GERÇEKİZMİR - Karşıyaka Belediyesi tarafından hazırlanan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin onayladığı kat adetlerine ilişkin plan notu değişikliğine dair açıklamalar gündeme damga vurdu.
İlk olarak Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanlığı, ‘adalet’ vurgusunun yer aldığı bir metni kamuoyuyla paylaştı. Daha sonra Karşıyaka Atakent Mahallesi’ndeki Emlak Bankası Konutları’nda oturan sakinler de yaptıkları basın açıklamasında kendilerini ilgilendiren değişiklik hakkında görüşlerini aktardı.
İLK OLARAK ŞPO’DAN ‘ADALET’ VURGULU ÇIKIŞ
“Mülk, adaletin temeli midir?” başlığını taşıyan metinde şu ifadeler yer aldı: Adettendir... Bir kelimenin anlamına bakılacaksa önce sözlük açılır. Yıllar içerisinde eski niteliğini kaybetmiş olsa da, açılan ilk sözlük de TDK`ya aittir. İşte o sözlükte, "adalet" için; "Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe.", "Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme" ve "Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk" anlamlarına yer verilmiştir. Yani, adalet dediğiniz zaman: i. Herkes için uygulanabilir olması, ii. Hak ve hukuka uygun olması, doğru olması gerekmektedir.
Peki, Karşıyaka Belediyesi tarafından hazırlanarak Büyükşehir Belediyesince onaylanan ve Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi tarafından dava konusu yapılan, kat adetlerine ilişkin plan notu değişikliği ne kadar adaletlidir?
Gelin birlikte bakalım:
1955 yılında onaylanan 1/2000 ölçekli imar planları ile sahil şeridindeki 2 katlı yapılar için 21.80 m yükseklik tanımlanmıştır. 21.80 m dönemin yönetmeliğine göre 7 kata denk gelmektedir.
1966 yılında bir yönetmelik değişikliği yapılmıştır. 1966 yönetmeliği ile yüksekliği 18.80 metreyi aşan yapılar için, bir önceki yönetmelikte belirlenen kat adedi sınırları kaldırılmış ve bina iç yükseklikleri 2.40 metreye kadar düşürülmüştür. Böylece, 21.80 metre yükseklikteki bir binada, 8 kat yapılabilir hale gelmiştir.
1984 yılında yeni imar planları hazırlanmıştır. Yeni planda, 1955 yılı imar planlarında 21.80 metre olarak belirlenen yükseklikler kaldırılmış, yerine bina katsayısı getirilmiştir. Yeni getirilen kat sayısı 8 olmuştur.
1985 yılında, yine bir yönetmelik değişikliği gerçekleşmiştir. Bu yönetmelik ile 1966 yönetmeliğinde kaldırılmış olan kat sınırlaması yeniden getirilmiştir. Yani, 21.80 metre yükseklikte 7 kat yapılması gerekmektedir.
Ancak, 1985 yılı yönetmeliğinin kısıtlayıcı hükümleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 1985, 1986 ve 1991 yıllarında onaylanan plan notları ile aşılmıştır. Onaylanan plan notları ile; imar planındaki gösterimine göre, 18.80 m ve üstü ya da 6 kat ve üstü yüksekliğe sahip yapılar için, bir kat daha fazla yapılabilmesine olanak sağlanmıştır. Sonuçta, 8 katlı yapılar, 9 katlı olarak yeniden inşa edilebilir olmuştur.
Bu uygulama 2002 yılına kadar devam etmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği 2002 yılında da, 1985 ve 1986 yıllarında onaylanan plan notları iptal edilmiştir. Artık, bina yüksekliği, ancak imar planında belirlenen yükseklik ya da kat adedi kadar olabilecek, ilave kat eklenmeyecektir.
Şimdi, Karşıyaka Belediyesi, 2002 yılında durdurulan uygulamayı, yeniden hayata geçirmek istemektedir...
Konunun geçmişi budur. Bir adaletsiz adımın başka bir adaletsiz adımla "düzeltilmek" istendiği bu geçmişte; sahil şeridinin İzmir kent kültürüne aykırı ve çevresindeki yapılara uyumsuz bir şekilde 2 kattan 7 kata çıkarılması vardır. Uygulamada adalet yoktur; rant vardır. Bu geçmişte, kat sayısını arttırmak için, işine gelince yönetmeliğin kullanılması, işine gelince plan notu ile yönetmeliğin devre dışı bırakılması vardır. Bu aldım - verdim oyununda, adalet yoktur; rant vardır.
Rant varsa, paranın gücünün planlara yansıması ve planların gücü ile daha çok rant elde edilmek istenmesi de kaçınılmazdır. Kaçınılmaz olan ise, doğal ve doğru olan değildir... Gerekçesi ne olursa olsun, adaletsiz bir adımda, vatandaşların tamamı değil, ayrıcalıklı hale getirilmiş bir kesimi kazanmış olur.
Bu nedenle, Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, rantın olduğu yerde adaletin olmadığını düşünmekte ve bu haksızlığın ortadan kaldırılabilmesi için de, toplumun çıkarlarının özel çıkarların üzerinde görülmesini önermektedir. Önerimizin temeli oldukça basittir: Eşitlik olmadan, adalet mümkün değildir.
Bu sözlerimiz, kimileri için gerçekçi bulunmayabilir. Ancak, içinde yaşadığımız kentteki trafik sıkıntısının, yapboz haline getirilen yolların, ağaçsız ve yeşilsiz kalan yerleşimlerin, beton yığınlarının, yürünemeyen yolların ve daha nicesinin sorumlusunun bizi yıllar boyunca "gerçekçi" olmamakla suçlayanlar olduğu ortadadır.
Gelin, zenginlik göstergesini, dikilecek binalardan kazanılacak paraların ya da müteahhit payının ne olacağı pazarlıklarının dışına çıkaralım. Sağlıklı, nitelikli ve insanca yaşanabilir kentleri toplumun zenginliği olarak kabul edelim.
Saygılarımızla.
PLATFORM’DAN NET TALEP!
Emlak Konutları Platformu Sözcüsü Nevzat Özkılıç “07.03.1984 Bostanlı Uygulama İmar Planı notlarına istinaden Emlak Bankası Konutları’nın 0.40 imar büyüme hakkı bulunmaktadır. Karşıyaka Belediyesi, geçtiğimiz yıl mevcut haklarımızı elimizden almak üzere plan notlarında değişikliğe gitmiş, 0.40 büyüme hakkımızı kullanacak şekilde kentsel dönüşüm taleplerimizi onaylamamış ve imar durum belgesi vermemiştir” açıklamasında bulundu.
Özkılıç, “Büyüme hakkımızın belediye tarafından elimizden alınması durumunda kentsel dönüşüme gitmek mecburiyetinde kalacak bina sahiplerinin, daire başı dört yüz ile beş yüz bin lira arasında bir maliyeti üstlenmesi gerekecektir. Büyük oranda emekli ve sabit gelirli kişilerden oluşan kat maliklerinin, bu bedelleri ödeme imkânı bulamayacağı aşikârdır. Dolayısıyla, Emlak Bankası Konutları’nda ikamet eden binlerce insan olduğu göz önüne alındığında, olası bir depremde yaşanacak can ve mal kayıplarının sorumlusu, Karşıyaka ve İzmir Büyükşehir Belediyesi olacaktır.” açıklamasını yaptı.
Özkılıç ayrıca, “Karşıyaka ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden talebimiz; sosyal belediyecilik anlayışına uygun bir şekilde itirazlarımızı dikkate almaları, 0.40 emsal büyüme hakkımızı koruyan 07.03.1984 onaylı Bostanlı İmar Planı notlarında değişikliğe gitmeyerek, dikey ya da yatay şekilde yapılaşma haklarımızı vermeleri yönündedir” ifadelerini kullandı.
Özkılıç şunları söyledi: Cemil Tugay, plan notu değişikliğinden bizzat etkilenecek bina sakinleriyle referandum veya tüm sakinlere ulaşacak resmi bir kamuoyu yoklaması yapmadan ve görüşlerini almadan yaptığı bu plan değişikliğini, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün harf devrimine benzetmiş ve “harf devrimi vatandaşa sorulsaydı yüzde 90 ret alırdı” şeklinde bir gerekçeyle savunmuştur. Böyle ilgisiz bir örneği Atatürk’ün yaptığı devrimlere ithaf etmesi, bizleri hayrete düşürmüştür. Tugay, ayrıca, yeşili koruma gerekçesiyle haklarımızı elimizden alacak kararı uygularken, aynı zamanda komşu adamız Efes ve Bergama Bloklarının, imarda yeşil alan ve spor tesisleri olarak belirlenen alanın imar durumunu iptal ederek inşa edilecek 5 katlı binayla betonlaşmasına onay vermiştir. Bu çelişkiye imza atan Cemil Tugay’dan beklentimiz, yakın zamanda verdiği demeçlerdeki gibi bize mahkeme yolunu göstermesi değil, seçmenlerini mahkeme salonlarından ziyade sosyal platformlarda görüşmeye davet etmesi ve ortak akılla sorunlarımıza çözüm bulmasıdır.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |