Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
(Suriye'deki gelişmeler) Yaklaşık 100 bin orada yaşayan halk Türkiye'den tekrar topraklarına dönme imkanı buldu. Tüm gıda, ilaç noktasındaki tüm desteklerini sağlıyoruz. Bize Avrupa Birliği verdiği söz tuttu mu tutmadı. 6 milyar euro vereceklerini söylediler, şimdiye kadar 820 milyon euro geldi. Peki BM Mülteciler Yüksek Komisyon'undan 520 milyon dolar bir destek. Ancak bunlara rağmen biz desteğimizi sürdürdük.
Suriye'de DEAŞ terör örgütü var fakat Suriye'nin kuzeyinde de bir başka terör örgütü var. Bu terör örgütü de Türkiye'deki malum PKK terör örgütünün bir yan kuruluşu. PYD/YPG terör örgütü şu anda Amerika'nın Rakka operasyonunda DEAŞ terör örgütüne karşı birlikte mücadele verdiği bir başka terör örgütü. Demokrasiye inanmış bir ülkenin, bir terör örgütüyle iş birliği yaparak, bir başka terör örgütünü yok etmesini ben anlayamıyorum.
Irak'tan, Suriye'deki bu terör örgütlerine gelen destek 3 bin tırı aşmıştır. Burada tanklar var, toplar var, ağır zırhlı araçlar var, mühimmat var, 3 bin tırın üzerinde. Şimdi ben Türkiye olarak düşünüyorum, Kuzey Suriye'ye gelen tüm bu ağır silahların, yarın bana karşı kullanılmayacağını kim garanti edebilir? Bush döneminde de aynı durum yaşandı, seri numaralar elimizde ve verdiğimi silahları geri alacağız dediler. Kaldı ki bizim Amerika'yla stratejik ittifakımız var, bizim dayanışmamızın ötesine teröristlerle yapılan dayanışmalar geçemez.
(IKBY'deki referandum tartışmaları) Özel temsilcilerimi ben Sayın Barzani'ye gönderdim, dedim ki 'Sakın böyle bir yanlışın içerisine girme, biz darda kaldığınız zamanlarda size her türlü desteği vermiş bir ülkeyiz. 350 kilometre sınırımız olan bir komşumuzsunuz, komşunuz durumundayız. Bizde akrabalarınız var, aynı şekilde bizimkilerin sizde akrabaları var. Bakın böyle bir yanlış yapmayın.' Ne yazık ki bu yanlışı şu anda yapmış durumdalar. Ayın 27'sinde benim Milli Güvenlik Kurulu toplantım vardı. Birleşmiş Milletler gündemi sebebiyle bu toplantıyı biz 22'sine aldık. Döner dönmez cuma günü, Ankara'da Milli Güvenlik Kurulumuzu topluyoruz. Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda ne gibi yaptırımlar uygularız, bunun kararını alacağız.
Temenni ederim ki ayın 25'ine kadar Sayın Barzani ve ekibi, hemen bu yanlış karardan vazgeçerler ve Kuzey Irak yerel yönetimi sürdürdüğü çalışmasına devam eder.
NATO ülkeleri içinde bırakın S-400'ü, nükleer silahlara sahip NATO ülkeleri var. Onlara nükleer silahlara bırakın diyorlar mı, demiyorlar. Biz NATO'dan istediğimiz silahları alamıyorsak ne yapacağız, başımızın çaresine bakacağız. Türkiye olarak yanı başımdaki Suriye'de S-400 varken, ben kendim bir S-400'e, belki S-500'e hatta S-600'e sahip olmanın gayreti içerisinde olmak durumundayım. Bunlar, kendimizi korumaya yönelik atmamız gereken adımlardır. Balistik füzelerle ilgili atmamız gereken adımlar da vardır. Bunlar bir yöneticinin ülkesini, 80 milyon Türkiye'yi korumak bizim görevimizdir. Bunun için de ne gerekiyorsa A'dan Z'ye bunu yapacağız.
Rusya ile kısa bir olumsuzluk yaşadık. Bunu gidermek için şu anda Rusya dış ticaret hacminde tırmanışa geçmiş vaziyette. 32 milyar dolara yakın bir ticari hacim yakaladık. Rusya ile aramızdaki mesafe 2-2-,5 saat. Zaman zaman görüşmelerimiz Soçi'de devam eder. Şimdi pazartesi günü sayın Putin ile bir araya geleceğiz, telefonla görüşmemiz olacak ama perşembe günü bir akşam yemeği yiyeceğiz beraber. Bu gelişmeleri, Suriye'de ne oluyor ne bitiyor bunları konuşacağız. S-400'ler konusunu ele alacağız.
(Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri) Ben diyorum ki karar merciinde olan onlar. Onlar, bize kapıyı kapatsın biz kararı rahat veririz. Çok da meraklı değiliz, bunu da söyleyeyim ama onlar istiyorlar ki Türkiye buradan kaçsın, yok, biz hiçbir zaman minderden kaçmadık. Minderden kaçan olmayız. Minderden kaçan onlar olsun. Kararlarını versinler, bizim kararımız kolay.
Türkiye 54 yıldır AB'nin kapısında bekletiliyor. Türkiye'nin şahsiyetine saygısızlık var. Vizede, mülteciler meselesinde bize yalan söylediler. Kendi belirledikleri kuruluşlar vasıtasıyla verecekler. Bize vermeyecekler. Dürüstlük nerede, yok. Türkiye şu anda müzakere masasında.
Hapiste olan gazetecilerin çoğu terörist. Yargı bağımsız, hapisteki gazeteciler için biz birşey yapamayız. Korumalarıma yönelik ABD'deki yargılama tamamen siyasi.
Terör örgütleri Türkiye'den kaçıp nereye sığınıyor biliyor musunuz? Almanya'ya... Burada adalet nerede acab? Ülkemde darbe girişimi yapacaklar, yönelecekler. Her şeyden önce hukuk içerisinde hareket etmek aslolandır.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |