Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - Türkiye ilaç sektörü kur krizinin gölgesinde yapılan sabitleme, hızla artan enflasyon, ithal firmaların çekimserliği, hammadede dışa bağımlılık ve tepki çeken fiyat kararnamesinin gölgesinde bunalım yaşıyor.
Yaşanan buhranın gölgesinde eczanelerde raflar yavaş yavaş boşalırken, hastalar da hayati önem taşıyan çok sayıda ilaca ulaşamıyor.
Mesleklerinin ekonomik tehdit altında bulunduğunu söyleyen eczacılar 27 Kasım’da Ankara’da gerçekleşecek büyük mitingle sıkıntılarını yüksek sesle dile getirmek için alana inecekler. Mitingde ilaç fiyat kararnamesine isyan edecek eczacılar aynı zamanda bulunamayan ilaçlar nedeniyle vatandaşa hizmet verememekten de şikayetçi...
"EURO 19 TL, İLAÇ FİYATLARINI BELİRLEYEN EURO KURU 7,86!"
Konu hakkında Gerçekizmir’e konuşan İzmir Eczacı Odası Başkan Tuncay Sayılkan’dan önemli açıklamalar geldi.
Eczacı Odası Başkanı Sayılkan, ilaç bulma konusunda İzmir’de de durumun tüm Türkiye’deki gibi olduğunu söylerken kararnameye de bir kez daha tepki gösterdi. Sayılkan söz konusu sorunlar nedeniyle çocukların ihtiyacı olan bazı ateş düşürücü ve öksürüp şuruplarının dahi bulunamadığına dikkat çekti.
Eczacı Odası Başkanı, “Türkiye’deki ilaçların yarısından çoğu ithal, Türkiye’de ilacın fiyatını belirleyen sistem ise İlaç Fiyat Kararnamesi. 2004 yılında çıkmış. İlaç fiyatlarına ayrı döviz kuru sabitliyor. Geçtiğimiz yıllarda çok arıza çıkarmıyordu o zamanlar enflasyon tek hanelerde olduğu için. Son yıllarda makas açıldı. Şu anda Euro 19 Lira. İlaç fiyatlarını belirleyen Euro kuru 7 Lira 86 Kuruş. Üstelik ilk defa tarihte 2004’ten beri Şubat ve Temmuz’da iki zam yapılmış hali! İlaçların bulunsun diye iki zam yapılmış buna rağmen 7,86. 11 liralık bir fark var. İlaçların çoğunluğunun ithal olduğu, Türkiye’de yapılanların da bir çoğunun hammaddesinin, ambalajının diğer yardımcı maddelerinin ithal olduğu bir ülkede 7,86’dan hesaplarsanız euroyu o ilaçlar Türkiye’de bulunmaz zaten öyle oluyor Türkiye’de enflasyonun hızlı artışı ile beraber ilaçlar bulunmuyor’’ diye konuştu.
"ÖKSÜRÜK ŞURUBU BİLE YOK!"
Sayılkan konuşmasının devamında hem vatandaşın hem eczacıların mağdur olduğunun altını çizerken, ‘’İthal ilaçlar zaten bulunmuyor özellikle kanser ilaçları ya da bir takım aşılar, hormonlar Türkiye’de üretilen ilaçlarda da sıkıntı var. Bu yöntemden artık vazgeçilmeli: Euro kurunu ben belirliyim, bir yıl boyunca böyle tasarruf edeyim ama bir tarafı ile de senede bir zam yapayım... Şubattan şubata, her sene temmuz, ağustostan sonra ilaçlar piyasadan kayboluyor. Bütün ekim, kasım, aralık, ocağı ilaçsız geçiriyoruz. Birincisi; Her gün o kadar eksik ilaç var ki biz insanlara sağlık hizmeti veremiyoruz. İkincisi; Her bulunmayan eksik ilaç benim o günkü satışımı etkiliyor. Vatandaş da mağdur eczacı da mağdur! Vatandaş tedavi olamıyor ben de o çaresizliği ona yansıtmak zorunda kalıyorum. Vatandaşın kapı kapı çocuğuna şurup aramadığı bir düzene geçmemiz lazım. Hayati ilaçları bırak öksürüp şurupları, ateş düşürücü şuruplar yok çocuklar için! Düşünün bunlar yok. Senin çocuğun ateşlendiğinde 39 derece ateşlendiğinde senin için hayati ilaç o oluyor’’ diye konuştu.
"TOPLUM SAĞLIKLI OLMADIKTAN SONRA İSTEDİĞİN KADAR BETON DİK!"
Eczacı Odası Başkanı sözlerini, ‘’Bu tarafta da kanser hastalarının ilaçları da yok. Akıllı ilaçlar var bir de. Yeni jenerasyon ilaçlar. Bunlar Türkiye’ye hiç gelmiyorlar. Bu fiyat politikasını duyduklarında başvuru bile yapmıyorlar. Yanı başımızdaki ülkelerde kullanılan, kanser tedavisinde iyi sonuç alınan ilaçlar ama Türkiye’ye gelmek istemiyorlar. İthalatçılara ve ilaç üreticilerine kızamazsın da. Biz ilk başta kızıyorduk. Sonra adam dedi ki ‘ben ürettiğimde 1 milyon üretiyorum’. 1 milyon kutu tanesinde 19 lira olan euroyu 7,86’dan verdiğinde o 11 liralık tanesinde zararı kim karşılayacak adam neden yapsın ki o ticareti? Birçok sektöre teşvikler yapılıyor esas yaşamın temeli sağlık ama oradan tasarruf etmekte ısrar var. Biz hep söyledik sağlıktan tasarruf olmaz. Yaşamın temeli sağlık insanlar önce sağlıklı olacak ondan sonra o köprüleri, barajları kullanacaklar. Sağlıklı olmadıktan sonra toplum sen istediğin kadar beton dik hiçbir anlamı olmaz’’ diyerek tamamladı.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |