Olaylı meclis oturumu: Özuslu'dan yaşananlara ve sürece dair önemli mesajlar!

GERÇEKİZMİR - İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nin haziran ayı ilk olağan oturumu yaşanan gerginlikler ve tartışmalarla gündeme oturdu. 

Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Mustafa Özuslu'nun yönettiği oturuma Büyükşehir Belediyesi’nin Karşıyaka-Örnekköy’de çalışmalarını organize ettiği ve inşaatı devam eden kooperatif inşaatında “hatalı beton ve demir imalatı” tespit edilmesi ve mühürlenen bina için yıkım kararı alınması üzerinden AK Parti cephesinden gelen eleştirilerle yaşanan tartışma ve AK Partili Meclis Üyesi Yusuf Demircilioğlu'nun kürsüye bir valizle çıkarak içindeki metaryallerle CHP Grubu'na yaptığı seçim göndermeleri sonrası çıkan arbede damga vurdu. 

- MECLİSTE ORTALIK KARIŞTI: 'VALİZ' GERGİNLİĞİ! 
- BÜYÜKŞEHİR MECLİSİ'NDE 'SEÇİM' VE 'ÖRNEKKÖY' TARTIŞMASI! 

Gerçekizmir'e konuşan Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Mustafa Özuslu'dan yaşanan gerginlikler, meclisteki tablo ve sürece dair çok önemli açıklamalar geldi. 

"HİÇ BİR ZAMAN DÜN AKŞAMKİ GİBİ ŞEYLER OLMAMIŞTI"
Sözü meclisteki yüksek tansiyonla açan Başkanvekili Özuslu, "İki şeyi birbirinden ayırmak lazım. Bir tanesi meclisin konuları. İzmir’in gündeminde olan meclisin gündemine gelen İzmir’in meselelerini mecliste hiçbir söz kısıtı olmaksızın her meclis üyesinin, her partinin temsilcilerinin, grup başkanvekillerinin, komisyon üyelerinin o meselelerle ilgili söz söyleme, eleştirme, önerme, itiraz etme, yanlışları gösterme hakkı var. Bu hakkı kimse vermiyor. Bu hakkı İzmir halkı verdi onlara... Onları seçti ve dedi ki ‘Siz benim adıma mecliste benim sorunlarımı çözün, benim hakkımı hukukum yendiğinde müdahil olun, benim adıma denetleme yapın’... Meclis denetler icrayı, bu görevlerle görevlendirildi meclis üyeleri. Burada bir sıkıntı yok. İktidar partisi olan biz CHP Grubu açısından, AK Parti Grubu açısından hiçbir sıkıntı yok. Sorun bu değil. Sorun şu; O demokratik olgunluk ve idrak içinde miyiz? Bize verilen vatandaşının verdiği sorumluluğu yeteri kadar idrak ediyor muyuz? Demokrasiden ve meclisten ne anlıyoruz? Eleştiri nerede başlar, nerede biter? Eleştiri ile şov arasında bir ilişki var mıdır? Ya da eleştiri ile hakaret nerede başlar nerede biter? Hangisi eleştiridir? Sert eleştiri de vardır ama hakaret başka bir şeydir. Bu her bir meclis üyesinin kişisel idraki ve olgunluğu ile ilgili bir şeydir. Seviyesi ile ilgili bir şeydir. Demokrasiden ne anladığı ile ilgilidir. Tunç Soyer bu meclisin ilk açıldığı günden itibaren kendi dünyaya bakışı ve demokrasi anlayışı ile doğru orantılı olarak meclis çalışmalarına bir perspektif sundu. Soyer, ‘Biz burada demokrasinin örnek bir şekilde yaşanması için elimizden geleni yapacağız, İzmir Meclisi Türkiye’nin en demokratik, en örnek gösterilecek meclisi olacaktır’ diyerek iradesini ortaya koydu. O anlayış devam ediyor, ben onun vekiliyim, ben de o anlayışı devam ettiriyorum. 4.5 yılda sert oturumlar geçti. Tartışmalar oldu. Bunları yaşadık ama hiç dün akşamki gibi şeyler olmamıştı. Ciddi üzgünlük içindeyim, üzülüyorum. Bunu dile de getirdim. Olmaması gerekirdi. İzmir’e yakışmadı. Bizim ortaya koyduğumuz o iradenin tecellisine de zarar veren bir şey. Biz istiyoruz ki herkes orada sözünü söylesin kardeşim. Kısıt yok. Dün akşam da yoktu" dedi.

"BİZ SÖZÜ KESMEDİK, ŞOVU KESTİK"
Özuslu 'valiz gerginliği' ile ilgili olarak da, "Yusuf Demircioğlu Kardeşimiz çıktı söz istedi sözü verdik. Bir valizle geldi. Evet orada zaten bir olayın olacağı şovun olacağı hissediliyor. Daha önce terlik, şort ve palet gibi şeyler vardı, buna benzer bir şey... Bakın Yusuf Bey’in konuşmasına, aşağı yukarı 11 dakika. Yönetmelik çok açık diyor ki, 'Gündem dışı konuşmalarda başkan istediğine söz verir, istediğine vermez. Konuşma süresini de başkan tayin eder. İster ona 5 dakika verir, ister 3 dakika verir. Kural bu! Başkan gündem dışı konularda istediğine söz verir, istediğine vermez. Biz hiç kimse için söz kısıtlaması yapmadık. Ben de yapmadım. Sayın Soyer de yapmıyor. Eğer amaç hasıl olmuşsa ‘toparla kardeşim’ diyoruz. Anlattın, eleştirdin. Çok da sert eleştiri yaptı aslında... Nezaket kurallarını da girmez. CHP Genel Başkanı’nı ne yapması gerektiği orada söylenmez. O gündem dışı değil o! Gündem dışı dediğimiz şey, eleştirebilirsiniz ‘Bize şöyle şöyle demiştiniz, valizinizi alıp gideceksiniz demiştiniz, biz gitmiyoruz buradayız, seçimi de kazandık kardeşim’ dersin. ‘Kırsal kesimdeki insanları küçük görerek seçim analizi yapılır mı?’ dersin. Bunların cevapları vardır ama senin haddin değil CHP’nin meselelerini orada konuşmak. Kimse sözünü kesmedi. Sonra o seramikten Menemen toprağından yapılmış gramafonu gösteriyor, sodayı çıkartıyor. Bunlar artık işin eleştiri boyutu değil şov boyutu! Buna gerek yok. Meclis üyeleri de insan. Duygusal tepki vermeye başlıyor. İnsanların limiti var taşıyor. Bazı arkadaşlarımız orada limitleri taştı ve başak bir şey olmaya başladı. Defalarca uyardık. Bu gerer işte ortamı. Buna gerek yok. Olan budur aslında. Biz çok açık sözü kesmedik söze müdahale etmedik, şovu kestik, şova müdahale ettik. Şovu da tadında bırakabilse, tamam dedik bırak artık. Kürsüyü terk etmiyor. Ne kullanabiliriz zor mu kullanacağız?" açıklamasını yaptı. 

"SEÇİM SONRASI İLK MECLİSİN BİRAZ SIKINTILI OLACAĞINI TAHMİN EDİYORDUK"
Başkanvekili Özuslu yaşanan gerginlik ekseninde 'AK Parti bilinçli mi yaptı?' sorusuna ise, "Onu bilemem. Şu açık; seçimden sonraki ilk meclisin biraz sıkıntılı olacağını tahmin ediyorduk. Çünkü Türkiye çok önemli bir seçim yaptı. Bu seçimi Millet İttifakı bir referandum olarak algıladı. Bunlar hepsi birer gerginlik unsuru. Burada hiç yanılmadım. Bunlar ne yapacak, ‘Bu seçim yenilgisini, bak siz böyle demiştiniz ama biz yine kazandık’ bu hakkıdır zaten desin, kimse kaybettin demiyor ki kazandın. Biz seçim sonuçlarını meşru görmüyoruz muyuz, öyle bir şey olabilir mi? Kılıçdaroğlu kazandılar efendim dedi. Evet kazandılar tamam. Seçimlerde oy verme işlemleri suhulet tecelli etti. Kampanyadan bahsetmiyorum. Sonuçta bu arkadaşlarımız da bunlardan bahsedeceklerdi. Meclisin açılışında bahsettiler. Herkese söz verdik. Seçim değerlendirmesi yaptılar" yanıtını verdi. 

ÖRNEKKÖY AÇIKLAMASI 
Özuslu'dan Örnekköy'deki dönüşüm alanında yaşanan mühürleme ve yıkım kararı süreci ile meclis oturumuna yansımaları hakkında da detaylı açıklama geldi. Özuslu şunları kaydetti: Örnekköy’deki kooperatifin demir meselesi. Demirin eksik kuralına uygun olmadan imal edilmesi ve o imalata Büyükşehir’in müdahale etmesi ve 'hayır beton dökmeyin' demesine rağmen dökülmesi, ardından da mühürlenmesi... Bunu zaten meclise gündem dışı getirecekleri açıktı. Orada bir sıkıntı yok. Buradan siyaset üretecekler. Başka şansları yok. Yerel siyasete dair bir söylem geliştirerek 9 ay sonra yerel seçimler var. Bunun üzerine bir şey inşa ediyorlar, ‘Büyükşehir Belediyesi demir hırsızlığı yaptı, beton hırsızlığı yaptı’ diyorlar. Gerçek bu değil. Cevabı 40 kere verildi, yine veririz sıkıntı yok. Mühürlenmesini ve o imalatın geri gitmesini isteyen, yapılmamasını isteyen Büyükşehir Belediyesi’nin kendisi. Tutanaklar raporlar orada. Burada Büyükşehir Belediyesi’ne bu anlamda izafi edilebilecek ne var ki? Siyaseten varsa söylerler söylüyorlar zaten. Bunun üzerinden göreceğiz, devam edecekler. İzmir’e bir strateji koyacaklar. ‘Kentsel dönüşüm diyorlardı, eksik yapıyorlar, yanlış yapıyorlar’ diyecekler. Buna devam edecekler. 3 arkadaş konuştu. Başka Özgür Bey (Hızal), sonra Hüsnü Bey (Boztepe) ve Yusuf Bey (Demircioğlu). Aynı konuyu konuştular. Valizle geldiğine göre sen hazırlıklı geliyorsun demektir. Demek ki sen bunun üzerinden bunu yapacaktın. Muhalefetin nasıl muhalefet yapacağına dair bana düşmez. Zaten adı üzerindeydi. Gündem dışı konuşuluyordu. Fenerbahçe maçı da konuşulabilir. Ya da başka bir konu ama bir siyaset üretme adına gelecekteki meclislerin ipuçlarını veriyorlar... 

"AK PARTİ İZMİR'İ KAZANAMAYACAĞINI BİLİYOR"
Yaşananların yerel seçim sürecinde meclis oturumlarında tansiyonun düşmeyeceği yönünde bir kaygı oluşturup oluşturmayacağı hakkında da konuşan Özuslu, "Hayır, ben bir daha tekrar etmeyeceğini düşünüyorum. Bunu çözebiliriz ama sert meclisler olacak. Çünkü yerel seçime gidiyoruz. İzmir’de bir belediye başkanlığı seçimini AK Parti kazanamayacağını biliyor. Rakamlara baktığı zaman biliyor çok açık. Seçim kazanmaları mümkün değil bunu biliyorlar ama onlar büyük resimden ne koparabiliriz derdindeler, büyük İzmir haritasından ne koparabiliriz. Kurayla Menemen’i kopardılar. Urla kayyım gitti. Şimdi acaba bunları çoğaltabilir miyiz? Kiraz, Aliağa var, Bergama’da ittifak var. Bunu çoğaltabilir miyiz? Yoksa İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni kazanamayacaklarını benden daha iyi onlar biliyor. Buradan göreceğiz bu siyaseti üretmeyi devam edecekler. İZBETON’un üzerine yürüyorlar, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üzerine yürümeye çalışıyorlar ama buradan yürüyebilecekleri bir mesafe olduklarını sanmıyorum. Büyükşehir daha detaylı açıklamalar yapacak. Orada biz müsterihiz. Oradan bir sıkıntı çıkmaz bize. Çünkü biz kendimiz diyoruz, ‘Bu demir bağlaması yetersiz, bunu değiştirin’ diye biz söylüyoruz. Karşıyaka Belediyesi’ne de bu inşaatın durdurulmasına yönelik bir yazı yazıyoruz. Bunları biz yaptık. Buradan bir şey çıkmaz" dedi. 

"GÜÇLÜ GRUP OLDUĞUMUZU HİSSETTİRMELİYİZ" 
Özuslu, 'CHP Grubu'na düşen görev ne?' sorusunu da şu sözlerle yanıtladı:  Meclis grubumuzun meclis çalışmalarına tüm gücüyle katılması, meclisi sonuna kadar takip etmesi bu çok önemli bir şey. Meclis bitmeden meclis bitmez. Meclisi yöneten kişi olarak o meclisin başlangıcı ve sonunun aynı hazirunla olması gerektiğini hep söyledim. Biz burada iktidarız. Güçlü bir grubuz. Bu güçlü grup olduğumuzu hissettirmeliyiz. Gündem dışı konularda da bu böyle olmalı. Burada CHP olarak biz özellikle Tunç Soyer ve bu meclisi yönetmeye yetkilendirilmiş kişi olarak benim mecliste demokrasinin söz hakkının sağlanmasını temin etmek bizim görevimiz. Herkes sözünü söyleyecek. Kötü örnek örnek teşkil etmez. Tunç Soyer’in koyduğu irade çok açık ‘ben demokrat bir insanım’ diyor ve demokrasinin bütün şartlarıyla İzmir’de Büyükşehir meclisinde bütün görüşmeler bu teammüller içinde yürüyecektir diyor ve bunu yaptı zaten şimdiye kadar. Ben de aynı yoldan gidiyorum. Burada şov, hakaret gereksiz gerginlikler hatta hatta provokatif işler bunların olmaması lazım. Buralarda mutabıkız aslında. Size söz verildiğinde çıkar konuşursunuz. Germemek lazım. Meclis üyeleri de insandır sonuçta hoş olmayan görüntüler ortaya çıkar. Dün grup başkanvekilimiz de İzmir halkından özür diledi. Ben de diledim. Üzgünüm ama bunları aşabilecek bir olgunluğa sahibiz. Bu yoldan biz demokratik bir meclis hayalimizden gerçekleştirme amacımızdan vazgeçmeden İzmirlilerin sorunlarını bu mecliste tüm açıklığı ile konuşacağız. Söz hakkını kısıtlamadan ama herkesin de o söz hakkının kutsallığının gereğini yapmasını isteyerek. Söz hakkı önemli ama söz hakkının nasıl kullanılacağı da en az söz hakkı kadar önemlidir.