İstanbul’un simgelerinden lüfer balığı, yanlış avlanma ve kirlilik nedeniyle ülke denizlerinde azalıyor. Karadeniz’de defneyaprağı ismiyle dünyaya gelen bu balık, uzun bir yolculuğun ardından İstanbul Boğazı’na girer. Yol boyunca aldığı besinler sayesinde boy atar ve ismi çinakop olur. İstanbul’da mavi yakalısından beyaz yakalısına kadar her kesimin vazgeçilmezi olan bu balık biraz daha büyür, artık yeni ismi sarıkanat olmuştur. Boğazdan çıkarak Marmara’ya açılır, kendisinden küçük balıkları yer ve nihayet lüfer olur.
BİLİNÇSİZ AVCILIK
İstanbul’da yüzyıllardan bu yana saray soflarını dahi süsleyen lüfer, Çanakkale’ye yaklaştıkça kofana, Ege’ye geçtiğinde ise daha da büyüyerek sırtıkaraya dönüşür. Türkiye’nin balığı olan bu türün stoku son yıllarda endişe verici şekilde azaldı. Uzmanlar balığın büyük bölümünün çinakop boylarında iken yakalandığına dikkat çekiyor. Denizlerdeki bilinçsiz endüstriyel balıkçılık nedeniyle sarıkanat aşamasına geldiğinde ise türün büyük bir kısmı avlanıyor.
25 TONDAN 1 TONA
Hürriyet gazetesinde yer alan haberde konuyu değerlendiren İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadet Karakulak, çinakop ve sarıkanat avcılığı nedeniyle iç denizlerde lüfer ve kofana stokunda alarm verici bir azalma olduğuna dikkat çekti. Karakulak, 2002 yılı istatistiklerinde 25 ton tutulan lüfer balığının, geçtiğimiz yıl ise 1 ton 200 kilogram düzeylerinde yakalandığını söyledi.
YASAL SINIR 25 CM OLMALI
Lüfer stoku için acil önlem planları hazırlanması gerektiğini belirten Saadet Karakulak, "Lüfer bir zamanlar Batı Karadeniz ve Marmara’da en çok tutulan balıktı. Ancak balıklar yavru iken yakalandığı için büyümesine izin verilmiyor. Bu balık henüz defne iken yakalanıyor. Lüfer miktarı azaldığı zaman onun bir büyüğü olan kofana hiç görülmüyor. Uyarılara rağmen lüferin avlanma boy sınırı 18 santimetrede tutuldu. Lüfer balıkları bu boyda yumurta bırakmıyorlar. 25 santim boya ulaşmadan üremiyorlar. Bu türü korumamız lazım. Üreme dönemlerinde yasaklar olmalı. 18 santim üzeri av için yeterli değil" şeklinde konuştu.
"TORUNLARIM TUTAMAYACAK"
İstanbul’da 50 yıldır olta balıkçılığı yapan oto tamircisi 65 yaşındaki Kazım Demir ise gençlik yıllarında oltayla lüfer avladıklarını anlattı. Artık çinekop dahi zor bulduklarını söyleyen Demir, “Biz dededen beri İstanbulluyuz. Babamla çocukken Galata’ya balık tutmaya gelirdik. Boy boy kofanalar tutulurdu. Teknelerde, sahillerde satılırdı. Lüfer şimdiki çinakop gibiydi. Her balıkçı lüfer yakalamadan eve dönmezdi. Şimdi denizden yavru çinekop çıkıyor. Büyümesine izin verilmiyor. Yavruyken tutuluyor. Uzun zamandır büyük balık çıkmıyor denizden. Önlem alınmaz ise benim torunlarım burada balık tutamayacak” dedi.
KOFANAYI TUTAN DA SATAN DA YOK
Lüfer balığı az yakalandığı için fiyatları çok yüksek. Bu balığın bir büyüğü kofanayı ise tezgahta görmek mümkün değil. Çünkü çok az sayıda yakalanıyor. Karaköy Balık Pazarı esnafından Savaş Düzenli (21) lüferin geliş fiyatının çok yüksek olması nedeniyle alıcının az olduğunu söyledi. 27 yıldır balıkçılıkla uğraştığını söyleyen Düzenli, “Denizlerde balık azalıyor. Önceden bol bol lüfer gelirdi. Kiloyla alanlar olurdu. Bütçeyi sarsmazdı. Şimdi lüferin tanesi 60 liraya satıyoruz. Kofana ise hiç gelmiyor. Önceden bütün tezgahlarda kofana satılırdı. Şimdi kofana satan yok” diye konuştu.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |