GERÇEKİZMİR – Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Halk TV’de yayınlanan ‘Yeni Bir Sabah’ programında Gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtlarken önemli açıklamalarda bulundu.
Programda deprem ve deprem bölgesine yapılan yardımlarla açılan perde İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi değerlendirmesi ve mesajlarıyla devam etti. Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer İktisat Kongresi’nin kentin ikinci bir markası olacağını ifade ederek, “O kararların takipçisi olacağız. İzmir’in bir Enternasyonal Fuarı vardı, şimdi İzmir’in ikinci bir markası İktisat Kongresi olacak. Her yıl bunu yapmaya devam edeceğiz. İnsanlarımız geleceğin Türkiyesi üzerine kafa yorsun istiyoruz. Bu forumlar her yıl devam edecek” dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan toplum-siyaset ilişkisi üzerine de çarpıcı tespitler geldi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer ilk olarak, “Bu bir mucize değil, bunu yapmak çok mümkün. Buna ‘dirençli kent’ deniyor. Yaşam hakkını tüm diğer konuların önüne taşıyor. İnsanın var olma hakkıdır yaşam hakkı! En önemlisi dirençli bir kent olabilmek, şehirde yaşayanlar bir gün başına saksı düşeceğini ya da depremde enkaz altında kalacaklarını düşünmeyecekler. Bir kentin asıl vatandaşlarına asıl sunması gereken mesele budur. Bana yapılan en büyük iltifat, ‘Sen İzmir’e benziyorsun…’ sözüdür. 0Bundan daha kıymetli bir şey olamaz. İzmir sükûnetle yaşayan bir şehir, insanları daha güler yüzlü mutlu yaşayan bir şehir” açıklamasını yaptı.
DEPREM BÖLGESİNE DESTEK RAPORU
Büyükşehir Belediyesi’nin deprem bölgesinde destekleri hakkında da bilgilendirme yapan Başkan Soyer şunları söyledi: Öncelikle 4 şehirde Adıyaman, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Hatay’da Büyükşehir birimleri kurduk. Gölgesini taşıdık Büyükşehir’in. Çünkü depremzedelerin en çok belediye hizmetlerine ihtiyacı vardı. Birçok birimin faaliyetlerine ihtiyaç duyuyorlar çünkü belediyesi ve çalışanları da enkaz altında kaldı. 4 şehirde Büyükşehir birimlerini taşıdık. 2 binin üzerinde çalışanımız o şehirlerde hizmet veriyor. Mobil mutfak, mezarlık hizmetleri, veteriner hizmetleri, sahra hastanesi kurduk. Ama bu ilk andan itibaren yaptığımız çalışmanın sadece bir boyutu… İkinci gün oradaydım, gördüğümüz manzara devleti üniforma ile görürsünüz. Polis, asker, ambulans… İlk gün bunları görmemiştik. Vatandaş kendi gayretiyle enkaz altından yakınlarını kurtarmaya çalışıyordu. Ertesi gidişimizde yollara atılmış koliler vardı, yardımların koordinasyonları ile ilgili sorun vardı. İzmir’de sivil toplum kuruluşlarını topladık, yardımları koordine edemezsek ziyan oluyor emeğe yazık dedik. Büyükşehir’in fuar alanında toplansın biz sizin adınıza götürelim oraya dedik. Böyle yaptığımız için rahatlık oldu. Bize doğru talep gelmeye başladı. Hepsi hedefe gitti, hiçbiri zayi olmadı. İzmir olarak Osmaniye ile çalışmak istiyoruz dedik. Diğer ilçelerden gelen yardımları da koordine edecek rol üstlendik. Konteyner ve çadır kentleriniz 4 ilde de var ama Osmaniye’de daha kalıcı olacağız. Orada başka bir şey yapacağız yeniden inşasına katkı vereceğiz. Üretim durdu ama yeniden ayağa kalkması lazım o şehrin. Osmaniye bir Akdeniz şehri gibi, her yer zeytinlik narenciye bahçesi. Bizim öncelikle tarımsal hizmetler alanında orada yapmamız gereken işler var. Çünkü İzmir’de ‘Başka bir tarım mümkün’ şiarıyla küçük üreticiyi destekleyen bir model hayata geçirdik. Osmaniye’ye zeytin fidesi getirmeye devam edeceğiz, zeytin işleme fabrikası kuruyoruz. O insanlar doğdukları şehirlerinde yaşamak istiyor ama yeniden inşasına destek olmazsanız nasıl dönüp hayat kuracaklar? Perşembe günü tüm ekip arkadaşlarımla gidiyoruz. 3-4 gün kalacağız, köyleri daha önce gezmiştik. Karakılçığın cipsini yapalım istiyoruz, fıstığın yağını çıkarmamız lazım. Tarımsal üretimin katma değerini artıracak birçok ürün var. Kentsel dönüşümde de Osmaniye’nin yanında olacağız. Halk konut uygulamasını burada da uygulayacağız. İZBETON şirketini orada da kentsel dönüşüm için kullanacağız. Bunu insanlara da anlattım, çok heyecanlandılar. 13 milyonluk bir bölge yıkıldı. Yunanistan kadar büyük bir memleket çöktü, bir yıl içinde şu kadar bina yapacağız diyerek düzelecek bir şey değil. Bu uzun yılara yayılacak ağır fatura ödetecek bir tablo...
İKTİSAT KONGRESİ'Nİ ANLATTI
Soyer programda ayrıca İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi hakkında da önemli mesajlar verdi. Büyükşehir Belediye Başkanı, “Aslında deprem sonrasına bağlanması da enteresan bir sonuç çıkardı. 100 sene öncesin Atatürk İktisat Kongresi’ni toplarken tablo şuydu; İstanbul işgal altında, Lozan müzakereleri yarıda kalmış 3,5 yıl işgal altında kalmış bir ülke, binlerce insan savaşta hayatını kaybetmiş. 1035 delege kar kış toplanıyor, Atatürk ‘Bir devlet kuracağız, siz de bu ülkenin iktisat politikalarını belirleyeceksiniz’ diyor. Meclis’e ‘Çalışın kardeşim’ demiyor. Halkın sesini duymak istiyor, talepleri alıp oradan iktisat politikalarını belirlemek için yola çıkıyor. Biz de atamızın yolunun izini takip ettik. On binlerce insanımız enkaz altında kaldı hiçbirimizin hayatı artık eskisi gibi olmayacak. Hayat pahalılığı da ortada, çok büyük yoksulluk var herkes umudunu kaybetmiş durumda. Hayallerini kaybetmiş gençlik. 100 yıl öncesiyle çok paralellik görmek mümkün. Biz de dedik ki Türkiye’nin her yerinden temsilcileri davet edelim… nasıl gelecek hayal ettiklerini konuştular. Biz yola çıkarken Atamızın izinden yürümeye karar verdik. 180 kuruluştan delegeleri topladık, ‘Türkiye’nin geleceğine dair hayallerinizi, beklentilerinizi müzakere edin ve ortaya çıkarın’ dedik. Ortaya ne çıkacağını bilmiyorduk ama onlar 6-7-8 saat süren toplantılar yaptılar. Bugünün Türkiyesinde geleceği inşa etmek için neler hayal ediyorlar, onları koydular masaya… Ama en önemlisi bir mutabakat kültürü oluştu. Ortak akıl laf sakızdır ağzımızda, o ayakları yere basan bir modele dönüştü. Türkiye’nin her yerinden gelen paydaşlar önce kendi aralarında anlaştılar, sonra hem birbirlerinin kararları üzerinde müzakere ettiler. 4 ayrı masada 200 akademisyenin çalıştığı, tüm o aşağıdan gelen ilke ve kararların bilimsel disiplinler çerçevesinde kavramlaştırıldığı metinleri son 2 gün bir kez daha müzakere edildi. Paydaşlar birbirlerinin kararlarını tartıştılar. Ve sonunda burada 211 karar alındı. Girişteki 93 kararla birlikte 303 karar var ve 63 ilke tespit edildi. Mesele şu; burada geleceğin Türkiye’sini inşa etmek için işçiler, çiftçiler, tüccarlar, sanayiciler ve esnaflar birbirlerinin kararlarına oy verdiler. Örneğin işçilerle iş insanları pek karşılaşmazlar Türkiye’de… Ama burada hem biraya geldiler, hem birbirlerinin kararları üzerinde fikir verdiler hem de birbirlerinin kararlarını oyladılar. Bağırıp çağırmadan, birbirlerinin üzerinden bir hakimiyet taslamadan. Çünkü şunu anladık biz, hepimiz aynı gemideyiz, bizi birbirimizden ayıran farklılıklardan çok daha fazla birleştiren sebep var ve biz bunları anlamak mecburiyetindeyiz. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu da aslında aynı şeyi yapıyor. Birinin yüzde 1, 2 ya da 5 oyu olması önemli değil, bir farkı yok diğerinden. Önemli olan o farklı bakış açılarının, farklı perspektiflerin aynı masada buluşup, Türkiye’nin geleceği üzerine bir şey inşa etmesi… 100 yıllık Cumhuriyette ilk kez böyle bir şey yapıldı. 6’lı masa dediğimiz çalışma da 100 yıllık tarihimizde ilk defa oluyor" dedi.
SONUÇ BİLDİRGESİ MESAJI: O İKLİMİN MEYVELERİNİ TOPLADIK!
Soyer ayrıca, “Önce demokrasi var. Çünkü demokrasi olmadan olmaz. Demokrasi birlikte yaşamanın hukuku, kültürüdür. Önce bunu aşmak zorundayız. Bizi birbirimizden ayıran sebepleri bir kenara bırakıp bizi birbirimizle buluştun sebeplerin üzerine kafa yormalıyız. Bu deprem fayları kırdı ama toplumdaki siyasetin fayları da kırdı. Osmaniye’de ben bunu gördüm. MHP’nin, AK Parti’nin yüzde 70’in üzerinde oylar aldığı yerde bambaşka bir iklim var artık. Tüm deprem bölgesinde ve tüm Türkiye’de farklı bir iklim var. Biz İktisat Kongresi’nde o iklimin meyvelerini topladık. Yani bir araya gelmenin, dayanışmanın, farklılıklarla beraber aynı gelecek için bir tasavvur kurmanın çalışmasını yaptık. Ve bu mümkünmüş onu gördük, bunu bütün Türkiye gördü. İzmir 100 yıl önce yapmış, atalarımız 100 yıl önce bunu başarmış, biz de 100 yıl sonra aynı şeyi başardık diyebiliyoruz. Emin olun yola çıkarken içeriğin ne olacağını hiç bilmiyorduk. Sadece 1135 delegeyi eğer Atamız o kış koşullarında toplayıp bir gelecek Türkiyesi hayal ettirmişse bunu biz de yapabiliriz dedik. Bu sonuç bildirgesinde en çok eğitim var, istihdam var, kadın var, üretim var. Bu 8 aylık bir emek, 200’ün üzerinde akademisyen, 500 delege, 50 uzman… Bunların aylarca sürdürdüğü çalışmayla ortaya çıkan binlerce sayfalık uzlaşının özetidir” mesajını verdi.
"6'LI MASA BUNA ÇOK BENZİYOR"
Soyer, “Ben bunu Sayın Genel Başkanımızın 6’lı masayla ilgili yaptığı çalışmaya çok benzetiyorum. 100 yıl öncesinde nasıl ki Mustafa Kemal Atatürk gelecek Türkiyesi’ni hayal ettirmişse, şimdi aslında Genel Başkanımız o 6’lı masada Türkiye’nin farklı renklerini ve seslerini bir araya getirerek bir Türkiye geleceği tasavvur ettiriyor. Bu son derece kıymetli bir şey. Emin olun 100 yıllık Türkiye tarihinde böyle bir örnek yok. Ortada daha koalisyon falan yokken, sadece Türkiye’ye demokrasiyi getirmek için bir bir araya geliş… Kendisi de söyler, ‘Cumhuriyeti ikinci yüzyılında demokrasiyle taçlandıracağız’ diye… Tam da böyle bir şey… İstihdam da sanayi de sağlık da hepsi eğitimden geçiyor. Evet deprem kader, fay hatları üzerindeyiz bu da bir kader. Ama depremden ölmek kader olamaz. Depremden ölmek ya cehalettir ya hıyanettir. Cehaleti de hıyaneti de yenecek olan eğitimdir. Dolayısıyla eğitimi daha yüksek seviyede, daha derinleştirerek bu ülkeye yayabilmek için de demokrasiye ihtiyacımız var” diye ekledi.
HER YIL YAPACAĞIZ, KENTİN İKİNCİ MARKASI OLACAK!
Büyükşehir Belediye Başkanı tarihi kongrenin artık her yıl yapılacağını da şu sözlerle duyurdu:
Biz orada alınan 303 kararın takipçisi olacağız. Bu kararların hayata geçirilmesinin takipçisi olacağız. Çünkü arkasında Van’da kooperatifte üretim yapan kadının da hakkı var, akademisyenin de hakkı var. Biz onların verdiği emeğin takipçisi olacağız. İzmir’in bir Enternasyonal Fuarı vardı, şimdi İzmir’in ikinci bir markası İktisat Kongresi olacak. Her yıl bunu yapmaya devam edeceğiz. İnsanlarımız geleceğin Türkiyesi üzerine kafa yorsun istiyoruz. Bu forumlar her yıl devam edecek.
TOPLUM SİYASETİN ÖNÜNE GEÇTİ!
Büyükşehir Belediye Başkanı çarpıcı bir tespite de imza atarak, “O 6’lı masa bir devrildi, tekrar toparlandı. Niye biliyor musun? Toplum aslında siyasetin önünde gitmeye başladı ve siyasi aktörleri toplum bir hizaya sokuyor. Yani gelecek Türkiyesi hayali taşıyan bu toplum siyasilerin o hayali terk etmesine izin vermiyor. Toplum müthiş bir umut ve özgüven taşıyor ve bunun altından kalkacağımızı biliyor, hepimiz biliyoruz. 100 yıl önce o enkazın altında nasıl kalktıysak bu enkazın altından da kalkacağız. Yeter ki el ele verelim, yeter ki artık birbirimizi ‘Sen sucusun, bucusun’ diye ayırmayalım” diye konuştu. Soyer toplum-siyaset ilişkisi üzerine mesajlarına, “Yep yeni bir Türkiye kuruluyor. Ve bu yeni Türkiye’de siyasetçileri toplumun sesine kulak vermek zorunda, toplumu dinlemek zorunda kalacaklar. Siyasetçiler eskiden olduğu gibi ‘Ben yaptım, oldu’ diyemeyecekler. Siyasetçiler toplum tarafından şekillendirilecek, onların iradelerini toplum tarafından belirlenecek ve onlar toplumun sesini dinleyerek karar alacaklar. Toplumun sesi, kararı ve iradesi siyasetçinin önünde şu anda…” açıklamasını da ekledi.
BU İŞİ MİLLET YAPTI!
Soyer 6’lı masada yaşanan krizi de toplumun sesiyle ilişkilendirerek, “Bana da hep soruluyor, buradaki siyasi aktörün bir kıymeti yok, asıl mesele toplumun bu konudaki iradesi. Tüm siyasiler de toplumun sesini duydular ve bunun gereğini yaptılar. Millet yaptı bu işi. O masanın devrilmesine rıza göstermedi bu millet. Sadece Meral Hanım değil herkes bunun gereğini yaptı. Çünkü millet bir karar verdi, başka bir Türkiye’nin hayalini kuruyor, onun gereğini yapmak istiyor. Siyasileri de o yoldan saptırtmayacak” dedi.
BİR KİRA BİR YUVA GECESİ AÇIKLAMASI: O 50 MİLYON GELMEDİ
Soyer programda son olarak Halk TV’de canlı yayınlanan Bir Kira Bir Yuva dayanışma gecesi ve toplanan yardımlarla ilgili de açıklamada bulundu. Geceye damga vuran bağışla ilgili konuşan Soyer, “O akşam hepimizi şaşırtan, Kıbrıs’tan biri 50 milyonluk bir bağış yapmıştı. O gelmedi. Bir de 40 milyonluk yaklaşık taahhüt edilmiş olmasına rağmen tahsil edemediğimiz bir rakam var. 444 40 35 numaralı telefonu bir kez daha duyuralım.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |