2019 yılında, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniğinde görevli asistan Dr. Kadir Songur, bir hastasının jiletli saldırısı sonucunda, boynundan derin kesi ile hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmıştı. Saldırgan hakkında öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla kamu davası açılmış, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda sanığın adam öldürmeye teşebbüs suçundan 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmişti. Sanığın kişiliği, sosyal ilişkileri, eylemden sonraki ve yargılama sırasındaki davranışları, pişmanlık göstermemesi gibi gerekçelerle sanık hakkında verilen cezada indirim uygulanmamıştı. Saldırganın planlayarak gerçekleştirdiği bu eyleminin cezasız kalmaması, hekimleri ve sağlık çalışanlarını sağlıkta şiddete karşı verdikleri mücadelede umutlandırmıştı. Ancak istinaf incelemesi yapan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi, bu kararın bozulmasına karar vermişti. Bozma kararında, sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi ve 4. İhtisas Kurulundan rapor alınması gerekliliğine vurgu yapılmış, ayrıca sanığın eyleminin 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasını gerektiren bir eylem olduğu, yaralamanın niteliği ile meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı değerlendiriğinde en üst sınırdan ceza verilmesinin hatalı olduğu değerlendirmesi yapılmıştı.
KARAR DURUŞMASI 8 ARALIK'TA
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi’nin, bozma kararı sonrası, sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumundan görüş alınmış ve sanığın akıl sağlığının yerinde olduğu tespit edilmişti. İzmir BAM 4. Ceza Dairesi’nin sanık hakkında verilen cezanın indirilmesi yönündeki kararı sonrası İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden bir karar verecek. 8 Aralık’ta yapılacak davanın karar duruşması öncesinde, İzmir Tabip Odası’nda konuya ilişkin basın açıklaması düzenlendi. Açıklamaya; İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Çamlı, Yönetim Kurulu Üyesi Süleyman Kaynak, Genel Sekreter Nuri Seha Yüksel, saldırıya uğrayan Dr. Kadir Songür’in annesi Nergis Songür ve babası Mehmet Songür de katıldı. Olayın adından felç geçiren ve çok sevdiği mesleğini bırakmak zorunda kalan anne Nergis Songür, “Oğlumun boynundaki iğrenç izi görünce şu an hayatta olmayabilirdi diyorum. Biran evvel sağlıkta şiddet kanunu çıkarılsın ve caydırıcı cezalar katlanarak artsın. Sağlıkta şiddetin iyi hali olabilir mi? Sağlıkta şiddet yalnızca hukuki kararlılıkla çözülebilir” dedi.
BEKLENTİMİZ İNDİRİM YAPILMAMASI
Basın metnini okuyan İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Süleyman Kaynak, dava süreci hakkında bilgi vererek, “Davanın karar duruşması 8 Aralık 2021 tarihinde yapılacaktır. Mahkemeden beklentimiz, önceki kararında ısrar etmesi ve sanığa verilen cezada indirim yapılmamasıdır” ifadelerini kullandı.
“Soruyoruz? Sanığın hangi olumlu davranış nedeniyle indirim uygulanmalıdır?” diyen Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sanık, hekimi öldüremediği için mi bu indirimden yararlanmalıdır? Sanık, elinde jiletle hekimi öldürmek için yaptığı planda başarısız olduğu için mi indirimden yararlanmalıdır? Sanık, olay nedeniyle pişmanlık göstermediği ve vicdan azabı yaşamadığı için mi indirimden yararlanmalıdır? Sanık, yargılama sürecinde mahkemeyi yanıltmaya yönelik davranışlar içinde olduğu için mi indirim yapılmalıdır? Bu soruları çoğaltabiliriz. Kamuoyu vicdanını bu kadar derinden sarsan bir olayda, hukuki bir gerekçe yokken sanık hakkında indirim uygulanmasının tartılılıyor olması bizleri derinden üzmektedir. İşlediği suç nedeniyle en ufak bir vicdan azabı yaşamayan, pişmanlık belirtisi göstermeyen sanık hakkında verilen cezada indirim yapılması ihtimalinin varlığı bizleri yaralamaktadır. Yargılama aşamasında, duruşma salonunda yargılamaya dinleyici olarak tanıklık eden bizler, sanığın, özel bir kinle hareket ettiğini, tasarlayarak, planlı ve hazırlıklı şekilde hekime zarar vermek için hastaneye gittiği, hekimin yaşadığı mağduriyet nedeniyle bir üzüntüsünün ve pişmanlığının olmadığını, bir vicdan azabı olmadığını gözlemledik. Bu gözlemi İzmir 4.Ağır Ceza Mahkemesi de yaptığı içindir ki, sanık hakkında verilen cezada indirim uygulamamıştır. Sanık hakkında verilen cezada indirim yapılmasını gerekli kılan hukuki bir gerekçe olmadığı kanaatindeyiz. Beklentimiz, adil ve hakkaniyete uygun bir karar verilmesidir.”
ŞİDDET ARTIK DURSUN!
Açıklamanın ardından konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ise, “Gördük ki pandemi sürecinde bile sağlıkta şiddet durmadı. Arık şiddet dursun diyoruz. Burada da en önemli noktalardan biri şiddetin cezasız kalmaması ve uygulanacak cezalarda erteleme ya da indirim yapılmaması oldukça önemlidir. Şiddet uygulayan sanığın küçük cezalara mahkum olması ve bunun da ertelenmesi ya da tamamen cezasız kalması hem vicdanlarda ciddi yaralara ol açmakta hem de bu tür fiillerin kolaylıkla tekrarlanmasına yol açmaktadır. Saldırıda şiddete uğrayan hekim arkadaşımızın annesi, babası, dayısı da hekimdir ve bu olaydan büyük bir şekilde etkilendiler” dedi.
ŞİDDET HUKUKİ KARARLILIKLA ÇÖZÜLÜR
Olayın ardından felç geçiren ve çok sevdiği mesleğini bırakmak zorunda kalan Kadir Songür’ün annesi Nergis Songür de, “Olayın ardından uzun bir süre kendime gelemedim. Olayın akabinde felç geçirdim, yoğun bakım tedavi sürecim oldu. Daha sonrasında sağlığıma kavuştum ama canımdan çok sevdiğim hekimlik mesleğimi bıraktım. Bu olay bizi o kadar derinden yaraladı ki ben hep şunu düşünüyorum… Oğlumun boynundaki iğrenç izi görünce şu an hayatta olmayabilirdi diyorum. Bu ne için? Daha mesleğinin baharında olan ve hastalarına müthiş bir özveri ile yaklaşan birisine basıl böyle bir şey yapılabiliyor aklım almıyor. Sürekli şunu soruyorum: Ya ölseydi? Bunu kelimelere dökmek o kadar zor ki. Çok yıprandık, buradan yetkililere seslenmek istiyorum. Biran evvel sağlıkta şiddet kanunu çıkarılsın ve caydırıcı cezalar katlanarak artsın. Sağlıkta şiddetin iyi hali olabilir mi? Sağlıkta şiddet yalnızca hukuki kararlılıkla çözülebilir” diye konuştu.
YENİ DÜZENLEMELER YAPILMALI
İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel ise, “Türkiye’nin en büyük hastanelerinden birinde söz de de olsa güvenlik tedbirlerine rağmen bir vahşet ile karşı karşıya kaldık. Geç bir meslektaşımız ölümle burun buruna geldi. Şükürler olsun yaşıyor demek zorunda kalıyoruz. Büyük kurumlarda dahi bununla karşılaşıyoruz, ASM’lerde de aynı şeyleri yaşıyoruz. Sağlıkta şiddet yasası ne şiddeti önlemekte, ne de caydırmaktadır. Bu konuyla ilgili yeni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. 8 Aralık’ta adaletin yerini bulacağını düşünüyoruz, bekliyoruz ve istiyoruz” açıklamasında bulundu.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |