Şehit polis memuru Fethi Sekin ile mübaşir Musa Can için İzmir Adliyesi'nde yapılan anma törenine katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, daha sonra bakanlığının Balçova'daki bir otelde düzenlediği Genel Güvenlik ve Uyuşturucu ile Mücadele Toplantısı'na geçti.
Burada polis, jandarma, kaymakam, zabıta ve muhtarlara seslenen Soylu, değerlendirmelerde bulundu. İzmir'e geldiği zaman kendisini mutlu hissettiğini söyleyen Süleyman Soylu, "15 ilde bu toplantıları yapacağız. Ne derdimiz var onları anlatmaya çalışacağız. Bunlar çok önemli gelişmeler, bütün devlet erkanı bunu çok yakın takip ediyor, gerekeni yapıyor. Nihayetinde bunlar Türkiye'nin ulusal meseleleri olduğu için bunlara öyle bir bakış gerekir. Hiçbirimiz bu coğrafyada herhangi bir ülkenin toprak bütünlüğünün tehlikeye girmesini istemeyiz. Dolayısıyla özellikle Irak, Suriye söz konusu olduğunda toprak bütünlükleri, siyasi birlikleri hep devam etmeli. Devam etmesi için de o ülkelerin bu şartları oluşturmaları temelinde, insan haklarını, hukuku, eşitliği kendi aralarında hep sağlamaları gerekir. Buralarda yapılan hatalar neticede hep bölünmelere kadar gidiyor. Dolayısıyla Irak'ın bu hale gelmesi yeni bir şey değil 80-90'lı yıllarda başlayan süreçler; Halepçe'de Kürtlere karşı kullanılan kimyasal silahlar, 32-36 paralellerin uygulamaya girmesi, adım adım bunlar hep oluştu. Onun için hep dikkatli olmak gerekiyor. Onun için önce herkes kendi vatandaşlarını, farklılıkları ne olursa olsun kendilerine iyi bağlaması lazım. Herkesin aidiyetini, ülkesine sağlamlaştırması lazım. Bunlar yapılmazsa uzun vadede ayrışmalar ortaya çıkıyor. Bir taraftan Irak'ın toprak bütünlüğünün siyasi birliğini hep desteklememiz lazım ki biz bunu güçlü bir şekilde destekledik bir taraftan halk olarak, basın olarak, siyasiler olarak demeçlerimizde söylemler öyle olmalı ki, herhangi bir şekilde kendi vatandaşlarımızın da onların kalbini de buruk hale getirmemek gerekir. Ne söylediğimi anladınız. Manşetlere baktığımda sanki bizim Kürt nüfusumuz yokmuş gibi sorumsuz manşetlerde görüyorum. Onda da çok dikkat etmek gerekir. Bu coğrafyada herkes kendi ülkesinde huzur içinde, barış içinde yaşamalı. Bunu sağlamak da o ülkeyi idare edenlerin görevleri. Onun için de vaktiyle Saddam'ın acımasızlığı olmasaydı Irak da bu duruma gelmezdi. Suriye acımasızlığı olmasaydı Suriye o hale düşmezdi. Bütün bunlardan alınacak darsler var" diye konuştu.
'NE DERSE DESİNLER'
Bir süre önce söylediği, "Okulun çevresinde bir uyuşturucu satıcısını gördüğümüz zaman, beni ne kadar kınarlarsa kınasınlar, ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler; o uyuşturucu satıcısının ayağını kırmaya polis görevlidir. Suçunu bana atsın" sözlerinden dolayı eleştirilen Bakan Soylu, bu konuda da açıklama yapıp, "İki gündür yazarak, çizerek üzerine geliyorlar. Kendilerince bir şeyler yazıyorlar. Uyuşturucu bağımlısı bir anne gözü mor şekilde yanımıza gelip, 'Siz güçlü insanlarsınız ne olur bize yardım edin' diyor. Kim ne söylerse söylesin, benim polisim benim ne demek istediğimi anladı. Benim jandarmam ne demek istediğimi anladı" dedi. Uyuşturucunun getirdiği diğer konunun fuhuş ve cinsel taciz olduğunu söyleyen Soylu, "Bu çocukların hepsi buna düşmesin. Biz müslümanız. Biz kendi göreneklerimize, milliyetimize, değerlerimize bağlı bir milletiz. Biz nasıl bir uyuşturucu ile beraber bunu ortadan kaldıran bir anlayışa teslim olabiliriz. Kimyasal uyuşturucudaki artışı Türkiye'de söylemek istemiyorum. Bu kadar yakalamamıza, tedbir almamıza rağmen, rakamların hepsini biliyor ve adım adım izliyorum. Bazen diyorum ki, 'Bildiklerimi bilseniz gece sabaha kadar uyumazsınız.' Sadece terörle alakalı değil, Türkiye böyle bir konuda tehdit altındadır. Bu tehdit bilerek etrafımızdaki anlayışlardan karşılanmaktadır. Bu kadar açık ve nettir. Onun için toplumsal bir refleks halinde toplumsal bir mesele olarak görüp ve toplumsal bir kampanyayla elimizin tersiyle itecek kudrete ve kabiliyete sahip olduğumuzu bir kere daha ifade etmek istiyorum" dedi.
'MUHTARLARIMIZA İŞ DÜŞÜYOR'
Muhtarlara da çok iş düştüğünü söyleyen Süleyman Soylu, "Çok net ve açık söylüyorum, mahallenizde, köşedeki vatandaşa karşı bu konularda nasıl bir mahcubiyet içerisinde olduğunuzu, yanan bir lambanın sorumluluğunu nasıl hissettiğinizi, evinde problem olan bir insanın 'Muhtarım biz ne yapacağız' dediğinde derdiyle dertlendiğinizi, elbetteki çocuğunu okula gönderemeyen annenin babanın o kalbindeki sızıyı sizin de yaşadığınızdan endişe etmiyorum. Aynısı belediye başkanlarımız, aynısı kaymakamlarımız için de geçerli. O yüzden bütün sorunlarımızı, güvenlik, asayiş, alışveriş merkezlerinden tutun yol kontrol noktalarına kadar, pazarlara kadar, bütün güvenliği sabahtan akşama kadar düşünen bir teşkilatın mensubu olarak söylüyorum ki, elbirliğiyle hareket etmeliyiz. Çok iyi bir noktadayız. Gerek terörle mücadele gerek güvenlik. Allahımıza çok şükürler olsun, memleketimizin bu konudaki varlığı bizim en önemli teminatlarımızdan bir tanesidir. Belediye başkanlarımız bu konuda tam yetkilidir. Kaymakamlar, zabıtalar, muhtarlar hepinizin gözü kulağı, bu işin üzerinde olmalıdır. Biz doğudan nitelik batıdan da nicelik olarak, insan kaynağı olarak da üstünüz. Bu üstünlüğü sağlıklı bir nesille yarına taşımak temel sorumluluğumuzdur" dedi.
TÜRKİYE AVRUPA BİRİNCİSİ
Esrar yakalamalarında Türkiye'nin Avrupa birincisi olduğu bilgisini de veren Bakan Süleyman Soylu, "Zannetmeyin ki sadece terör. Geçen gün İran'da, Afganistan'da ortak bir mutabakat sağladık. Bölge ülkeleriyle de bir baraj oluşturarak burada tehdidi engelleyecek bir süreç oluşturalım. Elbette bunlarla birlikte hem kırsalda hem şehirde imalathanelere, tacirlere, sokak satıcılara operasyonlar gerçekleştirdik. Bu tedbirler netice verdi mi? Elbette ki verdi. Esrar yakalamalarında 2016'ya göre 2017 yılında yüzde 34 artış elde ettik. Ele geçen eroin miktarı 3 kat, ecstacy'de 2.5 kat artış elde ettik. Diğerlerinde de yükseldik. Eskiden Diyarbakır, Bingöl kırsalında kenevir üretiliyordu, şimdi o tarlalarda kenevir yerine buğday üretiliyor. Bu da bizim başarımızdır. Milletimizin başarısıdır. Atılan her adımın karşılığı var" diye konuştu.
"Türkiye'yi uyuşturucu ile işgale kalkışıyorlar" diyen Soylu şöyle devam etti: "Dolayısıyla hem terör hem de uyuşturucu ile mücadeleyi eş zamanlı olarak, birisini geride bırakmadan sürdürmek zorundayız. Çünkü ikisi de birbirinden besleniyor. Terör uyuşturucudan hem para temin ediyor hem de o terör eylemini yapacak kafaya getiriyor. Baskın yapılan mağaralarda, o dağ başında ciddi miktarda uyuşturucu ele geçiriliyor. Onların bir kısmı satılmak için bir kısmı da o dağa kaçırılan gençlerin terörist yapılması için kullanılıyor. Uyuşturucu ticareti terörden besleniyor. Terör örgütü vasıtasıyla üretildiği yerden tüketmesi istenen gençlerin ayağına gidiyor ve gençleri zehirliyor. Dolayısıyla iki canavar da birbirinden beslenmektedir."
'TÜRKİYE FIRSATLAR VE TEHDİTLER ÜLKESİ'
Türkiye'nin hem fırsatlar hem de tehditler ülkesi olduğunu dile getiren Bakan Soylu, "Bu ifade ülkemizin genel durumuyla alakalıdır, yoksa bizim görev alanımız olarak değil. Görev alanımız tehditleri bertaraf etmek ve bu konuda adımlar atabilmektedir. Her ne kadar bugün dünya üzerinde terör ve şiddeti, buna bağlı olarak uyuşturucuyu silah olarak kullanalar olsa da Türkiye için böyle bir yaklaşım ne dün ne bugün ne de yarın söz konusu olmayacaktır. Dolayısıyla ülkemize yönelik tehditleri doğru tayin ederek hep birlikte bunları bertaraf etmeye odaklanmalıyız. Basit bir değerlendirme yapmak gerekirse bütün kara sınırlarımızın yüzde 44'ünü oluşturan iki ülkeyle bugün devlet otoritesi güvenlik açısından yok mesafededir. Bu coğrafyalarda son birkaç yıldır ortaya çıkan terör faaliyetlerinde sınırlarımızda ciddi bir baskı vardır. Uyuşturucu satıcısı, terörist, kaçakçı, düzensiz göçmen gibi kamu düzeni tehdit eden her türlü, ülkemize yönelik tedhit mevcut. Eskiden sadece haşhaş yaprağı ve kenevir ile mücadele ediyorduk, şimdi sentetik uyuşturucular çıktı. Beyin hücrelerini öldürüyor. Kaskatı kesilmiş bir vücudu şehrin meydanında hep beraber görebiliyoruz. Bu sadece güvenlik güçlerinin tek başına mücadele edebileceği bir alan değildir. Bu bizim bir kültür, ahlak, eğitim, sosyal politika, insanlık meselemizdir. Biz bunu sonuca ulaştırmak zorundayız" dedi.
SOKAKLARDA BEKÇİ OLACAK
İçişleri Bakanı Büleyman Soylu, sokaklara bekçi uygulamasının da geleceğini vurguladı. Bakan Soylu, İzmir sokaklarında da tam donanımlı, her türlü teçhizatı olan bekçilerin insanların güvenliğini sağlayacağını söyledi.
Bakan Süleyman Soylu, "Benim için uyuşturucu satıcı ne ise terörist de aynıdır. Bizim arkadaşlarımız da hiç çekinmesin hepsine aynı muameleyi yapmakla görevlidir" dedi. (DHA)