Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - Çin’in Wuhan kentinden dünyaya yayılan Covid-19 virüsünün ilk vakası Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Mart’ta açıklandı. Ülkemizde virüse bağlı ilk ölümün açıklandığı tarih ise 15 Mart oldu. Rakamlara göre Türkiye Covid-19’un ortaya çıktığı günden bu yana 8 milyon 800 bini aşan vaka sayısı ile Dünyada 6. sırada. Covid-19 nedeniyle Türkiye’de ölen kişi sayısı ise 77 binin üzerinde. Bu sıralamada Türkiye 19. konumda bulunuyor.
Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre ise Türkiye’de 1. doz aşı yapılan kişi sayısı 56 milyonu, 2. doz aşı yapılan kişi sayısı 50 milyonu, 3. doz aşı yapılan kişi sayısı da 12 milyonu aşmış durumda.
Türkiye virüsün ortaya çıktığı ilk günden itibaren bir çok farklı uygulamalara giderken sokağa çıkma yasakları, kontrollü sosyal hayat, normalleşme gibi bir çok süreçten geçti. Günümüzde ise bir çok yasak ortadan kalkarken tüm yurtta kamuya açık alanlarda maske takma zorunluluğu sürüyor. Ne varki geçtiğimiz yazla birlikte kolluk kuvvetleri bu konuda vatandaşı daha rahat bırakmaya, ceza yazma konusunda daha toleranslı davranmaya başladı. Oysa ki yasağın uygulanmaya başladığı ilk günlerde tüm medya buna odaklanmış, toplu taşıma araçlarında maske kavgaları alevlenmiş, kolluk kuvvetleri de vatandaşa ceza yazma konusunda bonkör davranmıştı.
Aşının bu yıl içinde yaygınlaşması ile birlikte yurttaşların virüsün ilk ortaya çıktığı günlerdeki gibi marketten aldıklarını deterjanlı sularla silmediği, belediyelerin sokakları dezenfektanla yıkamadığı ve insanların moto kuryelere daha sıcakkanlı davrandığı görülüyor. Hatta artık her gün açıklanan Covid-19 ölüm ve vaka rakamları da eskisi kadar dikkat çekmiyor, ortalama 200 kişinin hayatını kaybetmesine pek tepki gösterilmiyor.
"EKONOMİK KAYGILAR PANDEMİYİ UNUTTURDU"
Psikolog Nazlı Şerifoğlu Kaya ve Dilara Işık ‘ekonomik kaygılar pandemiyi unutturdu’ görüşünde... Sedef Yıldırım ise, salgının tahmin edilenden uzun yaşanması nedeniyle duyarsızlaşmanın arttığı fikrini öne sürdü.
Psikolog Kaya ve Işık vatandaşların aldıkları önlemleri gevşetmesini ve salgının eskisi kadar ilgi çekmemesinin nedenleri şöyle anlattı: 2 yıldır yaşanan Covid 19 pandemisi toplumda bir travma etkisi yaşatmıştır. Bir problemle baş etmek için insanlar farklı farklı yöntemler geliştirir. Pandeminin başında kısıtlamalarla beraber kaygının oldukça yüksek olmasıyla toplum güvenli alanlarına çekilmiş bir şekilde kendilerini koruma altına alıyorlardı. İnsanların ölümlü olma farkındalığının gelişmesiyle beraber algı, duyum, tutum ve davranışları başa çıkma stratejileriyle birlikte değişime uğradı.
"AYNI UYARICILARA TEKRAR TEKRAR MARUZ KALMAK DUYARSIZLAŞMAYA NEDEN OLDU"
Ancak son dönemlerde insanların ekonomik kaygısı ve hayatın devam ettiği gerçeğiyle yüzleşmesi pandemide sorumlu olduğumuz kuralları unutturdu. Medyanın kullandığı korku temelli sağlık mesajları her ne kadar davranış değişikliğini motive ettiğini göstermiş olsa da aynı uyarıcılara tekrar tekrar maruz kalmak (ör. Yüksek ölüm oranları) sonunda bu uyaranlara karşı duyarsızlaşmaya neden olmuştur. Duyarsızlaşma; bir uyarana verilen bilişsel, duygusal ve fizyolojik tepkilerin uzun süreli veya tekrarlı maruz kalma sonucunda azaldığı ve ortadan kalktığı süreci ifade etmektedir. Duyarsızlaşma aynı zamanda toplum için uyum sağlayıcı başa çıkma yöntemlerinden biridir. Aksi takdirde bireyler ezici ve kalıcı endişe, korku ile zor koşullarda işlevlerini yerine getirmekte güçlük çekerlerdi.
İKİ AYRI UÇ!
Şu an toplumda iki ayrı uçtan bahsedilebileceğini belirten Psikolog Işık ve Kaya; ‘’Şu anki durum için iki ayrı uçtan bahsedebiliriz. Toplumun bir kısmı pandemiyi yok sayarak önemsiz hale getirirken bir kısmı da dünyayla tamamen bağlantıyı koparıp, yüksek kaygıyla aşırı dikkat etmektedir. Bu iki yaşam biçimi de işlevsel değildir. Dikkat edilmesi gereken nokta; kayıtsız olmak ya da fanusta yaşamak değil, her türlü olasılığa hazırlıklı olmaktır. Geleceğe dair kontrolümüzün elimizde olmadığı bilinciyle kendi kurallarımızı koyarak, olasılıkları değerlendirerek hayata adapte olmalıyız. Bir yandan artan vaka sayıları tarafından hayattan devre dışı kalmamamız gerekiyor çünkü ilerlemeye ve çalışmaya devam etmeliyiz. Öte yandan sayıları ciddiye almamız ve onları aşağı çekmek için kontrolümüz dahilinde olanı yapmamız gerekiyor. Günün sonunda sayıların arkasında insanların olduğunu hatırlamamız önemlidir’’ ifadelerini kullandı.
"BİLİNMEYEN HER ZAMAN KORKUNÇTUR’’
Toplumdaki duyarsızlaşma ile ilgili konuşan bir diğer Psikolog Sedef Yıldırım ise şu değerlendirmeleri yaptı: Toplumdaki duyarsızlaşmanın elbette çok fazla boyutu var ama en önemli nedeni virüse alışılması. İlk başta bilmediğimiz bir şeyle karşı karşıyaydık. Bilinmeyen her zaman korkunçtur. İlk günlerde Çin’den gelen görüntülerde insanların yolda yürürken düşüp öldüğü servis ediliyordu uluslararası medya tarafından. Bir anda hepimiz eve kapandık. Sokağa çıkma yasakları belki yaşça büyükler için daha normaldi ama genç nesil için tamamen yeni bir şeydi. Hasta olmaktan korkuyorduk ve her yerde bundan bahsediliyordu. O kaygının sürmüyor olmasının nedeni virüse ve getirdiklerine alışılması.
"SALGININ UZAMASI GEVŞEMEYE NEDEN OLDU"
İlk günlerden 3 ay sürer biter, 1 yıl sürer biter gibi öngörüler vardı ama uzun süredir hayatımızda kalmaya devam etti salgın. Maske vücudumuzun bir parçası gibi oldu. Bu nedenle Covid-19 ile yaşamaya alıştık artık ve bir de bıkkınlık salgının ne kadar süreceğinin belirgin olmaması insanları tedbirleri gevşetmeye sevk etti. Ve son olarak da aşıya güven de insanların rahatlamasına neden oldu.
"HER GÜN VAKA TABLOSUNU KONTROL ETMEK ÇOK ZARAR VERİCİ’’
Eskiden Covid-19 vakaları, ölümler her yerde ve gündemdeydi. Çünkü sürekli bugün kaç kişi öldü, kaç vaka var kaygısıyla yaşamak çok zor ve zarar verici. Benim danışanlarım çok yüksek Covid-19 kaygısı ile geldiklerinde onlara ‘her gün kontrol etmeyin rakamları’ diyordum. Zaten 2 senedir insanların hala vaka sayılarını her gün kontrol ediyor olması toplumu psikolojik olarak çok kötü bir noktaya getirme potansiyeline sahip.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |