uca ilçesinin kırsal Karaağaç Mahallesi'ndeki 412 evin, dere mutlak koruma alanının ihlal edilmesi gerekçesiyle İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) yıkımına karar verildi. Karara tepki gösteren ev sahipleri, yıkım kararının iptal edilmesini ve dere mutlak koruma alanının 100 metreden 10 ila 30 metreye düşürülmesini istedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden konuyla ilgili yapılan açıklamada ise 100 metrelik koruma bandı bilimsel veriler ışığında tespit edilerek uygulamaya konulduğu vurgulanıp, "Bu duruştan taviz verilmemesi İzmir'in en önemli içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı'nın korunması kadar can güvenliği açısından da önem taşımaktadır" denildi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, Su Havzaları Koruma Yönetmeliği kapsamında, bir süre önce Buca'nın kırsal Karaağaç mahallesindeki Karaağaç Deresi'nin her iki tarafında bulunan 412 evin, yıkımına karar verdi. Karara ise 100 metre olan dere mutlak koruma alanının ihlal edilmesi gerekçe gösterildi. Karar ev sahiplerine tebliğ edildi. İZSU'nun yıkım kararı dere kenarında evi bulunan vatandaşların tepkisine neden oldu. Dere kenarında toplanan aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu 50 kişilik grup, yıkım kararının iptal edilmesini ve dere mutlak koruma alanının hiç değilse diğer büyük şehirlerde olduğu gibi 10 ile 30 metreye kadar düşürülmesini istedi.
Mağdur olduklarını belirten 2 çocuk babası, Makine Mühendisi Mehmet Keleş (50), "Tapulu arazilerimize yaptırdığımız evlerimiz, bölgenin, dere koruma havzası olması nedeniyle yıkılmak isteniyor. Belediye buradaki evlere su ve elektrik bağlayıp, vidanjör hizmeti vermesine rağmen evleri yıkmaya çalışıyor. Depremden kaçıp, buraya yerleşenler var. Evlere yıkım kararı verilmesi nedeniyle kalp krizi, felç geçirenler oldu. Bu insanların evleri yıkılmasın. İstanbul, Ankara'nın da aralarında bulunduğu büyükşehirlerin birçoğunda, dere yatağına en az 10 metre mesafeye kadar ev yapımına izin veriliyor. Burada da aynısı uygulanabilir" dedi.
Zor şartlarda yaptıkları evlerinin yıkılmak istendiğini belirten 2 çocuk babası Muhasebeci Hüseyin Yetkin (43), "İZSU'nun uyarısıyla betonarme değil prefabrik ev yaptık. Şimdi, 'Dere koruma havzasında kaldığı için yıkacağız' deniliyor. Mağdur ediliyoruz. Diğer büyükşehirlerde olduğu gibi burada da dere mutlak koruma alanının en az 10 metre çekilmesini istiyoruz" dedi.
2 çocuk annesi Biray Şenol (46) da "İnsanlar güçlükle yaptılar bu evleri. Ufak tefek birikimlerle bir şeylerin sahibi oldular. Yıkılmasın evler, çözüm bulunsun" dedi.
Mağdur olduklarını vurgulayan 1 çocuk annesi Hatice Babur (61) de "Tek istediğim çözüm yolunun bulunması. Dişimle tırnağımla dikiş dikerek kazandığım ev yıkılmasın" dedi.
5 yıl önce aldığı evinin bahçesinde organik tarım yaptığını belirten 1 çocuk babası, Muhasebeci Erkan Coşkun da "Pazara bile gitmiyorum. İhtiyacım olan her şeyi kendim yetiştiriyorum. Madem bu evleri yıkacaktınız neden su bağladınız. Neden kanal parası aldınız" diyerek, tepkisini ile getirdi.
1 çocuk annesi emekli işçi Hatice Deveci (65) de eşinin yıkım kararı nedeniyle felç geçirdiğini, akıl sağlığını kaybettiğini ileri sürüp, "Kendim de kolon kanseriyim. Ne istiyorlar bizden. Evlerimizi yıkmasınlar" diye konuştu.
BELEDİYE: TAVİZ VERİLMEYECEK
İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ise konuyla ilgili yaptıkları açıklamada, şu ifadelere yer verdi:
Yapı yasağı olan dere koruma alanlarında kaçak yapılaşmaya taviz verilmeyecek. Tahtalı Baraj Havzası'nda mutlak, kısa ve baraja su taşıyan ana derelerin her iki tarafında 100 metrelik koruma bandında 1/25 bin ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planı ve İZSU Su Havzaları Koruma Yönetmeliği gereği yapı yasağı bulunmaktadır. Yapı yasağı olan mutlak, kısa ve dere mutlak koruma alanındaki tespiti yapılan yapılar ile ilgili İZSU Yönetim Kurulu Kararı ile yıkım kararı alınmakta olup, yıkım kararına karşı dava açanlardan mahkeme kararı idare lehine sonuçlananlar ile yıkım kararı tebligatı sonrası yasal süresi içinde dava açmayıp yıkım kapsamına giren yapılar yıkım programına alınmaktadır. Bununla birlikte söz konusu 100 metrelik koruma bandı bilimsel veriler ışığında tespit edilerek uygulamaya konulmuştur. Bu duruştan taviz verilmemesi İzmir'in en önemli içme suyu kaynağının korunması kadar can güvenliği açısından da önem taşımaktadır. Dere yatakları yakınındaki yapılaşmanın ne tür acı sonuçlar doğurduğu yakın zamanda ülkemizin farklı bölgelerinde yaşanan afetlerde bir kez daha görülmüştür. (DHA)