“Etin tadını unuttuk. Bayramda birileri getirirse yiyebiliyoruz anca.”
“Eskiden 50 lirayla pazar çantasını doldururdum. Şimdi meyve bile lüks.”
“Alım gücü iyice düştü; 5 liralık kıyma isteyen var.”
“Darbe döneminde bile böyle eziyet çekmedim...”
Bu sözler her geçen gün daha da artan hayat pahalılığı karşısında ezilen yurttaşlara ait... Maaşlarının büyük bir kısmının ev kirasına gittiğini kaydeden yurttaşlar, elektrik, su ve telefon faturalarını da ödedikten sonra ellerinde kalan paranın mutfak masrafını bile karşılamaya yetmediğini dile getiriyor.
İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş, İzmir’in en eski semtlerinden biri olan ‘Tenekeli Mahalle’ sakinleriyle yoksulluğu, geçim sıkıntısını ve işsizliğin yansımalarını konuştu.
ETİN TADINI UNUTTUK
Tek başına yaşamasına rağmen emekli maaşı ile geçinmekte zorlandığını söyleyen 68 yaşındaki Cemal Teknur, “Eşimi geçen yıl kaybettim. Emekli maaşım bana bile yetmiyor. 50 lira ile anca yarım kilo peynir, biraz zeytin alabiliyorum. Meyveye zaten bakamıyorum bile. Cebimizde para yok. Canımın çektiği şeyleri alamıyorum. Etin tadını unuttuk. Bayramda birileri getirirse yiyebiliyoruz anca. Ne olacak bizim bu halimiz? Eski para, eski huzur kalmadı. Darbe döneminde bile böyle eziyet çekmedim. Bu hayat pahalılığı iflahımızı kesti” yaşadığı güçlükleri anlattı.
İNSANCA YAŞAYAMIYORUZ
Eşinden kalan maaşla geçinmeye çalışan ve kirada oturan Reyyan Altınçakar, “Eşimi geçen sene kaybettim. Ondan kalan maaşla geçinmeye çalışıyorum. Çarşıya manava gittiğimde fiyatları görünce çıldırıyorum. Ucuz bir şey yok. Ekmeği bile 2 lira yaptılar. Evin kirası, faturalar var... Kalan parayla ben nasıl geçineyim? Meyve alamıyorum, et alamıyorum. Domates, biber yiyoruz, patates kızartıyoruz. En ucuzları bunlar! İnsanca yaşayamıyoruz” ifadelerini kullandı.
MEYVE BİZİM İÇİN LÜKS
Emeklilerin hayat pahalılığı altında ezildiğini dile getiren 72 yaşındaki Saliha Karani da, “Evde şofben yok, klima yok ama 450 lira elektrik faturası geldi. Eşim emekli, onun maaşıyla geçinmeye çalışıyoruz. Zaten yarısı faturalara gidiyor. Her şey ateş pahası... Meyve bizim için lüks oldu. Domates, zeytin, peynir yiyoruz genelde. Maaşı çekince biraz kıyma alıyoruz. Bütün ay onu yiyoruz. Parça parça koyuyoruz yemeklere. Her şeye durmadan zam geliyor. Eskiden bu kadar değildi. 50 lirayla pazara gittiğimde çantayı doldururdum. Şimdi 200 lira ile zor...” diye konuştu.
5 LİRALIK KIYMA!
Mahallede 20 yıldır esnaflık yapan bir kasap ise insanların alım gücündeki düşüşe dair çarpıcı örnekler verdi: “5 liralık kıyma isteyen oluyor. Veresiye defterlerimiz dolu. Emekliler daha kötü durumda. Her yere mecburen borç yazdırıyor. ‘Maaşı alınca getireceğim’ diyor ama maalesef bize sıra gelmiyor. Alım gücü çok düştü. Bazı müşteriler ile dertleşiyoruz. Kadının biri diyor ki, ‘Eşim 50 lira para verdi, ben onunla ekmek mi alayım yemek mi...’ Bütün gün bunları duyuyoruz. Yanımda iki eleman çalışıyor. Vergisi var kirası var... İşimiz zor yakında dükkanı kapatabiliriz böyle giderse.”
ÇOCUĞUMUN SEVDİĞİ YEMEKLERİ PİŞİREMİYORUM
Eşinin inşaatta çalışırken bacağının ezildiğini fakat geçim sıkıntısı yüzünden çalışmaya devam ettiğini anlatan 43 yaşındaki Esma Gençoğlu, “Eşim inşaatlarda çalışıyor. Geçenlerde iş kazası geçirdi, bacağı parçalandı. Birkaç gün evde istirahat etti. Ama telefon geldi yeni bir iş için. Paraya ihtiyacımız olduğu için mecburen gitti. Genelde domates, biber kavurup yiyoruz. Bazen çorba... Bazen de aç kalıyoruz! Çocuğuma sevdiği yemekleri pişiremiyorum. Okullar açıldığında oğlumu bir hafta gönderemedim. Çünkü öğle yemeği için çantasına koyabileceğim bir şey yoktu evde.”
DAĞITILAN YEMEKLERLE DOYUYORUZ
Çöp konteynırlarından topladığı kağıt ve plastikleri satarak ailesinin geçimini sağlayan 30 yaşındaki Yasemin Çokuyar, “Kıyafet alamadığım için çocuklarımı okula gönderemedim. Belediyenin dağıttığı yemeklerle karnımızı doyurmaya çalışıyoruz. Evde çocuklarıma yemek pişiremiyorum. Her şey çok pahalı... Gelirim kağıt toplamaya bağlı; günlük 15-20 lira kazanıyorum” dedi.
HAMALLIK YAPIYOR
İmkansızlıklardan dolayı eğitim hayatı yarıda kalan ve bir süredir hamallık yaparak harçlığını çıkaran 27 yaşındaki Çağrı Yıkgeç ise, geleceğe dair umutlarını yitirdiğini anlattı: “Gençler iş beğenmiyor diyorlar... Nasıl beğensinler? Verdikleri işlerin diğer adı modern kölelik! Arkamızda ‘dayı’ olmadığı için iş bulamıyoruz. Arada hamallık yaparak harçlığımı çıkarıyorum. Ellerim yara bere içinde... Bu ülkenin genci olarak kendime bir gelecek göremiyorum maalesef. Bu yaşımızda geçim sıkıntısı derdindeyiz. Para aldığın gün bitiyor. Paranın değeri yok, emeğin derdi yok.” (Çağla Geniş / İlkses Gazetesi)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |