GERÇEKİZMİR - Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi'ndeki Millet İttifakı buluşmasında çarpıcı bir konuşmaya imza attı.
SP Lideri adalet vurgusu yaptığı, gelir dağılımında eşitlik vaat ettiği konuşmasında, " Biraz abartılı gibi gözükse bile çok büyük bir farkla bu seçimin alınacağına inanıyorum" dedi.
Karamollaoğlu kongre konuşmasında şunları kaydetti:
Biliyorum ki herkes yoruldu. Bundan dolayı aslında sözü çok uzatmak istemiyorum. Elbette kürsüye gelmişken sayın cumhurbaşkanı adayımızı k inşallah 15 Mayıs’tan itibaren de gelecek cumhurbaşkanımızı ve tüm mesai arkadaşlarını saygıyla selamlıyorum. Başta ev sahibimiz Sayın Soyer olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Tam 100 yıl olmuş, istiklal harbini tamamlamışız. Benim garibime de gitti. Çünkü bu farklı bir mantık savaş bitmiş, savaşın yaralarını sarmak gibi işlerle uğraşırken birden bire iktisat öne çıkmış. Baya uzun bir kongre yapılmış İzmir’de. Ülkemizin bütün bölgelerinden buraya davet edilen uzmanlar görüş sahibi olanlar gelmiş, oldukça büyük bir sayı. Kongre icra edilmiş. Elbette bu kongreyi o zaman da tertip eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olmak üzere hepsini şükranla anmayı görev biliyorum. Çok acı bir dönem geçirdik. Yüz yılın adeta felaketi olarak adlandırılan depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet yakınlarına baş sağlığa yaralılara da şifa diliyoruz. Cenabı hak böyle bir acıyı bir daha insanımıza yaşatmasın diye dua ediyorum.
ADALET VURGUSU!
Aslında burada konuşulanları tekrar etme havasına girebilirim ama dinleyerek sizler de yoruldunuz. Ama özet yapmakta fayda görüyorum. Birinci İktisat Kongresi’nin maddelerini mutlaka bulun ve okuyun. Uzun değil, 9 madde öne çıkmış. 12 madde var ayrıca. Bunları okumakta fayda var. Ama o kongreden sonra Türkiye’de aslında ciddi bir hamle başlamış. Maalesef Osmanlının son dönemlerinde birtakım faaliyetler başladı ama bunlar ülkemizi ayağa kaldıracak seviyeye gelmedi. İzmir iktisat kongresinden sonra o zaman bunları yayacak televizyon da yok. Fakat bir hamle başladı. O kadar uçmayın deniyor ülkede bazı konulardan bahsedince ama ne uçması ya millet aya gidiyor biz kendi ülkemizde bir yerden bir yere giderken başka ülkelerin icat ettiği uçaklara biniyoruz. Ben Vecihi Hurkuş’u unutamam. Böyle bir meseleyi kendine dert edinmiş ve uçak üretmeye başlamış. O dönemdeki hayal ve ufuk bizde bugün maalesef yok. Kardeşlerimiz, genel başkanlarımız güzel ufuklar çizdi ama bugüne kadar biz bir şey yapamamışız ki bu noktada. Kendi içimize kapanmış, çekişmelerle uğraşmışız ama bizim problemlerimizi çözecek adımları atamamışız. Ülkemizin ayağa kalkması için iktisadi kalkınması şart ama nereden başlayacağız dediğimiz zaman herkes ittifak etti; adalet. Bir ülkede adalet olmadan hiçbir şey yapamazsınız. Bundan dolayı ahlaki ve manevi değerler ihya edilmeden ülkede huzur olmaz diyoruz. Devlet adalet üzerine inşa edilir, adalet mülkün temelidir. Mülk dediğimiz devlet. Ne adalete güven kaldı ne dürüstlük var ne de liyakata önem veriliyor. 15 Mayıs’ta yeni bir dönem başladığında ilk ele alacağımız hususlar bunlar. Adaletin tesisi, güven ortamının oluşturulması, yandaşlara hiçbir şeyin peşkeş çekilmemesi. Bundan dolayı aramızda bu sebeple herhangi bir ihtilafın vuku bulamayacağına inanıyorum. Geçmişten de ders almamız icap eder.
SEN KIZILAY ÇADIRI SATMAYA KALKARSAN BEN SANA NASIL GÜVENEYİM?
İkinci dünya harbi birçok teşebbüsümüzün önüne geçti. Ama 1940’ların başında ekmeğin karneyle alındığını biliyorum birtakım adımları atmak kolay değildi. Ama ciddi hatalar da yaptık. Ekonomimizi bütünüyle dışa bağladık. Erbakan Hoca, Almanya’da doktorasını aldı, araştırmalar yaptı. Almanya’da kalmasını istediler ‘Yok ülkeme gideceğim’ dedi. Motor ihracatını gerçekleştireceğim dedi, imkanlar sağlandı. 3 senede motor fabrikasını kurdu. 60 ihtilalinden iki ay önce de açtı. Motor fiyatları düştü ama kimse tedbir almadı. Türkiye, dünyanın en stratejik bölgesidir. Bu bölgede bizim hâklim olmamızı istemiyorlar. O yüzen farklı bir politika belirlemek zorundayız. Oynanacak oyunlar karşısında uyanık olmak mecburiyetindeyiz. Ben batıda yetiştim ama biz dışarıya bağlı kaldığımız sürece ayakta kalmamıza imkan vermezler. Bunu bilmek mecburiyetindeyiz. Gıda ve ilaç başta gelir. Kendi gıdasını ve ilacını üretemeyen hiçbir ülke bağımsız olamaz. Cumhuriyet’in başında kendi aşımızı kendimiz ürettik, dünyada örnek gösterilirdik. Biz şimdi kendi aşımızı üretmiyoruz, neden dışarıdan gelecek aşıya muhtacız. Müesseseyi kapatmışız. O yüzden her yönüyle kendimize yeterli bir politika oluşturmak mecburiyetindeyiz. Hemen ardından da yüksek teknoloji gerektiren sanayide inşaatları başlatmak zorundayız. Diyarbakır’dan Antalya’ya kadar…. Ben sert konuşuyorum, birileri de kızıyor. Ben ne yapayım, eğer sen Kızılay çadırını satmaya kalkarsan ben sana nasıl güveneyim?
GELİR DAĞILIMINI EŞİT ŞEKİLDE SAĞLAYACAĞIZ!
Devlet her yere elini uzatacak gücü yettiği kadar. Bizim önümüzde büyük bir pazar var ülkemizi bütün olarak ayağa kaldırmayı hedef olarak benimsemeli, yapılan yatırımlara devlet olarak destek vermeliyiz. Böylelikle Türkiye işsizlik problemini çözer, zenginleşir. Yıllardır toplu sözleşmeler hep açlık sınırında yapılıyor. Peki bu insanın çocuğunun ayakkabısını, kendi giyimini, elektriğini, doğalgazını, varsa aranasının benzinini nasıl karşılayacak? Karnını doyurdu mu yeter, bundan daha büyük insafsızlık olur mu? Açlık sınırı değil yoksulluk sınırı denilen bir sınır var. Hedef olarak bunu seçerseniz 6-7 senede bunu gerçekleştirmek mümkün. Avrupalıların bizden daha zeki olduğuna dair bir emare var mı? Onlar bunu yapıyor da biz neden yapamayalım? Bu bizim bir numaralı hedeflerimiz arasında olacak. Gelir dağılımını adil bir şekilde sağlayacağız. Bu hususların çok büyük ehemmiyet taşıdığına inanıyorum. ‘Hırsızlık, yalancılık, riya ve tembellik en büyük düşmanımız; tutuculuktan uzak bir dindarlık her şeyde esasımızdır’ demişler Birinci İktisat Kongresi’nde. Daha sonra şartlar değişmiş tüm imkanlarımızı betona, asfalta yatırmışız. Rahatlamak güçlenmek manasına gelmiyor. Sadece kendimizin değil dünyanın düzenini de değiştirmekle mükellef görüyoruz kendimizi...
ÇOK BÜYÜK BİR FARKLA KAZANACAĞIMIZA İNANIYORUM!
Milli Selamet Partisi ile CHP arasında 1974 yılında kurduğumuz koalisyon hakikaten destek yazan bir koalisyondu. Onun bozulmasında bizim kabahatimiz var, kabul ediyorum. Af kanunu sebebiyle bazı arkadaşlarımız mecliste farklı havaya girdi. Kıbrıs hadisesi olmasaydı belki daha erken dağılacaktı ama o koalisyon döneminde Kıbrıs zaferi kazanıldı. Bunu da unutmamamız icap eder. Sonra farklı çalışmalar oldu aradan 50 sene geçti. Şimdi yeniden bu meseleleri ele almanın ve farklı görüşlere kanaatleri sahip olan partilerin bir araya gelerek Türkiye’nin sorunlarını çözmek üzere yola koyulmamız gerektiğini kabul ettik. Cumhuriyet tarihinde hiç yapılmamış bir adımı attık. Daha koalisyon oluşmadan protokol imzaladık hayata geçirdik. Mutabakat metni bundan ibaret. Çünkü bugünkü şartlar bunu gerektiriyor. Seçimden sonra bunu yapmak mümkün değil. Seçimden sonra sistemi nasıl değiştireceğiz onun çalışmalarını yapacağız. Bu millet bize çoğunluk verirse mecliste bu değişiklik birkaç ay içinde gerçekleşir. Ama biraz sürüncemede kalırsa bazı arkadaşlarımız o zaman da biraz zaman alır ama gerçekleştiririz. Biraz abartılı gibi gözükse bile çok büyük bir farkla bu seçimin alınacağına inanıyorum. Birçok insan kamu yoklamalarını kendi düşüncesini söyle cesaretini gösteremiyor. 1974’teki ilk koalisyonda Ecevit, ‘Bu arkadaşlarla yol yürünmez sanıyorduk tarihi yanılgı içindeymişiz’ demişti. Şimdi aynı havanın yeniden oluşmasını sağladık. Bunun önümüzdeki yıllarda ne kadar önemli olduğunu yaşayarak göreceğiz.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |