Mehmet İŞLER/ GERÇEKİZMİR - AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Tunç Soyer’in göreve gelmesinin ardından geçen 2 yılı değerlendirdi.
AK Parti İzmir İl binasında gerçekleşen basın toplantısında konuşan Başkan Sürekli’ye Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Başkan Vekili Özgür Hızal, Başkan Yardımcıları Dilaver Kişili ve İsmail Çiftçioğlu da eşlik etti.
HİZMET KARNESİYLE SÜKUTU HAYALE UĞRATMIŞTIR
İl Başkanı Sürekli, İzmir’deki yerel yönetimlere performans üzerinden eleştiri getirirken, “Milli İrade ne derse ‘başımız üstünedir’ deriz. İzmirliler, 31 Mart’ta bize yerelde ‘Sen muhalefetsin’ dedi. CHP’yi de icracı olarak seçti; yerelde hizmetin yetkilisi ve sorumlusu yaptı. Başımızın üzerine koyduk. İzmir’in bu kararının üzerinden 2 yılı aşkın bir zaman geçti. Yolu neredeyse yarıladılar. Yerelde muhalefet misyonumuz gereği bu 2 yılı değerlendirmek istedik ama baktık ki; CHP’li büyükşehir ve ilçe belediyelerinin performansında pek bir değişiklik yok. Tabii ki artan borçları, yanlış, şaibeli karar ve uygulamalardaki artışları, çözüm üretmedikçe dağ gibi büyüyen temel sorunları saymazsak. Ne yazık ki İzmir’in güvenip umudunu bağladığı CHP, bu dönemin 2 yılını geride bırakırken, hizmet karnesiyle tam bir sükutu hayale uğratmıştır. Bu sadece bizim değil, İzmir sokaklarının kelamıdır ve pişmanlık sözüdür” dedi.
BAL YAPMAZ ARI MİSALİLER
Başkan Sürekli, “Tabiri caizse bal yapmaz arı misaliler. Ses yüksek, hareket çok ama ortada bal yok. Otorite yok, liyakat yok, koordinasyon yok, planlama yok, iş yok, takip yok, denetim yok, mali disiplin yok, özür yok. İzmir, CHP eliyle yazılan tarihi bir yoklar dönemi yaşıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP idaresindeki 6. dönemini yaşamaktadır ve hiç bu kadar üretim ve beceriden uzak, hiç bu kadar telafisi zor zafiyetlere neden olan, hiç bu kadar İzmir’den bir haber olmamıştır. PR’la geçirilen içi boş koskoca 2 yıl, İzmir’in gelecek hanesinden düşülen 2 yıldır. Önceleri ‘miras yedi’ diyorduk ama artık mirasa da sahip çıkamayan, halen kadrolarını ve kurumsal işleyişini oturtamamış, şehri gerileten bir tabloyla karşı karşıyayız” açıklamasında bulundu.
VEZİRİ AZAM EDASIYLA…
Sürekli, “Teşbihte hata olmaz. Bir veziri azam edasıyla, ‘biz hayırseveriz’ diyerek ortalarda gezen, zor durumdaki vatandaşın bakkal defterini kapatmak için esnafın tezgâhına para savuran, bir ekmek için padişahını zorla alkışlatan büyükşehir bürokratlarıyla karşı karşıyayız. Bu sosyal belediyecilik değil, içler acısı bir manzaradır. Veresiye defteri kapatma konusu Osmanlı’dan beri hayır konusu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu dönemde bunu uyguladı. Biz de bunu takdir ederiz ama bunun reklamı olmaz. Samimi olmalı bizler de yıllardır yapıyoruz ama bunu paylaşmadık. Bu doğru bir şey değil. Sizin bürokratlarınız bakkalları dolaşıp yazı astılar. Başkan haberim yok diyor. Hani alan el veren eli görmeyecekti? Hayrın faturası olur mu?” dedi.
BÜYÜKŞEHİR FRENİ PATLAMIŞ BİR KAMYONDAN FARKSIZDIR
Sürekli sözlerini sürdürdü ve “Suyunu temizleyemeyen ama en yüksek ücretle halka satan; ulaşımını düzenleyemeyen ama örtülü zamlarla halkı uyutan; her sel baskınında topu gökyüzüne, iklim değişikliğine atan bir Büyükşehir Belediyesi, freni patlamış bir kamyondan farksızdır. İzmir’e çağ atlatacak sözde vaatlerle; hatta ‘cemre’ benzetmesiyle yola çıkan Sayın Soyer; her şeyden evvel; temel hizmetleri gerçekleştirme konusunda inanılmaz başarısız olmuştur. Öyle ki, zahmet edip kendi Hemşehri İletişim Merkezleri’ne gelen vatandaş şikâyetlerine baktıklarında da 1. sırada su ve alt yapı sorununun ne kadar yoğun olduğunu göreceklerdir. Yaşanan sel taşkınları göstermiştir ki; altyapı perişan haldedir. İzmir'in en az 5 bin kilometre yağmur suyu hattına ihtiyacı vardır. Ancak, mevcut; 640 kilometre yani yüzde 12 civarındadır. Yağmur suyu ve kanalizasyon ayrıştırma projelerini öteleyip, topu gökyüzüne atmak, iklim değişiyor demek çare değildir. Sel taşkınları, yaşanan mağduriyetler artık İzmir’in de canına tak etmiştir. Bunu iki kez sokağa çıkarma, halkla buluşturma gafletinde bulundukları Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu da bizzat yaşamıştır. İzmir halkı, altyapı isyanlarını bizzat yüzlerine haykırmıştır. Çok değil; bir hafta önce Konak’ta denize deşarj ettikleri kirli suyun hesabını vermek dahi kendilerine zül gelmiş; görüntüler karşısında tedirgin olan İzmir halkını aydınlatmak yerine, bize gönderme yaparak meseleyi siyasi bir boyuta taşımışlardır. Denize ne akıtıldığı, numune alınamadığı için tespit edilememiş. Burada akıtılan su içerisinde zararlı maddeler olma ihtimali vardır. Bizim bunu gündeme getirmemiz siyasi rant elde etme mi, halkın tepkisine dikkat çekme mi?” ifadelerini kullandı.
İZSU’NUN KAYBI 660 MİLYON TL’DİR
“Bugün su ve altyapı şehrimizin en çok kanayan yarasıdır” diyen Sürekli, “İzmir; su fiyatlarında 1. sırada (6.30 TL/M3); İstanbul 2. sırada (5.33 TL/M3) Ankara ise 3. sıradadır (5 TL/M3). 2020 yılına göre İzmir halkının yıllık tükettiği içme suyu 197.820.384 M3’tür.Kayıp kaçaktan korunamayan yıllık içme suyu ise 94.579.006 M3’tür. Maddi kayıp; 660 Milyon TL’dir ve bu da İZSU gelirlerinin neredeyse yarısına eşittir. Su kesintilerinin ve kayıp kaçak oranlarının had safhalara ulaştığı son iki yıl içinde, suya 3 kez zam yapılmıştır. Ocak 2021’de yapılan yüzde 15’lik zamla birlikte toplamda yüzde 70’in üzerinde zam gören su; bugün İzmir’deki her hanenin isyanıdır. Dere ıslahları ile ilgili de yol haritası çıkarılmış olmasına rağmen hiçbir adım atılmamaktadır. Dere ıslahlarını su baskınlarında sıkıntısını yaşıyoruz. Dereler temizlenmeyince koku problemi yaşıyoruz. Tıpkı deprem felaketinde olduğu gibi; sel mağduriyetinde de sadece sosyal yardımlarla gündem oluşturmak da köklü çözüm ihtiyacını ortadan kaldırmamaktadır. Trafik ve ulaşım tam bir kabusa dönmüştür. Hafta içi bir yerden bir yere giderken planlamamı 1-2 saat önceden yapıyorum. Yatırım vaatleri, çözüm sözleri askıdadır… “Altın bir dokunuşla trafiğin kilitlenmesine neden olan 111 noktada kavşak düzenlemesi yapacağım. Basmane Garı, Alsancak Garı ve Karşıyaka Vapur İskelesi önünde trafiği yerin altına alacağım” sözlerinde arpa boyu yol almamışlardır. Hal böyleyken tam kapanma döneminde, ‘battı çıktı yapacak trafiği rahatlatacağız’ dedikleri Alsancak bulvarlarını asfaltlamaları ise sadece göz boyamaktır. Buca Metrosu, ki önünü açmamıza karşın ve Bayraklı-Buca-Karabağlar hattında 29 kilometrelik yeni arter yapacağım vaatleri de halen sözdedir. 90 dakika uygulamasının vatandaşın aleyhine düzenlenmesine tüm kesimlerden tepki gelmesine rağmen geri adım atmamıştır. İzmir'in ulaşım altyapısının büyük oranda aktarma sistemine dayandığı düşünüldüğünde, sorunun vatandaş açısından ne anlama geldiği anlaşılacaktır” dedi.
DÖNÜŞÜM KIYASI
Sürekli, “Ülkenin pek çok ilinde 19 yıldır hayata geçirilen örnek kentsel dönüşüm projelerimiz ve bu alandaki hassasiyetimiz ortada. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından, şu ana kadar: 57 şantiyede: 19.497 Konut, 20.000 Seyirci Kapasiteli Göztepe Stadyumu, 7 hastane, 3 Kamu Hizmet Binası, 13 ilkokul, 11 cami, 7 lise, 2 spor salonu; 12 ticaret merkezi, 1’er kreş, pansiyon ve sağlık ocağı, 2 Sosyal Tesis ve bir çok işyeri yapılıp teslim edilmiştir. Tamamlanan projelerin yatırım bedeli; yaklaşık 1.961,4 milyon TL'dir. Ayrıca; 5 ilçede dar gelirli vatandaşlarımızı tasarrufa yönlendirerek konut sahibi yapma projesi kapsamında 2584 konut ve yine 100.000 konut kapsamında 5 ilçede 3000 konut için talepler alınmıştır. Yedi ayrı alanda İzmir’in en büyük kentsel dönüşümünü gerçekleştiriyoruz. Yatırımın toplam değeri 800 Milyon TL 1.444 konut, 208 işyeri inşa edilecek, 397 konut rezerv alanda diğerleri yerinde dönüşümle yapılacaktır. Karabağlar bölgesinde 1533 adet konut 25 adet işyeri 2021 yılında teslim edilecektir. Öte yandan; deprem konutlarının ilk etabının teslimi Ağustos ayında yapılacaktır” açıklamasına imza attı.
VAAT ETTİKLERİ RAKAMA 68 YILDA ULAŞACAKLAR
Sürekli ayrıca, “İzmir’in CHP’li yerel idareleri, yıllardır kentsel dönüşüm sorununu da askıda tutmaktadır. Uzundere, Ege, Örnekköy, Ballıkuyu, Bayraklı, Aktepe ve Emrez Mahallerinde 19 bin 382 konutluk bir dönüşüm vaadeden Sayın Soyer, renkli görseller yayınlamaktan öteye geçemiyor. 874 konutu teslim edecek noktaya geldiler ki bunun 300’ü zaten Sayın Kocaoğlu döneminde temeli atılan projeler. Bu durumda, 2 yılda 574 konut yapıyorlarsa, vaat ettikleri rakama 68 yılda ulaşacaklar!” dedi.
HİZMET YOK BORÇ ÇOK!
“Hizmet yok; borç çok” diyerek konuşmasını sürdüren Sürekli, “Belediye bütçesinin şirazesi bozulmuştur. Kaynak savurganlığı had safhadadır… Yama üstüne yama yaparak nereye kadar Kurumsal yapı ve işleyişteki sorunlar mali disiplinleri için de geçerlidir. Bir türlü iki yakayı bir araya getirememişler; kontrolsüz harcamalar, zamansız, yanlış ve şaibeli yatırımlar ile şiraze tamamen bozulmuştur. Aziz Kocaoğlu'ndan Büyükşehir Belediyesi'ni 3 milyar 63 milyon lira borçla devir alan Başkan Soyer; 2019 yılı sonu itibariyle belediye şirketleri ile birlikte toplam borç miktarını 6 milyar 518 milyon 798 bin 743 liraya çıkarmıştır. Bu toplam borç miktarı, 2020 yılında 8 Milyar 700 Milyon TL, 2021 yılında ise 12 Milyar 100 Milyon TL’dir. 2020 yılındaki konsolide borç miktarı 9 Milyar TL’ye ulaşırken; belediyenin 2021 mali yılı tahmini gider bütçesi 9 Milyar TL’dir. Toplam net geliri 7 milyar 321 Milyon TL olan belediye; aradaki 1 milyar 679 milyon liralık farkı iç ve dış borçlanma ile kapatmak üzere çırpınmaktadır. 2020 yılı gelirlerinin yüzde 82’sini ise "İller Bankası payı" oluşturmaktadır… Soyer’in son olarak yurt dışı kaynaklı borçlanma girişimi için Cumhurbaşkanımızdan destek istediği bilinmektedir ki Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda da önlerini açmıştır. Buca Metrosu ve depremde zarar gören evler için kullanmak üzere gündeme gelen bu kredinin de mali disiplinsizlik ve kaynak kullanımındaki savurganlıkları nedeniyle amacına ulaşamayacağından endişeliyiz” açıklamasını yaptı.
BİR MİRASYEDİNİN KANDIRMACASIDIR!
Sürekli, “Asıl vahamet şudur ki; Büyükşehir Belediyesinin borçlanma ve satıp savma üzerine kurduğu mali yönetimi ortadayken, kredi girişimlerini İzmir’e yapılan bir yatırımmış gibi lanse etmeleridir. Sayın Soyer; borçlar sorulduğunda gayet rahat… Tabii gece uykularını bilemiyoruz. Borcumuz 1 yıllık gelirimize denk diyor. Biz de sormak zorunda kalıyoruz şimdi. Bu durumda; 1 yıl maaş ödemeyecek, yardım ve yatırım yapamayacak, İzmir halkının hiç bir ihtiyacını karşılamayacak; yani 1 yıl boyunca İzmir’de hayatı mı donduracaksınız. Bu, batık bir geminin kaptanının savunmasıdır. Bir mirasyedinin kandırmacasıdır! Basmane’de bulunan tarihi Yıldız Sineması’nı ve Bıçakçı Han’ı 26 Milyon TL’ye satın almışlardır, tadilat hesapları bu bedeli aşınca projeden haber alınamaz hale gelmiştir. 2018 yılında başlatılan ve halen temel aşamasında olan Opera Binası için 2018'de 65.9 milyon TL, 2019'da 60.7 milyon TL, 2020 yılında ise 26.4 milyon TL harcanmıştır. Toplamda '153 Milyon TL’nin bu aşamadaki bir yatırıma aktarılmış olması tartışma konusudur. Bir Gazetecinin adının geçtiği adrese teslim okuryazarlık işinin nasıl ihale edildiğini herkes biliyor. Ayrıntı vermeye gerek yok… Her imzayı atarken tekrar tekrar düşündüğünü iddia eden Soyer, bu konuda neyi atlamıştır, merak ediyoruz. Olayın finali malumunuzdur. Önce kaçamak cevaplar, ardından ihalenin iptali ve ortakların yargıya taşınan gerginliği… Çok değil, bir dönem önce, İzmir’in mallarını satmamakla ve yaptıkları kamulaştırma ve kredi notlarıyla övünen CHP’li Büyükşehir Belediyesi; 2 yıl içinde tam tersi bir tablo yaratmayı başarmıştır! Mevcut kaynaklarını ise İzmir’in önceliği olmayan, ‘arkası yarın’ denilen ama o yarının bir türlü gelmediği işlere harcamaktadır. İZSU ve İZBETON’da durum içler acısı. Belediyenin bel kemiği olan ve 1,2 milyar bütçeye sahip İZBETON; temel işlevini yerine getirecek kadro ve işleyişten yoksundur ve borç batağındadır. Ciddi yatırımlarla açılan Bergama ve Bayındır şantiyelerinin kapasitesi oldukça yüksek olmasına rağmen verimli bir şekilde çalıştırılamamakta, şirket; üçüncü şahıslardan asfalt temin ederek zarara uğratılmaktadır. İZSU ise İzmir’in sorun gördüğü kurumların başında gelmektedir ve liyakatten uzak kadrolara teslim edilerek kaderine terk edilmiştir. Alt yapı yenileme ve yatırımlarının şartnamelere uygunluğu denetlenmemektedir ki İzmir yapboz tahtasına dönmüştür. Açılan çukurlar kapanmamakta; 1 haftalık işler, 3 ay sürmektedir. İstihdam ve kadro atamalarında olduğu gibi; hizmet alımlarında da birçok taşın altından seçim ortaklığı diyetlerinin çıkması ise başlı başına büyük bir meseledir ve İzmir halkı da bu tutuma karşıdır” diye konuştu.
2 YILDA 5 BİN PERSONEL ALINDI
Sürekli, “Seferihisar'da 2 dönem belediye başkanlığı yapan Soyer’in arkasında 130 Milyon TL borç bıraktığını biliyoruz. Belediye halen bu borç altında debelenirken, 5 aydır personel maaşlarını ödeyemediklerini, 10 Bin-30 Bin TL arasında alacağı olan işçiler olduğunu biliyoruz… Orada yarattığı enkazı kaldırmaya çalışırken; ilçeden çok sayıda personel ve hizmeti Büyükşehir Belediyesi bünyesine geçirmesi oldukça düşündürücüdür. Soyer’in ekonomi ve istihdam yaklaşımı, borçlanma ve satma alışkanlığı ne yazık ki Büyükşehir Belediyesi’ne de sirayet etmiştir ve burada yaratacağı enkazın ayak sesleri de yaklaşmıştır. Soyer; 2 yıldır bir ilçe belediyesi kıvamında, reklamla şişirilmiş işlerle Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmaktadır ve artık 30 ilçenin ve Türkiye’nin 3. büyük şehri İzmir’in Başkanı olduğunun farkına varması gerekmektedir. Biz çalışanın ve emeğin karşısında değiliz; Doğru işin, İzmir’e çakacakları bir tek çivinin destekçisi oluruz! Liyakatten yanayız, savurganlığın karşısındayız! Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerine 2 yılda 5 bin personel alınmıştır. İhtiyaçtır amenna…! Liyakate göre alım yapılmıştır amenna…! Belediyeyi altından kalkamayacağı bir iş ve maliyet yükü altında bırakan bu istihdam politikası bu bakış açısından uzaktır ve tartışmaya açıktır. 2019 Nisan ayından bugüne kadar 5 bin yeni personel alınmıştır. Büyük çoğunluğu büro elemanıdır, kalifiye personel ihtiyacı karşılanmadığı gibi; yine taşı kaldırdığınızda altından gizli ittifak pazarlıkları ve Seferihisar sürecinden başlayan Büyükşehir Başkanlığı hayalinin sözleri ortaya çıkmaktadır. Aksi halde; ihtiyaç ve liyakatle yapılan, İzmir’in hakkını teslim eden, adil bir istihdam politikasına karşı çıkmamız mümkün değildir. Sayın Soyer, aynısını Seferihisar’da yapmıştır… Öyle ki; halefi, borçlardan bunalarak, kendisine ‘bankamatikçilerini geri al” çağrısında dahi bulunmuştur. Bu eleştirimiz, belediye şirketlerinin yönetim kurullarına bakıldığında da haklı bulunacaktır. Şirketlerin neredeyse hepsi borç batağında çırpınırken, daha önceki dönemlerde ücret almayan Yönetim Kurulu Başkanları bu dönem 10-15 Bin TL aralığında ücretler almaktadır. Birçok şirketin işlevsiz olması ve karanlık mali tabloları göz önüne alındığında; bu politikaların da savurganlıktan başka bir şey olmadığı görülmektedir. Gönül isterdi ki; paylaşmak zorunda olduğumuz tablo bu olmasın… Gönül isterdi ki; eleştirilerimize olumlu veriler, fotoğraflar ekleyebilelim… Ve yine gönül isterdi ki; 2 yılda yaptıklarını İzmir halkının gözlerinin içine bakıp bir bir anlatabilsinler… Soyer; 2. Yılında sadece birkaç gazeteye verdiği demeçlerden birinde diyor ki; “Kafamızı oy sandıklarına gömüp ufku 5 yılı aşmayan kısa vadeli stratejilerle geleceği inşa edemeyiz. En az 20 yıl, 30 yıl sonrasını hayal edip planlamak zorundayız.” Kendisinin; 10 yıllık Seferihisar Başkanlığı boyunca; Büyükşehir Başkanlığını hayal edip planladığını düşündüğümüzde; haklı olarak İzmir için kaygılanıyoruz! Biz, hayali olmayanın gerçeği olmaz, diyoruz ama hayal dünyasında yaşamanın da kimseye faydası yoktur. İzmir’in CHP’li yerel idareleri dönemlerinin 2 yılını tamamlamıştır ve performanslarına bakıldığında, elde sadece koca bir “Yok” vardır. Sayın Soyer’in; genel siyaset eğilimli olduğu kadar; yetki ve sorumluluğundaki yerel meselelere de eğilmesini bekliyoruz. Çizdiği eşitlikçi ve demokrat profilini, ayırt etmeksizin bütün ilçe belediyelerimize yansıtmasını bekliyoruz. Cumhur İttifakı belediyelerini unutmayın, ötelemeyin, ötekileştirmeyin. Bisiklet dostluğundaki gibi çevreci, disiplinli ve tasarruftan yana olmasını bekliyoruz… Şato’da oturup, kendi deyimiyle arka sıradakilere tankerle su dağıtmasın; bir kez fotoğraf vermek için kullandığı seyyar makam aracı yerine, halkın arasında olsun istiyoruz… Sayın Soyer’in; tıpkı kurduğu cümleler gibi; doğru, düzgün, yerinde işler yapmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
İZMİR’DEKİ DURUMA ERDOĞAN’DAN ÖRNEK VERDİ: YÜZDE 6 İLE BAŞLAMIŞTI!
Partisinin İzmir’deki durumu üzerinden gelen soruyu yanıtlayan Sürekli, “Muhalefet görevimizi yapıyoruz. 2002 yılından beri İzmir’de yüzde 17 ile başladık, son seçimlerde yüzde 40’a kadar ulaştık. Ümitliyiz, çalışarak inşallah 2024’te hem İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni hem de çok sayıda ilçe belediyesini kazanmayı hedefliyoruz. 1989’da cumhurbaşkanımız Beyoğlu’nda yüzde 6 ile bu işe başlamıştı” açıklamasında bulundu.
HUKUKA UYGUN YAPILSIN SONUÇ NE OLURSA OLSUN
Yargı süreci devam eden Torbalı Belediye meclisindeki başkanlık seçimi için de konuşan Sürekli, “Orada meclis üyelerinin iradelerine ipotek konulduğunu düşündüğümüz için itiraz ettik. Seçim tekrar edilirse meclis üyelerinin iradelerine saygı duyarız. Hukuka uygun seçim yapılsın, sonuç ne olursa olsun” dedi.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |