Sertel'den çok konuşulacak mesajlar: Önseçimden çıkmış büyükşehir adayı...

GERÇEKİZMİR – CHP’de yıllar sonra yapılan önseçimden çıktı, vekil adayı oldu, kendi partilisinin itirazıyla adaylığı düştü, TBMM’ye 6 ay gecikmeli girdi.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Eski Genel Başkanı, CHP’nin İzmir Milletvekili Atila Sertel, uzun süren röportaj sessizliğini gazeteci Sercan Avcı’ya bozdu. Geride kalan 2 yıllık vekillik performansını değerlendiren Sertel, parti içi çok önemli mesajlar verdi. Önseçimden çıkarak aday olup vekil olmayı başaran Sertel, yerel seçimlerde belediye başkanlıkları için yapılacak önseçimin en iyi sonucu vereceğini iddia etti.

Vekillikte 2 yılı geride bıraktınız. Nasıl bir vekil oldunuz. Nasıl bir vekillik yapmaya çalıştınız?
Seçilmeden önce ‘halkın vekili’ olacağım şiarıyla yola çıkmıştım. O vesileyle TBMM’de ilk yaptığım konuşmalardan birinde telefon numaramı kürsüden verdim Türkiye’ye. Dedim ki vekillerin telefonun açık olması gerektiğini düşünüyorum. Benim telefonum 0533 29 30 100 dedim. Eyvah yandın diyenler oldu. Sen bittin diyenler oldu. Ben biteyim yeter ki halk bana ulaşsın dedim. Telefonum 2 yıldır açık. Ülkenin her yerinden arıyorlar. Herkese cevap vermeye çalışıyorum. Halkın vekili hadisesini sürekli çalışarak hayata geçirdim. Sabahtan akşama kadar hattı açık vekil oldum. Gönlü açık vekil oldum. Herkese koşmaya çalıştım. Bu benim partilimdir partili değildir ayrımı yapmadım. Herkesin yanında olmaya çalıştım. Vekil olduktan sonra hayatımda bir şey değişmedi. Ben hep hak hukuk adalet arayışındaydım. Dokunulmazlığım var diye ne fazla ne eksik konuşmadım. Neyi savunuyorsam geçmişimde onu savunmaya devam ettim. Beni aday yapan üyelerin bana oy veren vatandaşların 2 yılda yüzünü kara çıkarmadım. Cenazede oldum. Düğünde oldum. Enerjimin yettiğince bunu yaptım. Aile yaşantımıza çok zaman ayıramadık. Torunuma zaman ayırmaya çalışıyorum Ona bile tam zaman ayıramıyorum. Evimi taşımadım. İzmir’i çok seviyorum. Ankara’da Meclis dışı zamanlarda kentte oluyorum köylerde oluyorum.

Telefonunuz hep açık. Vatandaştan en çok hangi konuda telefon geliyor, vatandaş ne istiyor?
Toplumun inanılmaz sorunları var. En büyük kısmı işsizlik…Türkiye’nin her yerinden üniversite mezunları lise mezunları arıyor. Hepsinin talebine yanıt vermemiz mümkün değil. Başbakan’da Cumhurbaşkanı’ da yanıt veremiyor. Ülkenin ekonomisi bozuldukça da işsizlik artıyor.

Yerel-genel bir çok sorunu Meclis’e taşıdınız. En büyük mücadelelerinizden biri Tire-Belevi yolu…
Tire Belevi yerel bir konu ama çok önemli bir konu. Dar virajlı ölüme açık. Çok sayıda insan can verdi. Sürekli gündemde tutmaya çalışıyorum. Temeli atılmıştı 5-6 ay önce…Bende muhalefet vekili olarak oradaydım. Sırf göreyim duyayım verdikleri sözleri diye oradaydım. O günden bu yana taş koymamışlar. 2018’de biteceğini söylemişti Başbakan…başka bir firma almış şimdi. 10 gün sonra başlayacaklar. Burası çözüldüğünde çok mutlu olacağım.

Peki CHP’li vekillerin yasa teklifleri? Genel anlamda hayata geçiyor mu?
O kadar çok yasa teklifimiz var ki hayata geçirmiyorlar. Çünkü seçim dönemleri geldiğinde CHP vekillerinin hazırladıkları teklifleri gözden geçirip kendileri onları seçim propagandası yapıyor. Kanun teklifi olarak sunuyorlar. Bizim hazırladığımız kanun tekliflerinden yararlanıp topluma oy almak için şerbet veriyorlar. Biz oy almak için vekil olmadık. Sorun çözmek için vekil olduk. Göreceksiniz bakın. Bizim verdiğiniz kanun tekliflerinin içinden seçim döneminde harmanlayarak seçim yaklaştığında Torba Yasa adı altında çıkaracaklar.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Eski Başkanısınız. Tutuklu gazeteciler var. Mücadeleniz var. Bu mücadele sonuç alacak mı?
Uzun ve soluklu mücadele. Geçmişte de yaşadık. 4-5 yıllık tutuklamalardan sonra arkadaşlarımız suçsuz oldukları ilan edilerek dışarı çıktılar. Türkiye açısından yüz kızartıcı tablo.
Dünya üzerinde böyle anılmamalı Türkiye…En büyük sıkıntı tutuklu gazetecilerin çokluğu. Dünyada en fazla tutuklu gazeteci bizde. Birinciliği hiç bırakmadık. Bu tablonun getirisi yok her anlamda götürüsü çok. Ben mücadeleden umutluyum. Gazetecilerin mücadelesinde meslek örgütlerinin rolü önemli. Özellikle tüm gazetecilerin de ‘yarın benimde başıma gelebilir’ diye birlikte hareket etmesi gerek. Meslek dayanışması herkes için gerekli. Suçlu diyorsanız suçunu kanıtlayın. Nasıl kanıtlayacaksınız. Bırakın özgür kalsın o kalem. Siz suçunu kanıtlayın delilleriyle koyun yargılayın mahkum edin yatsın. Ama tutuklu yargılamayın. 70’e yakın gazeteci 3 müebbetle yargılanıyor. Hangi gazetecinin elinde silah var suç aleti var. Hukukun katli bir durum. Özgürlüklerin geleceğine inanıyorum..

Ankara’da, diğer kentlerde İzmir algısı nasıl. Ne diyorlar İzmir için?
İzmir algısı siyasi anlamda yüksek. İzmir’den geliyorum dediğiniz zaman ‘oooo ne kadar şanslısınız orada yaşıyorsunuz’ diyorlar. İzmir’in algısı gerçekten Türkiye’de çok iyi. Demokrasinin çağdaş yaşamın barış içinde yaşamanın kenti olarak görülüyor. Bunu da hak ediyor İzmir…Dünyada da yapılan araştırmalarda öne çıkıyor. Sadece havası suyu değil. Kent insanı kent insanının birbiriyle barış içinde yaşaması, suç oranının düşük olması, doğayla denizle iç içe yaşaması. İzmir siyasi açıdan da iyi görülüyor. Türkiye’de 2 kent var. Bütün her şeye rağmen kolay kolay diz çökmeyen. Bazı kentlerde onlara eklendi ama İzmir ve Eskişehir bu anlamda önde. Bu kentlerin sayısını çoğaltabiliriz. İzmir dik duran bir şehir olarak görülüyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı istifa etti. Bazı AK Partili ilçe belediye başkanları da istifa etti. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
İstifa etmediler, ettirildiler. Bu adamların demokrasiye inancı zerre yok. Demokrasiye inanmıyorlar. Seçimle gelen seçimle gider. İstanbul halkı Kadir Topbaş’a oy vermiş. Görevi ne zaman biter. Bir sonraki dönem. Yolsuzluğu dolandırıcılığı varsa suç işlemişliği varsa İç İşleri Bakanlığı bir adım atar. Suçlu olmayan insan neden görevden alıyorsun. AK Parti Genel Başkanı diyor ki ‘getirirken iyidi de götürürken mi kötü oluyor.’ Halk yok burada. Hani demokrasi. AK Parti’ye oy verenler durup düşünmeli. Kadir Topbaş görevden alınacak kadar kötü bir belediye başkanıysa neden 13 yılı ona verdiniz.

Belediye başkanlığı demişken. Adaylıklar hep tartışma oluyor yerel yönetimlerde.. Siz önseçimden çıkmış bir vekilsiniz yerel yönetimlerde de önseçim olabilir mi?
Yerel yönetimlerde halk vardır. Bir kişinin belediye başkanı tayin etmesi demokrasiye aykırı durumdur. Genel Merkezlerin belediye başkanlarını tayin etmesi demokrasiye aykırı…Hangi parti olursa olsun. Geçerli bir durum değil. Yapılması gereken kenti yönetecek insanların o kentteki insanlar tarafından adaylıklarının belirlenmesidir. Bunun yöntemleri açıktır. Nasıl önseçimle CHP vekillerini belirliyorsa belediye başkanlıklarına da meclis üyeliklerini de kayıtlı üyeler belirlemelidir. Böyle olursa  AKP’nin karşısında demokrasiyi savunmanın önü açılır.

Vekil adaylıklarında önseçimin sağlıksız sonuç verdiğini iddia eden çok fazla isim var.
Sağlıksız sonuç verdi diyenlerin kafasında bir sağlıksızlık var. Üyeye güvenmeyen örgütüne saygı duymayan siyasetçi halka hiç duymaz. Üye yapısı hastalıklı diyorlar. Neden diyorlar. Çünkü üyenin karşısına çıkmaya medeni cesaretleri yok. O nedenle suçlayarak atanmayı beklerler. Halkın sınavına çıkmaya yüreği olmalı siyasetçinin. Üye yapısında bozukluk varsa sorumlusu üye değildir. Genel Merkezlerdir. Bu genel merkezi genel yöneticileri parti meclisini kim belirliyor. Üye belirliyor. Üye genel merkezi genel başkanı belirlerken sağlıklı oluyorsa milletvekilini belediye başkanını seçmeye kalktığında hastalanıyor mu. Bu söylem üyeye saygısızlıktır. Ben Atilla Sertel ağzımla kuş tutsam birileri tarafından atanması mümkün değilken, üyenin takdiriyle vekil adayı olup seçilmiş biriyim. CHP gibi partiler örgüte güvenir. Diyelim ki 120 bin üyenin oy kullandığı bir Büyükşehir Adayı belirlendi. Karşısına da iktidar partisi aday çıkardı. CHP’li aday ‘Beni buraya İzmirli 120 bin kişi oy kullanıp aday yaptı. Sen nereden geldi. Seni kim aday yaptı’ der. Arkasında halk gücü olan demokrasi mücadelesini atanmıştan daha iyi yapar. Belediye başkanlıklarında önseçim yapmak daha sağlıklı sonuç verir. İzmir’de 8 ilçe kaybedildi. Neden Asansörden çıkarken biri aday inerken başka biri aday PM’ye geliyor başka bir aday. Böyle olunca kırılmalar oluyor. Sonuç kötü oluyor. 8 belediye başkanlığı kaybediyorsun. Bunu ortadan kaldırmanın yolu demokrasiyi tam işletmekten geçiyor.

Kontenjan aday fazlalığı da tartışma konusu parti içinde…
Kontenjana karşı değiliz ama 3 oraya 3 oraya kabul etmek örgütün içine sinmez. Birileri bana bunları söyleyince kızıyor. Belki de benim vekilliğim son bulabilir bunları söylüyorum diye…Olsun olmasın. Ben doğruyu söylemekle mükellefim. Örgüte sorulmalı. CHP’nin örgütü çok önemlidir. Örgütü küçümsemeye itilemeye kalkanların karşısında bunları söylemeye devam ederim.

Üyeyle diyaloğu çok fazla olan bir vekilsiniz. Üye ne istiyor?
Üye kendisinin dinlenmesini, sorunlarının çözüm noktasında adam yerine konmak istiyor. Bir noktada söz ve kararda etkisinin olmasını istiyor.

Parti içi yarış devam ediyor? 5 hafta geride kaldı İzmir’de…nasıl değerlendiriyorsunuz süreci?
Delege seçimlerinde partili birbirini kırmaması lazım. Bana sorarsanız delege seçimleri partiyi ortadan yarıyor. Mahallelerde insanları bölüyor kamplaştırıyor. Sıkıntılar var ve sürüyor. Delege seçimleri düşmanlık üretiyor. Kötü bir şey. CHP’nin bunu ortadan kaldıracak çözüm bulması gerek. İnsanlar delege olabilmek için birbirini kırıyor. Yerel yönetimler bunu iş olarak kabul ediyor. Delegelerin yüzde 40’ı 50’si belediyede çalışıyorsa o örgüt belediye örgütüdür. Orada hayır gelmez. Belediye başkanının ağzına bakan örgüt olur.  Şehrin emanet edilmesi gereken kişi parti içinde yarıyı yanına alıp yarıyı karşısına alıyorsa büyük yanlıştır.

İzmir’de belediye başkanlarının müdahalesi çokça tartışılıyor.
Türkiye’nin genelinde var bu sıkıntı. İzmir’de çok CHP’li başkan olduğunda göze çok daha çarpıyor. Hiç karışmamaları gerek. Belediye başkanı şehri emindir. Şehirde yaşayan kendine oy vermiş vermemiş herkesin hakkının hukukun yolunun suyunun emanet edildiği kişidir. Şehri emanet almışsın bu görevi bırakıp parti içindekilere düşmanlık üretiyorsan olmaz.

İl kongresi süreci var önümüzde. 2019’da zorlu seçim maratonu var. Nasıl bir il başkanı gerekli partinize. Bir tarif yapabilir misiniz?
Benim milletvekili olarak tarifim bir müdahale gibi olur. Ancak oy verecek bir partiliyim. Oy verecek biri olarak sandığa gittiğimde nasıl bir il başkanı seçmeliyime cevap veririm. Nasıl bir il başkanı istiyorum. Kamuoyunda bilinen tanınan güvenilir olan partiyi herkes karşısında savunacak örgütün yüzde 70 onayını almış biri olmalı. Kadın erkek genç fark etmez. Yerel yönetimlerin güdümünde olmamalı. Siyaset üretmeli. Sadece seçim döneminde çalışmamalı. Sokak sokak örgütünü aktif çalıştırmalı. Sürekli propaganda yapabilecek bir örgüt yaratacak bir il başkanı isterim. 

Basında kamuoyunda potansiyel Büyükşehir Belediye Başkan Adayları arasında yazılıp dillendiriliyorsunuz?
Şuana kadar ben herhangi bir yerel yönetim için adaylık çalışmasında bulunmadım. Konuşulanları biliyorum. Yakıştıranlar var, anketlerde geçiyor. Büyükşehir için yakıştırılıyorum. Benim bir iddiam bir ricam var üye olarak demokrasi… Hak hudut adalet istiyorum. Seçme ve seçilme hakkı istiyorum. Hem milletvekilliği hem belediye başkanlığında hukuk istiyorum hukuk kuralları içinde hakim huzurunda önseçim yapılsın. Adalet istiyorum adaylık atamada kimi atarsanız atayın tartışma olur.

Söylediklerinizden Büyükşehir için sandık kurulsa aday olursunuzu çıkarıyorum.
Doğmamış çocuğa don biçme meselesi. Sandık kurulursa birlikte karar vermek lazım. Beni destekleyenlerin vereceği karar önemli. Önseçim olduğunda vekillikte bütün ilçeleri gezerek ‘önseçim olursa aday olayım mı’ diye sordum. 16 yaşımdan beri siyasetin içindeyim. Pat diye aday olarak ortaya çıkılmaz. İzmir’i çok seviyorum. Belediyeciliğim bir çok kişiden eskidir. Büyükşehir’de 32 yaşında Daire Başkanlığı yaptım. İzmir’de yerele adaylık noktasında 3-4 bin kişiye sorar değerlendirme yaparım. Bana sen vekillikte başarılısın derlerse dururum . Büyükşehir için önseçim olsa aday olsam kaybetsem de üzülmem. Bu arkadaş benden daha iyi derim. Onun kazanması için çalışırım. 100 bin üyenin oy kullandığı seçim asla kimseyi yanıltmaz ve bu gücü arkasına alan Büyükşehir Adayı, gelen AKP Adayına da ‘sen atamayla geldin. Beni İzmir halkı aday yaptı’ der. O zaman İzmir’de oyların yüzde 70-75'lere çıkacağına inanıyorum.

Büyükşehir’de bürokratlık yaptınız. Büyükşehir bürokratları zaman zaman vekiller belediye başkanları partililer tarafından eleştiriliyor.
Büyükşehir’de 30’lu yaşlarda bürokrat görmüyorum. CHP tabanından gelmiş bürokrat da görmüyorum. Buna çok üzülüyorum. Biz nerede yetiştireceğiz bürokratları. Nasıl yetiştireceğiz devleti yönetecek bürokratları. Parti kadrolarının oralarda yetiştirilmesi lazım. Siyasi bir belediyecilik yapmak lazım. Bunları yaşadım gördüm. En beğenmedikleri dönemde 89-94 dönemde nasıl siyasi belediyecilik yapıldı açsınlar baksınlar. Ne zaman atamalar başladı, ne zaman ‘sen kimsin ya ben genel merkezden alırım’ gücü yerleşti. Bozuldu.