GERÇEKİZMİR - Hollanda menşeli iki geminin tehlikeli atık envanteri bildirilmeden Türkiye’de sökülmesine ilişkin Rotterdam Mahkemesi’nin gemi sahibi şirkete ceza kesmesiyle gözlerin çevrildiği Aliağa bu kez Libya’da kimyasal atık depolamak için kullanılan Sloug isimli tanker ile gündeme geldi.
6 bin ton kimyasal atık barındıran tankerin geride kalan Şubat ayında İzmir’in Aliağa Limanı’na getirildiği ortaya çıktı.
Yeni 'zehirli gemi' vakasının yankıları sürerken, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve Kimya Mühendisleri Odası Ege Şubesi'nden konuyla ilgili açıklama geldi.
10 KRİTİK SORU!
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi açıklamasında bölge için ciddi risklerin sürdüğünü ifade ederken, 10 kritik soru yöneltti.
İŞTE O AÇIKLAMA:
Gemi sökümü teknik veya ekonomik ömrünü tamamlamış ya da yasal sınırlamalar nedeniyle kullanılamaz hale gelmiş gemilerin parçalarına ayrılması işlemidir. Gemi sökümünden elde edilen malzemeler, yeni gemi yapımı ve hurdadan demir çelik üretiminde kullanılır. İzmir’de Aliağa’da gerçekleştirilen gemi sökümünün yarattığı çevre kirliliği ve işçi sağlığına yönelik oluşturduğu riskler bölge için ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir.
Gerek mevcut tesislerde çalışma koşulları gerekse söküm için ithal edilen gemilerin içerdiği tehlikeli maddeler nedeni ile oluşan çevre kirliliği ve işçi sağlığına yönelik olumsuzluklar endişe verici boyutlara ulaşmıştır.
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak, uzun yıllardan beri gemi söküm faaliyetlerini takip ederek, sürece dair görüş ve değerlendirmelerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. İlgili meslek odaları ve sivil toplum örgütleri ile birlikte ülkemizin ve Aliağa’nın atık çöplüğü haline gelmemesi için ortak mücadelede yerimiz aldık. Çevre Mühendisleri Odası olarak, önceki yıllarda Kuito, Ethane gemilerine karşı verdiğimiz mücadelede olduğu gibi, 2022 yılında Nae Sao Paulo gemisinin hukuksuz bir şekilde ülkemizde getirilerek sökülmemesi için meslek odaları ve sivil toplum örgütleri ile birlikte davacı olduk.
Kuito ve Ethane gemilerinde hukuki süreç devam ederken gemi söküm işlemleri tamamlandı. Nae Sao Paulo gemisi ile ilgili Gemi Koordinasyon Grubu olarak uluslararası platformlarla birlikte verilen ortak mücadele sonucunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen izinler kaldırıldı, gemi Brezilya Çevre Bakanlığı tarafından geri çağrıldı.
Ancak Aliağa Gemi Söküm Bölgesi’nde mevcut koşullarda gemi sökümü devam ediyor. Geçmiş yıllarda Aliağa’da sökümü gerçekleştirilen Hollanda menşeili iki geminin notikasyonun bulunmaması nedeni ile ile Hollanda’da açılan dava ile gemilerin Basel Sözleşmesi ve Avrupa Atık Sevkiyatı Yönetmeliği kapsamında bildirim prosedürlerinin ihlal edildiği ortaya çıktı. Son günlerde İMO No: 7236191 MMSI:642165063 kayıtlı SLOUG isimli tanker gemisinin Libya'nın Bingazi -Tobruk açıklarından yasal olmayan yöntemlerle çekiciler vasıtası ile alınarak, önce Mısır'ın İskenderiye Limanı'na söküme götürüldüğü, daha sonra çevre örgütlerinin ayaklanması ile söküm yapılamadığı ve Aliağa Limanı’na getirildiği, konuyla ilgili ticari usulsüzlük ve alacak nedeni ile hukuki süreç başlatıldığına dair haberler basında yer aldı.
Aliağa’da söküm için gelen gemilerin isimleri değişse de gemilerin ülkeye giriş ve söküm süreçlerindeki usulsüzlükler, izin ve raporlardaki eksiklikler, uygunsuz çalışma şartları, yetersiz denetim ve alınmayan çevresel önlemler ile birlikte sorun büyümeye devam ediyor. Türkiye’nin, en ilkel yöntemlerle gemi söküm işlemleri gerçekleştirilen Bangladeş, Hindistan ve Pakistan’dan sonra 4. Sırada yerini alması ve her yıl artmakta olan atık ithalatı ise ayrıca sorgulanması gereken bir durumdur.
Gemi Geri Dönüşüm Tesislerinin tabi olduğu Avrupa Birliği Yasal Mevzuatı ile Türkiye’de uygulanan yasal mevzuat karşılaştırıldığı zaman Türkiye’deki yasal mevzuatın yetersiz kaldığı adeta gemi geri dönüşüm tesislerinin çevreyi ve doğayı katletmesinde bir sakınca olmadığı ve denetimlerin şeklen yapıldığı “kanun üstünde” bir bölge statüsü kazandığı görülmektedir.
Yaşanan örnekler gemi sökümleri ile ilgili işlemlerin yasal mevzuata uygun olarak gerçekleşmediğini, denetimlerin yetersiz kaldığını göstermektedir. Diğer taraftan Aliağa Gemi Söküm Bölgesi için tanımlanan muafiyetler ile gemi söküm faaliyetlerine özel bir statü getirilmesi kamusal denetimi zayıflatan bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Basel Sözleşmesi ve Çevre Kanunu gereğince ithal edilerek sökümü gerçekleştirilecek gemilerin tehlikeli atıklardan arındırılmış olarak sökümü gerçekleştirilmelidir. İzin işlemleri sırasında sunulacak tehlikeli madde envanterleri, söküm planları, atık yönetim planları konusunda uzman olan personel tarafından titizlikle incelenmelidir.
Söküm için getirilen tüm gemilerin fiziki koşullarının sunulan belgelerle uyumlu olup olmadığını tespit edilmesi için konusunda uzman personel tarafından gerekli denetimler yapılmalıdır.
Türkiye bayraklı olan gemilerin sökülmesi sürecinde tehlikeli madde envanter raporları, söküm planları, atık yönetim planları, asbest ve radyoaktivite ile ilgili özel mevzuat kapsamında gerekli envanter ve ölçüm raporları istenmeli ve konusunda uzman olan personel tarafından titizlikle incelenmelidir.
Asbest içermesi halinde Asbestli Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik kapsamında gerekli önlemler alınmalıdır.
Radyoaktivite ölçümleri yapılmalı, radyoaktivite tespiti halinde ilgili mevzuat kapsamında gerekli önlemler alınmalıdır.
İşçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili İLO tarafından hazırlanan rehber dokümanlar ışığında ve yasal mevzuat kapsamında gerekli önlemler alınmalıdır.
Mevcut söküm yöntemi yerine kuru havuzda söküme geçiş için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Geçiş aşamasında sıvı atıkların ve atıksuların tahliyesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Atıkların deniz kirliliğine neden olmaması için gerekli önlemler alınmalıdır.
10.09.2014 Tarih ve 29115 Sayılı Resmî Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren ÇEVRE İZİN VE LİSANS YÖNETMELİĞİ EK-2 Madde 8.1.2 Gemi geri dönüşüm tesisleri Çevreye kirletici etkisi olan işletmeler olarak tanımlanmakta ve Çevre Lisansı almaları gerektiğini belirtmektedir. Ancak 3 No ile belirtilen dipnotta “3: Gemi geri dönüşüm tesisleri, atık akümülatör ara depolama tesisleri ve ömrünü tamamlamış lastik ara depolama tesislerinin bu Yönetmelik kapsamındaki iş ve işlemleri söz konusu tesisler ile ilgili usul ve esasların yayımlanmasına müteakip başlatılacaktır.” denilmektedir. Yönetmeliğin yayınlandığı 2014 yılından günümüze kadar ilgili usul ve esaslar yayınlanmayarak Gemi Geri Dönüşüm Tesislerinin denetimsiz ve kontrolsüz olarak çalışmalarına olanak sağlanmaktadır.
Aslında Gemi Geri Dönüşüm Tesislerinin gerçekleştirdiği faaliyetler dikkate alındığında; EK-1 “Çevreye kirletici etkisi yüksek düzeyde olan işletmeler” olarak tanımlanmalı ve denetim bu kapsamda yapılması uygun olacaktır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Gemi Geri Dönüşümü ile ilgili usul ve esaslar, tesislerin özellikleri, işletme koşulları, çevre kirliliği kapsamında alınması gereken önlemler, denetimi ile ilgili hususları içerecek şekilde uluslararası düzenlemelere uyumlu olarak yayınlanmalıdır.
Tüm bu hususlar göz önünde bulundurularak Libya’dan getirilen SLOUG isimli gemi ile ilgili olarak aşağıdaki sorular cevaplanmalıdır.
• Gemi ile ilgili Tehlikeli Madde Envanter Raporu bulunmakta mıdır?
• Geminin notifikasyon onayı var mıdır?
• Gemi Aliağa’ya gelmeden önce gas free belgesi sunulmuş mudur?
• Gemiye ilişkin söküm izni verilmiş midir?
• Radyasyon ölçümü yapılmış mıdır? Sonuçları nelerdir?
• Ham petrol ve kimyasal atık bulunduğu iddiaları doğru ise bunun miktarı nedir?
• Gemiye Şubat ayında Aliağa Gemi Söküm Bölgesi'ne yanaşma izni verildiği bilinmektedir. Şubat ayından bu yana gemi ile ilgili her hangi bir işlem yapılmış mıdır? İlgili mevzuat ve uygulama prosedürlerine göre hangi aşamadadır?
• Geri dönüşüm ve atık bertaraf süreçlerine ilişkin planlar sunulmuş mudur?
• Söküm işlemleri safhasında alınacak çevresel önlemler nelerdir?
• İşçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemler nelerdir?
1974 yılından beri Aliağa Gemi Söküm Bölgesinde bölgeye yayılan kirlilik yüklü emisyonlar, tüm Ege Kıyı sahalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bir bütün olarak Aliağa sanayi bölgesi, taşıma kapasitesini 10 yılın üzerinde bir süredir aşmasına rağmen bu bölgede dünya ölçeğinde kapasitesi olan ve bu oranda kirletici olacak sanayi kuruluşlarının kurulup faaliyette bulunmalarına izin verilmiştir. Bölgede 2900’ün üzerinde sanayi kuruluşu tam kapasiteleri ile çalışmakta, faaliyetleri sonucu oluşturdukları katı-sıvı-gaz atıklarının yönetilemediği Aliağa bölgesi çevresel kirlilik verileri ile ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde atık yönetiminde yaşanan sorunlar, özellikle Tehlikeli ve Zararlı Atıklarının yönetimi gelişmiş ülke standartları ile kıyaslanmayacak ölçüde kötü durumdadır. Aliağa Bölgesinde bu kadar çok sayıda ve yüksek kirletme kapasitesine sahip kuruluşların birlikte çalışmaları sonucu KÜMÜLATİF KİRLETME ETKİSİ bölgenin çevresel yaşam kalitesi ve halk sağlığını olması gereken koşullardan çok daha uzağa götürmektedir.
Türkiye'nin tek gemi söküm tesisinin bulunduğu yer olan Aliağa, hem de ağır sanayinin bulunduğu bölge olması nedeniyle çok hassas bir bölgedir ve kapasitesini doldurmuş durumdadır. Bu nedenle özel işletim koşullarının gerekli olduğu bir yerdir. Bu nedenle de şeffaf, çalışan sağlığı, çevre ve halk sağlığı ile doğayı koruyan bir perspektifle süreç yürütülmelidir. Yaşanan olumsuzlukların tekrarlanmaması için, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı, hem gemi söküm tesislerinin hem de tüm Aliağa'da bulunan ağır sanayi tesislerinin işletim koşulları etkin bir şekilde denetlenmelidir. Ayrıca kapasite artışı ve yeni tesislerin açılmasına izin verilmemelidir. Aliağa’da çevresel mevzuata aykırı işlem yapan, çevre ve halk sağlığı sorunu yaratan işletmelerde gemi sökümüne son verilmelidir. Gemi Sökümü sürecinin bilimsel ve teknik değerlendirmeleri ile etkin bir kamusal denetimle yürütülmesi için gerekli çalışmaların ivedilikle gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Gemi söküm süreci, tekil gemiler üzerinden değil; söküm faaliyetleri ile birlikte tekrarlanan usulsüzlükler, ulusal mevzuatımızdaki eksiklikler, denetim eksiklikleri, atık ithalatı ve Aliağa Bölgesinin mevcut çevresel sorunları ile birlikte ele alınmalıdır.
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak, kamusal sorumluluğumuz, yasa ve mevzuatımızın bize verdiği görev ve sorumluluk kapsamında ülkemizin tehlikeli atık çöplüğü haline gelmemesi, denizlerimizin kirlenmemesi, çevre ve yaşam hakkının korunması adına çalışmalarımıza devam edeceğimizi kamuoyuyla bir kez daha paylaşıyoruz.
"HİÇ BİR PROSEDÜRE UYULMADI"
KMO tarafından yapılan açıklamada ise, "Mısır’ın kabul etmediği Sloug isimli tanker geminin içinde 6 bin ton kimyasal bulunduğu öne sürülmektedir. Bunun çok büyük bir olasılıkla doğru olduğunu düşünüyoruz. Sloug isimli bu tankerde yıllarca tehlikeli atık niteliğindeki petrol atıklarının depolandığını biliyoruz. Sloug, kullanılamaz duruma geldiği için sökülmesi gerekmiştir. Geminin ülkemizde sökülebilmesi için ne Basel Konvansiyonu’na ne de işletilmesi gereken prosedürlere uyulmuştur" denildi.
İŞTE O AÇIKLAMA:
KMO Ege Bölge Şubesi olarak İzmir Aliağa’ da yerleşik gemi söküm tesisleri için yıllardır uyarılarda bulunuyor, tehlikeye dikkat çekiyor ve önerilerde bulunuyoruz!
Israrla söylediklerimizi yaşam doğrulamaktadır. Gemi söküm tesislerinde ciddi denetimler yapılmamaktadır.
Bunun son örneğini Libya’dan Mısır’a götürülen, oradaki ekolojist ve çevrecilerin bilinçli tepkileri üzerine Aliağa’ya getirilen Sloug isimli tanker gemide görmekteyiz.
Mısır’ın kabul etmediği Sloug isimli tanker geminin içinde 6 bin ton kimyasal bulunduğu öne sürülmektedir. Bunun çok büyük bir olasılıkla doğru olduğunu düşünüyoruz.
Sloug isimli bu tankerde yıllarca tehlikeli atık niteliğindeki petrol atıklarının depolandığını biliyoruz. Sloug, kullanılamaz duruma geldiği için sökülmesi gerekmiştir.
Geminin ülkemizde sökülebilmesi için ne Basel Konvansiyonu’na ne de işletilmesi gereken prosedürlere uyulmuştur.
Sloug isimli bu tehlikeli atık deposu tankerde petrolden buharlaşan gazlar için “gas free” ölçümleri yapılmış mıdır? Bu serbest gazlar nerede ve nasıl giderilmiştir? Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi, gas free (serbest gaz) raporu olduğu bile belgelenen bir geminin sökümü sırasında serbest gazların patlayarak yanması sonucunda oluşan faciayı asla unutmamıştır! Bu olayda parçalanarak ve yanarak öldürülen yedi gemi söküm işçisini saygıyla anıyoruz.
Bu tür yalan yanlış bilgilerle donatılan birçok gemi söküm için İzmir Aliağa’daki gemi söküm tesislerine getirilmektedirler. OTOPAN’dan SAO PAULO’ya kadar o kadar çok örneğine karşı direndik ve uyardık, itiraz ettik ki… Bu direnişlerimizin sonuçları Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölgesi Şubesi’nin haklılığını açık seçik kanıtlamıştır!
Gemi söküm tesisleri, gemi söküm sanayicilerinin kurduğu ve işlettiği GEMİSANDER tarafından değil; TMMOB’nin ilgili Odalarının uzmanlarınca, Üniversitelerimizin ilgili bölümlerinin yetkilileriyle, Türk Tabipleri Birliği uzman hekimlerince, Türkiye Barolar Birliği’nce ve kentte en örgütlü ekolojik ve çevre örgütlerinin temsilcilerinin de gözlemci olarak katıldığı oluşumla denetlenmelidir.
Hollanda Mahkemelerinin Daniella ve Jumbo Spirit isimli tehlikeli atık depolama tankerleri hakkında vermiş olduğu karar, ülkemizde gemi sökümünün ne kadar denetimsiz ne kadar başıboş olduğunun kanıtıdır. Gemi sökümleri aracılığıyla ülkemiz nükleer başta olmak üzere her türlü tehlikeli atığın çöplüğü haline getirilmiştir.
Gemi sökümü hakkındaki önerilerimizin yaşamımıza geçirilerek, gemi sökümü nedeniyle oluşan ekolojik yıkımın engellenmesini ısrarla talep ediyoruz.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |