Sındır'la A'dan Z'ye: Erdoğan'a sert yanıt ve 'en az yüzde 60' çıkışı!

Gizem TABAN / GERÇEKİZMİR - Tüm siyasi partiler 31 Mart yerel seçimleri için çalışmalarını hızlandırırken, CHP’nin yerel iktidarda olduğu ve AK Parti’nin kazanmayı en çok istediği kentlerden biri olan İzmir’de seçim yarışı da kızıştı.

Geçtiğimiz hafta sonu önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İzmir’e gelerek 4 ilçede mini miting yaptı, ardından ise Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli İzmir’de Cumhur Mitingi gerçekleştirdi.



Cumhur İttifakı Mitingi’nde CHP’yi hedef alan Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP’yi eleştiri bombardımanına tuttu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eleşitirilerine İzmir’den ilk yanıt CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır’dan geldi. Gerçekİzmir’e açıklamalarda bulunan Sındır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemlerine sert yanıt verdi. Ayrıca Sındır ayrıca 31 Mart yerel seçimleri ve Millet İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ile Cumhur İttifakı’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'A SERT YANIT
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir Gündoğdu Meydanı’nda gerçekleşen Cumhur Mitingi’nde Millet İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i hedef alarak “Adaylık icazetini Kandil’den almıştır” ve CHP’nin İzmir’deki belediye meclis üyeleri listelerine yönelik “CHP'nin belediye meclis üyeleri listesinde bölücü terör kontenjanından çok isim var” söylemlerine yanıt veren CHP İzmir Milletvekili Sındır, “Bu ülkenin Cumhurbaşkanıyım diyen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başı olan bir kişi, “Terör örgütü ilişkisi  olan meclis üyeleri var” diyorsa ve bunlara göz yumuyorsa bir kere terör örgütü ile işbirliği yapıyor demektir kendisi, bizatihi… Varsa, çıkartır belgesini savcılık gerekli işlemleri yapar. Böyle bir şeyin aslı astarı olmadığı için tamamen hakaret çamur atmaya dayalı söylemler bunlar... Aslında Cumhuriyet Halk Partisi’nin İYİ Parti ile güçlü olan Millet İttifakı’nı parçalamak adına, bu ittifaka gönül veren, bu ittifakın adaylarına oy verecek seçmenin algısını yönetmek adına yapılan bir söylem” dedi.

AKP’YE OY VERMİŞ VATANDAŞA DA ARTIK BIKKINLIK GELDİ
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ı söylem dili hakkında eleştiren Sındır, Cumhurbaşkanı’nın söylemlerinin seçimlere yönelik korku ve panik endişesi olarak nitelendirdi.

AK Parti’nin İzmir’de seçim kazanamayacağının farkında olduğunu öne süren Sındır, “Ülkeyi ikiye bölen bir üslup, bir tarz, bir nefret söylemi, bir nefret dili, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanında gittikçe artan bir şekilde kendisini gösteriyor. Bunu ben korkunun, paniğin, endişenin bir göstergesi olarak görüyorum. İzmir’de verdiği mesaj, İzmir’de seçimi almak adına bir mesaj değil. İzmir’de seçimi zaten alamayacaklarını biliyorlar ama İzmir’e gelip miting alanından İzmir gibi demokrasiyi içselleştirmiş ve demokrasinin kalesi olan bir kentten Türkiye’ye mesaj vermeye çalışıyor. Aslında “Siz İzmir’i iyi bilirsiniz ama İzmir böyledir” diyerek Ankara’da, İstanbul’da, Adana’da, Bursa’da ve daha nice kentte milliyetçi, muhafazakar seçmenin CHP’den uzaklaşması, HDP ve CHP’nin kendi seçmenine bile bir mesajla algı yönetmeye çalışmasından başka bir şey değil. Çünkü zaten İzmir’i kaybedeceklerini biliyorlar, buna hiç şüpheleri yok. En büyük korkuları Ankara’yı, İstanbul’u ve diğer kentleri kaybetmek, kaybediyorlar da… Anadolu’nun dört bir yanında vatandaşlarımı artık bıktı, artık Cumhurbaşkanı kimliğiyle devletin tüm imkanlarını kullanarak ülkeyi kutuplaştıran bu dilden, bu nefret dilinden usandı. AKP’ye oy vermiş vatandaşa da artık bıkkınlık geldi” açıklamasını yaptı.

KARARSIZ SEÇMEN CUMHUR İTTİFAKI’NIN SEÇMENİ OLMAZ
İzmir’deki kararsız seçmen kitlesinin 31 Mart yerel seçimlerinde sandıkta izleyeceği tavır noktasında da değerlendirme yapan Sındır, “İzmir’in kararsız seçmeni AKP seçmeni olmaz, Cumhur İttifakı’nın seçmeni olmaz. İzmir’de şuan kararsız seçmen varsa, aday belirleme süreçlerindeki huzursuzluk ve partiye olan güven duygusundaki sorundan dolayı kararsız durumdadır. Ama İzmir seçmeni asla AKP’ye gidip oy vermez. O seçmen sandıkta gidip aday, siyasi anlayış ve ülkenin geleceği adına en doğrusunu yapacaktır” ifadelerini kullandı.

MİLLET İTTİFAKI’NIN İZMİR’DE SANDIK ÇITASI EN AZ YÜZDE 60 OLUR
Millet İttifakı’nın İzmir’deki sandık çıtası hakkında konuşan Sındır, “2018 Milletvekili seçimlerinde İzmir’de Millet İttifakı’nın oy oranı yüzde 53.91, Cumhur İttifakı’nda ise MHP’nin ittifaka giden oyu yüzde 6.12, bu MHP’nin oy değil aslında İzmir’de bunun üzerinde oya sahip. Demek ki MHP’nin yarıdan fazlası ittifaka oy vermiyor. HDP’nin ise İzmir’de yüzde 11.31 oyu var ve HDP İzmir’de hiçbir yerde aday çıkarmadı. Dolayısıyla belediye başkan adaylıklarında Millet İttifakı’nın adaylarına yönelik bir tercihte bulunabilir. Yani bana göre İzmir büyükşehirde yüzde 60 asgari oy görmek gerekir. Ama HDP’nin tüm seçmeni vermeyebilir, “benim adayım yok” deyip sandığa da gitmeyebilir HDP seçmeni… Çünkü Millet İttifakı’nın adayı HDP’nin adayı değil... Millet İttifakı’nın adayı CHP ve İYİ Parti’nin ortak adayı… Ancak HDP gidip Cumhur İttifakı’na da oy vermez. 24 Haziran’dan bu yana 8-9 ay geçti. Bu süreçte çok fazla şey değişmeyebilir ancak; Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşullar, sıkıntılar, özellikle Aziz Bey’in İzmir’de kırsal kalkınmaya yönelik başarıları, Tunç Bey’in bunu ileriye götürme çabaları Bakırçay ve Küçük Menderes havzasındaki üreticilerin, çiftçilerin, köylülerin AKP’ye vermiyor olsa bile MHP’ye yakın seçmenin de oylarını alacaktır. Bu siyasi, ideolojik bir oy tercihi değil, kırsala desteğin karşılığı olan bir oy olacaktır. Aslında İzmir için yüzde 60’ı bile az görmek gerekir. Çünkü kırsaldan ciddi bir oy gelecektir” açıklamasında bulundu.

30 İLÇEYİ ALMA POTANSİYELİMİZ VAR
31 Mart’ta İzmir’de oluşacak seçim tablosu ile ilgili de öngörüsünü açıklayan CHP’li Sındır, “İzmir’de şuan 22 ilçe bizde, 8 ilçe bizde değil. İzmir’de toplam 30 ilçenin tamamında geçmiş dönemlerde seçimi almış bir partiyiz. Yani bütün ilçelerde potansiyel seçilme şansımız var. Aday tercihi önemli bir etken, diğer partilerin adayları da diğer önemli etken.. Çok güçlü bir aday koyabilirsiniz ama karşınızda 2 güçlü aday çıkar, ya da güçlü bir aday çıkar diğeri güçsüzdür, o güçlü aday diğerinin oyunu çeker. Burada siyasi ikilem ve kutuplaşma üzerinden adaylar öne çıkabiliyor. Dolayısıyla sadece bizim adayımız üzerinden değil diğer partilerin adaylarına da bakılarak seçimi alıp alamama noktasında bir değerlendirme yapılabilir. Ama metropolde bir sorun olacağını zannetmiyorum. Metropole yakın ilçelerde Kemalpaşa, Torbalı, Menderes gibi yerlerde seçimi, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik konjektür ve İzmir’in değerleri ve partinin adayları üzerinden 30 ilçeyi de alma potansiyelimiz olduğunu düşünüyorum. Tire ve Kiraz’da sorun var gibi görünüyor o da konzolide olacak diye düşünüyorum. Bunun için çalışmak lazım, seçmenle sıcak temasta olmak gerekiyor. Tayyip Erdoğan’ın İzmir mitinginin de bize yarar getirdiğini düşünüyorum. Çünkü İzmirlinin asla kabul edeceği bir üslup değil. Biz kardeşlik diyoruz, birlik ve beraberlik diyoruz, sevgi dili öne çıksın diyoruz, İzmir demokrasinin kenti diyoruz. Ama o geliyor burada; “O PKK’lı” diyor, partiye hakaretler ediyor. O nedenle İzmir bundan rahatsız oldu, bunun karşılığını da verecektir” diye konuştu.

KİRAZ’DA BELKİ SIKINTI OLABİLİR AMA…
“İzmir’de Millet İttifakı’nın 31 Mart’ta karşılaşabileceği en kötü tablo nasıl olur” sorusuna cevap veren Sındır, “Kiraz’da bir sıkıntı var. Orada bizim potansiyel adayımız başka bir partiden aday oldu. Bu durum belki sıkıntı yaratabilir. Ama partililerimizin yine ittifakın gereğini yapacaktır. Tunç Bey ile ilgili zaten hiçbir sorun yok” dedi.

ZEYBEKCİ VE SOYER ARASINDA UÇURUM FARKLILIKLAR VAR
Millet İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer ve Cumhur İttifakı’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci arasındaki temel farklar hakkında değerlendirmede bulunan Sındır, Soyer’i İzmir’i içselleştirmiş biri olarak nitelendirerek, “ Bir kentte yaşamak, o kentte geçmişi olmak, tüm hayatını o kentin sokaklarında geçirmiş olmak, kentin doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle yoğrulmuş olmak, o kente aşık olmak bir şeydir” diyen Sındır, Zeybekci için ise, “Dışarıdan gelip, İzmir’i şirket gibi yönetme hevesi başka bir şeydir” açıklamasın yaptı. Sındır, Soyer ve Zeybekci ile ilgili değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: Birisi kente sosyal adalet ve sosyal belediyecilik anlayışıyla, insanların derdine derman olma derdine düşmüş, diğeri ise kente yatırım derdine düşmüş, rantkoliklerin hizmetine girme derdine düşmüş bir anlayış içerisinde… “İzmir’i seviyorum” demekle olmaz, yaşayacaksın, içselleştireceksin. Ben önemli bir fark olduğunu düşünüyorum. Tunç Soyer İzmir’i yüreğinde hisseden bir aday, Zeybekci ise İzmir’e mekanik bakan bir aday. İzmir’in bugüne kadar nereden nereye geldiğini yaşayarak göremezsen, buradan da nereye götüreceğini doğru tahlil edemezsin, kentin yatırım önceliklerini ve ihtiyaçlarını da doğru analiz edemezsin. Karşımızda İzmir’e başkalarının biçtiği kaftanı dikmeye çalışan bir anlayış var. O nedenle çok temel farklar olduğunu, vizyon meselesi olduğunu düşünüyorum. Tunç Bey’in vizyonu İzmir’i dünya kenti yapmak, geçmişi ve geleceği arasında köprü kurabilmek, İzmir’i kendi tarihi ve yaşamsal değerleri ile dünyaya tanıtmak. Diğer tarafta da İzmir’e yatırımlar, mega projeler gibi şeyler… İzmir, mutlu, huzurlu, sakin, insanca, barış içinde ve demokrasiyi yaşamak istiyor. Bunu anlayamıyorlar. Bunu bugüne kadar anlayamadıkları için ülkeyi böyle yönettiler. İzmir’i de aynı anlayışla, baskıcı, tepeden inme, en doğrusunu ben bilirim mantığıyla , katılımcılığı ve demokrasiyi özümseyememiş bir anlayış var. İki adayın kente dair söylemleri arasında çok uçurum farklılıklar var”diye konuştu.