İzmir'de iş dünyası temsilcileri ve banka genel müdürleri, İzmir İş İnsanları ve Bankacılık Sektörü Toplantısı'nda bir araya geldi.
İzmir Ticaret Odası'nda (İZTO) düzenlenen toplantıda, iş dünyası temsilcileri, kamu ve özel bankaların genel müdürlerine sektör sorunlarını anlattı, çözüme yönelik taleplerini ifade etti.
İZTO Başkanı Mahmut Özgener, reel sektör ile bankacılık sektörünü aynı madalyonun iki yüzü olarak gördüklerini, güçlü bankaların varlığının da ancak güçlü firmalar ve sağlam bir reel sektörle mümkün olduğunu belirtti.
Kovid-19 salgını döneminde küresel konjonktürün piyasaların ana aktörleri olan reel sektör ve finans sektörünü ağır koşullarla mücadele etmeye ve ayakta kalmaya zorladığını ifade eden Özgener, "Bugün, Türk özel sektörünün ve bankacılık sisteminin krizlere karşı sahip olduğu dayanıklı ve dinamik yapının ardında bu zorlayıcı kriz dönemlerinde edindiği tecrübe ve söz konusu dönemlerde alınan doğru kararlar bulunuyor. İçinden geçtiğimiz süreç hepimizin fedakarlık yapmasını gerektiriyor. Finansal kaynaklarımızın etkin ve verimli kullanılması amacıyla hem özel sektör hem de bankacılık sektörü uygun kredi koşullarının sağlanması ve kredinin yerinde kullanımı konusunda sorumluluklarını yerine getirmeli." dedi.
Özgener, son açıklanan KGF kaynaklı kredi paketlerinde; destek paketlerinin yatırım ve ihracat odaklı kullanılmasına yönelik önlemler alınmasını, refinansman amacıyla kullanımın yasaklanmasını ve amaç dışı kullanımın önüne geçilmesine yönelik önlemler alınmasını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi.
Değişken faizin firmaların KGF paketlerine çekimser yaklaşmasına neden olduğunu söyleyen Özgener, "Faizin belirli bir vade sonrası yukarı tırmanması halinde firmalarımız ilgili dönemdeki faiz oranını da kabul etmek durumunda kalabiliyor. Belirsiz bir faiz oranının altına imza atmak, özellikle düşük kar marjlarının olduğu sektörlerde sorun yaratıyor. Dolayısıyla kredinin geri ödemesinde Türk lirası Referans Faiz Oranı (TLREF) endeksli değişken faiz kriterinin, sabit faize çevrilmesi gerektiği kanaatindeyiz." diye konuştu.
Özgener, yerli üretim yapan firmalara, kamu bankaları tarafından uzun vadeli ve düşük faizli kredi verilmesi, mevcut kredi olanaklarının artırılması ve daha düşük maliyetlerle kredi kullandırılmasıyla ilgili çalışmalar yapılmasını istedi.
POS cihazlarından alınan komisyonların bankalar arasında ciddi farklılık gösterdiğini ve komisyon oranlarının çok yüksek olduğunu belirten Özgener, "Bu marjın azaltılması ve zorlu ekonomik koşullara uygun bir komisyonun belirlenmesi gerektiği kanaatindeyiz." ifadesini kullandı.
"Teminat mektubu komisyonları yüzde 1'i geçmemelidir"
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar da küresel ekonominin yeni bir çıkmazın içinde olduğunu söyledi.
Navlun, emtia, enerji ve ham madde fiyatlarının arttığına işaret eden Yorgancılar, enflasyonun tüm ülkelerde son 30-40 yılın en yüksek seviyelerinde olduğunu, tedarik sorunlarının da bitmediği dile getirdi.
Türkiye'nin kendi iç konularıyla küresel ekonomiden negatif ayrıştığını savunan Yorgancılar, "Ancak hükümetimizin bugün Rusya-Ukrayna konusundaki arabuluculuk girişimleri son derece başarılı ve takdire şayandır. Bütün dünyanın gözünün üstünde olduğu Antalya uzlaşma toplantısı son derece önemliydi." değerlendirmesinde bulundu.
Artan belirsizlik ve kur oynaklığının firmaların strateji yapmasını, sağlıklı fiyatlandırmayı, uzun vadeli planlamayı engellediğini belirten Yorgancılar, şöyle devam etti:
"Mevcut kredi tahsis limitleri içinde ilave teminat talepleri firmalarımızı zorlayan diğer bir konudur. Teminat mektubu komisyonları yüzde 1'i geçmemelidir. Sanayicilerimizin sipariş-üretim-satış döngüsü gereği orta vadeli işletme kredilerine yeni yatırımlar için ise uzun vadeli yatırım kredilerine ihtiyacı var. Mevcut vade ve kredi hacmi yeni yatırımların önünde engel oluşturmaktadır. Türk lirası güven yaratmalı. Türk lirası mevduatı için tercih edilen bir ortam yaratılmalı. Bunun için de enflasyon düşürülmeli. Son dönemde, TCMB kaynaklı reeskont kredilerinde aksamalar yaşandığı bilgilerini almaktayız ki bu ihracatçılarımızı zorlamaktadır. Böyle bir süreçte, alternatif finansman seçeneklerinin sunulmasını arzu ediyoruz. KGF kredilerinin kullandırılmasında bankaların seçici davranabildiği ve bu krediye gerçekten ihtiyacı olan firmalardan çok ödeme gücü ve teminatları sağlam firmalara yönlendirebildiği görülmektedir. Firmaların kredi geri ödeme kapasitesinin de arttığı dikkate alınarak zordaki firmalara kredi kullandırılması sağlanmalıdır."
Türkiye için ihracatın olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Yorgancılar, ihracat için kullandırılan döviz ve TL kredilerinin kaynağı olan mevduatlarda zorunlu karşılık oranlarının daha düşük tutulması gerektiğini ifade etti.
Kur korumalı mevduat uygulamasının, döviz kurlarında geçici bir istikrar sağlamış olsa da kalıcı istikrar ve öngörülebilirlik için toplam ülke döviz varlığının artırılması gerektiğini kaydeden Yorgancılar, "Ekonomiye dış kaynak sağlanması konusunda bankalarımızın uluslararası itibarının yüksek, çabalarının etkili olduğunu biliyoruz. Bu konuda bankalarımızın girişimlerini artırmalarını bekliyoruz. Ülkemizde yerleşik, yabancı sermaye sahipliğinde olan bankalarımızdan ilave bir beklentimiz de kurucu bankalarının yurt dışı kaynağının kullandırılmasında öncü olmalarıdır." dedi.
Yorgancılar, İzmir'de 30 Ekim 2020'deki depremde hayatını kaybedenlerin yakınları için konut kampanyası düzenlediklerini hatırlatarak, bu süreçte yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı 10 milyon lira eksikleri olduğunu, bankalardan bu konuda destek istediklerini söyledi.
"Savaşın ağır baskısı ve kırılganlıkların yol açtığı fırtınada zor bir dönemden geçiyoruz"
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli de Türkiye'nin kuzeyindeki savaşın ağır baskısı ve kırılganlıkların yol açtığı fırtınada zor bir dönemden geçtiklerini kaydetti.
Ticaret borsasındaki finansal duruma ilişkin bilgi veren Kestelli, "Türkiye bugün şu kararı vermek, şu tercihi yapmak zorundadır, ülkede tarım ve hayvancılığı doğal olarak etkilendiği küresel iklim krizi ya da ulusal ve küresel her gelişmeden olumsuz etkilenen bir sektör olarak mı anmak istiyoruz, yoksa tarladan sofraya tüm aşamaları muazzam tanzim edilmiş, herkesin mutlu olduğu işleyen bir sistemle mi? Eğer cevabımız işleyen bir sistemse hepimize düşen sorumluluklar var." dedi.
Kestelli, tarım ve hayvancılığın üretimden finansmana, teknolojik dönüşümden tedarik zinciri güvenliğine kadar tek başına devlete ya da tek başına özel sektöre bırakılamayacak kadar stratejik bir sektör olduğunu vurgulayarak, bankalardan sigorta şirketlerine, sermaye piyasası kurumlarından teknoloji şirketlerine kadar herkesin tarımın servetini dönüştürme misyonuna, adanmış bir ruh haliyle katkı vermesini istedi.
Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, Rusya-Ukrayna savaşının "netleşip bir noktaya gelmesinin" Türk ve dünya ekonomisi açısından çok önemli olduğunu söyledi.
İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu'nda yapılan İzmir İş İnsanları ve Bankacılık Sektörü Toplantısı'nda konuşan Çakar, 2019'da finansal kriz yaşandığını, sonra da yeni tip koronavirüs nedeniyle insanların evden çıkamadığını, üretim ve yatırımların ertelendiğini, iş planlarının bozulduğunu anlattı.
Bütün "ekosistemin" bu süreçten negatif etkilendiğini kaydeden Çakar, ekonomide ciddi bir ticari daralmanın söz konusu olduğu 2020’de dünya ticaret hacminin yüzde 3,1 küçüldüğünü, Türkiye’nin ise 1,8 büyüdüğünü ifade etti.
Çakar, salgının etkisiyle küresel enflasyon yaşandığını dile getirerek, "Enflasyonun birkaç nedeni var. Enerji fiyatlarında ciddi artış oldu. Petrol fiyatı 40 dolardan 80-85 dolara çıktı o zaman. Petrol ve doğal gaz fiyatları arttı. Petrol artınca tüm girdi maliyetleri artıyor. Talep de artınca bütün dünyada öngörülmedik şekilde enflasyon oluştu.” dedi.
Bugün 2019’daki küresel kriz ve salgının üzerine Rusya-Ukrayna savaşının geldiğini belirten Çakar, şunları kaydetti:
"Ekonominin tamamının etkilenmeme olanağı söz konusu değil. Rusya ve Ukrayna’yı bizim açımızdan 2 türlü değerlendirebiliriz. Rusya, Avrupa’ya en çok enerji satan ülkelerden. 11 Mart’ta petrol 147 dolara çıktı. Doğal gaz 345 avroya çıktı Avrupa’da. Bu ortamda bizim, ülke ekonomik büyüklüğü dikkate alındığında, net enerji ithalatçısı bir ülkenin etkilenmemesi söz konusu değildi. Buradan bir maliyet enflasyonunun ortaya çıkmaması mümkün değildi. Buradan da negatif etkilendik. İkincisi turizm açısından en büyük pazarımız Rusya, sonra Almanya, İngiltere, Polonya ve Ukrayna. 2021’de turizm geliri 24 milyar dolar oldu. Rusya'nın payı 6 milyon, Ukrayna'nın payı ise 2,5 milyon turistti. Rusya’nın bu etkisi maalesef turizm gelirinde bir belirsizlik oluşturdu. Önümüzdeki dönem pazar çeşitliliği ve farklı ülkelerden gelecek turistlerle inşallah bu açık gideriliyor olacak. Savaşın bir diğer boyutu tahıl. Tahıl konusunda ciddi ihracatçılar, biz oradan da tahıl, ayçiçeği alıyoruz. Bu savaşın netleşip belli bir noktaya gelmesi hem dünya ekonomisi hem bizim açımızdan çok önemli olacak."
“Yüzde 5 civarında büyümeyi sağlıyor olacağız”
Dünya ekonomisini bu yıl yüzde 4,4 büyümesinin öngörüldüğünü, savaşın etkisiyle bunun biraz daha az olabileceğini ifade eden Çakar, Türkiye’nin "pozitif ayrışacağını" vurguladı.
Türkiye’nin şokları yönetmekte "pozitif ayrıştığını" aktaran Çakar, "Türkiye’deki genel büyüme seyrine bakıldığında ortalama yüzde 5 civarında büyüme tarihsel döngümüz var. Büyüme bizim gibi ülkeler için çok önemli, çünkü istihdamı korumak ve insanlara iş bulabilmek açısından belli bir büyümeyi yakalamak zorundayız. 2022 yılında da yüzde 5 civarında büyümeyi sağlıyor olacağız." diye konuştu.
Toplantıya VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, bazı özel bankaların temsilcileri ile bölge oda ve borsa başkanları, iş örgütü temsilcileri ve çok sayıda iş insanı katıldı.
Konuşmaların ardından toplantı basına kapalı devam etti. (AA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |