Ege Bölgesi’nin en önemli su kaynaklarından biri olan Gediz Nehri, sanayi atıkları nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Kütahya’dan doğarak Uşak ve Manisa’dan geçerek İzmir Körfezi’ne dökülen Gediz, bölgenin can damarı olurken özellikle Salihli ve Turgutlu’daki sanayi kuruluşlarının ve İzmir Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren fabrikaların bıraktığı atıklarla ölme noktasına geldi. Bir zamanlar içilebilen şu an kurbağanın bile yaşayamadığı nehrin dibi balçıklaşırken İzmir Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve Tarım, Orman ve Hayvancılık Komisyonu Başkanı Selçuk Karakülçe, Gediz’in körfeze döküldüğü yerden su numunesi alarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a seslendi.
‘GEDİZ TEMİZLENMEDEN KÖRFEZ TEMİZLENMEZ’
Nehirden aldığı numune suyla bölgedeki ağır kirliliğe dikkat çeken Karakülçe, sanayi atıkları ve tarımsal zehirler nedeniyle hem tarımın hem de deniz ekosisteminin ölme noktasına geldiğini söyledi. Karakülçe, “Bakanlık belli bir miligram düzeyinde PPM düzeyinde izinler veriyor. Bu hat üzerinde birçok fabrika ve adı konulmamış sanayi kuruluşları var. Güya suyu arıttılar, koydular. Ama bu kadar fabrikanın ürünleri, atıkları yan yana geldiğinde yeniden bir toksite oluşturuyor. Bunlar Körfez’e gediyor. AKP’liler ‘Körfez kirli” diyor, iyi de Körfez nereden kirleniyor? Gediz’i temizlemeden, Gediz’i disipline etmeden, Gediz’deki bu kirliliği önlemeden siz Körfez’deki kirliliği engelleyemezsiniz” dedi.
'EMİNE HANIM İZMİR’E DE HİMAYE OL'
Konunun siyaset üstü olduğunu aktaran Karakülçe, “Bu iş sadece büyükşehirin imkânlarıyla altından kalkılabilecek bir şey değil. Cemil başkanımız birçok konuda yetki istedi, hiçbir yetki devrini yapmadılar. Van Gölü bugün cumhurbaşkanımızın eşinin Emine Hanım’ın himayelerinde temizleniyor. Buraların suçu ne? Emine Hanım’dan rica ediyorum; lütfen İzmir’e de himaye olsun. Bu Gediz Nehri’ni de temizleyelim. Akabinde Körfez zaten kendiliğinden temizlenecektir. Çok bir şey yapmaya gerek yok” diye konuştu.
TARIM VE BALIKÇILIK BİTME NOKTASINDA
Kirlilik, havzadaki hem balıkçılığı hem de tarımı bitirme noktasına getirdi. Bölgede balıkçılık yapan yurttaşlar eskisi gibi av yapamazken çiftçiler de kirlilikten dolayı ürünlerinin verim kaybettiğini ve sağlığa zararlı hale geldiğini dile getirdi. Gediz Havzası’nda 30 yıldır balıkçılık yaparak geçimini sağladığını belirten Erdoğan Erkaçan, “Ankara’dan kaç kere numune almaya geldiler ama bir türlü bu Gediz temizlenmiyor. Buradan domates yeniyor. Biber, karpuz, her şey dikiliyor. Bu Gediz’in kirliliğinden dolayı bu hastalık kanser yapacak insanları. Buna bir çare bulunması lazım. 15- 20 senedir burada kimyasal yiyor insanlar. Verim de düşük. Bu kirli su, denizin üç dört metre yerine kadar tortu yapıyor tabanda. Rüzgâr estiği sırada o tortu kabarıyor dalgayla yukarıya çıkıyor. Onun için balık da uzaklaştı bu körfezden. Her şeye zararlı. Eskiden 100 metreden kasayı balıkla doldururduk. Şimdi 1000 metrede üç kilo balık zor topluyorsun. Burada çiftçi domates, biber, kavun, karpuz dikiyor. Hep kanserojen. Yokluktan yiyoruz” ifadelerini kullandı.
DEMİRBAŞ: SULAMA YAPAMIYORUZ KORKUDAN
Foça Ziraat Odası Başkanı Saim Demirbaş da Gediz Nehri’nin sanayi, fabrika atıkları ile kirlendiğini belirterek “Bu ovada her türlü mahsul yetişiyor. Zaten ciddi bir kuraklık var. Kuraklık olduğu için bizim ekebileceğimiz bir tek buğday var ama bu suyla buğdayı suladığımızda buğday da olmayacak. Sulama yapamıyoruz korkudan. Devletimizin bir an önce bir çözüm bulmasını istiyoruz. Biz son nesiliz bizim artık gerimiz yok. Kırk yaşının altında çiftçi kalmadı artık. Beş sene önce böyle değildi. Burada bir dünya insan balıkçılıktan geçiniyordu. Şu an kurbağa bile yaşamıyor. Suya elimizi bile sokamıyoruz. Bu ovada üç mahsül ekiliyordu. Kuraklıktan dolayı bir mahsul, iki mahsul belki ayçiçeğiyle birlikte. Ama bu suyun kirliliğinden bir mahsulü de yetiştiremez duruma geldik” dedi.
YILDIRIM: NEFESALAMIYORUZ
Menemen 75. Yıl Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Cihan Yıldırım da Gediz Nehri’nin suyunun simsiyah olduğunu ve nehrin bazı noktalarında nefes almanın bile güçleştiğini belirterek “Biz hiçbir şekilde hiçbir firmanın buraya su bırakmasını istemiyoruz. Bahar aylarında kokudan nefes dahi alamıyoruz. Bizim köyümüzün bir kısmı da balıkçılıkla geçiniyor, biz bunu hiçbir şekilde istemiyoruz. Bakanlığa da AKP’ye de gittim. Herkes elini taşın altına koysun. Eskişehir’deki Porsuk Çayı nasıl düzeldiyse bu Gediz de aynı konuma gelir. İstedikten sonra her şey olur” diye konuştu.
‘YENGEÇ BİLE YOK’
Gediz Havzası’nda 10 yıldır balıkçılık yapan Faruk Girişken ise “Şu an inanılmaz bir kirlilik, pislik var. Balığın buraya yanaşması, girmesi, yumurta bırakması imkânsız. Biz balıkçılar olarak da eskisi gibi balık tutamıyoruz, verim alamıyoruz. Bu iş gittikçe kötüye gidiyor. Birilerinin ‘Dur’ demesi lazım. Buradan balık avlanıyor, yukarıdan Gediz’den çiftçiler tarlalarını suluyor. Fakat gittikçe çiftçilik de bitiyor. İnsanlar tarlaları sulayamıyor, mahsul alamıyor. Hep bunlar bir çaresizlik, gittikçe de kötüye gidiyor. Şu an Gediz’de yaşayan canlı yok. En kötü örnek yengeç dahi yok. Önceden buradan akan su içiliyormuş. Pislik de poyrazla körfeze giriyor” dedi.
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||
|
|
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |