GERÇEKİZMİR - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Halk TV’de yayınlanan ‘Sansürsüz’ programına konuk oldu.
Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer programda CHP'deki değişim tartışmaları ve bu gündeme damga vuran Yeni Siyaset Belgesi/İzmir Duruşu yazısı ekseninde çarpıcı açıklamalarda bulundu.
O SORUYA YANIT: KILIÇDAROĞLU BIRAKMALI MI?
Başkan Tunç Soyer, 'Gelinen noktada CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı bırakması gerektiğini düşünüyor musunuz?' sorusuna, "Genel Başkan kendisi aslında açıkladı. ‘Kaptan olarak gemiyi limana kadar götürmek benim sorumluluğumdur’ dedi. Limandan benim anladığım yerel seçim. Yani yerel seçime kadar görevinin başında kalacağını ifade etti. Ben bunu doğru buluyorum. 2019’da aslında Türkiye’de büyük bir dönüşüm başladı büyükşehirlerin kazanılmasıyla beraber. Bu kazanımın da mimarı aslında kurduğu stratejiyle beraber Kemal Bey’di. Ben 2019’dan 2024’e giderken yerelde de yine O’nun kurgusu ve stratejisiyle gidilmesi gerektiğini düşünüyorum" yanıtını verdi.
ÖRGÜTSEL YENİLENME VE DEĞİŞİM VURGUSU!
Soyer ayrıca 7 sayfalık bir yazıyla verdiğim değişim mesajlarını da şöyle detaylandırdı: Burada tabi ki şunu söylemek isterim, bir büyük değişim benim 7 sayfalık yazımda da var zaten, bu değişim partinin 8 ayda altından kalkacağı bir seçim değil. Hem içeriğiyle, söylemiyle, perspektifiyle, ideolojisiyle nelerin değişmesi gerektiğini konuşmamız lazım hem de örgüt yapısıyla nelerin değişmesi gerektiğini konuşmamız lazım. Örneğin İngiltere’de Boris Johnson nasıl başbakanlığa geldi? Önce partisinde yüzde 90’ın oyunu alarak başkan oldu, ondan sonra başbakanlığa geçti. Aynı şekilde Fransa’da Holand. Yani kısacası örgüt yapısıyla beraber bir değişimden bahsetmemiz lazım. Yani bir yandan partinin söylemlerinin ittifak sürecinde kaybolduğunu, ya da eksik kaldığını, yanlış anlaşıldığını gördük, o nedenle o söylemler üzerinde tekrar çalışılması lazım. Partinin ideolojisini netleştirmek lazım. Bir yandan da örgüt yapısı üzerinde çalışmak lazım, örneğin üye sayısını artırmamız lazım. 1 milyon 371 bin civarında üyesi var CHP’nin, bunun çok yetersiz olduğunu düşünüyorum. Bir yanda da partinin yönetim mekanizmalarının, parti meclisinin, merkez yürütme kurulunun, genel başkanının, tüm bunların üyeleriyle beraber karar verilmesi gereken makamlar olduğunu düşünüyorum. Yani kısacası hem içeriğinin hem de usülünün yani yönteminin değişmesi gerekiyor. Ve bu uzun soluklu birşey. Önce bunun masaya yatırılması lazım. O içeriğin müzakere edilmesi lazım. Bir özeleştiri buluşmasından bahsetmiştim. Belki bir özeleştiri buluşması yapılması lazım. Neden kaybedildiğinin ana hatlarının ortaya konması lazım. Örgütsel yapının nasıl yenilenmesi gerektiğine dair bir netleşme lazım, bunun müzakare edilmesi lazım.
"8 AYLIK DİLİM İÇERİSİNDE BAŞLANABİLİR AMA SONLANMASI MÜMKÜN DEĞİL"
Büyükşehir Belediye Başkanı ayrıca, 'Tüm bunların Kılıçdaroğlu liderliğinde mi yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?' sorusunu da, "Hayır tam tersine. 8 aylık zaman dilimi içerisinde bütün bunlara başlanabilir ama sonlanmasını beklemek mümkün değil. 8 ay içinde bizim konsantre olacağımız yer yerel seçimlerdir. Ben İzmir’de eksik bıraktığım ne var, neyi nasıl tamamlayabilirim, 8 ay içinde en çok ne kadar iş çıkarabilirim, buna odaklanmak zorundayım, aynı şekilde tüm belediye başkanları için geçerli bu. Yani kısacası bir değişim talebi var benim aklımda çok berrak. Neyin değişmesi gerektiği, nasıl değişmesi gerektiğine kafa yoruyorum, tek başıma da değil, arkadaşlarımla beraber. Ama bunlar için vakit olmayabilir bu 8 ayda. Kısacası Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde 2024 yerel seçimlerine gidilmesi gerektiğini düşünüyorum" sözleriyle yanıtladı.
"EĞER YEPYENİ BİR UMUT ORTAYA KOYAMAZSAK..."
Başkan Soyer yine 'değişim tartışması' başlığında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun büyükşehirlerin kaybedilebileceğini vurgulaması ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in kurultaya damga vuran ve ittifak kurulmayacağı yönünde yorumlanan mesajları ekseninde 'Siz de bazı Büyükşehir'in kaybedilebileceği korkusuna sahip misiniz?' sorusun ise şu sözlerle yanıtladı:
Tabi ki. Toplumda çok büyük bir umutsuzluk ve çok büyük bir öfke var. 25 milyon insan büyük bir değişim hayaliyle sandığa gitti ve hevesi kursağında kaldı. Dolayısıyla çok büyük bir hayalkırıklığı var. Eğer hakikaten yepyeni bir umut ortaya koyamazsak, yepyeni bir vizyon tarif etmezsek, yepyeni bir gelecek tasavvuru ortaya koyamazsak tabi ki bu ihtimal var. Bu öfke ve hayalkırıklığı sandığa yansır, en azından sandığa gitmeyebilir insanlar. Bizim çok net bir biçimde insanların derdine derman olacak söylemlerle, perspektifle ve bir ideolojiyle ortaya çıkmamız lazım.
'SAĞCILAŞMA' ÇIKIŞINI AÇIKLADI: O 3 KAVRAM ÜZERİNE ÇALIŞMALIYIZ
Soyer Yeni Siyaset Belgesi/İzmir Duruşu yazısında ittifaklara paralel yaşanan söylem kaybolması ekseninde yaptığı 'sağcılaşma' çıkışına ise şu sözlerle açıklık getirdi: CHP'nin 6 oku, yani 6 ilkesi; milliyetçilik, devletçilik, cumhuriyetçilik, devletçilik, halkçılık, laiklik gibi. Bu 6 ilke bugünün dünyasında masaya yatırıp üzerinde tekrar çalışmamız gereken ilkeler. CHP devrimin fitilini ateşleyen bir parti. Dolayısıyla 100 yıllık bir parti olmasının temel sebebi zamanın ruhunu okuyarak kendini bir biçimde yenileyerek devam ediyor olması. Yüzde 20-25’lik oy potansiyeli hafife alınacak bir şey değil. Bunu bir tarafa koymak lazım. İkinci konu sosyal demokrasi. Bu partinin 73-75 dönemlerinde hangi söylemlerle nasıl iktidar olduğunu bakmak lazım. Bunlar sosyal demokrat ve sola açık, taa İnönü’nün döneminde ‘ortanın solu’ diye tarif edilen bir tercihten bahsediyoruz. Şimdi maalesef benim de yazmaya çalıştığım gibi bu söylemler vatandaşa geçemedi. Seçimlerin neden kaybedildiğine bakarsak, çok açık güvenlik söylemleri ekonomik sıkıntıların önüne geçti. Kısacası algılar olgulardan daha fazla tercih edildi. Algıların tercihiyle bir sonuç ortaya çıktı. Ama biz biliyoruz ki olgular her zaman algıların önüne geçer. Çünkü olgu algıdan daha kuvvetlidir. İşte biz olgular üzerine odaklanmak zorundayız. Burada da demokrasi meselesini anlatmakta çok daha kararlı olmalıyız. Demokrasi sadece bir seçim sistemi değil, fırsat eşitliğidir, gelir dağılımında adalettir, hukukun üstünlüğüdür, temel hak ve özgürlüklerdir, şeffaflıktır. Kısacası eğer bugün işsizlik yaşanıyorsa, eğer bugün yüksek enflasyon varsa, eğer bugün insanlar hala açlık sınırının altında bir gelirle hayatlarını sürdürüyorsa bu demokrasinin olmamasından kaynaklanıyor. Kısacası bizim demokrasi üzerine yeniden çalışmamız lazım. 3 somut örnek vereceğim, birincisi sosyal demokrasi. Yani gelir dağılımdaki adaletsizliği ortadan kaldıracak bir demokrasi anlayışı ve devlete bu gözle bakmak. Ekonomik demokrasi: İlk Bülent Ecevit’in ifade ettiği halkın örgütlenerek üretim öznesi haline gelmesi meselesi. Bu da nedir? Kooperatifler üzerinde, birlikler üzerinden ortak üretim yapmaktır. Örneğin biz ulaşımda bir kooperatifçilik modeli kurduk. Örneğin Seferihisar’ın köylerine ESHOT gitmiyor artık. Minibüsçüleri bir kooperatif çatısı altında örgütledik, ESHOT’un güzergahını oradan çektik, onlara ESHOT kalitesinde hizmet verdirmeye başladık. Şimdi minibüsçüler çok memnun, gelir düzeyleri arttı. Vatandaş çok memnun, yeni güzergahlar açıldı. ESHOT memnun, o hatlara gitmediği için ciddi bir tasarruf yapıyor. Kooperatif çatısı altında örgütlediğiniz zaman üreticiyi o zaman ekonomik demokrasi konusunda da bir adım atmış oluyorsunuz. Bir kavram daha var, ekolojik demokrasi. Biz doğayı çevre diye tarif ediyoruz, merkeze insanı koyup onun gözüyle tarif ediyoruz. Bir kere bundan çıkmak lazım. Doğanın haklarını da savunmaya başlamamız lazım. Çünkü içinde yaşadığımız bu iklim krizi doğayla barışık politikalar üretemezsek çok daha ağır bedeller ödeyebileceğimiz bir kriz. Özetle sosyal demokrasi, ekonomik demokrasi, ekolojik demokrasi... Bu kavramlar üzerinde çalışmamız lazım. Çünkü demokrasi insanlığın bu kainattaki en büyük inovasyonlarından biri. Demokrasiyi daha farklı başlıklarda da geliştirmek mecburiyetindeyiz.
"SAĞCI BİR PARTİ DEĞİL AMA YANLIŞ ANLAŞILDI"
Soyer bu mesajlarına paralel olarak 'CHP’nin sağcılaşmasına alkış tutanlar diye bir teriminiz var. CHP sağcı bir parti mi?' sorusunu ise, "Sağcı bir parti değil fakat ittifakın selameti açısından kendi söylemlerini ortaya koyma fırsatı bulamadı, duyulmadı, yanlış anlaşıldı. Bu kadim toplum doğru siyaset yapanı mutlaka bir gün iktidara getirir. Bundan kaçış yok. Ama benim ittifaktan anladığım biraz farklı. Farklılıklarla birlikte hareket etme imkanlarını yaratmalıyız. Biz sosyal demokrat söylemlerimizden asla vazgeçmemeliyiz. Söylediklerimiz tüm netliğiyle insanların önüne koymalıyız. İttifakları çok doğru buluyorum, Türkiye için kazanım ama bizim şimdi o değişimin önüne açacak başka bir kulvara girmemiz gerekiyor" sözleriyle yanıtladı.
4 TEMMUZ'DA BÜYÜK ZİRVE!
Soyer programda önemli bir zirvenin de duyurusunu da yaptı ve “Biz 4 Temmuz’da Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği ve Sosyal Demokrat Belediyeler Sendikamızın tüm yöneticilerini bir toplantıya çağırıyoruz. Orada yerel seçimleri ve genel seçimlerdeki kaybın sebeplerini konuşacağız. Biz kendimizden mesulüz ve yerel yönetici olarak ‘Biz ne yapabiliriz?’ sorusunun cevabını arıyoruz. O nedenle ben uzunca bir süredir bu ‘Yeni Siyaset Belgesi/İzmir Duruşu’nun hazırlığını sürdürdüm. Şimdi de bunu hem tartışmaya açıyoruz hem de 4 Temmuz’da belediye başkanları olarak tam da bu iklimde; umutların kaybolduğu, öfkenin kabardığı, insanların belki de sandığa gitmeye imtina edeceği bir noktadayken ‘Biz ne yapmalıyız da tekrar umudu büyütmeliyiz?’in üzerine çalışacağız” dedi.
LİSTE ELEŞTİRİLERİ
Büyükşehir Belediye Başkanı, genel seçim sürecinde kentte uzunca süre tartışılan ve tepkilere de neden olan CHP milletvekili aday listeleri konusunda, "Listeler konusunda her yerde hemen hemen benzer sorunlar yaşandı. Örneğin İzmir’de Yüksel Taşkın üzerinden tepki oldu. İttifak üyesi 4 vekilin seçilebilecek yerlerden listeye konması tepki yarattı. Bütün bunlar doğru ama şunu ayırmak lazım. Seçime giderken bir gün öncesine kadar yapılan kampanya sürecinin demokrasi ittifakı olduğu, dengesi şaşmış yarışa rağmen büyük heyecanla seçime gidildiği konusunda herkes mutabıktı. Neleri eleştirmemiz gerektiği konusunda düşünmemiz lazım. Ben seçimlerin kaybedilmesiyle beraber iki kazanım var. Demokrasi adına, yan yana gelmesi mümkün gözükmeyen partiler bir araya geldi. Genel başkanın ben Aleviyim diye rotaya çıkması eşit vatandaşlık konusunda önemli bir eşikti. Bu kazanımlar Türkiye’nin geleceği için önemli adımlar yok sayılamaz. Ama onun dışında birçok taktik hata, yanlış ifade edilebilir" mesajlarını verdi.
”İMAMOĞLU İLE GÖRÜŞME YAPMADIK AMA YAPACAĞIZ”
Soyer, CHP’de değişim tartışmaları sürecine damga vuran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile bir görüşme yapıp yapmadığı yönündeki soruyu, “Görüşme yapmadık ama yapacağız. Geçen hafta yurt dışında yoğun seyahat vardı. Fakat muhtemelen bayram haftası içinde veya ondan sonra görüşeceğiz. 4 Temmuz’daki buluşmamızda da bunları masaya yatıracağız. Genel Başkan ‘Gemiyi limana yaklaştırana kadar kaptanlığı bırakmayacağım’ demişti, benim anladığım liman yerel seçimler... O zamana kadar kalmasını doğru buluyorum. Bunu değiştirecek argüman olursa dinlemeye hazırım. Ama ben 2019 seçimlerinde büyükşehirlerin kazanılması sürecinin mimarı genel başkanımız olduğunu düşünüyorum, yine onun liderliğinde büyükşehirleri kazanacağımızı düşüyorum. Ama çok çalışmamız lazım. Çok önemli şeyler yapmamız lazım. Bunları yaptığımızda yerel seçimleri büyük başarı ile tamamlayacağımızı düşünüyorum” yanıtını verdi.
"YENİDEN ADAY OLURSA HİÇ KUŞKUSUZ TEKRAR KAZANACAKTIR"
Büyükşehir Belediye Başkanı, ‘Ekrem İmamoğlu’nun yeniden İstanbul’a aday olması gerektiğini düşünüyor musunuz?’ sorusunu ise, “Fevkalade olacağını düşünüyorum. İstanbul’da gerçekten çok iyi işler yaptığına inanıyorum Ekrem Bey’in. Metrolardan çocuklarla ilgili kreşlere, gençlere yönelik projelerine, inanılmaz başarılı bir performans gösterdiğini düşünüyorum. Dolayısıyla da hiç kuşkusuz tekrar kazanacağına inanıyorum” sözleriyle yanıtladı.
AKŞENER'İN '15 VEKİL' ÇIKIŞI HAKKINDA...
Soyer, İYİ Parti Lideri Akşener’in kurultaya damga vuran ‘CHP’den 15 vekil istemek hayatımın en büyük pişmanlığı’ çıkışı hakkında, “Bu benim değerlendireceğim bir şey değil. Bu genel başkanların kendi dinamikleri ile değerlendirecekleri bir konu. Ben konuda bir şey söyletecek kadar bilgi sahibi değilim. O ilişkileri de onlar yaşadılar, ‘O ona ne demek istiyor, öbürü ona ne ceva veriyor’, bunları bilemem. Ben şunu biliyorum, bu ittifak doğru bir adımdı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir mihenk taşıydı. Yerel seçimlere böyle bir ittifakla gidilir mi bilmiyorum ama yerel seçimlerin zaten şöyle bir özelliği var ben başkan olduğum zaman herkesin başkanıyım, dolayısıyla herkesi kazanmak zorundayım. Ben hatta bunu bir adım ileriye götürdüm, ‘Bu şehirde yaşayan flamingoların da başkanıyım’ dedim. Kısacası o ittifakları biz belediye başkan adayları olarak yaratmak zorundayız. Biz kimseye sırtımızı dönemeyiz. o ittifak kurulur kurulmaz bilemem ama biz kurulmasa da varmış gibi çalışmak zorundayız” yorumunu yaptı.
”İZMİR NE KEKLİK NE DE ÇANTADA!”
Yerel seçim süreci hakkında önemli mesajlar veren Soyer, “İzmirliler ne olursa olsun CHP’ye oy verir algısı var ama öyle bir durum yok. İzmir ne keklik ne de çantada! Biz zor bir seçime gideceğimizi biliyoruz. 30 ilçede en büyük yatırımları yapmaya, düş kırıklığını giderecek çalışmalar yapmaya çalışıyoruz. Her kent bunu yapmak zorunda. Hayat yerelde akıyor ve geleceğin dünyası yerelin dünyası olacak. Yerelde Türkiye’nin umudunu büyütecek güce sahibiz. Şu anda bir değişim talebiyle çıkılmasını doğru buluyorum ama bu değişimin kişiler üzerinden tartışmaması gerekiyor. Kişiler üzerinden beklentisi yok kimsenin. Yaşam kalitesi, gelir düzeyi, işsiz evladı ile ilgili. Daha mutlu bir yaşamla ilgili. 25 milyon insan bu hayalini kaybetti. Bizim parti içi çekişmeye yer açmamız lazım. Asla bununla ilgili kavga yaşatmamız lazım. Buna hakkımız yok. Her şehir ne yapması gerekiyorsa onu yapmak mecburiyetinde. 1 milyon fark var İzmir’de AKP ile aramızda. Üzerimize düşeni yerine getirdik diyor, dolayısıyla diğer şehirlerden daha kızgın belki de. Yolumuz ortak daha iyi Türkiye’nin mümkün olduğunu biliyoruz. Bunun kader olmadığını biliyoruz” diye konuştu.
”BİR DÖNEM DAHA YAPMAYI ÇOK İSTERİM”
Büyükşehir Belediye Başkanı, İzmir, İzmirlilerle ilişkisi ve yeni dönemde yeniden adaylık üzerine de mesajlarlar verirken, “Doğrusu benimle ilgili en büyük övgü, ‘İzmir gibi başkan, İzmir’e benziyorsun’… Bu benim için çok kıymetli, iyi bir başkanın o şehirler özdeşleşmiş olması gerektiğini düşünüyorum. Özetle sokakta büyük teveccüh var. En büyük çalışma motivasyonum da o. Bizim başka ödülümüz yok. Eğer takdir ediyorlarsa kim ne derse desin umursamıyorsunuz. Çok memnunum İzmir’de çalışıyor olmaktan bir dönem daha yapmayı çok arzu ederim. 5 yıl büyük travmalarla geçti. Bütün bunlardan yorulduk, canımız yandı ama çok önemli işler başlattık. Buca Metrosu, Körfez’in temizlenmesi… Bunlar 3-5 yıl içinde tamamlanacak işler” açıklamasını yaptı.
'TROLL ATAĞI' ÇIKIŞI!
Soyer kentte uzun süredir tartışma konusu olan koku ve sivrisinek şikayetleri ile ilgili olarak, "Koku neredeyse tamamen bitti, geçen yıl vardı. Troll atakları İzmir’den yönlendirilmediği için bilmiyorlar. Bu sene şikayet almıyoruz çünkü büyük işler yaptık. Sivrisinek meselesi de biraz troll atağı. Ama iklim krizinin yağış rejimlerinde yarattığı değişimler var. Bazen kasırga oluyor bazen sivrisinek. Her ilçe belediyesi bu mücadeleyi yapar. Bazı ilçelerde daha fazla şikayet var ama biraz ayırarak bakmak lazım. Bir troll saldırısı bir de gerçekten bu sıkıntıyı yaşayanlar..." diye konuştu.
"İKRAMİYELER PAZARTESİ YATACAK"
Büyükşehir Belediye Başkanı ayrıca İZELMAN ve İZENERJİ işçilerinin bayram tatili arifesinde tepkisine ve Egemenlik Binası önünde eylem yapmasına konu olan ikramiye krizi hakkında da konuştu ve "Normalde hazine payı Cuma gelecekti pazartesi gelecek. 1 günlük eylem yaptı arkadaşlar. Bunlar oluyor, bunları İzmir’de başımızın üzerinde karşılaşırız. Pazartesi yatacak. Zaman zaman hazineden payın gelişi gecikir. Bu da öyle bir şey..." açıklamasını yaptı.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |