Soyer'den '9 Eylül' sorusuna yanıt, '3. Meşrutiyet' ve 'Buca Cezaevi alanı' çıkışı!

Efe Can TAN/GERÇEKİZMİR - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi’nin düzenlediği yerel yönetim konferansına konuşmacı olarak katıldı. 

Milletvekilliği aday adaylığı için istifasına kesin gözüyle bakılan CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’in ardından başkanlık koltuğu için adı geçen 22. Dönem Milletvekili Erdal Karademir’in başkan olduğu Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi’nin düzenlediği konferansta konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer önemli mesajlar verdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer konferansta katılımcıların sorularını da yanıtladı. 



Toplantıda ilk kürsüye çıkan isim olan Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi Başkanı Erdal Karademir konuşmasında AK Parti’nin iktidara geldiği süreçten günümüze kadar yaşanan önemli kilometre taşlarına vurgu yaptı. 

KARADEMİR: BİZLER SEYRETTİK!
Karademir, "AK Parti yolsuzluk ve yoksullukla mücadele edeceğini söyledi. Yasakları kaldıracağını söyledi. Bugünkü manzara maalesef tam tersi. Tüm kurum ve kuruluşlar işlerliğini yitirmiş. 600 tane milletvekilinin hiç işlevi yok arkadaşlar. 600 tane milletvekili Meclis’te bütçeye hayır dese yine de geçmeme gibi bir durumu yok. Bizler seyrettik. Türkiye bütün cumhuriyet değerlerini kaybederek bugünler geldiyse hepimiz kendimize bakmamız gerektiğini düşünüyorum. 2000’de iktidara gelen AKP tüm toplumun Avrupa Birliği’ne gireceğiz dediler. 2004 yılında Ankara’da havai fişeklerle AB’ye giriyoruz diye nutuk attılar. Uyum paketi yayınlandı, Türkiye’ye özel statü veriyorlardı ama tam üyeliğe başından karşıydılar. Serbest dolaşımı yasaklamışlardı. Tarım politikalarına kısıtlama getirilmişti. Dicle ve Fırat’ta su kullanımlarının uluslararası bir yönetime devredileceği söylendi, biz alkışladık" dedi. 

"BUNDAN SONRASI DAHA TEHLİKELİ BİR SÜREÇ!"
Karademir konuşmasına şöyle devam etti: 12 Eylül 2010 tarihi vardı. Bir Anayasa değişikliği yapıldı. 26 tane madde vardı. 3 tanesi AKP’nin istediği maddelerdi. Gerisi tüm toplumun kabul edeceği maddelerdi. 12 Eylül rejiminden hesap soracağız diyorlardı. Türkiye’nin liberalleri o gün Yetmez Ama Evet dediler. AKP’nin yüksek yargıyı ele geçirme projesiydi bu. 7 Haziran 2015 seçimleri oldu. AKP ilk kez tek başına iktidar olamadı. 45 günlük süre içinde koalisyona müsaade etmedi. Türkiye’de terör hareketleri çok yükseldi. Bunları hiç sorgulamadık. Bunların arka planında ne vardı? İşte AKP bu şekliyle yol aldı. 15 Temmuz 2016’da bir kalkışma oldu. İktidarı düşürmeye yönelik bir kalkışmanın olduğu söylendi. O hareketin asıl hedefi şuymuş, 20 Temmuz’da olağanüstü hal ilan ettiler. Olağanüstü yetkileri almış tek adam yönetmeye başladı. Bizler bunları seyrederken 2017’de tekrar bir referandum ile karşılaştık. Bugünkü tek adam hükümeti böyle oluştu. Bundan sonrası daha tehlikeli bir süreç. 

TÜM KESİMLERE SEÇİM ÇAĞRISI!
Karademir konuşmasında seçimlere geniş bir birliktelik ile gitmek gerektiği vurgusunu yaparak, "CHP İl Başkanlığı, 6’lı Masa’nın il başkanlıkları, diğer muhalefet partileri, HDP bunları da içimize alarak Türkiye’nin örgütlü sendikaları, meslek odaları ile birlikte mücadelede edebilirsek kazanabiliriz’ sözlerini kullandı. 
Karademir, ‘’CHP ayıldı. 2018 genel seçimlerinde CHP İYİ Parti’ye verilerek parlamentoya sokuldu. Sonra bugün 6’lı Masa dediğimiz ittifakın kuruluşu oldu. Yerel seçimlerde başarı elde ettik. Bu bizi umutlandırdı. Önümüzdeki seçimde ittifak ile başaracağımıza inanıyoruz. Bu yaşayacağımız en tehlikeli seçim arkadaşlar. Karşımızda iktidarı özlemiş kazanmaya endekslenmiş bir muhalefet var. 20 yıllık iktidar ile devleti ele geçirmiş bir tek adam rejimi var. 2023 seçimlerinde başta 6’lı Masa olmak üzere hep beraber CHP İl Başkanlığı, 6’lı Masa’nın il başkanlıkları, diğer muhalefet partileri, HDP var bunları da içimize alarak Türkiye’nin örgütlü sendikaları, meslek odaları ile birlikte mücadelede edebilirsek kazanabiliriz diyorum’’ dedi. 



"3. MEŞRUTİYETİ YAŞIYORUZ!"
Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer ise konferansta yaptığı konuşmada sözlerine, ‘’Zor bir dönemden geçiyoruz. Bir tarihçi diyor ki; Meşrutiyet saray, meclis ve anayasa üçgeninden oluşur. Biz şu anda 3. Meşrutiyeti yaşıyoruz. Bu seçim meşrutiyetten Cumhuriyet’e geçişin seçimi olabilir’’ diyerek başladı. 

"GELECEĞİN DÜNYASI…"
Soyer konuşmasının devamında, ‘’Geleceğin dünyası kentler tarafından şekillenen ve yerel yönetimlerin merkezinde olduğu bir dünyaya doru evriliyor. Bu benim kişisel görüşüm değil. 1950 yılından bu yana dünyamız hızlı bir kentleşme sürecinden geçiyor. 2007 yılında nüfus dağılımı kentlerden yana ağırlık göstermeye başlıyor. Bu tablo günümüz dünyamızda kent yönetimlerin sorumluluğunu artırıyor. Dünya genelinde kent yönetimler mali ve idari açıdan güçlendiriliyor. Gelişmiş ülkelerde merkezi hükümetler ülke politikaların yerel yönetimler ile güçlendiriyorlar’’ dedi. 

"MERKEZİ BÜTÇEDEN AKTARILAN PAY GELİŞMİŞ ÜLKELERİN ÇOK GERİSİNDE!"
Soyer merkezi bütçeden yerel yönetimlere aktarılan payın yeterli olmadığını vurgulayarak, "Merkezi bütçeden yerel yönetimlere aktarılan paylar gelişmiş ülkelerin çok gerisinde. Merkez gücüne güç katmaya devam ediyor. Pandemi gibi meseleler yerel yönetimlerin etki alanını genişletiyor Türkiye’de bunun tam tersi yaşanıyor. Orman yangınlarında bile merkezin onayı gerekiyor. Burada temel sorun sistemin kendisinde. Bu sistem demokrasinin gelişen ruhuna aykırı. Sosyal bunalımların özünde her gün derinleşen demokrasi krizi var. Demokrasi İzmir’in merkezinde bulunduğu Ege kıyılarında ortaya konmuş insanlığın en önemli inovasyonlarından biri. Dünya öyle bir noktaya geldi ki, içinde doğayı alan bir ufuk geliştirmekle mümkün. Aktif yurttaşlık demokrasinin temel öznesi. Bireyin sadece kendinden mesul olması yeterli değil. Bireylerin kendisi kadar doğayı da temsil ettiği yerel yönetimler demokrasisi doğuyor. Doğanın sağlığını bozulduğu bir yerde insanlığın sağlığını korumak mümkün değil. Ekolojik demokrasi geleceğimiz açısından kaçınılmaz. Gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmak içinse ekonomik demokrasiyi desteklememiz gerekiyor. Vatandaşı üretimin öznesi haline getirmek. Tarımda, inşaata kooperatifçiliği yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Bu çabamızın çok önemli parçası da geçmişimizle ve değişimle uyum içerisinde olmak’’ diye konuştu. 

"TOPLUM KENDİNE EN YAKIN OLANDAN ÇÖZÜM İSTEDİ"
Soyer, ‘’Dünya değişiyor. Ülkemiz ve kentlerimiz de bu değişimden nasibini alıyor. Sel ve orman yangını gibi krizlerde tecrübe ettik. Toplum kendine en yakın olan yönetimden sorunlarına çözüm üretmesini istedi. Maske dağıtımlarının bile yapılamadığı dönemde belediyeler çok başarıl bir sınav verdi. Biz maskematik ürettik ve İzmirlilere dağıttık. Kirasını ödeyemeyen esnaflarımız veya hasadını yapamayan üreticilerimizle büyük bir dayanışma örgütledik. Yerel yönetimler artık geçmişin belediyecilik anlayışından çok daha büyük bir sorumluluk üstleniyor. Demokrasi olmadan bir ülke ekonomisi belli bir noktaya büyüyebilir. Bu nedenle İzmir’deki tüm çalışmalarımızın ana omurgası refahı büyütmek ve adil paylaşımını sağlamak’’ ifadelerini kullandı. 

"BİR ŞEY DEĞİŞECEK HER ŞEY DEĞİŞECEK, O BİR ŞEYİ HERKES ANLADI"
Soyer konferans konuşmasında ayrıca, "Bir şey değişecek her şey değişecek. O bir şeyi herkes anladı. Emin olun Türkiye öyle bir noktada ki bir enerji biriktiriyor. Doğada olduğu gibi. Türkiye’de enerji birikti. O Gezi’de ortaya çıktı. Şimdi de birikiyor, o enerji ortaya çıktığında bu kadim kültürün taşıdığı o sosyal gen. Hepsi gün yüzüne çıkacak. Önce o enerjinin ortaya çıkmasını sağlamamız lazım. Bir şey değişirse her şeyin değiştiğini hep beraber göreceğiz’’ mesajına da yer verdi. 

"TESADÜFEN AĞZIMIZDAN ÇIKAN ŞEYLER DEĞİL!"
İzmir’in 100. Kurtuluş yılında 9 Eylül kutlamalarında yaptığı ve çok tartışılan konuşma ile ilgili 'Arkasında duruyor musunuz’ sorusuna yanıt veren Soyer, "Tabi ki. Tesadüfen ağzımızdan çıkan şeyler değil. Daha ileriye taşıyacak çalışmayı da yapıyoruz" dedi. 

BUCA CEZAEVİ MESAJI: GEREKİRSE ORADA ÖLÜRÜZ!
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan hakaret davası ile ilgili gelen soruya yanıt veren Soyer Buca Cezaevi ile ilgili de çarpıcı mesajlar verdi.

Soyer, ''Bazı meseleler var ki bıçak kemiğe dayanıyor. Mücadele anlayışınızı o an bırakıp çitayı başka bir yere taşımanız gerekiyor. Birisi Nae Sao Paulo gemisinin Aliağa’ya gelmesi süreciydi... O gemiyi İzmir’e sokmayacağız dedik. Getirtmedik geri döndürttük. Buca Cezaevi’nin yıkıldığı yere ticaret alanı verdiler. Kamunun olan bir şeyi özel mülkiyete çevirdiler. Yaptırmıyoruz dedik, gerekiyorsa orada ölürüz. Mahkeme eğer hakaret derse, elimizden ne geliyorsa yapacağız kimsenin kuşkusu olmasın" açıklamasını yaptı.