TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen infaz yasasına dair tüm ayrıntılar...
I- Kanun teklifi
İnfaz Kanunu hakkında değişiklik teklifi ağırlıklı olarak kamuoyuna 31 Mart 2020'de yapılan basın toplantısıyla açıklandı. Kamuoyuna açıklanarak tartışmaya açılan kanunlar, kabul tarihleri de parantez içinde olmak üzere, şöyleydi:
“Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 31 Mart 2020'de TBMM Başkanlığı'na (27. Dönem 3. Yasama yılı 2/2762 Esas) verildi. Başkanlık teklifi Adalet Komisyonu'na gönderdi.
65 AKP Milletvekili ile bir MHP milletvekilinin sunduğu Teklif'te ilk imzacılar olarak Denizli milletvekili Cahit Özkan ve MHPSakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül'ün isimleri yer alıyor.
Bu yazıda Adalet Komisyonu'nda tartışmalar sonuçlanmadan önce kamuoyuna dağıtılan teklif metnindeki 4675 Sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu olmak üzere dört kanun değişiklikleri bilgisi yer alıyor. Adalet Komisyonu'nun verdiği raporda herhangi bir değişiklik yapılmış ise bu değişiklikler bu dört kanun değişikliği teklifi bilgileri arasında bulunmuyor.
II. Adalet Komisyonu Raporu
Adalet Komisyonu teklif konusundaki raporunu 3 Nisan 2020'de verdi.
Komisyon konuşmaları
Muhammed Levent Bülbül (MHP Grup Başkanvekili): “Yargı Stratejisi Vizyon Belgesi ortaya çıktıktan sonra yargıda reform niteliğini taşıyacak çalışmaların başlaması ve yargı paketlerinin Meclis'e gelmesiyle birlikte Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Genel Başkanımız arasında oluşan fikir birliği çerçevesinde iki parti grubunun temsilcileri bir araya geldi. Toplumsal hassasiyetler ile milli manada müşterek kırmızı çizgiler gözönüne alınarak bir uzlaşma ortaya çıktı, Cumhur İttifakı olarak iki partinin de imzasıyla görüştüğümüz kanun teklifi Meclisimize sunuldu. Kalıcı ve geçici birtakım düzenlemeler getiren bu kanun teklifi, hiçbir şekilde bir af yasa teklifi değildir. Bu kanun teklifiyle infaz kanununda, infaz süreleri kalıcı olarak yeniden düzenlenmekte. Bu oranlar istisnaları da sayılmak suretiyle genel manada 1/2'ye çekilmektedir. İnfaz kanunumuzda, son derece olumlu gördüğümüz, cezaevi koşullarını iyileştirecek, cezaların infazını ve bu noktadaki adalet kaygılarını ortadan kaldıracak önemli düzenlemelerin olduğunu tespit ettik. Bu noktada ceza kanununun kalıcı düzenlemeleri, Türkiye'de ileriye dönük olarak uygulanacak, infaz sistemimize katkıda sağlayacak düzenlemelerdir.”.
Ali Özkaya (AKP Afyonkarahisar Milletvekili) teklifin bütünü üzerine yaptığı konuşmada her kanunun bir amacı bulunduğunu, 2005'te yürürlüğe giren kanunlarla çeşitli suçlardan cezaevinde bulunanların infaz sürelerinde artış olduğunu söyledi. Cezaevlerinde ciddi bir doluluk, kapasite artışı meydana geldiğini, bugün (3.4.2020) itibarıyla cezaevlerinde 300 bin civarında tutuklu ve hükümlü bulunduğunu, bunların yüzde 18'inin tutuklu kalanının hükümlü belirtti.
İdare ve gözlem kurulları oluşturarak, hükümlünün her 6 ayda bir bu kurullara rapor vermesini, raporun da bir karne gibi değerlendirilerek, ne kadar iyiyse haklardan istifadesinin de o kadar kolay olmasına yönelik bir düzenleme yaptıklarını, bu sürecin tamamının da infaz hâkimlerinin denetiminde olacağını bildirdi. Kişinin bütün süreçlerde iyi halli olması durumunda genel olarak üçte iki olan koşullu salıverme oranını, bir bölü ikiye indirdiklerini belirtti.
"Bundan da dört bölü beşini eğer koşullu içeride geçirmişse, bir bölü beş oranındakini de denetimli serbestlik için dışarı, cezaevinden çıkarıyoruz. Bir kişinin denetimli serbestlikten yararlanabilmesi için açık cezaevinde olması lazım. Hem koşullu salıvermeden açığa hem de açıktan denetimli serbestliğe çıkma yeni dönemde infaz hâkimlerinin görevindedir. İnfaz hâkimlerinin de yetki ve görev alanlarını genişletiyoruz. Yeni dönemde her ilde o ilin coğrafi sınırlarına göre bir infaz hâkimliği kurulacak, gerekiyorsa büyük ilçelerin coğrafi sınırlarına göre infaz hâkimliği kurulacak. İnfaz hâkimlerine başka bir görev verilmeyecek."
Milletvekili Özkaya, Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarda bir düzenleme yapılmadığını kaydetti.
“Zor ama önemli bir düzenleme yaptık. Cezaevindeki sayıyı dikkate alarak, Kovid-19'u dikkate alarak Adalet Bakanlığı'mızın ciddi bir önerisiyle izin müessesini, kanuni bir izinle 31 Mayıs'a kadar, yaklaşık iki ay izin veriyoruz. Ondan sonra da iki ay daha pandemi devam ederse uzatılmasına izin veriyoruz. Bu kişiler kuralları ihlal ederse haklarında yakalama kararı çıkartılarak cezaevine dönüşleri sağlanacaktır.” [1]
MeclisHaber
Meclis Haber'de İnfaz Kanunun 62. maddesinde "süreli ve süresiz yayınlardan yararlanma hakkı” konusundaki düzenlemede getirilen “Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası (ISSN) veya Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan süreli ve süresiz yayınların” cezaevine alınmaması düzenlemesinden bahsedilmemiş olmasından çıkarılabilecek sonucu göre bu teklifin Adalet Komisyonu'nda madde metninden çıkarıldığı ama “Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmeyecek. Yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı yetkili olacak,” şeklindeki teklifin korunduğu anlaşılıyor.
Meclis Haber'e göre;
- Teklifteki beş madde üzerinde değişiklik yapıldı
- AKP milletvekilleri teklifin beş ayrı maddesi üzerinde değişiklik önerisi verdi.
Ceza infaz kurumlarına kabul edilmeyecek yayınlarla ilgili öneriyle, Tekliften "Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası (ISSN) veya Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan süreli ve süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmeyeceğine ilişkin hüküm" çıkarıldı.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da düzenleme yapılarak, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan süreli hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında üçte ikilik koşullu salıverme oranı muhafaza edildi.
Denetimli serbestlik uygulaması başladıktan sonra hakkında kamu davası açılan hükümlünün açık ceza infaz kurumlarına gönderilmesi kararını veren infaz hakimine takdir yetkisi tanınabilmesi amacıyla da teklifte düzenleme yapıldı.
İnfaz sistemi değişikliklerine bağlı olarak kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan iyi halli bazı hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilmesine imkân tanıyan düzenleme de kanun teklifine eklendi.
Önergeyle eklenen düzenlemeye göre, Türk Ceza Kanunda yer verilen devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı işlenen suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere, toplam hapis cezası 10 yıldan az olanlar 1 ayını, 10 yıl ve daha fazla olanlar ise 3 ayını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmiş olan iyi halli hükümlülerden ilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmalarına, 1 yıl veya daha az süre kalanlar, talepleri halinde açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilecek.
Bu hükümlüler, açık ceza infaz kurumlarında barındırılacak. İlgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazandıkları takdirde Kovid-19 düzenlemesi kapsamında izinli sayılacaklar. Söz konusu sürenin tamamlanmasından sonra ise açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanıp kazanmadıklarına bakılmaksızın Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun kapsamında izin hakkından yararlanacak. Bu hüküm, 31 Aralık 2020 tarihine kadar uygulanacak.”
III. 5275 SAYILI CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN [1]
İnfazda temel ilke
Madde 2- (1) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır.
(2) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.
İnfazda temel amaç
Madde 3- (1) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.
Bu Kanunun; Geçici 1 inci maddesi 1 Ocak 2005 tarihinde yürürlüğe girdi. Yani, adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde, hükümlüler bir gün yüz Türk lirası hesabı ile hapsedilirler.
Diğer hükümlerin yürürlüğe girme tarihi önce 1 Nisan 2005 idi, sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesi hakkında kanun değişikliği yapıldı.
Yürürlüğe girmeden önce 9 maddesi değiştirildi.
6 kez Anayasa Mahkemesi tarafından çeşitli maddeleri iptal edildi.
23 kez Kanun değişikliği yapıldı üzerinde.
7 kez KHK’larla değiştirildi ve bunlardan 5 tanesi OHAL dönemi değişiklikleridir ve daha sonra kanunlaşmıştır
17 yıllık bir kanun delik deşik…Felsefesi varsa bile artık yoktur.
Panik mevzuatı yaratan siyasetçilere terkedilmiş bulunan bu kanun ceza evlerinin sürekli kanayan sorunlarını bilmeyen, cezaevleri doluluk oranından kurtulmak isteyenlerin yaklaşımlarıyla yeni sorunlar yaratacaktır.
[1] 13.12.2004 kabul tarihlidir ve 29.12.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
IV. YARGI REFORMU STRETEJİSİ / 30 MAYIS 2019
TUTUKLAMA VE İNFAZ HUKUKU
4.1.1. HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN DAHA ETKİN KORUNUP GELİŞTİRİLMESİ
Yargı Reformu Stratejisi güven veren erişilebilir bir adalet sistemini 2023 Vizyonu olarak ilke ve değerler olarak kabul ediyordu.
Bu ilke ve değerler aynı zamanda; 1 numaralı amaç ve hedef olarak “Hak ve Özgürlüklerin daha etkin korunup geliştirilmesi” olarak gösterilmiştir.
Amaç 1: “Hak ve Özgürlüklerin daha etkin korunup geliştirilmesi”
Bu başlık altında;
“a) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi hâlinde milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınması,
h) Tutuklama tedbirine başvurulmasını zorlaştıracak düzenlemeler yapılması,
i) Hem yerel hem de genel seçimlerde her türlü propagandanın Türkçe’nin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yapılabilmesinin sağlanması,
j) Ceza mevzuatımızda “eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” düzenlemesine yer verilmek suretiyle ifade özgürlüğünün tahkim edilmesi” sayılmıştır (Sayfa 26).
Bazı sonuçlar çıkarmak mümkündür.
YRS ile kabul edilen “h) Tutuklama tedbirine başvurulmasını zorlaştıracak düzenlemeler yapılması” amaçlanıp hedeflendiğine göre bu görüşü tersten okursak; demek ki “tutuklama” yargı kararlarıyla çok kolay uygulanabiliyor ki; zorlaştırılması hedefleniyor.
Seçim döneminde her türlü propaganda için Türkçe veya başka dillerin kullanılmasına olanak sağlanması hedeflendiğine göre; demek ki geçmiş seçim dönemlerinde herkesin kendi anadilinde propaganda yapmasında çıkan sorunlar olduğu ve Türkçe ’den başka dillerde propagandanın önlendiği sonucunu çıkarmak da mümkün değil midir?
Diğer yandan “eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” şeklindeki düzenleme 17.10.2019 kabul tarihli 7188 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 24.10.2019 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak Terörle Mücadele Kanunun 7/2. Maddesi bu yönde değişikliğe uğradı.
Yine YRS için ilk paket olarak kabul edilen 17 Ekim 2010 kabul tarihli 7188 sayılı Kanunla (Madde 18) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 102 inci maddesi “Tutuklulukta Geçecek Süre” değiştirildi. Yeni yapılan değişiklikle bu kez “soruşturma” evresindeki “tutukluluk süreleri” hakkında maddeye ekleme yapıldı. Ceza Muhakemesi Kanununun 102’nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklendi:
“(4) Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(5) Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.”[1]
7188 sayılı Kanunun Geçici 5. Maddesine göre 5271 sayılı CMK eklenen 102 inci maddede yapılan düzenlemenin bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren üç ay sonra uygulanır.
Dolayısıyla 24 Ekim 2019 tarihinde 7188 sayılı Kanun yürürlüğe girdiğine göre 2020 yılının ocak ayından itibaren Cumhuriyet Savcılıkları tarafından yürütülen “soruşturmalarda” Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından tutuklulukta geçecek bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Bir başka deyişle soruşturma süresince; tutuklulukta geçecek süre en çok 2 yıldır. Buna karşılık eğer ceza davası açılarak kovuşturma başlamışsa; süre 2 ila en çok 5 yıl arasında değişmektedir.
Hapis cezalarının ertelenmesi veya durdurulması hakkında yine 7188 sayılı Kanunla İnfaz Kanununda değişiklik yapılmıştır.
[1] Değişiklik sonrasında CMK Md 102 17.10.2019 tarihinden sonraki yürürlükte bulunan son hali:
Tutuklulukta geçecek süre
Madde 102 – (1) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/18 Md.) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez (Bakınız Not ).
(3) Bu maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafinin görüşleri alındıktan sonra verilir.
(4) (Ek:17/10/2019-7188/18 Md.) Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(5) (Ek:17/10/2019-7188/18 Md.) Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.
(NOT: 15/8/2017 tarihli ve 694 sayılı KHK’nin 141 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “üç yılı” ibaresinden sonra gelmek üzere “, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı” ibaresi eklenmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanunun 136 ncı maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır)
Yapılan değişiklikle; 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 17’nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 17/A maddesi eklenmiştir.
“Mahkemece infazın ertelenmesi veya durdurulması
MADDE 17/A- (1) Birlikte işlenmiş olup da 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 280 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 306’ncı maddesinin uygulanma olanağının bulunduğu hâllerde, hükmü veren ilk derece mahkemesinden infazın ertelenmesine veya durdurulmasına ilişkin karar verilmesi istenebilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmesi istenebilir. Karar, duruşma açılmaksızın verilir ve bu karara karşı itiraz yoluna gidilebilir. Erteleme veya durdurma talebinin kabulü, güvence gösterilmesine veya diğer bir şarta bağlanabilir.”
Bir başka deyişle hükmü veren mahkeme tarafından infazdan önce veya infazdan sonra eğer infazın ertelenmesi veya durdurulması gibi bir durumla karşılaşılırsa bu konuda karar verme yetkisi hükmü veren ilk derece mahkemesinin görev ve yetkisindeydi.
Bu düzenleme 31.03.2020 tarihli Kanun teklifi ile değişiyor. 01.09.2020 tarihinden itibaren İnfaz Hakimliğinin görev ve yetkisi başlayacak. İnfaz Hakimlikleri bu tarihe kadar kurulmuş olacak
4.1.2 Hak ve Özgürlüklerin Daha Etkin Korunup Geliştirilmesi İçin Hedefler
“Hak ve özgürlüklere ilişkin standartları yükseltmek üzere mevzuat gözden geçirilecek ve gerekli değişiklikler yapılacaktır” hedeflerdir ilki budur. Bu amaç ve hedefin gerçekleşmesi için sayılan “Faaliyetler” arasında; gözaltı/tutukluluk ile ilgili olarak:
“c) Özgürlük ve güvenlik hakkını etkileyen, gözaltı, tutuklama ve diğer koruma tedbirlerine ilişkin mevzuat ve uygulama gözden geçirilerek, ölçülü bir şekilde uygulanması yönünde değişiklikler yapılacak ve tedbirler alınacaktır” (1. Amaç. 1.1.Hedef. Sayfa 28)
Diğer Hedefler arasında “Faaliyet” olarak sayılanlar arasında duyarlılığın artırılması ve eğitim çalışmaları gösterilmektedir.
Hedef; “Yargı mensuplarının insan hakları konusundaki farkındalığı ve duyarlılığı artırılacaktır”. Dolayısıyla bu hedef için gösterilen faaliyetler arasında;
“a) Hâkim ve Cumhuriyet savcısı kararlarının, AYM ve AİHM kararlarına uygunluğunun meslekte yükselme süreçleri ve denetimlerinde gözetilmesi sağlanacaktır.
b) İfade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere insan hakları konusunda eğitim çalışmaları düzenlenecektir.
c) Başta tutuklamaya ilişkin olmak üzere kararların gerekçelendirilmesi hususunda eğitim çalışmaları düzenlenecektir” (1. Amaç 1.3.Hedef. Sayfa 29)
Bu başlık altında “cezasızlık” üzerine ilginç bir saptama yer almaktadır.
“Ceza yargısının etkinliği, yargılamaların makul sürede tamamlanmasına ve verilen cezanın kısa bir süre içerisinde uygulanmasına bağlıdır. Kısa süre içerisinde verilen ve tahsil edilen para cezası kimi zaman daha caydırıcı olabilmektedir. İnfaz mevzuatında yapılan bir kısım düzenlemeler düşük miktarlı hapis cezalarının adeta infaza hiç konu olmadığı algısını doğurmuştur. Bu nedenle Strateji Belgesi döneminde Türk Ceza Kanunu ve özel ceza kanunlarında düzenlenen yaptırımlar, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da yer alan düzenlemelerle birlikte değerlendirilerek suç ve suçlu ile daha etkin bir mücadele amacıyla yeniden yapılandırılacaktır” (7. Amaç. Sayfa 76).
Yargı Reformu Stratejisinin bu amaçla ifade ettiği öncelikler arasında ise;
“Şiddet içermeyen bazı suçlardan hükümlü olan yaşlı, hamile ve çocukların cezalarının infazının elektronik izleme merkezi aracılığıyla evde gerçekleştirilmesine imkân tanınması, ağır hasta hükümlü ve tutuklulara ilişkin infaz süreçlerinin muhtemel mağduriyetlerin önlenmesi için yeniden yapılandırılması, bu alana ilişkin önemli çalışmalardan olacaktır. Bu bağlamda alternatif infaz yöntemlerinin geliştirilmesi bu dönemin öncelikleri arasında olacaktır.”
YRS ile amaçlanan en önemli konulardan birisi; “cezasızlık” olarak algılanan bir durumun varlığıdır. Bunun nedeni ise İnfaz Sistemi açısından şartla salıverilme hakkını kazanan, şartla salıverilme hakkını kazanarak cezasının infazının tamamlanmasına 2 yıl kalan mahkûmun açık cezaevine alındıktan sonra denetimli serbestlik başvurusunun kabulü halinde tahliye olması veya kısa süreli hapis cezalarına mahkûm olanların hiç hapis yatmaması ve sanki cezaevine girdi çıktı yapılmak suretiyle infazın tamamlanmış sayılmasına karşı gösterilen tepki olduğu anlaşılmaktadır.
Bir diğeri ise “özel/alternatif infaz usulleri” olarak görülen infazların “evde/konutta” tamamlanması gibi alternatiflerdir. Mevcut infaz sisteminde ayrıca kısa süreli hapis cezaları için kamuya yararlı işte çalıştırma, konutta veya hafta sonları veya geceleri infaz gibi yöntemler uygulanmaktadır.
Hedef 7.2’ye göre; “Başta adil yargılanma hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerin korunması ilkesinin gözetilmesi suretiyle suç ve yaptırım dengesi bütünüyle gözden geçirilerek yeniden düzenlenecektir.” İnfaz rejiminin gözden geçirilmesiyle ilgili olan bu Hedef başlığı altında gösterilen “Faaliyetler” şunlar olacaktır:
“a) Kısa süreli hapis cezasına seçenek oluşturan yaptırımların süre ve tür yönünden kapsamı genişletilecektir.
e) Bazı suçlar yönünden toplumda oluşan cezasızlık algısının ortadan kaldırılması ve suçla etkin mücadele için ceza mevzuatındaki yaptırımlar ile infaz sistemi yeniden yapılandırılacaktır.”
Demek ki; kısa süreli hapis cezalarında var olan alternatif infaz sistemleri ve değişiklikler hedeflenmektedir. Ayrıca suçla etkin mücadele amacıyla İnfaz sisteminin yeniden yapılandırılması amaçlanmaktadır. Bu amaçlar arasında İnfaz Hakimliğinin yetki ve görevlerindeki genişletilmesi düşüncesine dikkat çekmekte yarar vardır (YRS Sayfa 80)
Nitekim Hedef 7.3’e göre; “Mahkemelerin görev alanları yeniden düzenlenecek ve bazı basit fiillere ilişkin süreçlerin kısaltılması için yeni bir usul getirilecektir”.
Bu başlık altında “d) İlâmın infazı aşamasına ilişkin kararların tümüyle infaz hâkimliklerinin görev alanına girmesi sağlanacaktır.” (YRS Sayfa 78)
Bu düzenleme için 31.03.2020 tarihli Kanun Teklifi ile İnfaz Hakimlikleri kurulması ve yaşama geçirilmesi önerilmektedir.
Cezaların infazı alanında genel infaz usullerinin uygulanmasında sakınca bulunanlara
yönelik uygulamalar geliştirilecek ve güncel teknolojilerin sisteme entegrasyonu
sağlanacaktır.
FAALİYETLER
a) Şiddet içermeyen bazı suçlardan hükümlü olan yaşlı, hamile ve çocukların cezalarının, elektronik izleme merkezi aracılığıyla evde infazına imkân tanınacaktır.
b) Ağır hasta hükümlü ve tutuklulara ilişkin infaz süreçleri muhtemel mağduriyetlerin önlenmesi için daha yakından takip edilecektir.
c) Çocuk hükümlü ve tutukluların infaz süreçlerinde görev alan personele yönelik özel eğitimler geliştirilecektir.
d) Hükümlü ve tutukluların nakil işlemlerinde ailevi nedenler gibi hassasiyetlerin daha fazla gözetilmesi sağlanacaktır.
e) Teknolojik imkânların kullanılması suretiyle hükümlü ve tutukluların; yakınları ile görüntülü görüşmesi ve elektronik dilekçe arzı gibi yeni uygulamalar gerçekleştirilecektir.
f) Denetimli serbestlik hizmetlerindeki elektronik izleme kapasitesinin artırılması ve yükümlülerin takibinde biometrik imza gibi yeni yöntemlerin oluşturulması sağlanacaktır.
g) Ceza infaz kurumlarındaki sağlık birimlerinin kapasitesi ve teknolojik donanımları geliştirilecek, kurum dışı sağlık kuruluşları ile iş birliği ve koordinasyon güçlendirilecektir (YRS Sayfa 80).
Ceza infaz kurumlarının yönetim kapasitesi geliştirilecek, kurumlarda bulunanların
topluma uyum süreçlerine yönelik ıslah önlemleri artırılacak ve koşullu salıverilme sistemi iyileştirilecektir.
FAALİYETLER
a) Ceza infaz kurumlarının denetim araçları ile hak ihlallerini önleyici mekanizmalar güçlendirilerek, infaz sisteminin saydamlığı artırılacaktır.
b) Sivil toplum kuruluşlarıyla infaz alanında iş birliği geliştirilecektir.
c) Koşullu salıverilme işleminin somut kriterlere dayalı olarak uygulanması sağlanacaktır.
d) Hükümlü ve tutuklular için öngörülen meslek edindirme programları geliştirilecek, hükümlülerin tahliye sonrası yeniden suç işlemelerinin engellenmesi amacıyla topluma uyum süreçlerine yönelik önlemler artırılacaktır (YRS Sayfa 81).
Sonuç olarak Yargı Reformu Stratejisi ile tutuklama müessesesinin zorlaştırılması hedefinden gerçekleştirilmesi yerine öncelikli hedef İnfaz Kanunu değişiklikleri Cumhuriyet Başsavcılıklarının İdare ve Gözlem Kurulunda etkinliği ve İnfaz Hakimliklerinin daha farklı görevlerle donatılarak tüm kararların onay merci, denetim ve itiraz merci haline getirilmesi tercih edilmiştir.
Kanun teklifi ile yapılmak istenen değişiklikleri özetlemek gerekirse;
1. Ceza infaz kurumlarında geçirilmesi gereken süre kısalıyor:
2. Kasten öldürme suçu bakımından 2/3 ve terör suçları ile örgütlü suçlar bakımından 3/4'lük koşullu salıverilme oranında herhangi bir değişiklik yapılmamaktadır.
3. Mükerrirler ve buna bağlı olarak cinsel suçlar ve uyuşturucu ticareti suçları bakımından 3/4'lük koşullu salıverilme oranı 2/3'e indirilmektedir.
3. Denetimli serbestlik uygulamasındaki cezasızlık algısı ortadan kaldırılmak istenmektedir. Tüm hapis cezaları için 1 yıllık sabit bir denetimli serbestlik süresinin uygulanması, toplumda cezasızlık algısına yol açtığı gibi hakkaniyete aykırı bir infaz rejiminin ortaya çıkması sonucunu da doğurmaktadır.
4. Denetimli serbestlik kriterleri değiştiriliyor. 1 yıllık denetimli serbestlik süresi geçici olarak 3 yıla çıkarılmaktadır.
5. Geçici bir düzenlemeyle 30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlarda farklı süreler uygulanması önerilmektedir.
6. Belirli bir tarihten önce işlenen suçlar bakımından, terör suçları, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, uyuşturucu imal ve ticareti ve özel hayatın gizliliğine ilişkin suçlar hariç olmak üzere sıfır-altı yaş grubu çocuğu bulunan kadın hükümlüler ile yetmiş yaşını bitirmiş hükümlüler hakkında 105/A maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan süreler değiştirilmektedir.
7. Maruz kaldıkları ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen altmışbeş yaşını bitirmiş hükümlülerin koşullu salıverilmeleri için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürelerin, azami süre sınırına bakılmaksızın 105/A maddesinde düzenlenen denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilmesi öngörülmektedir.
8. Değişen infaz sürelerinin iyi halli olmak koşuluyla kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler hakkında da uygulanacaktır.
9. Belirli bir tarihten önce suç işleyen çocuk hükümlülerin 18 yaşını dolduruncaya kadar infaz kurumunda geçirdikleri 1 günün 2 olarak kabul edilmesi öngörülmektedir.
10. Özel infaz usullerinin kapsamı genişletilmektedir.
11. Konutta infazın süreleri ve uygulama sınırları değiştirilmektedir.
12. Toplam 5 yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerden maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği Adli Tıp Kurumu raporuyla tespit edilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine imkân sağlanmaktadır.
13. Yeni doğum yapan ve toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan ya da adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlü kadınların cezasının konutunda çektirilmesine imkân sağlanmaktadır.
14. İyi hal incelemesi infazın tüm aşamalarında yapılacaktır.
15. Toplam 10 yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanlar hakkında yapılacak açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin değerlendirmelerde İdare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı başkanlık edecektir. Ayrıca, idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı tarafından belirlenen bir izleme kurulu üyesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı il veya ilçe müdürlükleri tarafından belirlenen birer uzman katılacaktır.
16. İnfaz hakimliğinin görev ve yetkileri genişletilmektedir.
17. Açık ceza infaz kurumuna ayrılma koşulları yeniden belirlenmektedir.
Toplam 10 yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanların açık ceza infaz kuruma ayrılması infaz hakiminin onayına tabi tutulmaktadır.
18. Hükümlünün, duruşma, sağlık, eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak cezaevi dışında bulunduğu yerlerde gerçekleştirdiği disipline aykırı eylem ve sözleri nedeniyle de disiplin yaptırımlarının uygulanabilmesine imkân tanınmaktadır.
19. Zorunlu ve çok ivedi durumlarda, Cumhuriyet başsavcılığının hapis cezasının infazına 6 ay ara verebilmesine ilişkin yetkisi 1 yıla çıkarılmakta, ayrıca, hükümlünün eş veya çocuklarının sürekli hastalık veya malullükleri nedeniyle bakıma muhtaç olmaları halinde de infaza ara verilebilmesine imkân tanınmaktadır.
20. Yeni doğum yapan kadınların cezası 6 ay yerine 1 yıl 6 ay ertelenebilecektir.
21. Ödül imkanının kapsamı genişletilmektedir. Hükümlülerin, hediye kabul etme hakkı genişletilmekte, ayrıca, çocuk ve altmış beş yaşını tamamlamış hükümlüler ile beraberinde çocuğu bulunan kadın hükümlüler bakımından, belirli zaman dilimi dışında da hediye alabilme imkân sağlanmaktadır.
19. Hükümlünün bakıma muhtaç çocuklarının barındırılmasına ilişkin hükümlerin tutuklular bakımından da uygulanabilmesine imkân tanınmaktadır.
20. Hükümlülerin kamu kurum ve kuruluşlarının iş alanlarında, geceleyin bu kurum ve kuruluşlar tarafından barındırılmak koşuluyla çalıştırılabilmelerine imkân tanınmaktadır.
21. Açık ceza infaz kurumunda olanlara verilen izin süreleri artırılmaktadır.
22. Hükümlülerin mazeret iznini kullanabilmesi için ceza infaz kurumlarında iyi halli olarak geçirmesi gereken süre kısaltılmakta, hasta ziyareti amacıyla verilen mazeret izni hakkı bir defadan ikiye çıkarılmaktadır.
23. Açık ve kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlülerin salgın hastalık halinde de kuruma ait telefon ve faks cihazından derhâl yararlandırılmasına imkân tanınmaktadır.
İNFAZ HAKİMLİĞİ DEĞİŞİKLİĞİ
I.KANUN ...
16.5.2001 KABUL TARİHLİ 4675 SAYILI İNFAZ HAKİMLİĞİ KANUNU 31.03.2020 DEĞİŞİKLİK KANUN TEKLİFİ
1. İNFAZ HAKİMLİĞİNİN GÖREVLERİ GENİŞLETİLİYOR
Madde 1 Değişikliği: Bu kanunun Amaç ve kapsamına göre ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak görevi İnfaz hakimliğine aitti. Yapılacak olan değişiklikle “ya da Cumhuriyet savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararlara” yönelik şikayetleri inceleme yetkisi de İnfaz hakimliğinin kararı ile gerçekleştirilecek. Ayrıca ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin hâkim veya mahkeme tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak İnfaz Hakimliğinin görevi haline getiriliyor.
2. İNFAZ HAKİMLİĞİNİN KURULUŞU VE YETKİSİ
Madde 2: Yürürlükteki düzenlemeye göre “yargı çevresinde ceza infaz kurumu ve tutukevi bulunan ağır ceza mahkemeleri ile” yoğunluğa göre “ilçe asliye ceza mahkemeleri nezdinde” kuruluyordu. Yetki alanı ise; “kurulduğu yer ağır ceza veya asliye ceza mahkemesinin yetkisi ile” sınırlıydı. Gerektiğinde birden çok infaz hakimliği kurulması mümkündü.
Önerilen değişiklikle;
İnfaz hâkimliklerinin kuruluşu ve yetkisi
Madde 2- Bu Kanunla ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek amacıyla her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca infaz hâkimliği kurulur.
İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde birden fazla infaz hâkimliği kurulabilir. Bu durumda infaz hâkimlikleri numaralandırılır. Müstakilen infaz hâkimliğine atanan hâkimler, adli yargı adalet komisyonlarınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.
İnfaz hâkimliği bulundukları il veya ilçenin adı ile anılır.
İnfaz hâkimliğinin yargı çevresi, kuruldukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırlarıdır.
Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde, büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan infaz hâkimliğinin yargı çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenir.
Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir infaz hâkimliğinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca karar verilir.
İnfaz hâkimliğinin yetkisi, hükmün infazına ilişkin işlemin yapıldığı yere göre belirlenir.
Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında idarece yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere ilişkin yapılan şikayetler bakımından işlemin yapıldığı veya faaliyetin gerçekleştiği ceza infaz kurumunun bulunduğu yer infaz hâkimliği yetkilidir.
3. İNFAZ HAKİMLİKLERİNİN NİTELİKLERİ VE ATANMALARI
Yürürlükteki 3. Maddede Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yazılıydı. Madde değişikliği ile hakimlerin atanmasında yetkili kurul Hakimler Savcılar Kurulu olarak değiştiriliyor.
4. İNFAZ HÂKİMLİKLERİNİN GÖREVLER
Yürürlükte bulunan Madde 4’e göre “İnfaz hâkimliklerinin görevleri şunlardır:
1. Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
2. Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahedeye tâbi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
3. Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu iddiasıyla yapılan şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
4. Ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarının kendi yetki alanlarına giren ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki tespitleri ile ilgili olarak düzenleyip intikal ettirdikleri raporları inceleyerek, varsa şikâyet niteliğindeki konular hakkında karar vermek.
5. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Kanunlarda başka bir yargı merciine bırakılan konulara ilişkin hükümler saklıdır.
Kanun teklifi ile önerilen Madde 4 değişikliği ise; (5) ve (6) fıkralar ekleniyor:
5. Cumhuriyet savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan şikayetleri incelemek.
6. Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin mahsup, ceza zamanaşımı ve hükümlünün ölümü hallerinde verilecek kararlar da dahil olmak üzere hâkim veya mahkeme tarafından verilmesi gerekli kararları almak ve işleri yapmak.
Cumhuriyet Savcısı tarafından ceza ve güvenlik tedbirleri hakkında verilen kararların tümü hakkındaki şikayetler İnfaz hakimliği tarafından incelenecek. Görüldüğü gibi mahsup kararı, ceza zamanaşımı ve hükümlünün ölümü halinde verilecek kararlar dahil; infaza ilişkin kararlar İnfaz Hakimliğinin görevleri arasında sayılıyor.
5. İNFAZ HÂKİMLİĞİNE ŞİKÂYET VE USULÜ
Yürürlükte bulunan hükme göre; “Madde 5 – Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabilir.”
Kanun teklifi ile önerilen Madde 5 değişikliğine göre; “Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin ya da Cumhuriyet savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararların kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu karar, işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabilir.
Kanun teklifi 5. inci maddenin son fıkrasında değişiklik yaparak “verilen kararın” ibareleri ile “karar” ibarelerini madde metnine yerleştirmiş durumda. Madde 5 değişikliği ile önerilen son fıkra düzenlemesi:
Madde 5 son fıkra: Şikâyet yoluna başvurulması, verilen kararın, yapılan işlem veya faaliyetin yerine getirilmesini durdurmaz. Ancak, infaz hâkimi giderilmesi güç veya imkânsız sonuçların doğması ve karar, işlem veya faaliyetin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda karar, işlem veya faaliyetin ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
Şikâyet yoluna başvurulması kararın uygulanmasını durdurmuyordu. Sadece “giderilmesi güç veya imkânsız sonuçlar doğması” / “kararın işlem ve faaliyetin açıkça hukuka aykırı olması” koşulları birlikte gerçekleşmesi koşuluyla karar/işlem/faaliyetin ertelenmesine veya durdurulmasına “infaz hakimliği” karar veriyordu, şikâyet edilen kararlar için aynı düzenleme getirildi. Madde metninde işlem ve faaliyetlere “karar” kelimesi eklenmiş oldu.
6. İNFAZ HÂKİMLİĞİNCE ŞİKÂYET ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR
6 Maddeye Kanun teklifi ile işlemlere/ faaliyetlere karşı yapılan şikayetlere “karar” kelimesi eklenmektedir.
Yürürlükte bulanan Madde 6 Kanun teklifi değişikliği ile; “Şikâyet başvurusu, 5 inci maddede yazılı sürenin geçmesinden sonra veya infaz hâkimliğinin görev ve yetki alanı dışında kalan bir karar, (karar kelimesi kanun değişiklik teklifi ile maddeye işlenmektedir) işlem veya faaliyete karşı ya da başvuru hakkı olmayan kimselerce yapılmışsa infaz hâkimi, başvuru dilekçesini esasa girmeden reddeder; şikâyet başvurusu başka bir yargı merciinin görevi içerisinde ise o mercie gönderir.” Olarak düzenlenmektedir.
Yürürlükte olan Madde 6/4’te yer alan 4.4. 1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü 4 fıkradan çıkarılarak yerine kanun teklifinde 6 ıncı madde 4 fıkra değişikliği şöyledir:
“İnfaz hâkimi, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre inceleme ve işlemlerini yürütür ve kararını verir.”
Yürürlükteki 6 ıncı madde 5 inci fıkrada yer alan “bir hafta” ibaresi ile “Ceza Muhakemeleri Usulü” ibareleri çıkarılarak Kanun Teklifinde yer alan 5 inci fıkra değişiklik teklifi şöyledir:
“İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren yedi gün içinde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kanunlarda infaz hâkiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda da bu hüküm uygulanır.”
Bu değişiklik çerçevesinde İtiraz merci olarak Kanun Teklifindeki değişiklik ise;
İtiraz, infaz hâkimliğinin (kurulduğu yer ibaresi madde metninden çıkarılıyor ve yerine) yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz.
KANUN TEKLİFİNDE YER ALAN GEÇİCİ MADDE 2
Geçici Madde 2- Bu Kanunun 6 ncı maddesinin beşinci fıkrası ile 5275 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin beşinci fıkrası, 48 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 105/A ve 110 uncu maddeleri hariç olmak üzere, bu maddeyi ihdas eden Kanunla, İnfaz Hâkimliği Kanunu ve Türk Ceza Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda infaz hâkimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler veya infaz hâkimliğine yeni görevler veren düzenlemeler, 1/9/2020 tarihinden itibaren uygulanır. Bu tarihe kadar; mevcut hükümlerin uygulanmasına devam olunur, infaz hâkimliklerine bu maddeyi ihdas eden Kanunla değişiklik yapmak suretiyle verilen görevler bakımından mahkemelerin mevcut görev ve yetkileri devam eder, belirtilen işler bu mahkemelerce sonuçlandırılır ve bu tarihe kadar yapılan şikâyet, başvuru ve talepler bakımından infaz hâkimliğinin görevine girdiğinden dolayı yetkisizlik veya görevsizlik kararı verilemez.
Bu maddeyi ihdas eden Kanunla infaz hâkimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler nedeniyle olağan veya olağanüstü kanun yolu incelemesinde bozma kararı verilemez.
Bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişikliklerin uygulanacağı tarihe kadar, iş ve kadro durumu dikkate alınarak, 2’nci maddenin değiştirilen hükümlerine göre infaz hâkimlikleri kurulur ve faaliyete geçirilir.
KANUN TEKLİFİNİN GEÇİCİ MADDE 2 DÜZENLEMESİNE GÖRE GEÇİCİ MADDE 2 İLE HARİÇ TUTULAN MADDELER
“Geçici Madde 2-
Bu Kanunun 6’ncı maddesinin beşinci fıkrası, (Kanun teklifinde yer alan)
“İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren yedi gün içinde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kanunlarda infaz hâkiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda da bu hüküm uygulanır. (Madde 6/5)
5275 SAYILI KANUNUN14’ÜNCÜ MADDESİNİN BEŞİNCİ FIKRASI,
(Yürürlükteki Kanunun 14. Maddesi 4 fıkradan ibarettir. Aşağıda Kanun teklifi ile değiştirilmesi önerilen ve maddeye eklenen 5 inci fıkra şöyledir:
(5) Doğrudan açık ceza infaz kurumuna alınanlar dahil olmak üzere bu kurumlarda bulunan hükümlülerden;
a) Firar edenler veya başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı verilenler idare ve gözlem kurulu kararıyla,
b) Kınamadan başka bir disiplin cezası alıp, bu cezası kesinleşmiş olanlar veya asayiş ve düzenin sağlanması amacıyla disiplin cezası kesinleşmemiş olsa bile eylemi kurum düzeni ya da kişi güvenliği bakımından tehlike oluşturanlar idare ve gözlem kurulu kararıyla, c) Açık ceza infaz kurumu şartlarına veya çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar idare ve gözlem kurulunun kararı ve infaz hâkiminin onayıyla,
kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilirler.
5275 SAYILI KANUNUN 48 İNCİ MADDESİNİN ÜÇÜNCÜ FIKRASININ (A) BENDİ,
(3) Disiplin cezalarının infazı;
a) Hücreye koyma ve odaya kapatma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır. Hücreye koyma ve odaya kapatma cezasına ilişkin diğer hükümler saklı kalmak üzere, kesinleşen disiplin cezalarının infazına derhâl başlanır. Birden fazla disiplin cezası verilmiş olması hâlinde, bu cezalar kesinleşme tarihleri sırasına göre ayrı ayrı infaz edilir. Bir cezanın infazı tamamlanmadan diğerinin infazına başlanmaz.
5275 SAYILI KANUNUN 105/A MADDESİ
Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı
Madde 105/A- (1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte dördünü ceza infaz kurumunda geçiren ve açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitim evinde bulunan iyi halli hükümlülerin talebihalinde,cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresincehazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, hükmün infazına ilişkin işlemleri yapan Cumhuriyet başsavcılığının bulunduğu yer infaz hâkimi tarafından karar verilebilir. Bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz süresi üç yılı geçemez.
(2) Açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşmasına karşın, iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan veya bu nedenle kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilen iyi hâlli hükümlüler, diğer şartları da taşımaları halinde, birinci fıkrada düzenlenen infaz usulünden yararlanabilirler.
(3) Yukarıdaki fıkralarda düzenlenen infaz usulünden;
a) Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan kadınhükümlüler,
b) Maruz kaldıkları ağır bir hastalık, engellilik veya kocamanedeniylehayatlarını yalnız idame ettiremeyen hükümlüler,
koşullu salıverilme için ceza infaz kurumlarında geçirmeleri gereken sürenin beşte üçünü ceza infaz kurumunda geçirmeleri ve diğer şartları da taşımaları halinde yararlanabilirler.Ağır hastalık, engellilik veya kocama hâli, Adlî Tıp Kurumundan alınan veya Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan bir raporla belgelendirilmelidir. Bu fıkra uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz süresi dört yılı geçemez.
(4) (Değişik: 18/06/2014-6545/80md.) Adli para cezasının ödenmemesi nedeniyle, cezası hapse çevrilen hükümlüler yukarıdaki fıkralardaki infaz usulünden yararlanamazlar.
(5) Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezasının infazına karar verilen hükümlünün, koşullu salıverilme tarihine kadar;
a) Kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılması,
b) Bir konut veya bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulması,
c) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemesi,
d) Belirlenen programlara katılması,
yükümlülüklerinden bir veya birden fazlasına tabi tutulmasına, denetimli serbestlik müdürlüğünce karar verilir. Hükümlünün risk ve ihtiyaçları dikkate alınarak yükümlülükleri değiştirilebilir.
(6) Hükümlünün;
a) Ceza infaz kurumundan ayrıldıktan sonra, talebinde belirttiği denetimli serbestlik müdürlüğüne beş gün içinde müracaat etmemesi,
b) Hakkında belirlenen yükümlülüklere, denetimli serbestlik müdürlüğünün hazırladığı denetim ve iyileştirme programına, denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerileriyle hakkında hazırlanan denetim planına uymamakta ısrar etmesi,
c) Ceza infaz kurumuna geri dönmek istemesi,
hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine, koşullu salıverilme tarihine kadar olan cezasının infazı için açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine, denetimli serbestlik müdürlüğünün bulunduğu yer infaz hâkimi tarafından karar verilir.
(7) Hükümlü hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddia olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suçtan dolayı kamu davası açılmış olması hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilir. Kovuşturma sonucunda beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşme kararı verilmesi hâlinde, hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir.
(8) Denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmesi gereken sürenin bitiminden itibaren iki gün geçmiş olmasına karşın müracaat etmeyenler ile ceza infaz kurumuna iade kararı verilmesine rağmen iki gün içinde en yakın Cumhuriyet başsavcılığına teslim olmayan hükümlüler hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 292’nci ve 293’üncü maddelerinde yazılı hükümler uygulanır.
(9) Yükümlülüklerin gereklerine ve denetim planına uygun davranan hükümlünün koşullu salıverilmesi hakkında denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından hazırlanan gerekçeli rapor, 107’nci ve 108 inci maddeler uyarınca işlem yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilir.
(10) Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezaların infazına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
5275 SAYILI KANUNUN 110 UNCU MADDELERİ HARİÇ OLMAK ÜZERE,
Özel infaz usulleri
Madde 110- (1) İnfaz hâkimi, hükümlünün talebi üzerine kasten işlenen suçlarda toplam bir yıl altı ay, taksirle öldürme suçu hariç olmak üzere taksirle işlenen suçlarda ise toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasının;
a) Her hafta cuma günleri saat 19.00'da girmek ve pazar günleri aynı saatte çıkmak suretiyle hafta sonları,
b) Hafta sonları hariç, her gün saat 19.00'da girmek ve ertesi gün saat 07.00'de çıkmak suretiyle geceleri,
Ceza infaz kurumlarında çektirilmesine karar verebilir.
(2) Mahkûmiyete konu suç nedeniyle doğmuş zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine dair hukukî sorumlulukları saklı kalmak üzere;
a) Kadın, çocuk veya altmışbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam bir yıl,
b) Yetmiş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam iki yıl,
c) Yetmişbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam dört yıl,
veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.
(3) Toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerden 16’ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen usule göre maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.
(4) Doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçen ve toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan ya da adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlü kadınların cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir. Bu fıkra uyarınca talepte bulunulabilmesi için kadının doğurduğu tarihten itibaren bir yıl altı ay geçmemiş olması gerekir. Konutta infaza en geç bu süre sonunda başlanır. Konutta infaza karar verdikten sonra çocuk ölmüş veya anasından başka birine verilmiş olursa infaz hâkimi konutta infaz uygulamasına ilişkin kararını kaldırır.
(5) Cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında tâbi oldukları infaz rejimine göre koşullu salıverilme hükümleri uygulanır. Ancak, 105/A maddesi hükümleri uygulanmaz.
(6) Cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesi kararı, infaza başlandıktan sonra da verilebilir.
(7) İnfaz hâkimi talep üzerine, cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesi sırasında bu usulün uygulanmasına son verebilir. Özel infaz usulünün gereklerine geçerli bir mazeret olmaksızın uyulmaması hâlinde ise bu usulün uygulanmasına son verilir ve bu halde infaza açık ceza infaz kurumunda devam edilir. Özel infaz usulüne göre geçirilen süre, infaz aşamasında mahsup edilir. Bu fıkranın uygulandığı hallerde 105/A maddesi hükümleri uygulanmaz.
(8) Bu madde hükümlerine göre verilen kararlara itiraz yolu açıktır.
(9) Üçüncü ve dördüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri;
a) Terör suçları ile örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçlarından ya da örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkûm olanlar,
b) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar,
c) Adlî para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler,
d) Koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler,
hakkında uygulanmaz.
(10) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
SONUÇ:
İnfaz Hakimlikleri 1 Eylül 2020 tarihine kadar kurulacaktır.
Bu tarihi kadar Kanun Teklifi ile 4675 Sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunun bir maddesi ile 5275 sayılı İnfaz Kanununun 4 ayrı maddesi hariç tutulmuştur.
Hariç tutulan maddeler; Bu Kanunun 6’ncı maddesinin beşinci fıkrası ile 5275 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinin beşinci fıkrası, 48 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 105/A ve 110 uncu maddeleridir.
İnfaz Hâkimliği Kanunu ve Türk Ceza Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda infaz hâkimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler veya infaz hâkimliğine yeni görevler veren düzenlemeler, 1/9/2020 tarihinden itibaren uygulanır.
Sonuç; yukarıda yer alan maddeler haricinde İNFAZ HAKİMLİĞİ KANUNUNDA yapılan değişiklikler 1 Eylül 2020 TARİHİNDEN İTİBAREN UYGULANACAKTIR.
Bu tarihe kadar; mevcut hükümlerin uygulanmasına devam olunur, infaz hâkimliklerine bu maddeyi ihdas eden Kanunla değişiklik yapmak suretiyle verilen görevler bakımından mahkemelerin mevcut görev ve yetkileri devam eder, belirtilen işler bu mahkemelerce sonuçlandırılır ve bu tarihe kadar yapılan şikâyet, başvuru ve talepler bakımından infaz hâkimliğinin görevine girdiğinden dolayı yetkisizlik veya görevsizlik kararı verilemez.
1 Eylül 2020 tarihine kadar mevcut hükümler uygulanacaktır. Mahkemelerin mevcut görevleri ve yetkileri devam edecektir. Yetkisizlik veya Görevsizlik kararları verilemeyecek.
1 Eylül 20020 tarihine kadar;
“Bu maddeyi ihdas eden Kanunla infaz hâkimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler nedeniyle olağan veya olağanüstü kanun yolu incelemesinde bozma kararı verilemez.
Bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişikliklerin uygulanacağı tarihe kadar, iş ve kadro durumu dikkate alınarak, 2’nci maddenin değiştirilen hükümlerine göre infaz hâkimlikleri kurulur ve faaliyete geçirilir.”
TÜRK CEZA KANUNU DEĞİŞİKLİKLERİ
II. KANUN
5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ 31.03.2020
1.1. KISA SÜRELİ HAPİS CEZASINA SEÇENEK YAPTIRIMLAR
TCK Madde 50 değişiklik teklifine göre 50 maddenin 6 fıkrasındaki yürürlükteki halinde yer alan (hükmü veren mahkeme) ibaresi madde metninden çıkarılarak yerine (infaz hakimliği) ibaresi getirilmektedir. 1 Eylül 2020 tarihinden itibaren uygulanacaktır.
(6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme (ibaresi madde metninden çıkarılmaktadır) kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
Kanun Teklifine Göre Değişiklik; 6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, infaz hakimliği kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
Yürürlükteki kanunda yer alan Madde 50 Fıkra 5: “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.”
50 maddede yer alan ikinci değişiklikle (infaz hakimliği) madde metnine işlenmektedir:
Yürürlükte olan (7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece (ibaresi madde metninden çıkarılmaktadır) tedbir değiştirilir.
Kanun Teklifi Değişikliği; 7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, infaz hakimliğince tedbir değiştirilir.
1.2. HAPİS CEZASININ ERTELENMESİ
TCK 51 maddede yapılan değişiklik 1 Eylül 2020 tarihinde yürürlüğe girecek olan İnfaz Hakimliği Kanunun değişikliği çerçevesinde hakimlik kelimesi yerine “infaz hakimliği” ibaresi madde metnine işlenerek değişiklikler yapılmıştır.
Kanun Teklifi ile TCK Madde 51 Fıkra (2) de yapılan değişiklik:
2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, (yürürlükte düzenlemede yer alan hâkim kelimesi yerine) infaz hâkimi kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir.
Kanun Teklifi ile TCK Madde 51 Fıkra (5) de yapılan değişiklik:
(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek (yürürlükte düzenlemede yer alan hâkim kelimesi yerine) infaz hakimine verir.
Kanun Teklifi ile TCK Madde 51 Fıkra (5) de yapılan değişiklik:
(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, (yürürlükte düzenlemede yer alan hâkim kelimesi yerine) infaz hakiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine (ek ibare) infaz hakimliğince karar verilir.
1.3. BELLİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN BIRAKILMA
“Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” düzenlemesinin yer aldığı Türk Ceza Kanunun Madde 53 maddesinin (3) fıkrasının yürürlükteki hali ile kanun teklifi değişikliği aşağıda gösterilmiştir:
Yürürlükte olan TCK 53/3 fıkra:
(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.
Kanun teklifi ile değişik TCK 53/3
(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.
TCK 53/3 maddede yer alan uygulanmamasına karar verilecek olan (e) bendi şöyledir:
“e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,”
1.4. KASTEN YARALAMA
Türk Ceza Kanunun Madde 86’da düzenlenmiş olan kasten yaralama suçunun 3 fıkrasına göre:
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Kanun teklifi ile TCK Madde 86’ya “canavarca hisle” yaralama hali eklenmekte ve bu durumda cezanın yarı oranında artırılması yerine bir kat artırım oranı getirilmektedir. Buna göre değişiklik yürürlükteki maddenin (e) bendinden sonra gelmek üzere:
Kanun Teklifi ile TCK Madde 86 (Kasten yaralama) değişikliği:
“f) Canavarca hisle,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında,
(f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.
1.5. NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ YARALAMA
Kanun Teklifi ile Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama suçu için Madde 87 değişikliği
4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan(yürürlükteki düzenlemede onaltı yıl artırılarak) onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
1.6. SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA
Kanun teklifi ile 220 inci maddede cezaların artırımı yönünde değişiklik önerilmektedir:
Madde 220- (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, (yürürlükte olan maddede yer alan iki yıl yerine) dört yıldan (yürürlükte olan maddede yer alan altı yıl yerine) sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, (yürürlükte olan maddede yer alan bir yıl yerine) iki yıldan (yürürlükte olan maddede yer alan üç yıl yerine) dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(Silahsız) Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma suçu Kanun teklif haline gelmeden önce kamuoyunda yapılan taslak tartışmalarında ve verilen bilgi notunda yer almayan bir suç tipidir.
Bu suçun cezaları örgüt kurma suçu için iki yıl ile altı yıl arasında değişirken; dört yıl ile sekiz yıl olarak değiştirilmektedir. Örgüte üye olmak suçunun cezası yürürlükteki düzenlemeye göre bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Kanun değişikliği ile iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası olarak artırılmaktadır.
1.7. TEFECİLİK
Yürürlükte olan TCK’nun 241 inci maddesindeki Tefecilik suçu:
Madde 241- (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Kanun Teklifine göre TCK 241 madde değişiklik:
Tefecilik
Madde 241- (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.
Böylece Tefecilik suçunda (Madde 241) Bu maddede ceza oranları değiştirilmekte ve cezalarda artırımına gidilmektedir. İki yıldan beş yıla kadar olan ceza iki yıldan altı yıla kadar hapis şeklinde değiştirilmekte ve adli para cezasının beşyüz günden başlamak üzere beşbin güne kadar olmak üzere değiştirilmektedir. Ayrıca maddeye (2) bir fıkra eklenerek suçun bir örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılması teklif edilmektedir.
Tefecilik suçu Kanun teklif haline gelmeden önce kamuoyunda yapılan taslak tartışmalarında ve verilen bilgi notunda yer almayan bir suç tipidir.
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU DEĞİŞİKLİKLERİ
III- KANUN
5271 SAYILI CEZA MUHAKEMESİ KANUNU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ 31.03.2020
1.1. ADLÎ KONTROL
Yürürlükte bulunan Ceza Muhakemesi Kanunun 109. Uncu maddesinde “Adli Kontrol” düzenlenmiştir. Madde 109 gereğince; “Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100’üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.” (Md. 109/1). Maddede 7 ayrı fıkra vardır.
Kanun Teklifi ile Ceza Muhakemesi Kanunun 109 maddesine ek olarak aşağıdaki (4) fıkra getirilmektedir.
(4) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16’ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de adli kontrol kararı verebilir.
Bu Ek fıkradan yararlanmanın ve adli kontrol kararı verilebilmesinin koşullarından ilki tutuklama tedbiri yerine “adli kontrol” uygulanabilmesinin koşullarından birisi şüphelinin durumu 5275 sayılı İnfaz Kanunun 16 maddesinin 3. Fıkrasına göre tespit edilen bir durum içinde olmalıdır.
Bu durumda 5275 sayılı İnfaz Kanunun 16. Maddesinin 3’üncü fıkrasına bakmak gerekiyor:
“Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” başlığı altında 5275 sayılı Kanunun 16 ıncı maddesinde ertele nedenleri sayılmıştır.
Madde 16’ya göre;
(1) Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı geriye bırakılır ve hükümlü, iyileşinceye kadar Türk Ceza Kanunu’nun 57’nci maddesinde belirtilen sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılır.
(2) Diğer hastalıklarda cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.
İşte bu iki fıkrada ayrı ayrı sayılan “geri bırakma” kararının verilmesi Adli Tıp Kurumu kararına bağlanmıştır. CMK Madde 109’da yer alan düzenleme şöyledir:
Madde 16: (3) Yukarıdaki fıkralarda (yani 1 ve 2’nci fıkralarda) belirtilen geri bırakma kararı, Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir. Geri bırakma kararı, mahkûmun tâbi olacağı yükümlülükler belirtilmek suretiyle kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir. Mahkûmun geri bırakma süresi içinde bulunacağı yer, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir. Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde birer yıllık dönemlere göre bu fıkrada yazılı usule uygun olarak incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verilir. Geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmun izlenmesine yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde bulunan kolluk makam ve memurlarınca yerine getirilir. Bu fıkrada yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılır. Bu karara karşı infaz hâkimliğine başvurulabilir.
Sonuç olarak 109 maddedeki tutuklama kararı verilmesi yerine “adli kontrol” kararı verilebileceği hakkındaki Kanuni düzenlemeden yararlanabilmek için üç ayrı koşul vardır:
Görüldüğü gibi tutuklama kararı yerine adli kontrol kararı verilebilir ve bu kararı vermek Sulh Ceza Hakimleri veya hükmü istinaf veya temyiz edilmiş olan ilk derece Mahkemesi takdirindedir.
1.2. TEDBİRLERE UYMAMA
CMK’da adli kontrol tedbirlerine uyulmaması hali 112. Maddede düzenlenmiştir. Bu düzenlemede yer alan maddenin (1) fıkrasında adli kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkındaki düzenlemedir ve yetkili yargı merciinin hemen tutuklama kararı verebileceği düzenlenmiştir. (1) fıkra düzenlemesine bu kez kanun teklifi ile getirilen düzenleme bakımından hakkında “adli kontrol” kararı verilmiş “mahkûmiyet” hükmü olan ama kanun yollarına başvurmuş olan (hüküm özlü) ve istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurmuş olan kişilerin tedbirlerine uymaması hali için ek cümle getirilmiştir.
Kanun teklifine göre CMK 112 inci madde düzenlemesi:
Madde 112 – (1) Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir. (Bu cümleden sonra gelmek üzere Kanun Teklifi ile birinci fıkraya eklenen cümleye göre) Hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de tutuklama kararı verebilir.
(2) (Ek: 24/11/2016-6763/24 Md.) Birinci fıkra hükmü, azami tutukluluk süresinin dolması nedeniyle verilen adli kontrol tedbirinin ihlali hâlinde de uygulanabilir. Ancak, bu durumda tutuklama süresi ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer işlerde iki aydan fazla olamaz.
1.3. İSTİNAF
CMK 272 inci maddesinde “istinaf” incelemesi hakkındadır. Bu maddenin son fıkrasına Kanun teklifi ile “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz” cümlesi eklenmiştir.
Kanun Teklifi ile yapılması düşünülen değişiklik:
Madde 272 – (1) İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re ‘sen incelenir.
(2) Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir.
(3) Ancak;
a) (Değişik: 31/3/2011-6217/23 Md.) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üç bin Türk lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine,
b) Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine,
c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere,
Karşı istinaf yoluna başvurulamaz. (Bu cümleden sonra gelmek üzere Kanun teklifi ile eklenen cümle) Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |