Mert Ünsal, 15 yaşında otizmli bir genç. Eğitim hayatı boyunca aşılması güç engellerle karşılaştı, ilkokula kabul edilmesi bile başlı başına bir mücadeleydi. Bu mücadelenin mimarı, akranlarıyla birlikte kaynaştırma öğrencisi olarak eğitim hayatına devam edebilmesi için çabalayan annesi Jülide Güzel’di. Öğrenciler ve veliler tarafından sürekli dışlanan oğlunun yanında olabilmek için bir süre okulda çaycılık bile yaptı. Annesinin gayretleri karşısında Mert de, sınavlara girerek Mersin Yenişehir Yahya Akel Fen Lisesi’ni kazandı ve otizmin engel olmadığını kanıtladı. Fakat daha önce yaşanan sancılı süreç yeniden başladı. Çünkü davranış sorunları ön plana çıkarılarak öğrenciler ve veliler tarafından dışlanıyor; okulda istenmiyor.
İlkses Gazetesi'nden Çağla Geniş'in haberine göre Anne Jülide Güzel ise, oğlunun eğitim hakkı için mücadele etmeye kararlı: “Otizmden kaynaklanan bazı davranış farklılıklarından dolayı sınıftaki öğrenci ve veliler; okul idaresini de arkalarına alarak çeşitli mercilere şikayette bulunmuşlar. Çocuğumu sınava girip hakkıyla kazandığı okuldan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bu çocukları izole etmek yerine topluma kazandırmak zorundayız. Ama 30 kişilik sınıfta oğlumla arkadaşlık eden hiç kimse yok. Sadece alay etmek için iletişim kuruyorlar. Ona söylememesi ve yapmaması gereken şeyleri yaptırıyorlar. O da sırf bir şekilde kendiyle iletişim kursunlar diye alay edildiğini bile bile yapıyor. Bu çok acı ve vahim bir şey. O çocukların kalplerinin bu kadar acımasız olmasını kabullenemiyorum.”
YILLARCA SINIFIN KAPISINDA BEKLEDİ
Anne olduktan sonra tüm hayatının değiştiğini, tüm zamanını ve çabasını otizmli oğlunun eğitimine ayırdığını anlatan 38 yaşındaki Jülide Güzel, “Mert, ona seslendiğimizde dönüp bakmıyordu, yaşıtlarından geç yürümeye başladı, geç konuştu. Normal çocukların oynadığı şeylerle oynamıyordu. Sürekli televizyon açık olsun istiyordu; reklam ve klip izliyordu hep. 3 yaşındayken otizm tanısı konuldu. Tanıyı aldığımız gün hastaneden eve geldik ve televizyonu ana fişinden çektim. Artık hiç izlemedik. İşlevine göre oynayabileceği şeyler aldım. Resimli kitaplar aldım, her gün okudum. Resimlerini gösterip anlattım. Bir sıra, masa, tahta ve kalem edindim. Basit resimler çizip, onun da elinden tutup çizdirdim. Ne resimleri olduğunu anlattım. Sonra harfler ve sayılar, devamında çok meraklı olduğu okuma ve yazma… 3 yıl boyunca her gün birlikte anasınıfına gittik. Ben dahil olmadıkça diğer çocuklarla oyun oynamadı, iletişim kurmadı. Okuldan arda kalan zamanlarda evdeki derslerimize devam ettik. Bir ders programı hazırlamıştım. Okul öncesi kitaplarımız vardı. Her gün aynı saatte düzenli olarak çalıştık. İlkokula başlayacağı yaşa geldiğinde okuma yazmayı çoktan öğrenmişti. İlkokuldayken, sınıfta hep yanında oldum. Sonra sınıfın kapısına bir sandalye koyup dışarıda bekledim. Okulun aile birliği başkanı oldum. Her teneffüs yanıma gelirdi. Ben de onu arkadaşlarının yanına götürüp oyunlar oynatarak kaynaştırmaya çalışırdım” dedi.
ZOR VE YORUCU BİR SÜREÇTİ
Günümüzde çok yaygın görülen otizm konusunda toplumun yeterince bilgi sahibi olmadığının altını çizen Güzel, “Etraftakilerin garip bakışlarıyla karşı karşıya kalmak zordu ama otizmli bir çocukla yaşadığınız zaman çevreden gelen tepkileri çok önemseyemiyorsunuz. Çünkü sizin her şeyden önce çocuğunuzu yetiştirmeniz ve şekillendirmeniz gerekiyor. O yüzden beni en çok zorlayan ona vermeye çalıştığım eğitim oldu. Diğer çocukların yapabildiklerini ve oğlunuzun yapamadıklarını görüyorsunuz. Oğlumu sürekli onlara yetiştirmeye çalışmak, kendimi ve oğlumu geliştirmeye çalışmak çok zordu. Çünkü basit şeyleri öğrenmek bile hep zamanımızı aldı. El yıkama alışkanlığı edinmesi 1 yılımızı aldı örneğin… Bunlar benim için de Mert için de zor ve yorucu bir süreçti. Otizm aynı zamanda içine kapanıklık demek. Onu bulunduğu dünyanın içinde çıkarmak, dışarıya açmak, insanlarla iletişimini sağlamak, bulunduğu çevreyi anlaması sağlamak çok zordu. Ama oğlum yıllar içerisinde inanılmaz bir gelişim gösterdi. Ve artık normal bir çocuğa çok yakın. Hatta onlardan çok üstün yetenekleri var” ifadelerini kullandı.
AZİMLE FEN LİSESİNİ KAZANDI
İlköğretim hayatı boyunca üç okul değiştiren oğlunun her zaman yanında olabilmek için okul aile birliği başkanı olduğunu ve bir süre çaycılık da yaptığını dile getiren Güzel, şunları söyledi: “6, 7 ve 8’nci sınıfta her dönem takdir alarak sınıf birincisi oldu. 8’nci sınıfa geldiği zaman okul aile birliği başkanı ve çaycılık yaptığım okuldan ayrılmak zorunda kaldım ama Mert o okulda kaldı. Lise giriş sınavlarına hazırlansın diye 7 tane etüt merkezine yazdırdım ama hepsinden gönderildi; yani aslında kibarca kovulduk. En son bir etüt merkezinin öğrenci işlerinde çalışmaya başladım ve oğlumu da oraya yazdırdım. Okul çıkışlarında benim çalıştığım o etüt merkezine geldi. Bizi çok korkutan bir sınavdı. O yüzden etüt desteği almasını çok istemiştim. Sabah okul, öğleden sonra etüt ve akşamları da evde olmak üzere Mert’i çalıştırdık. Sınav günü geldi çattı. 420 puan alıp fen lisesini kazandı.”
SANKİ VEBALI GİDİ KAÇILIYOR
Oğlunun eğitim hayatı boyunca yaşadığı zorlukların halen sürdüğünü ifade eden Güzel, “Okul idaresi, öğretmenler, veliler ve öğrenciler... Kimsenin otizm hakkında yeterince bilgi sahibi olmamasından dolayı bazı zorluklar yaşıyoruz. Veliler, çocuklarına anlayışlı olmalarını tavsiye etmeliler. Ama öyle olmuyor. Öğrenciler, ufak tefek şeyleri ailelerine ve öğretmenlerine ediyorlar. Veliler, okul idaresine şikayet dilekçeleri yazıyorlar. Bu noktada kilit rol üstlenmesi gereken rehberlik ise insanları bilinçlendirmek adına gerekenleri yapmıyor. Bazen çok kızıyorum çünkü otizm şu an çok yaygın görülüyor. Yarın öbür gün bu insanların torunları, çocukları nasıl olacak belli değil. Herkes bu çocuklarla yaşamayı artık öğrenmek ve kabullenmek zorunda. Bu bir hastalık değil farklılık. Bu çocuklardan sanki vebalı gibi kaçılıp da şikayet edilmemeli” dedi.
BU ÇOCUKLARI İZOLE EDEMEYİZ
Okul idaresi ve öğretmenlerin otizm konusunda bilinçlenmesi ve rehberlik servislerinin daha etkin çalışması gerektiğini söyleyen Güzel, şöyle konuştu: “Öğrencilere normal derslerin yanı sıra insanlık dersi de verilmeli. Çünkü şunu gördüm ki, veliler ve öğrenciler çok bencil. Sadece kendini düşünen, en ufak bir farklılığı kabullenmeyen ve tepki gösteren insanlar. Hoşgörü ve anlayıştan ne yazık ki bahsedemediğim insanlar. Otizmli bireylerin hasta değil farklı olduğu herkese anlatılmalı. Ailelerin, çocuklarını anlayışlı olmaya yönlendirmeleri gerekiyor. İnternete girdiklerinde otizm hakkında saniyesinde bilgi sahibi olabilirler. Onların da kendileri gibi değerli birer birey olduklarını anlamaları gerekiyor. Bunu topluma anlatmamız gerekiyor. Bu çocukları toplumdan izole edemeyiz. Bilakis onları topluma kazandırmak zorundayız. Otizmli çocuğu olan aileler muhakkak her saat hiç boşluk bırakmazsızın eğitimlerini sürdürsünler. Ne kadar erken yaşta tanı alırlarsa ve eğitimlere başlarlarsa o kadar iyi olur. Evde, sokakta mutlaka eğitim gerekiyor. Her an eğitimin devam etmesi gerekiyor.”
ALAY ETMEK İÇİN İLETİŞİM KURUYORLAR
Oğlunun okulda yaşadığı zorlukları anlatan Güzel, “Oğlum okulda her yaşadığı olayı benimle paylaşıyor. Zaten ben de hep, ‘Okul nasıl geçti?’ diye sorarım. Mert gibi otizmli çocuklar asla yalan söyleyemez. Her şeyi olduğu gibi anlatırlar. Velilerin ve öğrencilerin şikayetçi olduğu şeyleri aslında sınıfındaki diğer çocuklar Mert’e yaptırıyor. Ona söylememesi ve yapmaması gereken şeyleri yaptırmaya çalışıyorlar. O da bunları yapıyor çünkü duygusal yaşı küçük biri. Hatta kendisiyle alay edildiğini bile bile yapıyor. 30 kişilik sınıfta onla arkadaşlık eden hiç kimse yok. Sadece alay etmek için onunla iletişim kuruyorlar. Bundan dolayı sorun yaşadığımızda ise ‘Arkadaşlarımıza kızma, öğretmenlere ve velilere söyleme annecim’ diyor. Yani sırf kendiyle iletişim kursunlar diye söylediklerini yapıyor. Bu çok acı ve vahim bir şey aslında. O çocukların kalplerinin bu kadar acımasız olmasını kabullenemiyorum. Bu çocuklar yarın öbür gün örneğim doktor olduklarında vicdansız birer doktor olacaklar. Otizmden kaynaklanan bazı davranış farklılıklarından dolayı sınıftaki öğrenci ve veliler; okul idaresini de arkalarına alarak milli eğitim ve başka mercilere şikayette bulunmuşlardır. Çocuğumu sınava girip hakkıyla kazandığı okuldan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Çocuğumu ve ailesi olarak bizi inanılmaz yoran bu süreçte manevi desteklerinizi esirgememenizi rica ediyorum” ifadelerini kullandı. (Çağla Geniş/İlkses)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |