Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın İzmir’in Çeşme ilçesinde hayata geçirmek istediği Çeşme Projesi ile ilgili geçtiğimiz günlerde yeni bir gelişme yaşandı.
Danıştay; TMMOB, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, EGEÇEP ve yurttaşların projeye karşı açtığı Cumhurbaşkanlığı kararının iptali davasını reddetti.
Çeşme Projesi’ne karşı açılan iptal davasının reddinin ardından Danıştay bölgede gerçekleştirilen SİT değişikliği kararları ile ilgili kısmen yürütmeyi durdurma kararı vermişti.
Çeşme’de 16 bin hektarın üzerinde bir alanı kapsayacak şekilde ‘Çeşme Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi’ ilan edilmiş proje ilçede yapılaşmayı artıracağı ve doğal dengeyi bozacağı için çevreci kurumların, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ve muhalefetin tepkisini çekmişti.
Çeşme Projesi’nin önünü açan kararın ardından Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği(TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) konuyla ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
‘’YARIMADA’NIN HALKTAN KOPARILMASINA İTİRAZIMIZ VAR’’
Toplantıda açılış konuşmasını gerçekleştiren TMMOB İzmir İKK Sekreteri Aykut Akdemir, ‘’3 raporlama dışında bölgeye dair teknik hiçbir çalışma yok. İzmir’in Kanal İstanbul’u demiştik. Ama’sız fakat’sız net bir cümlemiz var; yarımadanın ranta açılmasına yurttaşların kullanımından koparılmasından itirazımız var. Yarımadanın halktan koparılmasına itirazımız var’’ dedi.
‘’İTİRAZIMIZ HALKIN OLANIN HALKIN ELİNDEN ALINMASINA’’
Projenin revize edilmesi ve minimalize edilmesi durumunda nasıl tavır alacakları yönündeki soruya yanıt veren TMMOB İKK Sekreteri Akdemir, ‘’Projenin yanında yöresinde değiliz. Bu tip rant projelerinden halkın olanın halkın elinden alınmasına bizim itirazımız. Birçok değerli tarımsal faaliyet gerçekleştiriyor. Kıraç gibi gözükse de ekoloji yapıya katkısı olan yerlerin korunması için itiraz ediyoruz. İtirazlarımızı doğruladı bilirkişi raporları. İtirazlarımızın projenin arkasında duranlar tarafından değerlendirilmeli. Bu bir pazarlık konusu değildir. Bölgenin kendine has bir turizm kültürü üzerinden programlaması vardır buna sadık kalınmasına ihtiyaç vardır. 3 tane rapor var. Bir pazarlığın parçası olmadığını söylemek gerek. Dava gerekçelerimiz var. Korunması gereken alanlar var. Onun dışında yatak sayısı ile pazarlık etme görevi TMMOB’a ait değil. Mücadelemizden bir adım geriye düşmeyeceğiz’’ diye konuştu.
Toplantıda Çeşme Projesi ile ilgili basın metnini Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Ekici okudu.
TOPLANTIDA YAPILAN BASIN AÇIKLAMASI ŞÖYLE:
Bütünüyle Rant Amacı Taşıyan “Çeşme Projesi”ne Geçit Vermeyeceğiz!
İzmir’de doğal ve kültürel varlıklara, kamusal alanlara yönelik müdahaleler gün geçtikçe artarak devam ederken; TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu ve bağlı odalar olarak kent suçlarına karşı mücadelemize kararlılıkla devam ediyoruz.
Kentimize yönelik çılgın projeler ile ilgili mücadelemizde bizler açısından bütünüyle bir rant projesi olan Çeşme Projesi ve buna ilişkin yürüyen hukuki sürece ilişkin sözümüzü bir kez daha ifade ederek hatırlatma gereği duyduk.
İzmir, Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim bölgesi sınırları 2019 yılında belirlenmiş, 2020 yılında ise sınırların yeniden belirlendiği Resmi Gazetede yayınlanmıştı.
Bu yeni kararla birlikte, Çeşme Yarımadasında güneye doğru orman olarak tescilli alanlar, kıyılar, deniz alanı ve koruma alanları, mera alanları, tarım alanları ve hatta Carufa Adası da dahil edilerek, önceki 11 adet turizm alanı ile birlikte Yarımadanın %40’ına tekabül eden bir bölge turizm alanı olarak ilan edilmiş, dolayısı ile bu alanda bir kullanım olanağı yaratılmak istenmiştir.
Bu karar; Çeşme Yarımadasında mevcut devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanların tümünü, 47 km kıyı alanını, yarımadanın kuzey ve güneyinde 4.000 hektarı bulan deniz alanlarını ve bu alanlardaki beş adet adayı, 4,293 hektar orman alanını, 600 ha. mera alanı, içme suyu koruma havzalarının tamamını, bölgedeki doğal koruma alanlarının %70’ini, nitelikli tarım alanları ile zeytinlik alanları, kültürel ve arkeolojik miras alanlarını, yarımadada yerleşim alanları dışında kalan alanların tamamını içeren 16.000 hektarlık (22400 futbol sahası büyüklüğünde) devasa kamu arazisini kapsamaktadır.
Bu kararların hemen arkasından Kültür Turizm Bakanı tarafından bizzat açıklanan, toplantılar ile ortak bir proje olarak ortaya konulan Çeşme Projesi itirazlarımızı ve haklılığımızı ortaya koymuştur.
Bu devasa kamu arazisi ve deniz alanları yatırımcılara irtifak hakkı tesisi suretiyle tahsis edilerek bu alanın tümünde ve adaları da içeren deniz alanlarında halkımızın girişine kapalı imtiyazlı bir azınlığın kullanımına özgülenmiş, girişi denetimli, bağımsız özel bir yetki alanı oluşturulacaktır.
Bu devasa kamu arazisinin ve deniz alanlarının irtifak hakkı sahibine devri karşılığı alınacak bedel kamu harcamaları için kullanılamayacak sadece alanın alt yapı yatırımlarına harcanabilecektir. Yani irtifak bedeli dahi kamuya değil yatırımcının hizmetine sunulacaktır.
Tahsis edilecek kamu arazisi ve deniz alanları nadir bir ekosistemi barındırmaktadır. Alan, Doğal sit alanları, su koruma havzaları, orman alanları ile çok özel niteliklere haizdir. Ancak alanın bu çok özel niteliklerine müdahale edilerek, imtiyazlı bir azınlığın hizmetine sunulmak üzere; mega yat limanları, golf sahaları, kıyı otelleri, lüks konut ve rezidanslar vb. yapılacaktır.
Kararın iptali için yürüttüğümüz hukuki süreç devam etmektedir. Konu ile ilgili yayınladığımız Çeşme Projesi Raporu, dava sürecinde bilirkişi raporları, yaptığımız açıklamalar, bilim insanlarının görüşleri ortaktır: Proje kamu yararı içermemektedir.
Yarımada; arkeolojik sit, doğal sit alanları, orman, tarım alanları, sulak alanlar, koruma alanları, endemik türler, su kaynakları gibi ekolojik ve biyolojik çeşitliliği ile son derece özel bir bölge. Yarımada Bölgesi kapsamında yapılan Doğal Sit derecelerinin değiştirilmesi süreçlerinde de koruma kaygısından çok alanın korunması gereken özel değerlerinin tahribatı ve yok olmasına yol açacak yapılaşma ve faaliyetlere izin verecek şekilde sit statülerinin düşürüldüğü gerçeği ile karşı karşıyayız. Bölgede gerçekleştirilen ve geçmişte de davacı olduğumuz doğal sit statülerinin değiştirilmesi kararlarının, yine TMMOB olarak da davacısı olduğumuz Turizm Alanı İlanı Kararı, Çeşme Projesi gibi süreçler ile ilişkisi ve bu ve benzeri projelere yönelik ardışık etki yaratacak izinler ilişkisi aynı zamanda kurumsal yürütülen bir tahribatın da parçasıdır. Bu noktada yapılan uygulama ile bölgede izin verilen ve önü açılan faaliyet ve yatırımlar mevcut doğal ve ekolojik yapıyı bozacağı gibi getireceği ilave çevresel yükler ve ihtiyaçlar ile de bölgenin son derece kısıtlı olan kaynaklarına yönelik de ilave baskılar yaratarak kirletici etkiler oluşturacaktır.
Her mevzuat düzenlemesinin altında kamu yararı taşımayan, kentlerimiz, doğal yaşam alalarımızın tahribine yol açacak uygulamaların önündeki engelleri kaldıran mekanizmalar olarak karşımıza çıktığı bugünlerde bu uygulamaların geri dönülemez sonuçları olacağı çok açıktır.
İktidarın kentlerimize, yaşam alanlarımıza yönelik kar hırsı, rant baskısı bugünlerde tekrar dile getirilmektedir. Bizler bilimden, kamudan, doğadan yana bakan, toplum yararına mücadelesinden vazgeçmeyen meslek odaları olarak bir kez daha paylaşıyoruz. Çeşme Projesi ile ilgili olarak dün neredeysek, bugün de oradayız. Kentimizi, Yarımadayı, kamuya ait alanları ranta teslim edecek, halkın girişini engelleyecek, belli bir kesimin zenginleşmesi için önümüze konulan “turizm projesi ve kalkınma” adı altında rant projesine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.
Unutulmasın ki; Anayasa’nın 135. maddesinde TMMOB’a tanımlanan yetki ve görevler kapsamında halkımızın geleceğini tehlikeye atacak hiçbir kent suçuna karşı sessiz kalmayacak, toplumun ve doğanın ortak yararı için mücadelemize inatla devam edeceğiz. Kamuoyu tarafından da bilindiği üzere meslek odalarımız, kamuyu ilgilendiren her uygulamayı bilimsel ve hukuki yönden inceleyerek, uygulayıcısı kim olursa olsun, kamu yararına hizmet etmeyen uygulamalara itiraz etmiş ve davalar açmıştır; açmaya devam edecektir.
Yaşanabilir kentler için; yaşamın bugünü ve geleceği için, yaşamına sahip çıkan, emekten ve doğadan yana tüm kurum ve kuruluşları akıl dışı girişimlere karşı ortak mücadeleye davet ediyoruz. Biz mücadelenin parçasıyız, herkesi burada olmaya davet ediyoruz.