İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na bağımsız aday olan Mehmet Bayındır, köylülerle tek tek tokalaştı, davul zurna eşliğinde zeybek oynadı, türküler söyledi. Bayındır'a efeler de eşlik etti. Bayındır, daha sonra kalabalığa seslendi. Halka hizmet etmenin, Hakk'a hizmet olduğunu bilerek yola çıkıp, aday olduğunu belirten Bayındır, şunları söyledi:
"Adayım, çünkü çalışmak, bölgeme ve ülkeme hizmet etmek önceliğim. 31 yıldır bir doktor, özellikle de cerrah olarak sağlık alanında İzmir ve tüm Ege Bölgesi'ne herkese yediden yetmişe hiç ayrım yapmadan hizmet vermeye çalıştım, çalışıyorum. Bu süre içinde halkımızın sadece sağlık sorunlarının değil daha pek çok sorunlarının da olduğunu yakından gördüm ve yaşadım. Sağlık alanındaki sorunların ve halkın diğer sorunlarının çözümü için sadece doktorluk yapmamın yeterli olmayacağını, halka daha yakın hizmet için siyaset ile de aktif ilgilenmem gerektiğini fark ettim. Sadece bu amaç ve hizmet için, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, 'Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır' veciz sözünden yola çıkarak 2002'den beri üst üste 5 defa milletvekilliği seçimlerine aday ve aday adayı olarak katıldım. 35 yıllık Samsun, Ankara, Diyarbakır, Artvin, Eskişehir ve İzmir'de yaptığım memuriyet ve hekimlik, 16 yıllık idarecilik ve bir o kadar da siyaset hayatımda elde ettiğim bilgi birikimi ve tecrübelerimi, güzel İzmir'in sorunlarını çözmek için kullanmak istiyorum. Bu şehri hak ettiği yere taşımak, ona hayat vermek, can suyu olmak temel hedefim. Bu yüzden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na bağımsız aday oldum."
'YETERLİLİK YOK, SADAKAT KİME VE NEYE GÖRE ÖLÇÜLÜYOR TARTIŞILIR'
İngiliz devlet adamı Winston Churchill'in "Bazı insanlar prensipleri için partilerini değiştirir, bazıları partileri için prensiplerini değiştirir" sözünü hatırlatan Bayındır, herhangi bir partiden aday olmamasını nedenini ise şöyle açıkladı:
"Demokrasilerin olmazsa olmazı halkın halk tarafından yönetilmesidir. Peki halk bunu nasıl yapar; özgür iradesi ile kendi içinden, kendi belirlediği kişilerden yine kendi seçtiği temsilcilerini, belediye başkanı, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı yaparak ülkeyi yönetir. Ülkemizde bu durum pek de öyle değildir. Yakın zamanda Cumhuriyetimizin 95'inci yaşını kutladık ancak demokrasi açısından henüz rüşdümüzü bile ispatlayamadık. Her ne kadar Cumhurbaşkanlığı seçiminde tıkanan yollar açılarak halkın Cumhurbaşkanı'nı seçmesini sağlayabilsek de mevcut siyasi partiler ve seçim kanunlarımıza göre halk belediye başkan adaylarını ve milletvekili adaylarını doğrudan belirleyip seçemez hale gelmiştir. Demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilerimiz, yine demokrasinin en güzel örnekleri olmaları gerekirken, kendi iç yapıları ve işleyişleri itibarı ile demokrasiden çok uzak bir görüntü sergilemekte. Tüm partilerimiz için, parti içi demokrasiden bahsedebilmek pek mümkün değil. Hasbelkader parti yönetimini bir kere ele geçiren, ekip, grup artık orada sonsuza değin kalıcı oluyor. İstisnasız bütün siyasi partilerimizde bu geçerli. Üye, delege, ilçe ve il başkanlarını çoğu kere kendileri belirledikleri için de kongrelerde asla kendi iktidarlarını kaybetmiyorlar. Kısaca biri giderken yerine mutlaka adamını, grubundan birilerini bırakarak gidiyor. Sonuç kısır döngü, aynı tas aynı hamam. Yeterlilik yok, sadakat kime ve neye göre ölçülüyor tartışılır, bilgi işte o, o ise hiç aranmıyor." (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |