24 Haziran ve İzmir üzerine yazmak için klavye başına geçmiştim ancak;

CHP’nin alıştığımız seçim sonrası ‘Lider’ tartışmasını öne çektim.

24 Haziran’ı ve İzmir sonuçlarını bir sonraki yazıma bıraktım.

24 Haziran ertesi dakikalar geçtikçe CHP’de özellikle vekil listelerinde yer bulamayanların, geçmiş ve gelecekle hesabı olanların seslerinin yükseleceği bir döneme giriyoruz.

Sonunda istifa mı gelir, kurultay mı olur, herkes yerli yerinde mi kalır bilemem!

Kısa zamanda netleşir!

Naçizane yıllarca partiyi İzmir’de takip eden bir gazeteci olarak partinin sorununun 'Lider' değiştirmekten ibaret olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Başta x, y, z olmuş fark etmez!

Ki zaten CHP’de Lider vasfına yakın isimler o koltuklarda oldu!

CHP’nin kronik sorunu CHP’nin yerel ve genel seçimler öncesindeki 2-3 aylık periyotları çıkarttıktan sonraki bölümde kendi iç iktidar mücadelesine ayırdığı

Zaman...

Enerji...

Ve bu iki değerli hususun merkezinde yerel yöneticilerin de yer alması...

Ülkede iktidar olmaktan çok yerel de iktidarı düşleyen kadroların hatırı sayılır oranı,

CHP’ye ülkedeki seçimlerden geriye kalan zaman diliminde parti içinde

‘Benim istediğim il başkanı olsun’

‘’Benim istediğim ilçe başkanı olsun’

‘Benim arkadaşım il yöneticisi olsun’

‘Benim arkadaşım delege olsun’

‘Benim ekibimdeki isimlerden biri belediye başkanı olsun’ mücadelesi yaptırıyor.

Bu mücadele sonunda da koltuklara ‘Biz’ değil ‘ben’ oturuyor!

Ve bu durumda sağlıksız süreçleri beraberinde getiriyor.

Parti içindeki ‘ben’ mücadelesi ve ‘dar ekipçi' anlayış

CHP’nin seçmene ulaşmadaki en önemli koltukta oturan belediye başkanlarını da parti içi siyasete çekiyor.

İktidara giden yolun yerelden geçtiği ülkede,

CHP’li yerel yöneticilerin parti içi siyasetin dibine bu kadar daldıkları bir ortamda

Başarı beklemek zor!

Ki; belediye başkanlarının parti içindeki adaylık süreçlerine aşırı girmeleri ve elde ettikleri neticelerin AK Parti tarafından seçim süreçlerinde alanda ya da basın aracılığıyla kullanıldığına 24 Haziran sürecinde şahit olduk!

CHP’nin önce kendi iç iktidar mücadelesini azaltması

Daha sağlıklı hale getirmesi

Özellikle de yerel yöneticilerini rahatlatacak bir formül bulması gerek.

Parti içi siyasete bulaşmamış yerel yönetici,

Daha doğrusu parti içi siyasetle işi olmayacak yerel yöneticinin ilçelerde illerde yapacağı belediyecilik CHP’ye artı oy getirecektir.

Meydanlarda, TV’lerde konuşmak değil!

İç iktidar mücadelesinde enerjisini ve zamanını azaltan bir CHP, ülke siyasetine daha fazla mesai harcayacaktır!

Karşılaştığı duvarı da enerjisi ve zamanı bol kalacak örgütünün desteğiyle ‘her kesime‘ dokunacak yerel yöneticileri sayesinde aşmalıdır.

İzmir’de CHP’nin 24 Haziran’da oylarını yükselttiği Seferihisar’da belediye başkanının parti içi siyasete ‘mesafe’si ve CHP’nin yerelde iktidar olduğu ancak 24 Haziran’da AK Parti’nin gerisinde kaldığı Bayındır ve Tire gibi ilçelerde belediye başkanlarının hizmetten önce parti içi siyasete ağırlık vermeleri taze örnekler.

CHP içinde 24 Haziran’ın faturasını kesmek için sıraya giren girmeye hazırlananlar arasında hatırı sayılır derecede 2019 yerel seçimleri için kendi iç iktidarının hesabını yapanlar var.

CHP’nin ülke sorunlarından önce

Kendi iç sorununu çözmesi gerek!

Yoksa Kılıçdaroğlu gitmiş, İnce gelmiş bir şey değişmez!

3 ay önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı için nabız yoklayan İnce’nin ‘Bu böyle yarım kalmayacak’ diyerek rotasını partinin 1 numaralı koltuğu mu olacağı yoksa partisi içinde seçimlerin anahtarı olan İstanbul’a mı yürüyeceğini göreceğiz.

24 Haziran, tüm sonuçlarıyla ülkeye hayırlı olsun...