Klaros’un araştırma tarihçesi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Onur Zunal, “Klaros, aslında bir antik kent değil. Kent dışı kutsal alan ve bir kehanet merkezi. Haritadan bakıldığında Efes, Metropolis ve Smyrna arasında önemli bir kavşak konumunda. Klaros, yaklaşık 75 dönümlük bir arazi ve biz bu 75 dönümlük arazinin neredeyse tamamında projelerimizi yürütüyoruz. Klaros’a tarihsel açıdan bakıldığında, antik kaynaklar ve metinler 1200’lü yıllardan kısa süre önce kurulduğunu söylüyor. Klaros’un kurulmuş olduğu dönemde denize kıyısı olduğu biliniyor. Hatta antik yazarlar da özellikle Klaros’un bir limanının olduğundan bahsederler ve ilk kurulduğu dönemde de bir sahili olduğunu biliyoruz. Günümüzden 6-7 bin yıl önce ise denizin Kuzey’e doğru ilerlediğini yapılan çalışmalar tespit etmiş durumda. Bu noktada antik yazarlar ve mitoloji bize Klaros’un kurulduğu dönem ile ilgili belli bir tarih veriyor. Bununla beraber Helenistik Dönem’den daha önce inşa edilmiş birbirinin üzerine yapılmış üç farklı planda sunaklar ortaya çıkarıldı. Arkeolojik veriler de kuruluş tarihini bu şekilde destekliyor” dedi.
“Kehanet, falcılıktan ziyade zorunluluk”
Klaros’un kehanet merkezi olma özelliği taşıdığına dair konuşan Doç. Dr. Onur Zunal, “Klaros’ta bulunmuş olan yazıtlardan delegasyon yazıtları; bir kenti temsil eden kaç kişi geldiği, nerden geldikleri ve hangi dönemden geldikleri hakkında oldukça önemli kaynaklardan. İnsanların buraya gelmeye motivasyonunun çok önemli bir pagan kutsal alanı olduğu bilinmekte. Bir diğer nedeni ise kehanet merkezi olduğundan kehanet almak için geliniyor. Kehanet denilince tabii dinsel olgu olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzün falcılığı gibi gidelim, danışalım, geleceğimizi görelimden ziyade bu bir zorunluluk. Önemli bir karar alınmadan önce; bir savaş kararı, bir kent kurma kararı ya da bir deprem, bir salgın hastalık gibi nedenlerden dolayı mutlaka Apollon’a danışılırdı” diye konuştu.
Yürütülen ve devam eden projeler ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Onur Zunal, “Kazı çalışmalarında Apollon, Artemis ve Leto kült heykellerine ait 35 orijinal parça bulunmuş durumda. Çoğunluğu 1950’li yıllarda yapılan kazılarda bulunan bu parçalar uzun yıllardır suya, yağmura, güneşe maruz kalmaktaydı. Proje kapsamında öncelikle heykeller yıl boyunca su baskınlarından etkilenmeyecekleri ve konservasyon çalışmalarının başlayacağı yukarıda bir alana taşınmıştır. Taşımadan önce de sonra da lazer tarayıcıyla heykellerin durumlarını, bütün yapısal ve kılcal çatlakları belgeledik. Konservasyonlarının da büyük bir kısmını yaptık. Bir koruma çatısı projemiz vardı; bu çatı projesi ise hem bakanlıktan hem kuruldan onaylandı. Zannediyorum bulduğumuz sponsor desteğiyle bu yıl projemizi hayata geçireceğiz” dedi.
Doç. Dr. Onur Zunal, söyleşinin ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. Etkinlik sonunda Doç. Dr. Dilek Maktal Canko, Doç. Dr. Onur Zunal’a “Teşekkür Belgesi” takdim etti.
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |