini çek” sloganları aran kitle, okunan basın açıklamalarının ardından projeye yönelik itiraz dilekçelerini ilgili birime teslim etti.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE İHTİYACIMIZ VAR
Açıklamada ilk olarak Av. Senih Özay ve Av. Muzaffer Çevrim’in ortak basın metni okundu. Açıklamada, “Danıştay cumhurbaşkanlığının onay makamı olmaktan vazgeçmelidir! Hatırlarsak Danıştay 10. Dairesi çok uzun zaman önce değil yakın bir dönemde Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine yönelik Cumhurbaşkanlığı kararının Anayasa’nın 90. Ve 104/17 maddelerine açıkça aykırı olmasına, yasama organı olan TBMM’ni hiçe saymasına rağmen hukuka uygun bulmuştur! Danıştay’ın dava daireleri kamunun menfaati yerine, idareyi ve idarenin hukuki dayanaktan yoksun kararlarını onaylama çabasından vazgeçmelidir. Hukukun üstünlüğünü kabul ederek kuruluş amacına uygun bir şekilde hareket etmesi ve kararlar vermesi gerekmektedir. Çeşme Projesi sadece Çeşme’nin değil ülkenin problemidir. Yaşayan tüm canlıların problemidir. Davaya konu Cumhurbaşkanlığı kararının olumsuz ekolojik ve sosyolojik sonuçları bizleri düşündürmelidir. Telafisi mümkün olmayan bir durumla karşılaşmamak için Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun temyiz başvurumuzu hukukun üstünlüğünü gözeterek kabul etmesi gerekmektedir. Çünkü biliyoruz ki temiz bir havaya temiz bir suya ve yeşil bir doğaya nasıl ihtiyacımız varsa hukukun üstünlüğüne de ihtiyacımız var!” ifadelerine yer verildi.
PROJENİN ÖNÜ AÇILDI
İzmir Yaşam Alanları Platformu’nun açıklamasını ise Şerife Gökce okudu. Süreç hakkında bilgi veren Gökce, “Hukuki süreç bir yandan işlerken, geçen 2,5 yılda çok sayıda eylem ve etkinlikle, sayıları neredeyse 50’ye yaklaşan basın açıklaması, demeç, imza, dilekçe kampanyaları, mitinglerle konu İzmir’de ve Yarımadada hep gündemde tutulmaya, İzmir’in Kanal İstanbul’unun engellenmesine çalışıldı. Danıştay 6.Dairesinin açtığımız davalara ilişkin oluşturduğu Bilirkişi grubu 27 Ekim 2021’de, bölgede yaptığı keşfe ilişkin raporunu 2022 Mart ayında yayınladı. 190 sayfalık raporda; Projeyi şimdiye kadarkilerden ‘hiç olmadığı kadar daha büyük’ olarak tanımlayarak, ‘gerekçe’ ve ‘kapsam belirleme raporlarının’ gerçekleri yansıtmadığı, alan belirleme kararının da ‘kamu yararını’ içermediğini ifade ederek tümüyle yanlış olduğunu belirtti. Bilirkişi Raporu kapsamında yürütmenin durdurulması gerekirken, Danıştay 6. Daire oy çokluğu ile bilirkişi raporunu görmezden geldi, yürütmeyi durdurmadı. İtirazlarımız sonrasında, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK), bilirkişi raporunu da değerlendirmeye alıp, 6. Dairenin ret kararını kaldırdı ve yürütmeyi durdurdu. Çeşme ve Yarımada’daki yaşamın ‘kurtuluşu’ anlamına gelen bu kararda, davaya konu olan işlemin hukuka aykırılığı, uygulanması halinde geri dönüşü zor ya da olanaksız zararlara neden olacağı açıkça belirtildi. Hal böyle iken, 14 Mayıs seçimlerinin hemen sonrasında Danıştay 6.Dairesi hukuka aykırı olarak ‘davanın reddi’ yani bölgede yaşamın yok edilmesinin önünü açan kararı vererek, projenin yine önünü açtı. Karar 2’ye karşı 3 oy çokluğuyla alındı. Kararın iptali için bugün de Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’na temyiz ediyoruz” dedi.
KARAR TAMAMEN POLİTİKTİR
Projeyle yaşam alanlarının yok edilmek istendiğini vurgulayan Gökce, “Danıştay tarafından alınan karar tamamen politiktir. Tamamen İzmir’in, Yarımadanın, Çeşme’nin yaşam alanlarının yok edilmesini hedeflemektedir. Çeşme Yarımadasının yaşam biçimi, kültürel yapısı, çevre ve yaşam değerlerini yok edilmeye çalışılmaktadır. Danıştay tarafından alınan karar politik olduğu kadar ekonomiktir de. İktidarın ekonomik bataktan çıkışına yönelik gelir getirici çözümlerinin önde gelenlerindendir. Tamamen kamusal olan alanlarının satılarak 20 milyar doların üstünde gelirin beklendiği, İzmir Milletvekili Hamza Dağ tarafından ‘Çok önemli bir projeyi hayata geçirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Çeşme Projesi, önümüzdeki yıllarda, cari açığı kapatma, milyarlarca doların gelmesi için çok değerli bir projedir’ sözleriyle açıklanmıştı. Yapılması planlanan büyük ölçekli oteller, golf sahaları, marinalar ve alışveriş merkezleri ile şantiyeye dönüşecek olan Yarımada’nın mevcut turizm yapısı da yaşam biçimi de tümüyle değişecektir. Tüm bunlar yan yana konulduğunda proje ile Çeşme yarımadasına ve İzmir’e yaşatılmak istenen tehdidin, İzmir’in, Yarımada ve Çeşme’nin bildiğimiz, yaşadığımız yerler olmaktan çıkacağı çok açıktır. İzmir Yaşam Alanları ve mücadele eden tüm kurumlar olarak biliyoruz ki kararın bozulması için sağlam hukuki gerekçelere sahibiz. Ancak, politik olan bu karara karşı, hukuk önünde gücümüzü, kitlesel tepkilerle büyütmek; bilirkişilerin, meslek odalarının ve bizlerin öne sürdüğü “yaşamdan yana” tavrın kazanabilmesi için itirazlarımızı tüm davacılar, siyasi kurumlar ve İzmir Halkı olarak önümüzdeki süreçte sürdürmeye devam edeceğiz. Birlikte başarabileceğimize inanıyoruz. Bu projenin başlangıç olduğunu, sarı öküzü kaptırırsak İnciraltı’nı da kaybedeceğimizi, Körfez Geçiş Köprüsü’nün önünde duramayacağımızı görüyoruz. Yaşanmış bunca mücadele örneği ve sahip olunan dayanışmanın gücü ile birlikte hareket etmenin zeminini, mücadeleyi, dayanışmayı büyüteceğiz. İzmir’in Kanal İstanbul’una karşı Birlikte başarabileceğimize inanarak, seslerimizi birleştireceğiz, güçlü kılacağız, çoğalacağız ve birlikte olacağız” açıklamasını yaptı.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |