Konak Belediyesi Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde gerçekleşen panel öncesi, fuaye alanında bir de sergi gerçekleşti. Fotoğraf Sanatçısı Gürsel Gökçe’nin fotoğraf ve gazete manşetlerinden oluşan “Sönmeyen Işık” adlı sergi, izleyicileri 27 yıllık bir karanlıkta zaman yolcululuğuna çıkardı. Sergi açılışının ardından Uğur Mumcu anması ve panel için Avni Anıl Sahnesi’ne geçildi.
Dayanışma içerisinde mücadeleye devam
Panelin açış konuşmasını gerçekleştiren Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Uğur Mumcu ile birlikte son otuz yılda ülkemizde katledilen gazeteci ve yazarları da andı. Öldürülenlerin hepsinin ortak özelliğinin Atatürk ilkelerine, cumhuriyete bağlı yurtseverler olmasının altını çizen Başkan Batur şöyle konuştu:
“Onlar tam bir yurtsever, cumhuriyete, cumhuriyetin temel ilkelerine ve en önemlisi de Atatürk’ün ilkelerine bağlı; bu ülkenin kararanlıktan aydınlığa gitme mücadelesinde önemli insanlardı. Uğur Mumcu, bugün Fetö ve diğer terör örgütlerinin ülkemizde yaptıklarını, devleti ele geçirme planlarıyla ilgili ilk bilgileri ve bu bilgilerle ilgili kaynakları ortaya çıkaran bir isimdir. Ama maalesef karanlık güçler onu elimizden aldı. Uğur Mumcu’nun fikirleri, onun geleceğe taşıdığı bu zihniyet hiçbir zaman unutulmayacak. Onun mücadelesi, bizim mücadelemiz. Ülkemizi Atatürk’ün temel ilkelerinden uzaklaştırmaya çalışan yönetim tarzından bir an evvel kurtulmak ve cumhuriyetin temel ilkelerini benimsemiş bir yönetimin gelmesi için dayanışma içerisinde mücadele etmemiz gerekiyor.”
“Gazeteciler bedel ödemeye devam ediyor”
Panelin yönlendiriciliğini yapan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, 27 yıl önce Uğur Mumcu’nun öldürülmesiyle başlayan karanlığın halen aydınlanmadığını ifade etti. Dönemin devlet insanlarının cinayeti aydınlatmaya söz verdiklerini ancak sözlerini tutmadıklarını dile getiren Dikmen, “Bu ülkede gazeteciler hep ağır bedeller ödedi, hala ödüyorlar. Bu da içimize sinmiyor, bizi eksik bırakıyor. Kimi kurşunlandı, kimi bombalandı, kimi de tehditlerle, zora koşmalarla, zindanlarda zor durumda kaldı. Mesleğini doğru, dürüst yapmaya çalışanlar bu işin bedelini hep ödedi, ödemeye de devam ediyor” dedi.
“Onu anmak kadar anlamak da önemli”
Panelin ilk konuşmacısı İzmir Milletvekili ve Gazeteci Atila Sertel söze Uğur Mumcu’nun 40 yıl öncesinde yazdığı ve bugünü aydınlatan yazılarından alıntılar yaparak başladı. Uğur Mumcu’nun dürüstlüğü ve cesaretine dikkat çeken Sertel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Uğur Mumcu, hemen her konunun üzerine cesaretle yürüyen, özellikle çeteler, silah kaçakçıları üzerine yürüyen ve yasadışı kazanmak isteyenlerin karşısında duran, dürüst bir insandı. Cesur bir yürekti, korkusu yoktu. İyi bir insandı, özgür ve bağımsızdı, tam bir aydındı. Dürüsttü, rüşvet yemezdi, yalan söylemezdi. Çalışkandı, kalemi güçlüydü; ezilenlerden, haksızlığa uğrayandan, emekten yanaydı. Onu anmak kadar anlamak da önemli. Anlamak için de kitaplarına sarılmak gerekli.”
“Bir kalem susar yerini bir başkası alır”
Panelistlerden Gazeteci Yazar Barış Pehlivan, Uğur Mumcu katledildiğinde henüz on yaşında olduğunu, gazeteci olmaya karar verdiğinde ise kendisine hep Uğur Mumcu’yu örnek gösterdiklerini ve onun kitaplarını okuyarak gazeteciliğe adım attığını anlattı. Uğur Mumcu’nun “Bir kalem susar, yerini bir başkası alır” sözünü 1976’da yazdığını ve bu sözün ardından öldürülen gazetecileri örnek vererek gazetecilerin susmayacağını vurguladı. Pehlivan yazmaya devam edeceklerini söyleyerek, “Yazmaktan dolayı içeri atılmak ve suçsuz olduğunu bilerek hapis yatmak çok önemli bir gazeteci için. Bu kadar belaya rağmen ‘niye yazıyorsunuz’ diyenlere ‘çıktıktan sonra da yazmaya devam edeceğiz’ dedik gururla. Uğur Mumcu’nun tırnağı olabilirsek, yazdıklarımızla sizleri aydınlatabilirsek ne mutlu bize” diye konuştu.
“Uğur Mumcu’nun dizlerinde oturuyoruz”
Gazeteci, Yazar Barış İnce de konuşmasında Uğur Mumcu’yu hem gazeteci olarak hem de aydın bir insan olarak örnek aldıklarını belirterek, “Bizler gazeteci ve yazarlar olarak Uğur Mumcu’dan öğrendiğimiz gibi sizlere her zaman objektif bilgileri vermeye çalıştık. Uğur Mumcu’dan öğrendiğimiz bir şey daha vardı, o da aydın olmak. Yani tarafsız olacağız diye yaprak gibi oradan oraya savrulan gazeteciler olmadık. Onun iyi bir gazeteci olmasının yanında Atatürkçü, cumhuriyetçi ve laik oluşunu da örnek aldık. Bugün basın kartları elimizden alınıyor. Sıra bize gelecek diye bekliyoruz. Varsın basın kartlarımız iptal olsun, biz Uğur Mumcu’nun dizlerinde oturuyoruz” dedi.